Değerli Üyelerimiz sizler için kendimizi sürekli yeniliyoruz. Lütfen 10 saniyede üye olarak bizlere destek olunuz... 😊 Tüm sorunları bize bildirebilirsiniz
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
∞ Aşk sevdiğin kişiyi herkesleştiriyor z α m α n l α
Bir yaz akşamıydı sevdiğimi ilk gözlerine haykırışım..
Sevmek miydi bilemedim ilk başlarda bu yürek kıpırtısının...
Bir ışıltıydın bir yeniden doğuştun hayatımda..
Adını koyamamıştım daha doğrusu hiç bir şeye yakıştıramamıştım bu adını koyamadığım duyguyu...
"Seni seviyorum" diyen bir sürü kişi vardı çevrede..
Günü birlik sevgilerdi bunlar...
Bizimkisi bu değildi ama ben sana "seni seviyorum" demeye çekindim
Çekindim diyemedim ilk başlarda...
Sende bu kadar kolay "seni seviyorum" deme istedim hep...
Çok kolaydı sevdiğini söylemek...
Bu kadar boş söyleyen varken anlamı kalmamış bir sözdü bende bu iki kelime...
Daha önce hiç böyle olmamıştım ben de..
İlk kez bu kadar titriyordum yar karşısında...
Daha 20 yaşındaydım ilk aşkı sende tattığımda...
Nerden bilirdim ki daha 20 yaşında sende öldüğümü....
Kendi ölümümü kendim hazırlamıştım belki de...
Yazan da bendim yöneten de...
Seni seven de bendim sevilmeyen de...
Daha küçük bir ceylandın bende..
Yürümeye çalışıp sendeler gibi zar zor dikilmiştin ayakların üzerine...
Zar zor sarılmıştı bu güzel eller yüreğime...
Ben de kendimi bir şey sanmıştım ilk ele ele göz göze geldiğimizde...
Sen ceylan değilmişsin oysa..
Sen göçmen kuşu bende her gittiğin yerde bıraktığın her hangi bir sevda kuşu....
Bilemedim bilemedim işte...
Sen gittin ben bittim...
Sen benim arkadaşım sen benim sırdaşım sen benim dostum
Sen benim sevdamdın!
İnsan dostunu unutur mu... insan sevdasından geçer mi?
Bende unutmayacağım seni...
Sevdam olarak gelmesen de dostum olarak yine gel göçtüğün bu topraklara...
Sevdam olarak gelmesen de ille de bir gel bu topraklara....
Ben seni unutmadım sen de unutma beni...
şimdi "gidiyorum" diyorsun ya dur dinle bak şu şarkıyı......
Dön gel dön gel alışamam yokluğuna
Affet dön gel savaşamam yokluğunla
Bu ev sensiz yuva değil yuvamı istiyorum
Bu can sensiz yaşamıyor SENİ GERİ İSTİYORUM.....
Bu kalp seni çoktan terketti..
Şahidim olsun sabahı iple çeken ıssız gecelerim..
Dudaklarımdan akan sözcükler şahidim olsun
Sensensiz yaşamayı öğrettin bana..
Ben ise karanlık soğuk gecelerde yağan yağmurlarla
Mısralarıma eşlik ettim sana..
Şimdi Yok olman bağrımda yanan bir kor ateş..
Suskuluğum cehennem ateşi kadar sıcak ve yanıcı
Korkuyorum artık sessizliğinden..
Ama terketmeli
ve
Unutmalıyım seni...
Tüm benliğimle..
Gururumu yokederek
Tüm yaşanmışlıkların anısına..
Senin yoluna delice düştüysem..
Herkesi karşıma birer birer aldıysam..
Ve buna rağmen sesin titremeden..
"Bitti" ile başlayan son cümleyi kurduysan..
Ve bu son sözünün sonuna noktayı koyduysan..
Bırak git bu kalbi
Sana artık bir faydası olmaz..
Artık kendime fazla acı çektirmeden..
Seni beklemedenistemeden ve düşünmeden..
Kalbimden çık git istiyorum..
Son gözyaşlarımla seni ıslatarak..
Çaresizcesesizce seni senle bırakarak..
Bir kere olsun yüzüne bakmadan..
Çekip gidiyorum yok olan varlığından..
Şimdi;
Bırak git bu kalbi..
Bu kalp seni çoktan terk etti..
Artık mühürlü bu kalp..
Sensizliğe kaç gece yemin etti....
Anladım ki bugünler de iki kişilik yaşıyorum.
Aşkımı iki kişilik yaşıyorum.
Hem senin bedenin hem kendi bedenim için.
Tek bedende çift kişilik yaşıyorum...
Çünkü SEN yoksun...
Sen yanımdaymışsın gibi sana sarılır gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorum...
Üşüdüğümde sana sarılıyormuşum gibi sarılıyorum yorgana biraz daha ısınabilmek için...
Senin yanında uyuya kalıcakmışım gibi biraz daha yerleşiyorum yatağıma...
Kendi kendime gülmeye başlıyorum sonra...
Senin yaptığın espirilere güler gibi basıyorum kahkahayı...
Tek başıma yürüyüşlere çıkıyorum.
Deniz kenarında buluyorum kendimi.
Başlıyorum dalgalara anlatmaya.
Sana söyleyemediklerimi söylüyorum onlara.
İçimde biriktirdiğim sevda bulutlarının
yağmura dönüştüremediklerini anlatıyorum dalgalara...
Tek başıma şöminenin başına geçip sanki karşımdaymışsın gibi
kadehimi sana kaldırıyorum ;
- " BANA YAŞATTIĞIN BU TEK KİŞİLİK AŞKA " diyorum.
Ve bu gece yine sana içiyorum...
Yüreğim buna daha ne kadar dayanır bilmiyorum...
Kalbim senden ne zaman vazgeçer onu da bilmiyorum...
Bildiğim tek şey ;
YÜREĞİM sevdiği kadar taşır yüreğini...
Ve SEVDİĞİN kadar bekler gelmeni...
Seninle beraberken insan
kendini bulutların üstünde
gökyüzünün semalarında hissediyor
kanatlanıp uçuyor sanki
seninle herşey çok güzel
yeterki ayrılık olmasın bitanem
senin yanında insan unutuyorderdi kederi
mutluluğa koşuyorkanat açıyor yarınlara
seller gibi coşuyor
sığmıyor dünyalara
seninle herşey çok güzel
yeterki ayrılık olmasın ..
Vermez geceler bilirim vermez seni kalbime.
Bilmem ki sohbetim kimlerle sevgilim.
Neleri kaybetiğini bir bilsen...
Bir bilsen bu ayrılığın ruhundaki izlerini.
Bir beni değil kendinide öldürdüğünü;
Bilmem ne zaman anlayacaksın.
Beni unutun diyelim ruhundaki izleri ne yapacaksın.
Kalbindeki adımı nasıl sileceksin!
Nasıl unutacaksın sıcaklığımı.
Özlemeyecekmisin bakışlarımı.
Kim koruyacak seni dualarıyla?
O fırtınalarda hangi limana sığınacaksın?
Gözlerin aramıyacakmı beni o sevda tepesinde?
Gelen her rüzgarla kokumu alamayınca;
Sızlamayacakmı yüreğin?
Başkasını tutunca üşümeyecekmi ellerin?
Ayakların benden başaksına gidebilecekmi?
Unutulmak değil unutmak çok zor!
Evet sence unutuldum belki zararı yok!
Ama nasıl unuturum seni...
O bakışlarını ellerime düşen gözyaşını!
Bana sarılışını nasıl unuturum söylermisin?
İnan seni unutmayacağım seni unutmayarak;
Seni severek seni daha çok severek
Unutulmanın kalp yarasını soracağım sessizce
Bugunlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasinabir baska ülaaaedaglara uzaklara...
Hayatindan memnun olan yok. Kiminle konussam ayni sey...
Her seyi herkesi birakip gitme istegi.
Öyle ''yanina almak istedigi üç sey'' falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten. Her seyi herkesi ***ürdün demektir.
Keske kendini birakip gidebilse insan.
Ama olmuyor.
Hadi kendimize raziyiz diyelim öteki de olmuyor.
ani her seyi yüzüstü birakmak göze alinamiyor.
Böyle gidiyor iste. Bir yanimiz ''kalk gidelim''
öbür yanimiz "otur'' diyor.
''Otur'' diyen kazaniyor. O yan kalabalik zira.
Is güç sorumluluk çoluk çocuk aile güvende olma duygusu..
En kötüsü aliskanlik.
Aliskanligin verdigi rahatlik monotonlugun dogurdugu bikkinligi
yeniyor. Kaliyoruz.
Kus olup uçmak isterken agaç olup kök saliyoruz.
Evlenmeler...
Bir çocuk daha dogurmalar...
Borçlara girmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alikoyabiliyor.
Misal ben...
Kapidaki Rex'i birakip gidemiyorum. Degil bu sehirden gitmek
iki sokak öteye tasinamiyorum. Alip ***ürsem gelmez ki...
Bütün sokagin köpegi oldugunun farkinda.
Herkes onu o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?
''Sirtinda yumurta küfesi olmak'' diye bir deyim vardir;
evet sirtimizda yumurta küfesi var hepimizin.
Kendi imalatimiz küfeler.
Ama egreti de yasanmaz ki bu dünyada. Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazim. Inadina kök salmak lazim.
Bari ufak kaçislar yapabilsek.
Var tabii yapanlar. Ama az. Sadece kaymak tabakasi.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe zaman aaaif...
Denk olsa. Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün.
Sabah 09.00 aksam 18.00.
Sonra baska mecburiyetler.
Sıkışıp kaldık.
Sirf yeme içme barinmanin bedeli bu kadar agir olmamali.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karsiligi bir ömür yani.
Ne saçma.
Bahar midir bizi bu hale getiren?
Galiba.
Ben her bahar ásik olmam ama her bahar gitmek isterim.
Gittigim olmadi hiç.
Ama olsun... Istemek de güzel.
Düşün kim üzebilir senisenden başka!
Kim doldura bilir içindeki boşluğu
Sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni eğer hazır degilsen?
Kim yıkar kim yıpratır seni sen izin vermezsen?
Kim sever seni sen kendini sevmezsen?
Hersey sende başlar sende biter
Mutlu olacağına inandıktan sonra kim vazgeçirebilir seni.
Yeterki yurekli ol yeterki cesaretli ol
Tukenme tuketme tükettirme içindeki yasama sevincini hep hatırla
ÇARE SENSİN UNUTMA
Kimse kimsenin her şeyi olamaz derler ya…
Sen benim her şeyimden de daha öteydin…
Hele gözlerin....
Karanlık kuyunun dipteki yıldız gibi…
Sen hiç göz yaşlarınla gökyüzüne aşkımızı yazdın mı?
Ben yaptım kalbimi bile kan damlamla çizdim…
Sen hiç pişmanlık kuyusuna duştun mu ?
Ben duştum…
Kuyun dibinde gözlerini aradım…
Belki gelirsin diye bekledim hep…
Hep bir umut vardı içimde…
Sensizliği koyamadım ben kendime….
Sen benim ruhumdun…SENSİZ
Gelemiyorum ben eski halime…
Göz yaşlarım bile kurudu artık
Kalmadı askımızı yazacak bir damla kan…
Tükeniyor içimdeki umut…
Boğuluyorum ben sensizlik...
Denizinde…
Gidersen hani sığınaklarım?
Eksilir zarar kalırım
Kalırım!
Yeni günün tenine dağılır yaralarım
Sana yağmur diyorum…
Uzun boylu umuttun
Tadında unutuldun
Nerde büyük uçurumların
Kış suların yaz uykuların?
Sana yağmur diyorum ıslaklığım bundan
Yağ da ıslanalım ama uslanmayalım
USLANMAYALIM!...
Gün vursun yükünü gecenin hırkasına
Yol vursun sesini uzaklığın pasına
Sesime kibrit çaksan tutuşacağım
Sargısızım
Çoğalırım;
Çoğaldıkça arsızım
Sana yağmur diyorum…
En haklı aşk
Alkışsız sürebilendir
Ve en haklı kavganın öznesi
Ölmemek için dövüşürken de
ÖLEBİLENDİR…
O an
İşte o an
Ey bizi ayrı takvimlere düşüren zaman
Yere bir bahar dalı düşmüş gibi mi olur
Sıradağlar mı tutuşur bağrının orta yerinde?
YETER
Kan sıçratmayın sabahın seherine
Boğulursunuz
BOĞULURSUNUZ!...
Bazen ne kadar azalıyor anlam..
insan eskilerine kıyamıyor bir türlü.atamıyor..
insan nelerle karşılaşıyor.nelere katlanıyor..
sevgili `ben yokum artık` diyor..
elin kolun bağlanıyor..
sonra geliyor..
`olmadı[yapamadım kalp ağrısına dayanamadım..` diyor..
ellerinde güller.kalbinde sevda yangını..
sen koşuyorsun gülleri almak için..
ellerine dikenler batıyor..
sevgili her gül dalına gizlediği yeni dikenlerle canını yakıyor..
böyle zamanlarda insanın yüreği nasıl yanar..
can bu kadar küçük bir parçaya nasıl sığar..
yürek bu sevdayı taşımaya hazırfakat beden bu ağır yüreği ne kadar taşır?...??
sen yine de gel sevgili!!!
yine geldim`in sevincini yaşatmak için olsa da gel..
tekrar gidiyorum`un acısını bırakmak için olsa da gel..
kalp ağrısı olsan da gel..
ruhumun karmaşasına yeni hüzünler bırakacak olsan da gel..
Gün devrildi
Koca bir yürek kaldı altında
Oysa gölgeli bir paranaaadi günler
Yüzünün deltasında
Pazartesiden cumartesiye
Aşk aynı gün ölmekti belki
Son tren çığlığında
İstanbul çeker giderdi içimden
Kırık zarlar kalırdı geriye
Ve ben
Saçlarımdan başlardım yaşlanmaya
Bazen öyle güzel susardın ki
Ağzımdan koparılan bir çığlıkla
Eklenirdim sessizliğine
Yaralı sandallar geceye açılırdı
Yüzün habersiz kopuk bir kirpik taşırdı
Düşürmenden korkardım
Solcu bir kız gibi bakardın
En mavi yanlarıma
Tutulur kalırdım
Aşk gecikmiş bir mutluluk oluyor
Aşk engelli yüreklere
Ve meleklerin aşık olduğu çocuklar
Hala erken ölüyor buralarda
Biliyor musun
Bazen acıyorum bu şehre işte bu yüzden
Vatan caddesinde
Her gece bir sarhoş ölüyor
Sen giderek yaklaşıyorsun
Şiir gecelerime
Yasak denizlerde yüzüyoruz oysa biz
-kulaç atmayı bilmeden-
Sense bana eski bir şarkıyı dinletiyorsun
“bir hadise var kimse bilmiyor”
Yalnızlık düğümlenip sen çözülmek
Ne garip şey
Ben ölürüm şehirler geçer içimden
Zaman gözlerinde durur
Karanlığı yarınca bıçkın bir otomobil farı
Şehrin camlarından yansız ışıklar
Şubat gözlerinde iki yıldız olur
Dokunamam
Yeni yetme ürkülerin var şimdilerde
Hüznünden yapıla şen
Kahkahandan tanırım seni
Bir de içindeki kırık aşklardan
Ki içinden kusamadıkların
Beni zehirler en çok
Çünkü yanlış insanlara ağladığın
Geceler saklı bu kentin koynunda
Sonra
Sana uzak bir radyoda anlam bulur sesim
Sesim ki
Şehla bir üveylik yavrusuyla kazınmıştır
Bu kentin duvarlarına kaldırımlarına
Bir martı ölür İstanbul kadar
Bir İstanbul kadar ölürüm
Ve şehir çürür içimde
Sancılı bir sokak kalır sana
Sanırım uykun geldi
Çünkü gözlerim kapanıyor
Bu intiharlar daha ne kadar saklanır bilmem
Ey benim yangınlar ortasındaki fesleğenim
İşte böyle geçiyor günler
Sonra bir gün daha devriliyor
Koca bir yürek kalıyor altında
Bir susuşta sen oluyorum
Seni gözlerinden seviyorum
herkes başka olur bir başkasıyla
serin tutulmuş içeri
koyu tutulmuş dışarı
yolculuk bu
bilinmez getirdikleri
yolculukla gençlik arasında
çatılmış mitoloji
her hikaye oradan geçer dünyaya
yıllar önceydi hani
sahilde uzun bir gece sabaha karşı ortalık aydınlanıyorken
birdenbire
kararlaştırılmamış gözlerle bakmıştık dunyaya
sanki derin kör yorgunluğumuzdan sıyrılıp
ilk kez görüyorduk her şeyi
büyülenmiştik şaşkınlığımız korkutmuştu bizi
kısık sesle Daha akşamdan başlar sabahın yolculuğu demiştin.
Sanki zaman koyup gitmiş bizi burada.
sabahına çekip gittin ben değildim korktuğun biliyorum
sen zamanın geçtiğini
ve dünyanın korkulacak bir yer olduğunu o gece keşfetmiştin.
Koştum...
Delicesineyetişircesine
Dişimi tırnağıma takıptüm engelleri aşıpsana gelircesine
Sana koştum...
Oysa taşlar bile durup durup önüme çıkıyordu.Her köşede biri ket vurmak için beni bekliyordu.
İnanırmısın...rüzgar bile esmiyordu!
Koştum...
Sonuç?...yok
Sebep?...hiç bilinmedi
Zaten aşk delilik değil miydi?
Bunca sene yanlış mı öğretildim?
Gözünü karartıp saçma bi cesaret katmaktı hayatadurup dururken gülmektiağlamaktısabahlara kadar uyur-uyanır dolanmak evin içindeher şarkıdan satırlar ezberlemekuygun sözleri benimsemek...ve bitmez sanmak herşeyigitmez sanmak sevdiğini...
Yine de koştum...
Dur desem ne farkederdi?
Gitmezmiydi?
Gözleri birdaha bedenimin herhangi ücra bir köşesine değmezmiydi?
Peki bu gidişonca gözyaşıma değer miydi?
Ardınsıra takılıkaldı gözlerim
Çekemedim önce..
Alışık değildim vedasız gidişlere
Dağıldımparçalandım hücrelerime
Yaş döktümkan döktüm gözlerimden...içimden!
Neyekime hiç düşünmeden
Belki ben sana hiç koşmadım
Belki ben sana hiç ağlamadım
Ne bileyim...
Belki sen bana hiç aşık olmadın
Sen giderken bir elvedaya razıyken
Artık tüm gelişlerine yabancıyım...
Bu gece aşkın sırrına kalem basıyorum. Kapatıp gözlerimin paranaaaini dikkat tabelası asıyorum sözlerimin ünlemine. Ustabaşı hüznüme üstü başı yırtık çırak oldu ellerim… Ellerime dokundu yüreğimdeki kederim… Cümlelerim teker teker nedamet oldu sensiz güncelerimde… Hiç ihanet etmedim yalnızlığıma hiç vefasızlık etmedi yalnızlığım bana… Gururumun ölüm döşeğini sererken ayaklarına suni teneffüsler yapardım umuduma… Yine kaybeden olurdum yine kaybolan intihar boşluklarında..........
Soğuk kargo paketinden çıkan sıcak notuna dokunuyorum günlerdir
“Yaşamıma kattığın huzur ve hüzün için teşekkürler” diyen
milyonlarca anlamlar yüklü notuna..
Usulca okşuyorum kağıt parçasını parmaklarının değdiğini düşünerek.
Ben papatyalar dikiyorum ellerinin değdiği yere…
Bilirsin papatyaları daha çok severim güllerden..
Dokundukça üzerinde pembe çizgileri olan beyaz kağıda sana dokunuyormuş gibi oluyorum
Sana özlemime dokunmuş gibi
Sonra resimlerine bakıyorum tekerteker
Gözlerim bir an ellerine takılıyor yine
İnce
Şefkatli
Dost
Sevgili ellerine….
Kimi zaman yüzümde dolaşan kimi zaman karnımın sıcaklığında konaklayan
Kimi zaman ellerimden ayrılamayan bazen dudaklarımda dolaşan
Kimi zaman bedenimi keşfe çıkmış
Çocuk ellerine…
Birden en sevdiğimiz şiirleri okurken buluyorum kendimi
Defalarca okurken
Aklıma her kelimesini kazırcasına…
Ahmed Arif’in “bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğümömrümün sebebiustamsevgilim”dizeleri dolaşıyor içimde…
İstanbul’u düşünüyorum sonra
En çok seninle sevdiğim
En çok seninle özlediğim istanbul’u
Soğuk bir kış akşamında bir kadeh şarabımızın ardından çocuk gözlerimizdeki hüzünle izlediğimiz istanbul’u
Sonra dağlar geliyor aklıma uzak dağlar
Hep beni alıp ***ürmeni düşlediğim senin yurdun dağlar….
Seni düşündükçe ne çok şeyi düşündüğümü fark ediyorum birden…
Ve seni nasıl kaybettiğimi…
Yavaş yavaş vazgeçiyorum senden
Kendimi öldürür gibi .