11
EXE RANK
~TiM[e]-oVeR~
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 2 Kas 2008
- Mesajlar
- 11,101
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Web sitesi
- www.google.com
[COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] Batı [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]sinin ikinci devri olup 15. asrın sonlarından 20. asrın başlarına kadar devam etmiş olan [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]yazı dili[/FONT][/COLOR]dir. Dört asırdan fazla bir ömrü olan [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR], şüphesiz hep ayni kalmamış, baştan ve sondan geçiş devirlerinde ve ortada, hudutları kesin olarak çizilemeyen birbirine geçmiş çeşitli iç merhâleleri olmuştur. Fakat iç ve dış bakımından esas vasıfları itibariyle [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] ismi altında bu ismin çok iyi ifade ettiği bir bütünlük gösterir.
[COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] bakımından, [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR]’da aşağı yukarı mühim hiçbir değişiklik olmamış, Eski Anadolu [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’sinden sonra günümüze kadar [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’nin başlıca şekilleri hemen hemen hep ayni kalmıştır. Yani gramer şekilleri bakımından [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] ile Türkiye [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si arasında belirli bir ayrılık yoktur. Yukarıda da söylediğimiz gibi [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] bakımından ancak bu son iki devre ile Eski Anadolu [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si arasında belirli ayrılıklar vardır.
[COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] ile Türkiye [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si arasında çok küçük şekil farklarına rastlansa bile bunlar zaman ayrılıklarına dayanan basit değişikliklerden başka bir şey sayılmamalıdırlar. Eski Anadolu [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si, Batı [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]sinin eski gramer şekillerini, [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] ile Türkiye [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si ise Batı [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]sinin yeni gramer şekillerini ihtiva eden devrelerdir. Yani, gramer şekilleri bakımından [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] ile Türkiye [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si arasında bir devre farkı yoktur.
Devrelerin birbirine geçişi keskin çizgilerle ayrılamayacağı için eski Anadolu [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si ile [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] arasında da uzun bir geçiş safhası olmuştur. [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR]’nın başlangıcını teşkil eden ve 15. asrın ikinci yarısı ile 16. asrın ilk yarısını içine alan devirde eski gramer şekilleri, yerlerini henüz tamamıyla yeni şekillere bırakmış değillerdi.
Bu eski şekillerden bazıları [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR]’nın içinde daha sonraları da kendisini muhafaza etmiş, bunlardan klişeleşmiş olarak Türkiye [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’sine geçenler bile olmuştur. Bazı yeni şekiller ise oluşunu ancak [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] içinde tamamlamış veya kullanış sahasına bu devirde çıkmıştır. İşte geçiş devrindeki normal gelişmeler, ondan sonraki küçük sızıntılar ve bazı yeni şekillerin ortaya çıkışı dışında, [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR]’ya [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] bakımından başından sonuna kadar bir durgunluk hâkim olmuş, 16. asırdan günümüze kadar [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] gramer şekilleri bakımından belirli hiçbir gelişme kaydetmemiştir.
[COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR]’yı batı [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si içinde bilhassa Türkiye [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’sinden ayrı bir devre hâlinde tutan şey onun dış yapısıdır. İç yapı, yani [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] bakımından yalnız Eski Anadolu [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’sinden farklı bulunan [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR], dış yapı, yani yabancı unsurlar bakımından Eski Anadolu [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’sinden de, Türkiye [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’sinden de çok büyük farklarla ayrılan bir devre manzarası gösterir. Bu devre [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’nin yabancı unsurlar tarafından tam mânâsiyle istilâ edildiği, [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’yi [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Arapça[/FONT][/COLOR] ve [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Farsça[/FONT][/COLOR] unsurların son haddine kadar sardığı devredir.
O[COLOR=#000000][FONT=Arial Black]smanlıca[/FONT][/COLOR] devrinde [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’yi saran bu [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Arapça[/FONT][/COLOR] ve [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Farsça[/FONT][/COLOR] unsurlar, sayısız [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Arapça[/FONT][/COLOR] ve [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Farsça[/FONT][/COLOR] kelime ve terkipler olup esas itibariyle isim sahası içinde kalmıştır. Fakat bu sahada o kadar ileri gidilmiştir ki bütün isim cinsinden kelimeler ve cümle içinde isim muamelesi gören bütün kelime gurupları [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Arapça[/FONT][/COLOR] ve [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Farsça[/FONT][/COLOR] kelimelere ve terkiplere boğulmuştur. Bu müthiş istilâdan fiil kökleri bile yakasını kurtaramamış, [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’nin basit fiil kökleri yerine [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Arapça[/FONT][/COLOR] ve [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Farsça[/FONT][/COLOR] kelimelerle [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] yardımcı fiillerden yapılmış birleşik fiiller kullanılarak [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR], bugün de yaşamakta olan sayısız yabancı köklü birleşik fiil ile dolmuştur.
Fiil dışında kalan isim cinsinden bütün kelimeler ve isim muamelesi gören kelime gurupları sahasını böylece [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Arapça[/FONT][/COLOR] ve [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Farsça[/FONT][/COLOR] kelimelere, sıfat ve izafet terkiplerine kaptıran [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]yazı dili[/FONT][/COLOR]nde umumiyetle [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] olarak isim ve fiil çekimi ile cümle yapısı kalmıştır. Fakat cümle yapısı da, [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] kalmakla beraber, ağır darbeler yemekten kendisini kurtaramamış, birçok defa esas bünyesi yıkılarak bozuk bir kelime yığınından ibaret olmuştur. Hülâsa, [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türk[/FONT][/COLOR][COLOR=#000000][FONT=Arial Black]yazı dili[/FONT][/COLOR][COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] devrinde esas yapısı [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] olan fakat [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR], [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Arapça[/FONT][/COLOR] ve [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Farsça[/FONT][/COLOR]’dan meydana gelen üçüzlü, karışık ve son derece sun’î bir dil manzarası göstermiştir.
[COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] bakımından, [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR]’da aşağı yukarı mühim hiçbir değişiklik olmamış, Eski Anadolu [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’sinden sonra günümüze kadar [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’nin başlıca şekilleri hemen hemen hep ayni kalmıştır. Yani gramer şekilleri bakımından [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] ile Türkiye [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si arasında belirli bir ayrılık yoktur. Yukarıda da söylediğimiz gibi [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] bakımından ancak bu son iki devre ile Eski Anadolu [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si arasında belirli ayrılıklar vardır.
[COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] ile Türkiye [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si arasında çok küçük şekil farklarına rastlansa bile bunlar zaman ayrılıklarına dayanan basit değişikliklerden başka bir şey sayılmamalıdırlar. Eski Anadolu [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si, Batı [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]sinin eski gramer şekillerini, [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] ile Türkiye [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si ise Batı [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]sinin yeni gramer şekillerini ihtiva eden devrelerdir. Yani, gramer şekilleri bakımından [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] ile Türkiye [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si arasında bir devre farkı yoktur.
Devrelerin birbirine geçişi keskin çizgilerle ayrılamayacağı için eski Anadolu [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si ile [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] arasında da uzun bir geçiş safhası olmuştur. [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR]’nın başlangıcını teşkil eden ve 15. asrın ikinci yarısı ile 16. asrın ilk yarısını içine alan devirde eski gramer şekilleri, yerlerini henüz tamamıyla yeni şekillere bırakmış değillerdi.
Bu eski şekillerden bazıları [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR]’nın içinde daha sonraları da kendisini muhafaza etmiş, bunlardan klişeleşmiş olarak Türkiye [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’sine geçenler bile olmuştur. Bazı yeni şekiller ise oluşunu ancak [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] içinde tamamlamış veya kullanış sahasına bu devirde çıkmıştır. İşte geçiş devrindeki normal gelişmeler, ondan sonraki küçük sızıntılar ve bazı yeni şekillerin ortaya çıkışı dışında, [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR]’ya [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] bakımından başından sonuna kadar bir durgunluk hâkim olmuş, 16. asırdan günümüze kadar [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] gramer şekilleri bakımından belirli hiçbir gelişme kaydetmemiştir.
[COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR]’yı batı [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’si içinde bilhassa Türkiye [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’sinden ayrı bir devre hâlinde tutan şey onun dış yapısıdır. İç yapı, yani [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] bakımından yalnız Eski Anadolu [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’sinden farklı bulunan [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR], dış yapı, yani yabancı unsurlar bakımından Eski Anadolu [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’sinden de, Türkiye [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’sinden de çok büyük farklarla ayrılan bir devre manzarası gösterir. Bu devre [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’nin yabancı unsurlar tarafından tam mânâsiyle istilâ edildiği, [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’yi [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Arapça[/FONT][/COLOR] ve [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Farsça[/FONT][/COLOR] unsurların son haddine kadar sardığı devredir.
O[COLOR=#000000][FONT=Arial Black]smanlıca[/FONT][/COLOR] devrinde [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’yi saran bu [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Arapça[/FONT][/COLOR] ve [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Farsça[/FONT][/COLOR] unsurlar, sayısız [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Arapça[/FONT][/COLOR] ve [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Farsça[/FONT][/COLOR] kelime ve terkipler olup esas itibariyle isim sahası içinde kalmıştır. Fakat bu sahada o kadar ileri gidilmiştir ki bütün isim cinsinden kelimeler ve cümle içinde isim muamelesi gören bütün kelime gurupları [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Arapça[/FONT][/COLOR] ve [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Farsça[/FONT][/COLOR] kelimelere ve terkiplere boğulmuştur. Bu müthiş istilâdan fiil kökleri bile yakasını kurtaramamış, [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR]’nin basit fiil kökleri yerine [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Arapça[/FONT][/COLOR] ve [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Farsça[/FONT][/COLOR] kelimelerle [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] yardımcı fiillerden yapılmış birleşik fiiller kullanılarak [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR], bugün de yaşamakta olan sayısız yabancı köklü birleşik fiil ile dolmuştur.
Fiil dışında kalan isim cinsinden bütün kelimeler ve isim muamelesi gören kelime gurupları sahasını böylece [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Arapça[/FONT][/COLOR] ve [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Farsça[/FONT][/COLOR] kelimelere, sıfat ve izafet terkiplerine kaptıran [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]yazı dili[/FONT][/COLOR]nde umumiyetle [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] olarak isim ve fiil çekimi ile cümle yapısı kalmıştır. Fakat cümle yapısı da, [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] kalmakla beraber, ağır darbeler yemekten kendisini kurtaramamış, birçok defa esas bünyesi yıkılarak bozuk bir kelime yığınından ibaret olmuştur. Hülâsa, [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türk[/FONT][/COLOR][COLOR=#000000][FONT=Arial Black]yazı dili[/FONT][/COLOR][COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Osmanlıca[/FONT][/COLOR] devrinde esas yapısı [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR] olan fakat [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Türkçe[/FONT][/COLOR], [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Arapça[/FONT][/COLOR] ve [COLOR=#000000][FONT=Arial Black]Farsça[/FONT][/COLOR]’dan meydana gelen üçüzlü, karışık ve son derece sun’î bir dil manzarası göstermiştir.