İslami sorular ve Cevaplar

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan SpoinieN-
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
20
EXE RANK

SpoinieN-

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
27 May 2010
Mesajlar
29,079
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
27
Web sitesi
www.cankskn.com
SpoinieN-
1. İlk insan nasıl oluştu

Gen teknolojisinin ilerlemesi meseleyi açık olarak ortaya koymaktadır. Allah-ü Teala Hz Adem'in genlerine her ırk ve renkteki insanların özelliklerini yerleştirmiştir. Evlatlarında bu özellikler ortaya çıkmıştır. Malumdur ki genlerde bulunan özellikler değişik şekillerde evlatta ortaya çıkabilmektedir. Hatta ne annede ne de babanın fiziğinde bulunmayan bir özellik genlerde bulunduğu için evlatta ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla değişik genetik özellikleri alan evlatlar değişik coğrafyalara giderek yerleşmişlerdir. Şimdiye kadarki toplumlarda iletişim ve etkileşimin az olması ile gruplar kapalı kalmış ve bir özellik o grubun karakteristik özelliği haline gelmiştir. Böylece tipik ırklar oluşmuştur. İklimin ise genler üzerinde değil canlıların fiziksel yapısı üzerinde nispi bir etkisi olmuştur.

Bir hadis-i şerifte;
"Allah Teâlâ hazretleri Adem'i yeryüzünün bütün (cüzler)inden almış olduğu bir avuç topraktan yarattı. Âdem'in oğulları da arzın kısımlarına göre vücuda geldi. Bir kısmı beyazdır bir kısmı kızıldır bir kısmı siyahdır. Bunlar arasında orta (renkliler) de var. Ayrıca bir kısmı uysaldır bir kısmı haşindir bir kısmı habis (kötü kalbli) bir kısmı iyi kalblidir." (Kütüb-ü Sitte1670)

Allah Kuran’da insanın yaratılışının mucizevi bir biçimde olduğunu haber verir. İlk insan Allah’ın çamuru şekillendirip insan bedeni haline getirmesi ve ardından bu bedene ruh üflemesiyle yaratılmıştır:

Hani Rabbin meleklere: “Gerçekten ben çamurdan bir beşer yaratacağım” demişti. “Onu bir biçime sokup ona ruhumdan üflediğim zaman siz onun için hemen secdeye kapanın.” (Sad Suresi 71-72)

Şimdi onlara sor: Yaratılış bakımından onlar mı daha zorlu yoksa Bizim yarattıklarımız mı? Doğrusu Biz onları cıvık-yapışkan bir çamurdan yarattık. (Saffat Suresi 11)

Bugün insan dokuları incelendiğinde yeryüzünde bulunan pek çok elementin insanın dokularında da bulunduğu ortaya çıkar. Canlı dokuların %95′i karbon (C) hidrojen (H) oksijen (O) nitrojen (N) fosfor (P) ve sülfür (S)’den oluşur ve canlı dokularda toplam 26 element bulunur.94 Kuran’ın bir başka ayetinde şöyle buyrulmaktadır:

Andolsun Biz insanı süzme bir çamurdan yarattık. (Müminun Suresi 12)

Ayette “süzme” olarak çevrilen “sulale” kelimesi “temsili örnek öz hulasa esas” gibi anlamlara gelmektedir. Görüldüğü gibi Kuran’da 14 asır evvel bildirilenler modern bilimin bize söylediklerini -insanın yaratılışındaki malzeme ile toprağın içerdiği temel elementlerin ortak olduğu gerçeğini- tasdik etmektedir.

(Allah) Onu hangi şeyden yarattı? Bir damla sudan yarattı da onu ‘bir ölçüyle biçime soktu.’ Sonra ona yolu kolaylaştırdı. (Abese Suresi 18-20)

Yukarıdaki ayette “ölçüyle biçime soktu” olarak çevrilen “kadderehu” kelimesi Arapçada “kadere” fiil kökünden gelmektedir ve “ayarlamak ölçüp biçmek planlamak programlamak geleceğini görmek Allah’ın birşeyi (kaderde) yazması” anlamlarına gelmektedir.

Bilindiği gibi babanın sperm hücresi annenin yumurta hücresini döllediğinde doğacak bebeğin bütün kalıtsal özelliklerini belirlemek üzere babanın ve annenin genleri birleşir. Bu binlerce genden her birinin özel bir işlevi vardır. Saç ve göz rengini boyunun uzunluğunu yüzünün biçimini iskelet çatısını; iç organlardaki beyin sinirler ve kaslardaki sayısız ayrıntıyı belirleyen genlerdir. Tüm fiziksel özelliklerin yanı sıra hücrelerde ve vücutta meydana gelen binlerce farklı olay ve sistemin kontrolü de genlerde kayıtlıdır.
 
2. Dünyaya kaç Peygamber gönderilmiştir

Peygamberler Kur'an-ı Kerim'de ismi zikredilen yirmi beş zattan ibaret değildir. Bir hadisin işaretine göre 124.000 peygamber gelmiştir. (bk. Ahmed b. Hanbel el-Müsned 5/265-266; İbn Hibbân es-Sahîh 2/77)

Bunların bir kısmına müstakil kitap verildiği gibi bir evvelkinin kitabıyla amel edenler de olmuştur. Nitekim Musa (as)'ın kitabıyla Harun (as) da amel etmiştir. İsa (as)'ın kitabıyla Yahya ve Zekeriya aleyhimüsselamların da amel ettikleri gibi.

Bizim bilmemiz ve inanmamız gereken şudur: İlk peygamber Adem (as) son peygamber de Hazret-i Muhammed (avs)'dır. Bu iki peygamber arasında sayısını bilemeyeceğimiz kadar çok peygamber gelip geçmiştir. Biz Allah tarafından tavzif edilen peygamberlerin hepsine de inanıp iman ediyoruz. İsimlerini bilmesek muhitlerini tanımasak da onlar Allah'ın tavzif ettiği peygamberlerdir...
 
3. Yemin ve tövbeyi ardarda bozmak dinen nasıl telafi edilir?

Yemin ve tövbeyi ardarda bozmak dinen nasıl telafi edilir?


Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;


Bunun telafisi yeniden tevbe etmek ve bir daha bu günaha girmemektir. Ayrıca yemininizi bozduğunuz için de yemin keffareti ödemeniz gerekir.

Ettiği yemini yerine getirmeyip bozmaktan dolayı lâzım gelen keffârete yemin keffareti denir.

Yeminin keffâreti olarak 10 fakiri akşam ve sabah olarak günde iki öğün doyurmak veya giydirmek cihetine gidilir.

Keffaret yiyecek ve elbise olduğu gibi karşılığı başka bir şey de olabilir. Keffaret ister yiyecek veya bedeli olsun ister elbise veya bedeli olsun hepsini birden bir defada bir fakire vermek caiz değildir. Ancak başka fakir bulmakta zorluk çekiyorsa o takdirde aynı fakire her gün sabahlı akşamlı doyacak kadar yiyecek yada bedelini veya aynı fakire her gün bir elbiseyi vermek kafi gelir. Yani keffaret ödenmiş olur.

Buna güç yetirilmezse 3 gün ardarda oruç tutulur. Bu oruçların arasına hiç bir mâni girmemelidir. Girerse keffâret bozulur yeni baştan tutulması gerekir.

Birden fazla yeminini bozan kimse her bir yemin bozma için ayrı bir keffaret vermesi gerekir.

Şâfiîlere göre yemin keffâretini ardarda tutmak mecburiyeti yoktur.

Gerek yemin gerekse oruç keffâretlerinde yapılacak ilk iş bir köle azâd edilmesidir. Ancak günümüzde kölelik kalktığı için bu maddenin tatbikına imkân kalmadığından zikretmeye lüzum hissetmedik.
 
3. Yemin ve tövbeyi ardarda bozmak dinen nasıl telafi edilir?

Yemin ve tövbeyi ardarda bozmak dinen nasıl telafi edilir?


Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;


Bunun telafisi yeniden tevbe etmek ve bir daha bu günaha girmemektir. Ayrıca yemininizi bozduğunuz için de yemin keffareti ödemeniz gerekir.

Ettiği yemini yerine getirmeyip bozmaktan dolayı lâzım gelen keffârete yemin keffareti denir.

Yeminin keffâreti olarak 10 fakiri akşam ve sabah olarak günde iki öğün doyurmak veya giydirmek cihetine gidilir.

Keffaret yiyecek ve elbise olduğu gibi karşılığı başka bir şey de olabilir. Keffaret ister yiyecek veya bedeli olsun ister elbise veya bedeli olsun hepsini birden bir defada bir fakire vermek caiz değildir. Ancak başka fakir bulmakta zorluk çekiyorsa o takdirde aynı fakire her gün sabahlı akşamlı doyacak kadar yiyecek yada bedelini veya aynı fakire her gün bir elbiseyi vermek kafi gelir. Yani keffaret ödenmiş olur.

Buna güç yetirilmezse 3 gün ardarda oruç tutulur. Bu oruçların arasına hiç bir mâni girmemelidir. Girerse keffâret bozulur yeni baştan tutulması gerekir.

Birden fazla yeminini bozan kimse her bir yemin bozma için ayrı bir keffaret vermesi gerekir.

Şâfiîlere göre yemin keffâretini ardarda tutmak mecburiyeti yoktur.

Gerek yemin gerekse oruç keffâretlerinde yapılacak ilk iş bir köle azâd edilmesidir. Ancak günümüzde kölelik kalktığı için bu maddenin tatbikına imkân kalmadığından zikretmeye lüzum hissetmedik.
 
4. Sual: Kınanın önemi nedir?

Sual: Kınanın önemi nedir?

CEVAP

Kınanın önemi hadis-i şeriflerde şöyle bildiriliyor:

Kına yakın. Zira güzelliğinizi gençliğinizi ve nikah sevginizi artırır. [Ebu Nuaym Bezzar]

İlk kına yakan İbrahim Peygamberdir. Siyahla ilk boyanan da Firavun’dur. [Deylemi]

Boyanmanın en iyisi kına ile olandır. [Deylemi]

İhtiyarlığınızı kına ile giderin. Zira bu yüzleriniz için güzellik ağızlarınız için hoşluk kadın için kuvvettir. Kına Cennet ehlinin kokusunun seyyididir ve kına küfürle imanı ayırır. [İ. Asakir]

Şunlar Lut kavminin kötü ahlakındandır: Erkeklerin sakız çiğnemesi yol üstünde misvak kullanmak ıslık çalmak güvercinle oynamak erkeklerin parmaklarına kına yakması bağrı açık gezmek. [Deylemi]

Kına ile boyanın. Çünkü o güzel kokuludur ve korkuyu yatıştırır. [Hakim]

Saçlarınızı kınalayın ve yahudilere benzemeyin! [İbni Adiy]

Sakallarınızı kınalayın. Çünkü melekler müminin kına sürünmesine sevinir. [İ. Adiy]

Peygamber efendimiz başından rahatsız olana “Git hacamat ol” ayağından rahatsız olana “Git ayağına kına koy” derlerdi. [Taberani]

Resulullaha vahiy gelince başına ağrı gelir ve başına kına koyarlardı. [İbni Sünni]

Bedeninde bir yara olursa üzerine kına korlardı. [İbni Mace]

Kadının elinde kına eseri olmasını hoş görürlerdi. [Beyheki]

Kadınların kına yakması



Sual: Kadınlar ellerine kına yakıyorlar saçlarını boyatıyorlar veya çeşitli ilaçlarla saçlarının renklerini açtırıyorlar. Bunlar caiz midir?

CEVAP

Hepsi caizdir. Ancak yabancılara gösteremezler. Yabancı erkeklere göstermemek şartıyla kadının her süsü caizdir. Koca için süslenmek sünnet yabancı için süslenmek haramdır.

Erkeklerin kına yakması

Sual: Erkeğin saç dökülmemesi veya baş ağrısı için kına yakması caiz midir?

CEVAP

Evet caizdir. Tedavi maksadı yoksa caiz olmaz.

Sual: Kına gusle ve abdeste mani midir?

CEVAP

Değildir. Kına mürekkep gibidir altına su geçirir.

Sual: Ölmüş kadının başına kına koymak caiz mi?

CEVAP

Evet.

Tekrar kına yakmak

Sual: (Kına yakılan ele tekrar kına yakılırsa insan iki evlilik yapar) deniyor. Bu doğru mu?

CEVAP

Hayır doğru değildir hurafedir. İki kere de üç kere de yakılabilir. Sadece kocası ölen kadın iddet müddetince kına yakamaz. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

Kocası ölen kadın [iddeti bitene kadar] süslü elbise giymez ziynet takmaz kına sürmez ve sürme çekmez. [Müslim]

Bir başka husus da kına ziynettir. Kadın kınalı elini yabancı erkeklere gösteremez. Erkek ise zaten ziynet için kına yakamaz.
 
5. Mehdiden sonra kahtani isminde birisinin geleceğinden bahsediliyor? Kahtani ya da kahtalani kimdir?

Mehdiden sonra kahtani isminde birisinin geleceğinden bahsediliyor? Kahtani ya da kahtalani kimdir?


Cevap
Değerli kardeşimiz;

Buhari ve Müslim de "Imam" "Halife" ve "Kahtani" tabirleriyle âhir zamandaki bir kurtarıcıdan söz edilmektedir. Müslim'de Kahtani denilen bir zattan bahsedilmekte âhir zamandaki bir bolluk ve refah dönemine işaret edilmekte ve saymaksızın mal dağıtan "halife"den haber verilmektedir (Müslim Fiten 67-69). Bunların dışında Mehdi ile ilgili hadisler ise Ebû Davud Tirmizi İbn Mâce ve Ahmed b. Hanbelin Müsnedi gibi hadis kaynaklarında geçmektedir. Kelime manası itibariyle "yokluktan" "yokluk diyarından" manalarına da gelebilen "Kahtani" kelimesinin -yukarıdaki rivayetlerden de anlaşıldığı üzere- Hz. Mehdinin zuhurundan sonra dünyada görülecek bolluk ve bereketi ifade eden bir kelime olacağı ihtimali olabilir.

“Kahtan’dan bir adam çıkıp insanları asasıyla sevk/idare etmeden kıyamet kopmaz” (Buharî Menakıb 7; Müslüm Fiten 60) mealindeki hadiste de geçen Kahtânî’nin kim olduğu ya da olacağı konusunda detaylı bir bilgi yoktur. Himyer Kinde Hemedan ve diğerleri;Yemen ahalisinin hemen hemen hepsinin soyu Kahtan‘a ulaşır.

Bazı alimlere göre Kahtânî’in adı Cehcah’tır. Ve saltanatı 20 yıl kadar sürecektir. Bazılarına göre bu zat Hz. Mehdiden sonra çıkacak ve onun yolunu tâkip edecektir. “İnsanları asasıyla sevk/idare etmesi” ifadesiyle kendisi bir çobana benzetilerek raiyetine karşı güzel ve âdil idaresine güçlü saltanatına işaret edilmiştir(bk. İbn Hacer ilgili hadisin şerhi).

İbn Hacer’in de tercih ettiği görüşe göre Kahtan kabilesi Hz. İsmail’in soyundan gelmiştir(bk. İbn Hacer VII/537-538).

Bu asır islam alimlerinden Bediüzzaman Said Nursi'nin açıklamaları doğrultusunda Mehdilik cerayanının 3 basamağının bulunduğu bunların "iman" "hayat" "şeriat" olduğu ve ilk basamak olan iman dairesinde iman esaslarını takviye ettikten sonra ikinci basamakda bunların hayata tatbik edilmeye başlanacağı ardından ise Kur'an hakikatlarının hayatın her devresinde hüküm süreceği 3. devreye gecileceği anlaşılmaktadır.



Tüm bu anlatılanlar doğrultusunda bir yoklukdan varlık dönemine geçiş söz konusunu olduğundan Hz. Mehdi için "yokluk döneminden varlık dönemine" manasınıda yüklenebilecek "Kahtalani" ismi de verilmiş olabilir. En iyisini Allah bilir...
 
Sual: Evleneceğim kıza mektup veya mail yazsam kız da beni tanıyan iki erkek yanında mesela babasıyla abisinin yanında okusa (Ben de kabul ettim dese) nikâh sahih olur mu?

CEVAP
Evet sahih olur. Babasıyla abisi şahit yerine geçer. Kitaplarda şöyle yazıyor: Erkekten gelen yazıyı kız iki erkeğe okur veya anlatır (Şahit olun onun karısı olmayı kabul ettim) derse nikâh sahih olur. Yazıyı şahitlere okuması erkeğin şahitler yanında sözle teklif etmesi gibi sahih olur. (Redd-ül-muhtar)
 
Geri
Üst