Anlatım Bozuklukları

20
EXE RANK

OttoMaNs* ;яeiz

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
20 Şub 2011
Mesajlar
32,869
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Web sitesi
www.netbilgini.com
OttoMaNs* ;яeiz
Her cümle belli bir düşünceyi, duyguyu aktarmak için kurulur. Bu cümlenin, ifade edeceği anlamı açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyması gerekir. Ayrıca mümkün olduğunca gereksiz unsurlardan arındırılmış olmalıdır bu cümle. İşte bu özelliği göstermeyen cümleler, anlatım bakımından bozuktur.

Bu konu ile ilgili, ÖSS’de 5 ya da 6 soru çıkmaktadır. Sadece anlamla ilgili olmayıp dilbilgisi ile de ilgili özellikler gösterdiğinden, daha önceki konuların, özellikle cümle öğelerinin, çok iyi bilinmesi gerekir.

Bu alanda sorulan sorular değişik özellikler gösterir. Bazen bir cümle verilir ve “Bu cümledeki anlatım bozukluğu nasıl giderilir?” diye sorulur, bazen de “Aşağıdakilerden hangisinde anlatım bozukluğu vardır?” şeklinde sorulur.

Anlatım bozukluklarını anlama ve yapıya dayalı bozukluklar olmak üzere iki grupta toplayabiliriz:

1. Anlama dayalı bozukluklar:

Bu bozuklukları birkaç bölüme ayırarak inceleyebiliriz.

* Gereksiz sözcük kullanılması
* Cümlede belirsizlik bulunması
* Birbiriyle çelişen ifadelerin bulunması
* Sözcüğün anlamca cümleye uymaması
* Sözcüklerin yanlış eyleme bağlanması
* Mantık hatasının olması
* Deyimin yanlış anlamda kullanılması
* Sözcüğün yanlış yerde kullanılması
* Bazen de bu belirsizlik noktalama işaretleriyle giderilir.

Örneğin;

“Yaşlı adamın yüzüne dalgın dalgın baktı.”

cümlesinde “dalgın dalgın” bakanın “yaşlı” olduğunu belirtmek için, “yaşlı” dan sonra virgül gelmelidir. Aksi takdirde “yaşlı” sözü adam isminin sıfatı olacaktır.

* Cümlede gereksiz sözcük kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.

Bir cümlede gereksiz sözcük bulunduğunu anlamak için, sözcük cümleden çıkarılır. Bu durumda cümlenin anlam ve anlatımında bir bozulma oluyorsa o sözcük gerekli, olmuyorsa gereksizdir.

“Herkesi eleştirip tenkit etmek bize hiçbir yarar sağlamaz.”

cümlesinde “eleştirip” sözcüğünün verdiği anlamla “tenkit etmek” sözcüğünün verdiği anlam aynıdır. Öyleyse bu cümlede “eleştirip” sözü gereksizdir. Cümleden çıkarılmalıdır.

“İki kardeşten en küçüğü arkadaşımdı.”

“Bilgili insanlardan yararlanmayı, istifade etmeyi bilmeliyiz.”

cümlelerinde altı çizili sözcükler gereksizdir.

* Bir cümlenin anlamı içinde bulunan başka bir sözü cümlede kullanmak da gereksiz sözcük kullanımına girer.

Cümlede böyle bir sözcük varsa, o cümle de anlatım bakımından bozuktur.

“Böyle yüksek sesle bağırmana gerek yok, sağır değilim.”

cümlesinde “bağırmak” zaten yüksek sesle konuşmak anlamındadır. Öyleyse bu sözün anlamı içinde bulunan “yüksek sesle” sözüne gerek yoktur.

* Cümlede belirsizlik varsa, o cümle iyi bir cümle değildir.

Bu belirsizlik mutlaka giderilmelidir.

Örneğin;

“Geleceğini babamdan öğrendim.”

cümlesinde “geleceğini” sözü belirsizdir. Çünkü kimin geleceği belli değil. “Onun geleceği” de olabilir; “senin geleceğin” de olabilir. Bu belirsizlik giderilmeli ve sözcüğün kime ait olduğu belirginleştirilmelidir.

* Bazı eylemler olumlu durumlarda, bazıları olumsuz durumlarda kullanılır. Eylemin anlamca yanlış yerde kullanılması da anlatım bozukluğuna yol açar.

Örneğin;

“Bana yardım ederek, işi kısa sürede bitirmeme neden oldu..”

cümlesindeki “neden olmak” eylemi daima olumsuz anlamlar verecek biçimde kullanılır. Oysa işin kısa sürede bitirilmesi olumlu bir durumdur. Öyleyse “neden oldu” sözü bu cümlede yanlış kullanılmıştır. Bunun yerine cümle “…bitirmemi sağladı.” şeklinde bitirilebilir.

* Bazı cümlelerde mantık hatasının bulunması da o cümlenin anlatımını bozar.

Örneğin;

“Bırakın patates doğramayı yemek bile yapamaz o.”

cümlesinde “bırakın” sözcüğünün cümleye kattığı anlamdan dolayı sanki patates doğramak yemek yapmaktan daha önemliymiş gibi görülüyor. Bu yanlışın düzeltilmesi için cümle,

“Bırakın yemek yapmayı, patates bile doğrayamaz o.”

şeklinde söylenmelidir.

* Bazen sözcüklerin bağlandığı ortak eylemler de anlatımda bozukluğa yol açar.

Örneğin;

“Bu davranışıyla bize yarar mı sağladı zarar mı belli değil.”

cümlesinde “yarar” ve “zarar” sözcükleri “sağladı” eylemine bağlanmıştır. Ancak “yarar sağlamak” doğru olsa bile, “zarar sağlamak” doğru değildir. Cümle;

“Bu davranışıyla bize yarar mı sağladı, zarar mı verdi belli değil.”

şeklinde söylenmelidir.

* Bu, bazen öğelerin eyleme bağlanmasında da görülür.

Örneğin;

“Ayağına ayakkabı, omzuna şal, üzerine pardesü giyip dışarı çıktı.”

cümlesinde “ayakkabı, şal ve pardesü” sözcükleri “giymek” eylemine bağlanmıştır. Oysa şal giyilmez, atılır.

* Cümlede deyimin yanlış yerde kullanılması da cümlenin anl***** bozar.

“Öğretmenin anlattığı konu tüm öğrencilerin dikkatini çekmişti. Herkes kulak kabartmış, öğretmeni dinliyordu.”

cümlesinde “kulak kabartmış” yanlış kullanılmıştır. Çünkü “kulak kabartmak” fark ettirmeden dinlemek anlamındadır. Burada “kulak kesilmek” deyiminin kullanılması gerekirdi.

* Bazı sözcüklerin anlamları birbirine karıştırılabilir. Cümledeki sözcüklerin anlamına da dikkat edilmelidir.

Örneğin;

“Çocukların birbiriyle uygunluk içinde olmaları beni sevindirdi.”

cümlesindeki “uygunluk” sözü yanlış anlamda kullanılmıştır. Çünkü burada “uyum” sözü kullanılmalıdır.

* Bazen sözcük doğrudur ancak cümlede bulunduğu yer doğru değildir.

Örneğin;

“Yeni elbisemi giymiştim ki kapı açıldı.”

Cümlesinde “yeni” sözünün yeri anlatımda bozukluğa yol açmıştır. Çünkü burada söylenmek istenen, elbisenin yeniliği değil, giymenin yeni yapıldığıdır. Öyleyse cümle;

“Elbisemi yeni giymiştim ki kapı açıldı.” şeklinde olmalıdır.

* Aynı anlama gelen ek ve sözcüklerin bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.

Örneğin;

“Onun beni sevmemesinin nedeni, fikirlerini benimsememiş olmamdandır.”

cümlesinde “nedeni” sözcüğü bir olayın sebebini anlatıyor. Ayrıca “olmamdandır” sözündeki “-dan” eki de neden anlamı veren bir ektir. İkisinin bir arada bulunması cümlenin anlatımını bozmuştur. Cümle,

“Onun beni sevmemesinin nedeni, fikirlerini benimsememiş olmamdır.”

şeklinde düzeltilebilir.
 
Yapıya dayalı anlatım bozuklukları:

Bu tür bozukluklar daha çok, Türkçe’nin kurallarıyla ilgili olduğundan, soruları çözebilmek için dilbilgisi kurallarının iyi bilinmesi gerekir. Bu tür bozukluklar şu şekilde sıralanabilir:

* Öğe eksikliğinin bulunması
* Özneyle yüklem arasında olumluluk-olumsuzluk uyumsuzluğunun bulunması
* Özneyle yüklem arasında tekillik-çoğulluk açısından uyumsuzluğun bulunması
* Özneyle yüklem arasında şahıs yönünden uyumsuzluğun bulunması
* Tamlama uyumsuzluğunun bulunması
* Ek uyumsuzluğunun bulunması
* Etken-edilgen fiillerin bir arada bulunması
* İsim cümlelerinde ekfiilin ortak kullanılması

Şimdi bunları tek tek açıklayalım.

*Cümlede, kullanılması gereken bir öğenin bulunmaması, anlatım bozukluğuna yol açar. Bu, daha çok ortak kullanılan öğelerde görülür. Çünkü Türkçede her fiil, öğeleri aynı eklerle kendine bağlamaz.

Örneğin;

“Kardeşini yanına çağırdı, bir şeyler söyledi.”

cümlesindeki öğeleri inceleyelim: “Çağırdı” ve “söyledi” yüklemdir. Çağrılan ve söylenen kişi ise “kardeşi” dir. Yani “Kardeşini” öğesi her iki yüklemin ortak öğesidir. Bu ortak öğeyi yüklemlerle kullanalım. “Kardeşini çağırdı” doğrudur; ancak “kardeşini bir şeyler söyledi.” denmez, “kardeşine bir şeyler söyledi.” olmalı. “Kardeş” sözcüğünü iki kez kullanmamak için “ona” da diyebiliriz.

Başka bir örnek verelim:

“Arkadaşlarını pek sevmez, hatta çoğu zaman nefret ederdi.”

cümlesinde, sevmediği kişiler ile nefret ettiği kişiler aynıdır, yani “arkadaşları” ortak öğedir. Ancak “arkadaşlarını sevmez” dense de “arkadaşlarını nefret ederdi.” denmez; “arkadaşlarından nefret ederdi.” denmeli ya da onun yerine geçen “onlardan” sözü kullanılmalıdır.

Görüldüğü gibi bu tür bozukluklar daha çok sıralı cümlelerde görülüyor, ancak bileşik cümlelerde de bu tür öğe eksiklikleri görülebilir.

*Türkçe’de bazı özneler olumlu, bazıları olumsuz anlamlar verir. Buna göre yüklemlerin de olumlu, olumsuz çekimlenmesi gerekir.

Örneğin;

“Hiç kimse okula gelmedi, geziye gitti.”

cümlesinde gelmeyen ve gidenler aynı kişiler, ancak “hiç kimse” olumsuz bir öznedir ve yüklemi daima olumsuz çekimlenir. Oysa “gitti” olumlu bir çekimdir. Yani ikinci cümle özneyle uyum sağlamamıştır. Buna “hepsi” şeklinde bir özne getirilmelidir.

Gerçi bu, sadece özneyle ilgili bir durum değildir. Bu tür sözcükler başka öğe durumunda bulunduklarında da yüklem aynı özelliği gösterir.

Örneğin;

“Öğretmenimiz hiçbirimizi azarlamaz, çok severdi.”

cümlesinde, yine “hiçbirimizi” olumsuz olduğundan “hiçbirimizi severdi” şeklinde kullanılmaz; “hepimizi severdi” olmalıdır.

*Cümlede öznenin ifade ettiği şahıslarla yüklemin bildirdiği şahıs arasında bir uyum olmalıdır.

Özne birinci tekil, ikinci tekil (ben, sen); birinci tekil, üçüncü tekil (ben, o); birinci tekil, ikinci çoğul, (ben, siz); birinci tekil, üçüncü çoğul (ben, onlar) şahıslardan oluşuyorsa yüklem, daima birinci çoğul şahısa göre çekimlenir.

“Bu işi ancak ben ve sen halledebiliriz.”

“Dışarıda sadece ben ve o küçük çocuk kalmıştık.”

“Ben ve siz yarışmada eşit durumda değildik.”

“Ben ve birkaç yaşlı adam, kahvede uzun bir sohbete dalmıştık.”

cümleleri buna örnek gösterilebilir.

Eğer özne ikinci tekil ve üçüncü tekil (sen, o); ikinci tekil ve ikinci çoğul (sen, siz); ikinci tekil ve üçüncü çoğul (sen, onlar); şahıslardan oluşuyorsa, yüklem ikinci çoğul şahısa göre çekimlenir. Ancak ikinci tekil ve birinci çoğul (sen, biz) şahıslar özne olursa yüklem birinci çoğul şahısa göre çekimlenir.

“Sen ve annen burada ne yapıyordunuz?”

“Sen hatta hepiniz bu konuda suçlusunuz.”

“ Sen ve buradaki konukların, bize yarın gelebilirsiniz.”

“Galiba sonunda senle biz aynı sonuca ulaştık.”

cümleleri buna örnektir.

Öznenin insan ya da başka varlıklar olması da yüklemin tekil veya çoğulluğunu etkiler. Eğer özne bitkiler, hayvanlar, cansız varlıklar ya da soyut kavramlarsa, yüklem daima tekil olur. İnsanlar çoğul özne olduğunda ise yüklem tekil veya çoğul olabilir.

“Kuşlar dallara kondular.” değil “Kuşlar dallara kondu.”

“Sevgiler gizli kaldıkça güzelleşirler.” değil “güzelleşir.” olacak.

“Çocuklar geldi.” şeklinde de doğrudur, “Çocuklar geldiler.” de.

*Bazen özneyle yüklem arasındaki uyumsuzluk, öznenin anlamından kaynaklanır.

Örneğin;

“Nüfus sayımı bu yıl yapıldı, bir hayli artmış.”

cümlesinde “yapıldı” yükleminin öznesi “nüfus sayımı”dır, “artmış” yükleminin öznesi ise “nüfus” olacaktır. Ancak cümlede “nüfus” diye bir özne yoktur. Sanki nüfus sayımı, “artmış” yükleminin öznesi olmuştur. Bu ise anlamca uygun değildir.

*Sıfat ve isim tamlamalarının aynı tamlanana bağlanması anlatım bozukluğuna yol açar. Çünkü isim tamlamalarında tamlanan iyelik eki aldığı halde sıfat tamlamalarında tamlanan ek almaz. Dolayısıyla tamlananlar, niteliği farklı olduğundan, ortak kullanılamaz.

Örneğin;

“Kaza yerine birçok askeri ve polis aracı geldi.”

cümlesinde “araç” sözü hem “askeri” hem “polis” sözcüklerinin tamlananı durumundadır. Ancak “polis aracı” isim tamlamasıdır ve tamlanan iyelik eki almıştır. “Askeri” sözcüğü ise sıfat olabilecek bir sözcüktür ve “askeri araç” şeklinde sıfat tamlaması yapar; tamlanan da ek almaz. Dolayısıyla araç sözcüğü ortak tamlanan olarak kullanılamaz. Cümle;

“Kaza yerine birçok askeri araçla polis aracı geldi.”

şeklinde olmalıdır.

Örnek Sorular:

1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yoktur?
A) Geçmişteki hatıralarımıza gülümseyerek baktığımız anda büyümüşüz demektir.
B) Açlık ne dost,ne akraba,ne insanlık ne de hak tanımaz.
C) Ne hikmettir ,şu dünyaya gelen ağlar giden ağlar.
D) Küllük, arka arkaya yaktığım sigara izmaritleriyle dolmuştu.
E) Akıllı adam,kendi aklını kullanır;daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.


2.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Halkın bu dünyadan benim hiçbir şey alamadığımı görebilmesi için elimi tabutun dışında bırakın.
B) Eğer özgürce yaşamıyorsak, ölümü karşılamamız daha doğru olur.
C) Bir gün ayrılacağımızı düşünebilseydik, birbirimize daha iyi davranırdık.
D) Voltaire, ölüm anında başında duran papaza: “ İçimde güzel bir yere göç ediyormuşum gibi bir his var.” dedi.
E) Hangi işe elimi atsam yüzüme gözüme bulaştırıyorum.


3.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Bugün öğleden sonraki yağan yağmur, insanları işlerinden alıkoydu.
B) İnsanoğlu şüphe içinde yaşamak için değil, sorup öğrenmek için yaratılmıştır.
C) Dalgın kafayla bir şeyler öğretmeye çalışmak, rüzgarlı havada ateş yakmaya benzer.
D) Bugün bildiklerimizin dışında bir kelime bile öğrensek dünden farklı bir kişi oluruz.
E) Senin bir gecede okuduğun kitabı, ben senelerce yazabilmek için saçımı ağarttım.


4.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yoktur?
A) Asırlar önce yaşamış büyük bilim adamlarıyla tanışıp görüşme fırsatını sadece kitaplar verir.
B) Kitap, seni öfkelendirmeyen, üzmeyen ve öğüt veren en yakın arkadaşındır.
C) Cahil insanın susması gerekir, zaten sussaydı cahil olamazdı.
D) Uçmasını bilmiyorsan uçurumun kenarında yuva yapma.
E) Bu öğrendiklerimiz de, bizim ne kadar cahil olduğumuzu daha fazla ortaya çıkartıyor.


5.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yoktur?
A) İçtiği sigaranın dumanları gökyüzüne doğru yukarılara yükseldi.
B) Sincaptan ders alınmalıdır ;çünkü alt dala ulaşabilmek için üst dalı hedef alır.
C) Düşünceler, derinleştikçe üzüntüler artarlar.
D) Ağabeyini bulmak için bir aşağı bir yukarı çıkıyordu.
E) Kendi bildiklerini başkalarına öğret, başkalarının bildiklerini de kendi bilgilerine ilave et.


6.“Ay bir yandan sen bir yandan sar beni.”
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir?
A) Mantık hatası
B) Özne eksikliği
C) Yüklem eksikliği
D) Gereksiz sözcük kullanımı
E) Tamlayan eksikliği


7.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde diğerlerinden farklı bir nedenden kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır?
A) Rüştü, iyi bir kaleci ;ancak fazla topla oynuyor.
B) Eğer sütü çok dışarıda bırakırsanız, süt bozulur.
C) Penceremden uçan kuş sürülerini izliyordum.
D) Sanatçının eserini yazdığı mekan uygunsa, tabi ki daha orijinal eserler yazacaktır.
E) Günde on kez telefon satan dükkana uğrardı.


8.“Geçtiğimiz ay okulda yapılan toplantıya katılamamıştım.”
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Özne – yüklem uyuşmazlığı
B) Gereksiz sözcük kullanımı
C) Mantık hatası
D) Çatı uyuşmazlığı
E) Tümleç eksikliği


9. 1. Bugün GAP projesine yeterince ödenek ayrılmadığı için bu proje neredeyse durma noktasına gelmiştir.
2. Sınav giriş belgesi gelmeyenler ,ÖSYM merkezine başvursun.
3. Görevliler , ÖSS sınavının yapılacağı okulların önündeki satıcılara bağırmamalarını söyledi.
4. KPSS’ye on beş binin üzerinde yaklaşık on üç bin öğretmen adayı girdi.
5. KKTC cumhuriyetine her alanda destek olmalıyız,dedi.
Yukarıdaki cümlelerdeki anlatım bozukluğunun hangisi farklı bir nedenden kaynaklanmaktadır?
A) 1 B) 2 C) 3 D) 4 E) 5


10.“Bir cümlede aynı ekleri alan kelimelerin peş peşe sıralanması bir anlatım kusurudur.”
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu açıklamaya örnek olabilecek bir anlatım kusuru vardır?
A) Akıl kendine ait bir yerdedir ve orada cehennemi cennete ya da cenneti cehenneme çevirebilir.
B) İyi ya da kötü bir şey yoktur sadece düşünce onu öyle yapar.
C) Şu anki eğitim sistemimiz tek tip insan yetiştirmektedir.
D) Sokağa çıkıp biraz gezip arkadaşlarımla sohbet edip sonra eve gelip yattım.
E) Yıllardır yaşadığım ve çok sevdiğim bu şehri ,Adana’yı, bırakıp İstanbul’a gideceğim.


11.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yapılmıştır?
A) Ehliyet alabilmeniz için lise öğretiminizi tamamlamanız gerekir.
B) Unutmayın, gelecek de bir gün gelecek.
C) Yarın Siirt’ten Batman’a gidiyorum.
D) Kral da dilenci de aynı iştahla acıkır.
E) Ülkeler kılıçla alınır; adaletle korunur.


12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yanlış yapılan- dırılmış bir sözcükten kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır?
A) Affetmek ve unutmak iyi insanların intikamıdır.
B) Yolsuzluk yapanlara gereken ceza verilmelidir.
C) Uzun süredir bu mahallede kasapçılık yapan Levent Efendi, dün vefat etti.
D) Düşmanımın düşmanı benim dostumdur.
E) Yazımını bilmediğiniz bir kelime olursa, İmla Kılavuzu’na bakınız.


13.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Kimi insanlar odaya girdiğinde aydınlatır, kimisi çıktığında.
B) İnsanlar, birçok kez ölümden kaçmak isterken ölüme sürüklenmişlerdir.
C) Bırakın hayat ilkbahar gibi, ölüm de dökülen sonbahar yaprakları gibi olsun.
D) Birçok insanın değeri hayattayken değil;ancak öldükten sonra anlaşılır.
E) Ayakta ölmek ,diz çöküp yaşamaktan daha iyidir.


14.“Bu civarda bayan pantolon satan bir dükkan yok mu?”
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Gereksiz sözcük kullanımı
B) Anlamca çelişen sözcüklerin bir arada kullanılması.
C) Özne eksikliği
D) İyelik eki eksikliği
E) Çatı uyuşmazlığı


15.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “yaşamı boyunca” sözü gereksiz kullanılmıştır?
A) Adamcağız, yaşamı boyunca çocuklarına iyi bir gelecek sağlamak için çalıştı durdu.
B) Yaşamın boyunca bu vicdan azabını çekeceksin.
C) Karısını ve çocuklarını öldüren adam yaşamı boyunca müebbet hapse mahkum oldu.
D) Yaşamım boyunca bu yaptıklarını hatırlayacağım.
E) Çocuklarınızın yaşamı boyunca mutlu olmasını istiyorsanız onlara iyi bir eğitim veriniz.


16.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “geri” sözcüğü cümleden çıkartıldığında cümlenin anlamında herhangi bir daralma ya da bozulma olmaz?
A) Sendeki bütün kitapları geri alacağım.
B) Fabrika işçileri geri işe alındı.
C) Bende sana ait ne varsa hepsini sana geri iade ediyorum.
D) Eğer bir karar verdiyseniz, geri adım atmayın.
E) Biraz daha geri gider misin?
 
Karma Cümleler:

» Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban adlı romanında, Yunanlıların Türklere yaptığı zulmü çok ayrıntılı bir şekilde anlatmış ve bazı Türk köylülerinin Yunanlılara kucak açmasını eleştirmiştir.
» Kalp Arapça bir sözcüktür ve bu sözcüğün sonu sert ünsüzle bitmektedir.
» Ağlayan kadın, yaşlı gözlerle kendisine sorulanları cevaplıyordu.
» Zaman zaman şiir yazıyor ve yayımlıyorum; ama ben şiiri hiçbir zaman köşe yazarlığı olarak görmüyorum.
» Yeni yapılan bir müze törenle hizmete açıldı.
» Adana’da otobüs bileti fiyatları yeniden ayarlandı.
» Bütün gün anlattığın o işi düşündüm.
» Mehtaplı pırıl pırıl bir gecede çiseleyen yağmur altında dolaşıyorduk.
» Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
» Birçok seneler geçti dönen yok seferinden
» Seçim döneminde her çeşit siyasal etkinliklerin yasaklanması gerekir.
» Bahçe sahibi gelince yavaş yavaş kaçıverdik.
» Son yazdığı romanına, isim bulmakta bir hayli zorlandı.
» Bu ayrılık hasreti canıma yetti.
» Politikacıların çoğu taraftarlarının oylarını cepte keklik sayıyorlar.
» Ankara, bir zamanlar surlarla kaplı bir şehirdi.
» Televizyon bize çok ucuza patladı.
» İşlediğin cezaların sonucuna katlanman gerekiyor.»»
» Bölgedeki yangınların sabotaj sonucu çıktığı öngörülüyor.
» Takımlar son final maçının hazırlıklarını tamamladı.
» Bu konuda değişik alternatiflerimiz de vardı.
» Deriden yapılmış meşin bir çanta vardı elinde.
» Giyiminize ve kuş*****za dikkat edin.
» Evleri denize karşıydı; fakat güzel bir evdi.
» Sergideki resimlerimin hepsi benim eserimdir.
» Geçen hafta kaybolan Ahmet’in kalemi bulundu.
» Babası istedi diye başka bir semte taşınan komşularına yardım ediyordu.
» Ağır ağır uzandığı yerden kalkarak balkon kapısını araladı.
» Her zaman için açıkça düşündüklerini ifade eder.
» Bu yemeğin kokusu fırında pişmiş köfteyi andırıyor.
» Seni kardeşim kadar seviyorum.
» Bana benziyordu oğlumun gözleri.
» Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler.
» Bu adam ortanca oğluna benziyordu.
» Annem ve babam aynı gün evlenmiş.
» Öldüğü günden beri onu hiç görmedim.
» Elleri bir yılanınki kadar soğuktu.
» Kitabımı komşunun oğluna verecektim ;ama onu evde bulamadım.
» Çocuklar üstlerini başlarını batırmışlar ,onları yıkamalıyım.
» Arkadaşımla gezerken babam telefon açtı,işim olduğunu söyleyip ondan özür diledim.
» İnsanlık, deprem ve sel gibi beşeri afetlerden çok zarar gördü.
» Yemekler yenildi çaylar içildi.»»
» Benim buraya geldiğimi kimse istemiyor.
» Olay, arkadaşlarının ters davrandığından kaynaklandı.
» İki yılda şirketin karını dört kat arttırdık.
» Kadının saçları ağarmış olmasına rağmen hala güzeldi.
» Tavanın sapı çıktığı için artık kullanılamıyor.
» Herkes içeri girsin dışarı çıkmasın.
» Ay bir yandan sen bir yandan sar beni.»»
» Çok çalışmaktan yorgun düşmüş ,sağlığım bozulmuştu.
» Saksı 2. kattan aşağı düştü.
» Kardeşini bulmak için bir aşağı bir yukarı çıkıyor.»
» Suçlunun evini bastılar yakalayıp polise teslim ettiler.
» Bu adamların ve kadınların çocuğu da bizim okuldaydı.
» Dayımın üç kız çocuklarından biri liseye gidiyor.
» Dün yağan yağmur ekinlere zarar verdi.
» Araba çekilmeye çalıştıkça daha da batıyordu çamura.
» Marmara’da ölmüş bir kadın cesedi bulundu.
» Yüzme en iyi denizde öğrenilir.
» Hem kendinde hem de arabada epey hasar varmış.
» Parayı önemserim ;ama gereğinden fazla da değer vermem.
» Bana unut dediler seni, unuttum.
» Bu şehrin üç yerinde üç ayrı gözyaşım var: Biri seni ilk gördüğüm yerde, biri beni ilk öptüğün yerde, biri de ya beni terk edip gideceğin ya da daima seveceğin yerde.
» Dünyaya yoksul geldim, yoksul gideceğim.
» Kimi insanlar odaya girdiğinde aydınlatır kimisi çıktığında
» Yıllar sonra doğduğu kasabaya gitmeyi hiçbir zaman istemedi.
» Hangi işe elimi atsam yüzüme gözüme bulaştırıyorum.
» Sen doğdun herkes güldü, bir tek sen ağladın.Öyle yaşa ki sen öldüğünde herkes ağlasın ,yalnız sen gül.
» Senin gibi çok duyarlı bir insanın aşk ile sevgi arasındaki farkı anlamaması beklenemezdi.
» Türkler, İslamiyet’i kabul ettikten sonra , hayata bakış açılarında önemli değişiklikler olmuştur.
» Meyveler çok dolapta kaldığı için tatları değişmiş.
» Sen bunca zorluğa nasıl dayandın,nasıl başa çıktın?
» Bu durumda karşıdan gelen araçlar bizi,biz de onları görürüz.
» Sanatçı eserlerine duygularını katarak ölümsüzleştirebilir.
» Komisyon başkanının açıklamaları hiç şüphesiz olayın aydınlanmasına yardımcı olabilir.
» Koltuğuna oturmuş soğuk kanlı bir biçimde heyecanla maçı izliyordu.
» Bu tür kazalar ölüme hatta yaralanmalara yol açabilir.
» Konuyu çok değişik farklı kaynaklardan araştırdım.
» İnsanlar arasında sevgi tohumları dikmek için uğraşıyor.
» Herkes birbirini tanıyor;ama birbiriyle konuşacak konu bulamıyordu.
» Bu olay hepimizin ilgisini çekti ve derinden sarstı.
» Türk ve yabancı basında sinema üzerine yazıları ilk kez 1947 yılında yayımlandı.
» Her kuruluş bu konuda gereken önlemi alması gerekir.
» Ali’yi top oynarken gördüm.
» Kimi rüyalar insanların gelecekleri hakkında önemli ipuçları verebilirler.
» Eski eserlere önem vermeli,gelecek kuşaklara tanıtmalıyız.
» Kitapçıdaki sorular incelendi ve öğrencilere dağıtıldı.»
» Herkes bu davanın çok uzayacağına inanıyor ,kısa sürede sonuçlanacağına ihtimal vermiyordu.
» Onları görmek istemediğini dolaylı yoldan ima etti.
» Galiba hepimiz güncel hayatın karmaşası içinde sevdiklerimizi ihmal ediyoruz.
» O yıllarda evimizin bütün gerekli ihtiyacını amcam karşılıyordu.
» Bundan sonra ek ilave önlemlerin alınmasını sağlamalıyız.
» Boş vakitlerimde korku romanları okumasını çok seviyorum.
» Büyük şairlerin eserleri ne düşünce dünyasıyla ne de hayal dünyasıyla tam olarak bağdaşmaz.
» Öğretmenin yüksek sesle bağrışı,sınıfta bir sessizlik yarattı.
» Hayat herkes için kıymetlidir ;fakat anlamı kişiye göre değişir.
» Henüz uçak kazasından daha hiçbir haber alınmadı.
» Bu uçsuz bucaksız çölün ortasında bir atım ,bir de ben varım.
» Evin balkonundan akan insan selini büyük bir dikkatle izliyordu.
» Bir topluluk olarak onlar bizi ,biz de onları önemsemiyoruz.
» Pencereden uçan kuş sürülerini seyrediyorum.
» Bazı olayları sıcağı sıcağına hiç bekletmeden aktarmak gerekir.
» Bizimle birlikte sinemaya gelenler el kaldırsın.
» Bahçeye çam fidanı ,tarlaya buğday ekeceğiz.
» Bu lekeler çiçek hastalığının ilk belirtileriydi.
 
Geri
Üst