"Hayałłeяi Biłe Sınıяłı Kałdı Uyanık Göяdüğü Düşłeяinde Hassяeetin"

20
EXE RANK

OttoMaNs* ;яeiz

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
20 Şub 2011
Mesajlar
32,869
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Web sitesi
www.netbilgini.com
OttoMaNs* ;яeiz
ben sana mecburum
"Hayałłeяi Biłe Sınıяłı Kałdı Uyanık Göяdüğü Düşłeяinde Hassяeetin"
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükce büyüyor gözlerin
ben sana mecburum
içimi seninle ısıtıyorum

ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski İstanbul'mudur
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun

sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman

arkasında yanlızlığın hınzır uğultusu
fatihte yoksul bir gramofon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun

belki haziranda mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
belki yeşil köyde uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
kötü rüzgar saçlarını ***ürüyor

ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerim
hayır başka türlü olmuyacak
ben sana mecburum bilemezsin
 
A ve Ş ve K

Bir garip mengene yüreğimi sıkar
Bir kuşun kanadının gölgesi düşse yüreğine
Kıskanırım.
Ben mavzerde fişek
Ben ki kını da bıçağım
Gökyüzünü paslı bir maviye
Yeryüzünü kızıla boyarım
İsterim ki mutluluk gölgen olsun
Gözlerinin gülen tılsımı hiç bozulmasın
Ben bir bedevinin su aradığı gibi
Arıyorum şimdi seni
Ve nasıl özlüyorsa yarasalar geceyi
Bende seni öyle özlüyorum
Eylülün geldiğini
Sızlamasından anlıyorum dizlerimin
Bilir misin karanlık bir gecede
Yalnızlığın insana nasıl koyduğunu
Bilir misin kara bir karıncanın
Beyaz kalbi gibi bir hisle sevdiğimi seni
Bilir misin içinde aşk geçmeyen şiirleri yazmadığımı
A
Ve
Ş
Ve
K
Harfleri
Mazi urganın ucuna bağlıdır benim gönlümde
Bir tren penceresinden el salladığım gün
Siyah saçlı bir kıza
Bir otogarda bıraktım bu harfleri
Sol göğsümün üstünde muska gibi
Sakladığım resmi uzayıp giden
Yollara bıraktım
 
Sabırsız Sevgilim

Neden bu sabırsızlık sen bilmez misin?
Gökkuşağı mecburdur yağmurları beklemeye
Ben akıtmak isterken aşkımı yüreklere
Feryadın yetmez gülüm yağmurları dindirmeye...

Neden bu telaşın sen bilmez misin?
Gökkuşağı mecburdur güneşi beklemeye
Ben dağıtmak isterken kokumu çiçeklere
İsyanın yetmez gülüm güneşi göğe yükseltmeye..

Neden bu acelen sen bilmez misin?
Gökkuşağı mecburdur baharları beklemeye
Ben kısaltmak isterken günleri takvimlerde
Cemre olsan yetmez gülüm baharları getirmeye...
 
y1pd0op18cfRRJqNmhKdhr27xt_GzhLxQNSeZ4eFmEXjTw9hUhNn6MyPQBP6ulh2mS2_TNL9vEmEyE
 
buram buram sevda kokan
çiçek bahçesi gözbebeklerin
bilsen…!
ne umutlar vermişti bana…
gidip konsun diye
gönül kapının pervazına…
gül bağlamıştım bir tutam
içimde uçurduğun kelebeğin
benekli kanatlarına…
kapatıp kapıyı
yalancı baharlara kanıp donan
şaşkın çiçek misali
ayazda bırakmışsın onu
bir an bile yüzüne bakmadan…
koklamamışsın
incinmiş güllerim…
oysa
utangaç bir kalbin
pır pır atışıydı kapını çalan…
bundan böyle;
gölgende
bir garip sığıntıdır
örselenmiş yüreğim…
 
Bir bulut olsam da yayılıversem
şöyle gökyüzüne serile serile
Hiçbir sınır tanımasam rüzgârdan
kanatlarım olsa ***ürse beni gittiği yere
Ülke ülke deniz deniz kıta kıta
dolaşsam adım adım bütün dünyâyı
Damla damla düşüversem de
doldursam sonsuzda biten deryâyı
Kâh güneşi arkama gizleyerek
gölge gölge dolaşsam hep şehir şehir
Kâh yüce dağlara kar olup yağsam da
baharlarda aksam köpük köpük nehir nehir
Zaman zaman bir kartal edâsıyla
kanat kanat insem ovalara vâdilere
Bir gonca gülde süzülen bir çiğ damlası
olsam da varsam o nazlı nârin yâre
Unutuversem bir çiğ damlası olduğumu
bir an
süzülsem gonca gülü öpen yâr dudağına
Seyahatım böylece sona erse de
ulaşsam yolculuğumun en son
durağına.
 
Bir şiirdir seni yaşamak
Hecelerinde dolaşmak ürkek ve derinden
Sevmek seni en güzel yerinden
O çiçek kokulu yüreğinden
Bir şiirdir seni yaşamak
Mısralarınla yatıp kalkmak
Hiç uyumamak gezinmek geceler boyunca
En derin anlamlarının en ücrâ
köşelerinde
Bir şiirdir seni yaşamak
Beyit beyit okumak inceden inceye
Kavramak seni iyice
Bir beyitinden bin bin beyitinden
Tek bir mânâ çıkarmak bilgece
Dolu dolu yaşamak seni şiircesine
Şiirce seni yaşamak sevdâlı bir
şiircesine
 
Delicesine bir sevdâdır bu delicesine
Göçmen yüreğimi diyardan diyâra sürüklercesine
Delicesine bir sevdâdır bu delicesine
Doyumsuz aşka doğru adım adım
yürürcesine
Delicesine bir sevdâdır bu delicesine
Alev alev ıstırapları sonsuzluğa
sürercesine
Delicesine bir sevdâdır bu delicesine
Biten hazin yılları mâziye bir bir
gömercesine
 
Yüreğim antik çağdan kalma
bir harâbeye dönmüş
Gönlüm sanki 2. dünyâ savaşında
ağır
bir bombardımana uğramış
bir şehir gibi yıkık dökük
Bir sen yoksun bu şehirde
Ümitlerimin hepsi şehrin enkâzının
altında kalıp parçalanan cesetler
şeklinde çürümeye yüz tutmuş
Ortalığı masif bir koku
kaplamış
Sevdâmın enkâzı dağılmış
dört bir yana
Gestapolar seni alıp ***ürmüşler
gönlümdeki bu harap şehirden
Senden hâtırâ olarak
ucu yanmış bir kaç fotoğraf
ve bir kaç mektup kalmış yalnızca
yıkık duvarların arasında
Düşman uçakları hiç durmadan keder
bombalarını yağdırmakta gündüz
gece
gönlümdeki sensiz şehre
Gündüzlerim gece olmuş
gecelerim ise zifiri karanlık
karartma gecelerinde
Bir sen yoksun bu yıkık
ve harap şehirde
Bir sen yoksun ölümün kol gezdiği
gönlümdeki bu kırık dökük şehirde
Bir sen yoksun sevgilim.
 
Gözüm yollarda seni hep
Ararbekler durur acep


Sevgi dolu bir bakışın
İnan yeter bir gülüşün
Dünya'ya bedel sevişin
Beni mest eder gelişin


Of aman aman halim yaman
Geçmek bilmiyor ki zaman


Sevdalıyım ben sevdalı
Yüreğim bügün efkarlı


Of aman aman işim yaman
Geçmek bilmiyor ki zaman


Sen derdimin dermanısın
Gönlümün de sultanısın


Of aman aman derdim yaman
Geçmek bilmiyor ki zaman.
 
özledim seni anne
anneannem
yıllar oldu görmedim yüzünü
bakmadım gözlerine duymadım sesini
sensiz kaç mevsim geçti
kaç baharkaç sonbahar ?
hasretinle yandı yüreğim kül oldum annem
insanlar acımasız insanlar vefasız bilmezler halimi
kırarlar kalbimi incitirler beni
tutacak bir dal ararım bulamam annem
çok yokluk gördüm annem sende bilirsin
hepsine katlandı yüreğimde
bir senin yokluğuna KATLANAMADI....!!!!
kokunu özledim annemşefkatini özledim
nasılda muhtacım sana bir bilsen
nasıl da çaresizim yorgunum
boynum bükük kaldı annem...!
ahhhh ANNEM..!
bilirim uzaklarda bir yerlerde duyarsın sesimi
çok özledim seni anne çok...
yokluğunu taşıyacak gücüm kalmadı
sol yanım hep acıyor annem
bir sen vardın beni hayata bağlayan
sende yoksun artık neyleyim şu yalan dünyayı
kavuşmamız yakındır...
bekle annem ben geliyorum
DOYASIYA SARILMAYADOYASIYA SARILMAYA....!!!
 
Bunca yıldır düşmüşüm bir umudun peşine
Anlayamadığım yolları ezip ezip geçmişim.
Bıçak darbesi almışım dost bildiklerimden
Yıkılmışım ama asla eğilmemişim.

Şimdi yıllara baktığımda tek gördüğüm
Karmakarışık ve çözülmez kördüğüm.
Uğruna hergün bin defa öldüğüm
Dostlardan umudumu kesmişim.

Dostluk hep yalan ve riya'ya kalmış
Herkes menfaat denizine dalmış
Bu dünyaya hiç gelmemek varmış
Bir Berrak Umman sevdasına ömrümü harcamışım.
 
ölüyorum anne;
şu kısacık hayatım
geçiyor gözlerimin önünden
bir film gibi...

üşüyorum anne;
şu güzelim ölüm meleğim
alıyor üzerimden
beni sımsıcak saran sevgini...

tut ellerimi anne bırakma beni!
nice zorlu çilelerden geçmiş
yaralı sinene dayayıp ağırlaşan başımı
okşa saçlarımı anne gül yüzüme...
çünkü çekiyor beni kendine
güzelim ölüm meleği...

gidiyor yavrun anne
soluyor gül çiçeğin
eriyor kar tanen!
anne...
son defa gülüyor sana ........

ölüyorum anne;
şu kısacık hayatım geçiyor
gözlerimin önünden...
daha dün parktaydık
simit aldın bana dondurma yedik
salıncakta salladın beni
tahterevalliye bindik
sahilde el ele tutuşup fotoğraf çektirdik
sen okşarken kıvırcık saçlarımı
ben senin çantanı karıştırdım
anne! biz iki sevgiliydik!
ben sana emanettim
sen ayaklarının altındaki
cennetle yükselen kutsalım...

biz böyle sevdik anne
anne-kızdan da öte!

üşüyorum anne;
alıyor üzerimden ölüm meleği
beni sımsıcak saran sevgini
ayırıyor yüreğimden ellerini...

kokusu geliyor burnuma anne!
gece yarısı iş ortası demeyip
emzirdiğin ak bana da hak
tertemiz ve mis sütünün...

yüreğimi sızlatıyor anne!
her gece vakti
koynuma alıp da uyuduğum
saçının teri sinmiş kokusu başörtünün

tut ellerimi anne beni bırakma!
uzun kış gecelerinin yorgan altında
nasıl ısıtmışsan üşüyen
minicik ayaklarımı
nasıl oynamışsan üşenmeden
“kutu kutu pense”lerimi...

ve anne
nasıl okşamışsan uyurken saçlarımı;
işte onlar gibi anne
tut ellerimi;
bastırıp koynuna anne
daha da sıkı sar beni!

sakın üzülme ve sakın ağlama
hani ya hep ne derdin sen bana
'gözlerini çirkinleştirir
akan her damla
yavrum yeter ağlama'
sen de ağlama anne
nasıl inanmışsam ben sana
şimdi de bu yalana inanmakta
sende sıra...

hem bak bana ben ağlıyor muyum
sadece biraz yanıyor yüreğim
biraz yaşarsa da gözlerim
kalbimde sana anne demenin
mutluluğunu ve onurunu taşıyorum
anne bak bana! ben ağlıyor muyum...

gidiyor yavrun
eriyor kar tanen
soluyor gül çiçeğin...

anne! ben artık ölüyorum
ve sana son defa gülüyorum

'gidiyorum anne
sonsuzluk âleminin en güzel ülkesine...
ve sizi bekliyorum
yedi kapının yedisinde...'
 
Anne....!!!!

Anne seni öyle özlüyorum ki…
Sevgiler senin sevgine benzemiyor anne
Şefkatin hayata dair öğütlerin
Neredesin neredesin be anne…
Hasta olunca kimse senin gibi üstüme titremiyor
Geceleri gelip an be an bakmıyor anne…
Sen varken ben hep çocuktum bilir misin anne…
Sen gidince büyüdüm senin yerine geçtim ben.
Şimdi çocuklarıma “sen gibiyim” anne…

Anne seni öyle özlüyorum ki…
Keşke yine yanımda olsaydın anne
Sensiz hayat ne ağır ne kötüymüş anladım.
Köksüz bir ağaç gibi kaldım anne…
Her dem aklımdan çıkmıyor öğütlerin
Şimdi daha iyi anlıyorum dediklerini anne…
Her şey yalanmış boşmuş gerçek senin gittiğin yer…
Yetmişsekiz yıllık ömür meğer ne kadar kısaymış…
Sana doyamadan koklayamadan doyasıya
Aldı benden kopardı diyar-ı kara toprak…

Anne seni öyle özlüyorum ki…
Bilmiyorum bizden haber var mı sana o diyarda.
Ne çok severdin torunlarını
Sen gittin görmek nasip olmadı anne…
Oysa ne çok isterdin benim emekli olmamı
Gezecektik seninle bol bol anne…
Bana doyacaktın gelecektim yanına.
Ama olmadı olamadı yetişemedim sana…
Ben artık emekli oldum anne.
Ve elinle büyüttüğün torunun artık üniversiteli anne…
Yaşarken çok dua ederdin ya
Duaların gerçekleşti ruhun rahat olsun anne…

Anne seni öyle özlüyorum ki…
İki kardeştik küçükleri ben ve en az seni gören
Ve en çok seni özleyen en kısa seninle kalan.
Büyüklerim seni benden daha çok yaşadılar anne…
Rüyalarıma gel istiyorum gelemiyorsun anne
Derler ki özlemler ağır gelip üzülmesinler diye
Gidenler fazla girmezmiş rüyalara.
Ama anne ben seni çok özlüyorum…
Ne olur ne olur daha çok gel rüyalarıma anne…
Sensiz hayatın yükü omuzlarımda ağır
Sensiz geçecek annemsiz bir ömür…
Off be offf anne! ! !
Seni ne çok özledim sensizlik zor be anne…


çok zor sensizlik çok be ANNE
 
Duymuyorsun

Öyle sahte ki her şey
Kelimeler cümleler öylesine yalancıymış…
Her insanda bir maske var sanki
Ağlarken gülüyormuş
Gülerken ağlıyormuş gibi…
Düşmanlar dost görünmüş
Dostlar acı söylemiş…
“Her zaman yanındayım” diyen
Dudaklar yalan söylemiş…
Her birimiz gerçeği arıyoruz
Aradığımız gerçek yalanmış…
İnsanlar oyun oynamış
Anlamak zor değil anlatmak güç…
Aşkı aramış durmuş insanlar
Bulduklarında ise kaybetmişler…
Değer vermeyi kimse bilmemiş
Doğru insan aranmış hep
Kimse doğru insan olmayı düşünmemiş…
Bir tek gözler yalan söylememiş
Söyleyememiş…
Benim gözlerimde söyleyemiyor bak
Sana her baktıklarında
Seni sevdiğimi söylüyorlar
Ama sen duymuyorsun
 
Yüreğimi aldım elime

Dinliyorum:



“”Bir yalan sevdanın gölgesinde beni neden böylesine yakıp yıktın

Acılar içinde kavurdun!

Sıcak ve en güvenli yerimden ve sıcacık yüreklerin yanından;

Geçmişimden ve geleceğimden neden kopardın!

Değer miydi yaşadığım bütün sevdaları içimden koparıp almaya yaşayacak olduklarımı da cehennem ateşinin kızgın alevlerine sonsuza dek atmaya!

Değdi mi beni sımsıcak dünyamdan koparmaya!



Hani her şey geçer demiştin ya;

Değdi mi bir geçici heves olup en kuytu köşeye atılmaya

Geçti mi en kuytu köşede yaşadığın günlerin derin sızısı…

Sen hala her şeyin geçer olduğunu düşün…

Uğruna beni yerimden çıkardığın ve kendinle beraber atıp kurtulamadığın "O Mavi Bakışlı Kahve Gözleri" bakmıyor mu sanıyorsun sana baktığından daha derin ve bütün okşayıcılığıyla

El gözlerine!!

Sana baktığından daha derin…

Neden…

Neden daha derin?

Neden mi!

Benim içimde

Hatırlarım işte:

“Hep en son sevilenler daha çok sevilir” demişti..

İçimi acıtarak hatırlarım işte..



Şimdi en kuytu köşelerde nefes almaya çalışırken biz

Seninle ikimiz

Yüreğinle

Bedenin;

Sanıyor musun ki aklına geldiğinde bir zamanlar benim yanımda olan eşruha hükmeden yüreği acılar içinde kanıyor!

Aptalsın sen

Yer yüzündeki en büyük aptal!!



Değdi mi

Şimdi söyle bana;

Yaşadığın ve yaşattığın onca derin sancılar

Uğruna çektiğin ölümcül acılar

SENİN YERİNDE BAŞKASI VARKEN söyle bana..””



Dedi yüreğim

Bana söyleyecek söz bırakmazcasına…
 
Şimdi sensizligin icinde yırtık bir gömlek gibi bedenim. Çıkarmak istiyorum hasretin bir beden kücük gelen elbisesini...Yokluğunda göğüm kaybolmuş umutlarım darağaçlarında asılmış. Şimdi sen diye soğuk duvarlara yaslanıp ağlıyorum. Bir el bir omuz arıyorum gözyaşlarımı bırakmak için. Dizlerine eğilip çocuklar gibi ağlamalıyım..Yoksun işte..

Bu gece tüm kelimeler kanla gözlerimi yıkıyor. Nefesim soluyor icten ice. Tüketiyorum varlıgındaki cümleleri..Dilim sus pus...Sensiz kendimi hiçliğin içinde kaybolmuş gibi hissediyorum. Kanadım kırık yollarım ise karanlık. Türküler kan kaybediyor. Ovalarımdaki ceylanlarım yetim kalıyor. Güneş ise kanlı pusularda yetim düşmüş. Üşüyor saçlarım ellerinin sıcaklıgını arıyor tenim. Yüregimi kapıp sana gelmek istiyorum. Ama ayaklarım hasretine prangalı..Dayanamıyor yüreğim bu hasrete.. Odamın bir kenarında ben bir kenarında yalnızlıgın. Ben cam kenarındayım. Olur da tatlı sesini duyar da delicesine yüreğine koşarım diye pencere önünde yolunu gözetliyorum bu gece.. Bekliyorum işte. Zaman geçmiyor. Tırnaklarımla çentik atıyorum duvarlara. Yitip gidiyor göğümdeki yıldızlar...Bir ben kalıyorum süslü vitrinlerin tozlu gölgelerinde..

Geceyi soluyorum.. Karanlığı emiyorum bir cocuk gibi.. Oysa karnım yalnızlığa tok.. Soluk soluğa seni arıyorum dört duvar arasında..Senin kokunu arıyorum..Tüm umutlar kanatlanıyor..Bir ben bir de sensizlik kalıyor ..Vurulsa sol yanım Yusuf'un kör kuyularına aksa kanım bu kadar acı çekmem. Ama yoksun işte. Kelimeler soluyor dudaklarımda..Ağlarken serceler yalınayak ölüme koşuyor kirpiklerimde..Gece suskun yıllar yorgun...Bir de yüregimde kanayan yoklugun..Bu gece üşüyorum...

Üşüyorum bu gece
Sabah ezanında
Güneşte dönecek misin yüreğime ?
Gülüşlerini serecek misin
Sensizlikte ağlayan kirpiklerime ?
Tüm gece seni bekleyecegim.
Sesinle üzerimi örtüp
Yüzüme gülümseyecek misin ?
 
Öznesiz cümleler kurmaya alışmıştım ben oysa...

Yalnızlığıma ıssızlığıma sahip çıkmıştım onca kalabalığın arasında..

Korkularımdan korkmamayı öğreniyordum yavaş yavaş.

Hayallere düşlere sığınıp onlarla avunuyor küçücük mutluluklara hayata dair geçici heveslere sarılıp gülümseyebiliyordum.

Geride bırakmıştım bütün hüzünleri ertelenmişleri yaşanmışları yarım kalmışları.. Yürüyordum ardıma bakmadan kendi yolumda. Geçmişin izleri bazen takılıyordu ayaklarıma bir yerlerde ama ben aldırmadan yürüyordum işte..

Sevdaya dair hikayelerin noktasını koymuştu hayat yıllar öncesinde. Ben de çaresizce boyun eğmiştim ona.

Bence mutluydum ben kendi kendimle..

Hiç beklemediğim bir zamanda ansızın çıktın yollarıma.

Yalan mıydın sen?
Yalan.. Bunca ısıtabilir miydi ruhumu? Bunca işler miydi sevdanı yüreğime? Geçmişin izlerini silip doldurabilir miydi yüreğimi böylesine?

Bilseydim dinler miydim seni?
Geçmişimden koparıp beni alıp gitmene
İzin verir miydim?

Görseydim eğer sonunu görseydim
Başlamadan daha orada dur derdim...

Bilseydim eğer sonunu bilseydim
"Sevme bırak" derdim
"Sevme uzak dur..."


Geldiğin gibi de gittin ansızın bir gün..

Sensizliğe alışmak daha zordu yalnızlığa alışmaktan.

Şimdi öznesi sensin cümlelerimin yüklemleri yok...

Sensiz günüm zordu zaten
Bir de sen geldin üstüne..
Yokluklarım yetmezmiş gibi
Sen de eklendin üstüne...

Ben zaten bunları sen olmadan da yaşardım.
Ne gerek vardı sana sensiz de yalnız kalırdım.
Ben zaten sen olmadan da ağlardım isteseydim eğer
Ne gerek vardı sana ne gerek vardı yokluğuna...
 
Gidiyorum...
Sana bütün mavilikleri pembe yalanları
Sonbaharları bırakıp gidiyorum
Zamanı geldi sevgili
Artık ayrılık konuşmasını yapmalı biri
Ya sen Ya da ben
Ne dersin?Yine susuyorsun...
Yine konuşmuyorsun kelimelerin gizlenmiş yine en kuytulara
Zaman mı eskitti sesinikelimelerini
Yoksa kelimeleri mi tükettik seninle...
Herşey söylendi mi yani?
Herşeyi harcadık mı severken birbirimizi
Belkide herşey bittiği için sönüyor yüreğimin ateşi
Artık rüyalarım ikimiz üzerine değil
Karanlıklarla dolu kabuslar bölüyor uykularımı..
Bir dalda iki yaprağız şimdi hazan yemiş
Sararmış aşkımız solmuş
Bir rüzgar bekliyoruz nefesimiz kadar yakın ayrılık
Ellerini göremiyorum dokunduğun zaman tenim ürperiyor
Senin değilde başka birine aitler sanki
Ben artık seni sevmiyorum
Seni sen yapan şeyleri yitirdin sen
Ve şimdi bende gidiyorum...
 
Hayatta sevdiğim birçok şey varken en çok değer verdiğim sensin sevgili …
Mutlu olmam için elinden gelen her şeyi yapanlar varken ben gülüşlerimde
Senli sebeplerim olsun istedim her zaman .

Yakınlarım mutluluğumun baş harfleri oldular
Sen ise mutsuzluğumun adı !..

Buna rağmen en sevilen sen oldun .Seni böyle çok sevmemin sebebi aslında beni sevmiyor olmanda saklıydı .

Önceleri Gülmekten yorulduğum günlerim vardı senin sevdana düşünce geçmişe gömdüğüm .Şimdilerdeyse mutluluklarıma uzaktan bakıyorum .Güldüğüm günleri başkasının anısıymış gibi dinliyorum yakınlarımdan .

Bir keresinde;
Şimdi gözlerimi kapasamsonra üçe kadar saysam ve tekrar açtığımda her şey güzel olsa artık hiç ağlamasam diye dua etmiştim . Sendin bana üçe kadar saydıran .
1
2
3
Hadi aç gözlerini ve artık ağlama demiştin . İlk defa yanımda olmuştun ilk defa bu kadar mutlu olmuştum ve hep öyle kalacağım sanmıştım .

Yanılmışım !..

Yine gittin! Üçe kadar sayışım üç günlük mutluluğuma sebep oldu .Sana bu yüzden kızmıyorum . Üzerine kötü bir şey konduramam .Beni üç günde olsa mutlu ettiğin için teşekkür ederim.

Basit sözcüklerle kurduğum senli cümlelerimin yerini artık suskunluğum aldı .Utanıyorum seni sevdiğimi söylemeye .içimden haykırıyorum sevgimi duymayasın diye ..

Bugünün her günden ayrı bir anlamı var benim için .

Bugün senin doğum günün . İyi ki doğmuşsun da seni sevmişim .Her şey istediğin gibi olur umarım ..İnşallah karşılıksız sevmezsin kimseyi İnşallah Bundan sonra sEni eN çok sevenLé olursun . Ve inşallah Allah karşına hep iyi insanlar çıkarır .

Kendine iyi bak seni seviyorum ..

Seni çok seviyorum …
 
Geri
Üst