uğur arslan şarkı sözleri

nasihat


Oğul!.. İnsanlar vardır; şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Avun oğlum, avun! Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın. Amma; bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen, sabah rüzgârında savrulur gidersin! Öfken ve nefsin bir olup, aklını yener. Dâimâ sabırlı, sebatlı ve irâdene sâhip olasın. Dünyâ senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler; ancak senin fazîlet ve erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır.

Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle berâberdir. Bu dünyâda inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Dâimâ açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin, bilme! Sevildiğin yere sık sık gidip gelme ki, itibârın zedelenmesin. Şu üç kişiye acı; câhiller arasındaki âlime, zenginken fakir düşene, hatırlı iken itibârını kaybedene. Unutma ki, yüksekte yer tutanlar aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğunda mücâdeleden korkma. Bilesin ki; atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler!.."
 
olur böyle vakalar


Akıllı bir çocuktu, okul yeni bitmişti
Sıra güzel iş bulup çalışmaya gelmişti
Kapı kapı dolaşıp, adres adres gezmişti
Bir türlü iş bulamamıştı, canından bezmişti

İş bulamadı değil, maaşı çok az geldi
Şeytan ona çok para kazanmak lazım derdi
Birgün sıkkın canıyla otururken kahvede
Yanına sırma saçlı tipsiz bir adam geldi

Bizde iş çoktur sana, gel sen kendini yorma
Beni dinle, üzümünü ye bağını sorma
Bizimki merak etti, peki ne iş yapıcam
Ben sana mal yapıcam, sende malı satıcan

Sen hep üzümünü ye, bağını sakın sorma
Sat malı al paranı, sakın kafanı yorma
Bu beyaz bu koko, işte bu ot bu da hap
Sarda bir cigara yak, hem sat hem tadına bak

O gün sabah erkenden ilk işine çıkmıştı
Malı birine çakmış, yeşilleri kapmıştı
Ama bizim çömezi bir sürpriz bekliyordu
Bizim oğlan siftahı bir polisle yapmıştı

İşte bir bu eksikti kelepçeyi takmıştı
Uçuşa geçeyim derken, düz duvara çarpmıştı
Yoktu hiç şakası, uyuşturucu satmıştı
Para kazanayım derken sicilini yakmıştı

Arka sokaklarda çiçekler soluyor
Evlatları için analar ağlıyor
Bir anlık zevk için gençliğini yakanlar
Olur böyle vakalar, Türk polisi yakalar

Cezasını çekmişti, dışarıya çıkmıştı
İçeride daha çok pisliğe bulaşmıştı
Yer altıyla tanışmış, kafası karışmıştı
İçeri çırak girip usta olup çıkmıştı

Uyuşturucudan servet hayalleri kurmuştu
Birkaç ipsiz sapsızla organize olmuştu
Sadece satmadılar müptela da oldular
Kokain hap ve otla kafaları buldular

Gözlerinin önünde nice ölenler oldu
Aldırış etmediler cepleri para doldu
Pisliğe bulaşana melekler de darılır
Bilirim su testisi su yolunda kırılır

Birgün büyük parayla pazarlığa oturmuştu
Karşısındaki adam hem bela hem sarhoştu
İşler sarpa sarınca silahlar konuşmuştu
O çıkan arbededen yaralı kurtulmuştu

Hem paraya hem mala polisler el koymuştu
Bu pis işin cabası bir de katil olmuştu
Sıfırı tüketmişti artık aranıyordu
Arka sokaklarda aç susuz saklanıyordu

Belki son parasıydı, belki de borç almıştı
Bir yerden bir mal bulmuş, tam damardan çakmıştı
Artık ölmek istiyor bir türlü olmuyordu
Çok canlar yakanın canı hiç kolay çıkmıyordu

Bir sabah gün doğarken şehrin orta yerinde
Cesedini buldular bir çöp konteynerinde
Anası çok ağladı, babası çok utandı
Uyuşturucu ve para kocaman bir yalandı

Dilden dile dolaştı, aleme ibret oldu
Bunu dinleyenlerin gözleri yaşla doldu
Uyuşturucusuz hayat gayet doğru bir yoldu
Almak isteyenlere öğüt, nasihat boldu

Artık bütün gençliğin aklı başına geldi
Kokoya, hapa, ota kimse tamah etmedi
Uyuşturucu gitti, yerine spor geldi
Nice çocuklar gitti, bir bu pislik bitmedi

Arka sokaklarda çiçekler soluyor
Evlatları için analar ağlıyor
Bir anlık zevk için gençliğini yakanlar
Olur böyle vakalar, Türk polisi yakalar
 
sakarya


İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya
Bir yanda akan benim öbür yanda Sakarya
Yol onun, varlık onun gerisi hep angarya
Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya

İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya
Bir yanda akan benim öbür yanda Sakarya
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak
Benimse alın yazım yokuşlarda susamak

Herşey akar su, tarih, yıldız, insan ve fikir
Oluklar çift, birinden nur akar birinden kir
Akışta demetlenmiş büyük, küçük kainat
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için
Hey Sakarya kim demiş suya vurulmaz perçin

İnsandır sanıyordum, mukaddes yüke hamal
Hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan
Ve ayrılık anadan, vatandan, arkadaştan

İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya
Bir yanda akan benim öbür yanda Sakarya
Yol onun, varlık onun gerisi hep angarya
Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya

Bütün bunlar sendedir o girift bilmeceler
Sakarya kandillere katran döktü geceler
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu
Sakarya saf çocuğu masum Anadolu'nun
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun

Sen ve ben gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader
Aldırma böyle gelmiş, bu dünya böyle gider

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz
Sen kıvrıl ben gideyim, son peygamber kılavuz
Yol onun, varlık onun gerisi hep angarya
Yüz üstü çok süründün ayağa kalk Sakarya

İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya
Bir yanda akan benim öbür yanda Sakarya
Yol onun, varlık onun gerisi hep angarya
Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya
 
sanırım


Canım sevgilim, bugün ayrılığımızın ilk günü
Yürüyen kocaman açık bir yarayım şimdi
Rüzgar değdikçe sızlıyor, kanıyor her yanım
Nasılda ölesim var anlatamam ama,
Senden başka birşeyle öldüremiyorum kendimi
Bundan bir yıl önce Taksim'de o muhallebicide,
Yine susarak başlamıştık biz herşeye
Tek kelime bile etmeden buyurmuştuk hayatlarımızın içine
Herşey başladığı gibi de bitiyordu
Tek kelime bile etmeden vedalaşıyorduk işte
Bugün ayrılığımızın ilk günü sevgilim
Sanırım artık bende bittim
Bugün bir ayrılığın ilk günü sevgilim
Bugün ölmezsem bir daha hiç ölmem eminim
Bir ayrılığın ilk günü ölmeyenler,
Bir daha da ölmezler bilirim
Bilirim, bilirim...
Bugün ayrılığımızın ilk günü sevgilim
Sana mutluluk, huzur, saadet,
Kendim için Allah'tan sabır dilerim
Bugünde ölmezsem, bir daha hiç ölmem eminim
Bir ayrılığın ilk günü ölmeyenler,
Bir daha da ölmezler bilirim
Bilirim, bilirim...

Sanırım birşey yok aramızda
Acırım aşksız yıllarımıza
Bundan böyle eksik bir yanımızla
Yaşarız, yaşarız, yaşlanırız

Başımıza gelmesi imkansız diye düşündüğümüz şeyleri yaşamakla geçiyor hayat
Aşk önce damardan giriyor, sonra burnundan getiriyor insanın
En yakışıklı çağlarında kanıyor her yanın
Filmin sonu hiç değişmiyor,
Sarılmamış yaralarla doluyor her yanın
Bugün ayrılığımızın ilk günü sevgilim
Ölüyorum acıdan, kendimde değilim
Sokaklarda yalnız yürüyemem ben,
Sabahların kör karanlıklarında kalkıp işi de gidemem artık
Yemek yiyemem, televizyon izleyemem, uyuyamam ki sensiz
Sen olmadan hiç sinemaya dahi gitmedim ki ben
Bugün ayrılığımızın ilk günü sevgilim
Çaresiz, hareketsiz, ölmeye yakın bir uçurumun dibindeyim
Bütün cümlelerimi senin için kurmuştum ben
Yeni bir cümle daha kuramam,
Bütün sevmelerimi senin için kullanmıştım
Şimdi kimi seveceğimi bilemem
Ne adım geliyor aklıma, ne annem
Ne huzur diliyorum artık kendim için, ne aydınlık
Seyrelip tükenen dokunuşlar,
Uzayan kırılgan sessizlik
Aramızda duran tedirgin tuhaf yabancılık
Sanıyorum biz şimdi gerçekten, gerçekten ayrıldık
Bugün ayrılığımızın ilk günü sevgilim
Sana mutluluk, huzur, saadet,
Kendim için Allah'tan sabır dilerim
Bugünde ölmezsem, bir daha hiç ölmem eminim
Bir ayrılığın ilk günü ölmeyenler,
Bir daha da ölmezler bilirim

Sanırım birşey yok aramızda
Acırım aşksız yıllarımıza
Bundan böyle eksik bir yanımızla
Yaşarız, yaşarız, yaşlanırız
 
satılık aşk


Deniz gözleri
Ebrulu bakışlı
Sevdayı kendine esir eden
Omuzu şallı kız.
Söyle! Aşkını kaça sattın?
Kaç kere görücüye çıktı
Uzun saçların
Kaç pazarlığa teslim oldun
Söyle
Kaç kere gerçekten aşık oldun
Zaten herşey para olmuş
Ve para pul
Bir de sen aşkı satsan ne yazar.
Çünkü para
En kral delikanlıyı bile bozar
 
sen ve ben


Herkes dört gözle tatili beklerdi
Bense okulların açılmasını,
Çünkü seni görmek vardı koridorlarda
Ve bana güleceğin günü beklemek.

Ben okul bahçesindeki ağaca başharflerimizi
Sen gönlüme sevdanın adını yazmıştın,
Ben sırama isimlerimizi
Sen kalbime ilk aşkı yazmıştın.

Senden sonra sana yazdıgım şiirlerden
Haberin bile yok
Ve yağmur yüzüme vuruyor
Ve soğuk...

Okuldan sonra
Her dolma kalem,her lacivert kravat
Her beyaz gömlek ve yakalık
Ve her 12 Aralık
Sen gelirsin aklıma
Çocukluk işte,belki de ilk aşk
Belki de ilk delilik.

Seversin demiştin ya hani bundan sonra da
İnan ki o kadar kimseyi sevemedim,
Ve o iki kelimeyi senden sonra kimseye
Ama kimseye söyleyemedim.

Belki hiç olmadın benim için
Belki de azdın
Ama olsun
Ben hep sana şiirler yazdım.

Ceketimi ve kravatımı saklıyorum hala
Birinin üzerinde tebeşir
Birinin üzerinde ayran lekesi
Ve sen seviyorum hala
Elmayı da, havayı da, suyu da...

Ve bilmeni istemiyorum hala
Sana şiirler yazdığımı,
Ve bilmeni istemiyorum bütün bunları
Çünkü herşey böyleyken güzel
En dokunulmamış,en yaşanmamış
Ve en tadılmamış haliyle...

Bir sahilde elele dolaşılmamış
Ve bir kafede çay içilmemiş haliyle,
Herşey
Böyleyken güzel belki de...

Ama sen gönlüme sevadanın adını yazmıştın
Ben aşkına tutulmuş bir deli candım
Sen gönlüme sevdanın adını yazdın
Ben aşkına tutulmuş seni ararım
 
seni yağmurdan sonra seveceğim


Şimdi git
Say ki seninle içinden sevda geçen bir türkü söylemedik
Say ki gece mektuplarının en güzel aşk şiirlerini
Beraber ezberlemedik
Say ki sevda trenini kaçırdığım durakta bir süre beraber
Bekledik

Sen git
Ben gelemem bu yürekle
Ya da kal
Eylül yağmurlarını bekle

Seni yağmurdan sonra sevicem
Saçlarıma ak düşmemiş halimle
Sen yaşlardayken 18'inde, 20'nde
Seni yağmurdan sonra sevicem
Kaldırımların ıslak ve temiz haliyle
Yaşlı yüzüm delikanlı yüreğimle
Seni yağmurdan sonra sevicem
Aşksız geçen onca yılı yakacağım
Sevda aleminde kendi ellerimle

Şimdi git
Say ki seninle sahildeki çardakta hiç dondurma yemedik
Say ki oturup konuştuğun yaşlı ve yabancı bir adamdı
Ve sevdadan hiç söz etmedik
Say ki hiç gülmedik
Aynı şeyleri sevmedik
Ve yağmurdan sonra beraber yürümedik
Seni, yağmurdan sonra sevicem
Kimse bilmiycek, herkesden gizliycem
Yağmurdan sonraki toprak kokusu olacak havada
Seninle gök kuşağının altından geçicem
Seni yağmurdan sonra sevicem
Ve seni sevdiğimi kimseye söylemicem

Belki bu dünya gözlüyle gördüğüm son yağmur olacak
Islak kaldırımlarda sırılsıklam yürüycem
Ben seni yağmurdan sorna sevicem
Ve bir gün ölürsem, yeşil gözlerinde ölicem
 
hıçkırık


ilk mektup tadinda yazilmali bir askin son satirlari sana ilk mektubum saydim belki seni cok özleyeceğim ama bil ki seni hep cok sevdim ve herzaman sevecegim

seni çok seviyorum herzaman sevecegim bin kalbim olsa sana hepsini verecegim bir gun kaparsak gozlerimizi son hiçkirik göklerde bulusturacak bizi

sana bu kez okeyden çaldigimiz taslari degil yüzünün kiblesine okuyamadigim dualari yazdim ne ezberleyip unuttuğumuz hicaz sarkilari nede zulada söndürdügümüz sigaralari beyaz yalanlarimizin ince hesaplarinida degil yillardir içimden sayikladiklarimi yazdim sana idamimi son dilegine tasiyamadigim itiraflarimi çaldigin yillarimi yazdim bu kez sana içimin en iç yanigi sakin aglama sen yoklugumuda at pencereden simdi ve okudugun her satirda yirt beni duvarlara astigin her asi sitemini tak pesimede gönder hadi içimin aciyan yüzü sakin aglama sen agzimdan her kaçani ezberle sadece ve soyleyemedigim diyer yalanlari bu mektup allahin emriyle bu mektup sana tüm hasretimi

seni çok seviyorum herzaman sevecegim bir kalbim olsa sana hepsini verecegim bir gün kaparsak gözlerimizi son hiçkirik göklerde bulusturacak bizi

tipki gözlerinin renginde mürekebim satirlarin bahtimin karaliginda kaybedilmis bütün savaslarim adina yenilmisligimin mahçup cesaretine siginipta sensizlige ve hep sezsizlige biriktirdiklerimi içimde daglari deviren izleri yazdim sana bir gün bu hikayeninde bitecegi aslinda hep aklimda sana veremedigim bütün sözler artik son satirlarimda içimin en iç yanigi bendeki bir enkaz yigini senin terk etmenin bile baskaydi tadi sana hasretlenmek zaten bana bir baht baksana bu ayrilik ikimizede çok yakisti içimin aciyan yüzü sakin aglama sen bende ki bir ayriligin hüznü sende kaybetmisligin aci telasi inan seninki cabuk gecer ama benim ayriligim kim bilir kim bilir kac ömür sürer

bir gün kaparsak gozlerimizi son hickirik göklerde bulusturacak bizi
 
su gibi


Hoşgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Yangınlarıma sular yagdırdın
Damla damla söndüm serinledim
10'ar 10'ar saydıgım kayıp yıllarımı onardın
Saat saat bulunduğum mechulden gün yüzüne çıktım
Günler gördüm yüzünde
Gönlümün kapılarını sana açtım
Çalmadan gir içeri diye
Adıyorum sana
Onca kırık aşktan sonra arta kalanımı
Temize çekiyorum sende bütün yalanlarımı
Senin aşktaki kandirini bilmek için
Önce kadersiz aşklardan geçmeli insan
Eksiltip yoran bütün ayrılıklar
Kavuşmalara giden yollara çıkar
Vefai mozada gülmeyi gülhanede unuttuğum
Garip bi zamanda çıka geldin
Hoşgeldin yitirilmiş sevgililer köyü cografyama
Hoşgeldin bir daha seversem namerdim sokağına

Hoşgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Hoşgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Sefalar getirdin mutluluk bizim olsun
Sefalar getirdin mutluluk bizim olsun

Hoşgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Hoşgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Sefalar getirdin mutluluk bizim olsun
Sefalar getirdin mutluluk bizim olsun

Bitti dediğim yerden başlıyorsun
Dindi artık dediğim yerden oluk oluk kanıyorsun
Beni en iyi sen tanıyor
Sen anlıyorsun
Ne hoş geliyor ne hoş gülüyorsun
En güzel renkleri komşu kızların
Gözlerinde gördüğüm
Solgun sarı bir zamanda çıka geldin
Hangi yollardan uğradın durağıma
Hoşgeldin yitirilmiş sevgililer cografyama
Hoşgeldin bir daha seversem namerdim sokağıma

Ağlamak yalan su gibi bahtın olsun
Ağlamak yalan su gibi bahtın olsun
Ben sensiz yapamam dünyaya ahtım olsun
Ben sensiz yapamam dünyaya ahtım olsun

Hoşgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Hoşgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Sefalar getirdin mutluluk bizim olsun
Sefalar getirdin mutluluk bizim olsun

Hoşgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Hoşgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Sefalar getirdin mutluluk bizim olsun
Sefalar getirdin mutluluk bizim olsun
 
urfalı


urfanın etrafı dumanlı dağlar
yüreğim yanıyor aney
içerim ağlar
urfanın etrafı dumanlı dağlar
o dumanlar içimi kaplar
gezme ceylan bu dağlarda
seni vururlar
seni vuran kurşun benim yüreğim dağlar
ve sevdam karalar bağlar
urfalı
ayağı kabaralı kunduralı
benim sevdiğim başkasının gelini
bu değildir sevdamın bedeli
ağa kızı paşa kızı
beni hor mu görürsün
kır atının üstünde gurbete mi yürürsün
yakışmadı ihanet edişin
yakışmadı ihanet edişin ve gidişin
bir yiğidi bırakıyorsun ardında giderken
yaralı bir yiğidi
can çekişen kır at gibi
bu yiğidi vurmalı
keremi aslı yaktı
beni de sen urfalı
göresim gelir kör olduğumu ve ölesim
dumanlı dağlarda vurasım gelir kendimi
yada mecnun olasım
ağa kızı paşa kızı
ele gelin giderken bu yiğidi vurmalı
ferhatı şirin yaktı
beni de sen urfalı
urfalı
ayağı kabaralı kunduralı
benim sevdiğim başkasının gelini
bu değildir sevdamın bedeli
ibrahimi yakan ateşler var içimde
fıratın suyu az gelir
urfanın etrafı dumanlı dağlar
o dumanlar içimi kaplar
durma ceylan bu dağlarda durma seni vururlar
seni vuran kurşun benim yüreğim dağlar
ve sevdam karalar bağlar
yakışmadı ihanet edişin
yakışmadı ihanet edişin ve gidişin
bir yiğidi bırakıyorsun ardında giderken
yaralı bir yiğidi
keremi aslı yaktı beni de sen urfalı
urfalı
başında al duvağı
ayağı kabaralı kunduralı
gel vur gitmeden
gitmeden bu yiğidi vurmalı
ferhatı şirin yaktı
beni de sen beni de sen urfalı
 
yıldız gözlüm


Bu kez anlından öpüyorum
Gidiyorum iki gözüm
Neden diye sormazsın biliyorum
Seni bu yüzden seviyorum

Gece uyurken açık olmasın üstün
Ayaza meydan okuma kalın giyin
Kendi gider hatırası kalır
Evladiyelik değil aşk dediğin

Kirli sakallarımı sevdiğin günden beri
Hasat mevsimi gelmedi yüzüme
Ayrılık ensemizden hiç inmedi
Ellerimse başka ele değmedi

Sana benden yalan yok bilirsin
Anlım açık gül yüzlüm
Hadi sil göz yaşlarını
Ve hakkını helal et yıldız gözlüm


(Yıldız Tilbe)
Yar yar benim için ağlama
Bana o koyar
Gördüğümüz günler gezdiğimiz yollar
Yakama yapışırda hesap sorar

Yar yar benim için ağlama
Bana o koyar
Gezdiğimiz yerler gördüğümüz günler
Yakama yapışırda hesap sorar




Ne bir ölüm ayırıyor bizi nede bir celse
Sadece gidiyorum
Onurum elimde gururum cebimde
Ve seni şimdiden özlüyorum

Sen şimdi bensiz akşamları sineye çekersin
Gizli gizli ağlarsın biliyorum
Kimseye yokluğumu hissettirmessin
Seni bu yüzden seviyorum

Paramız olacaktı ve boy boy çocuklarımız
Şimdiyse gidiyorum
Zenginlik hayallerimi fukaralara
Baba olabilme özlemlerimi yetimlere bırakıyorum

Bunlar hem vasiyetim hem son sözüm
Anlım açık gül yüzlüm
Hadi sende sil gözyaşlarını
Ve hakkını helal et yıldız gözlüm


(Yıldız Tilbe)
Yar yar benim için ağlama
Bana o koyar
Gördüğümüz günler gezdiğimiz yollar
Yakama yapışırda hesap sorar

Yar yar benim için ağlama
Bana o koyar
Gezdiğimiz yerler gördüğümüz günler
Yakama yapışırda hesap sorar
 
zindandan mehmede mektup


Zindan iki hece Mehmedim lafta
Baba katiliyle baban bir safta
Bir de geri adam boynunda yafta
Halimi düşünüp yanma Mehmedim
Kavuşmak mı, belki daha ölmedim
Daha ölmedim...

Bir idamlık Ali vardı asıldı
Kaydını düştüler, mühür basıldı
Bir idamlık Ali vardı asıldı
Geçti gitti birkaç günlük fasıldı
Ondan geri kalan, bükük ve sefil
Bahçeye diktiği üç beş karanfil
Ondan kalan boynu bükük ve sefil
Bahçeye diktiği üç beş karanfil

Müdür bey dert dinler bugün, maruzat
Çatık kaş, hükümet dedikleri zat
Beni Allah tutmuş, kim eder azat
Anlamaz yazısız, pulsuz dilekçem
Anlamaz ruhuma geçti bilekçem
Çaycı, getir ilaç kokulu çaydan
Dakika düşelim senelik paydan
Zindanda dakika farksızdır aydan
Karıştır çayını zaman erisin,
Köpük köpük, duman duman erisin
Duman duman erisin...

Saat beş dedi mi bir yırtıcı zil
Sayım var maltada hizaya dizil
Saat beş dedi mi bir yırtıcı zil
Tek yekün içinde yazıl ve çizil
İnsanlar zindanda birer kemmiyet
Urbalarla kemik, mintanlarla et

Ana rahmi zahir şu bizim koğuş
Karanlığında nur, yeniden doğuş
Sesler duymaktayım, davran ve boğuş
Sen bir devsin yükü ağırdır devin
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin
Mehmedim sevinin, başlar yüksekte
Ölsekte sevinin, eve dönsekte
Sanma bu teker kalır tümsekte
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir
Ebed bizimdir...

Zindan iki hece Mehmedim lafta
Baba katiliyle baban bir safta
Zindan iki hece Mehmedim lafta
Bir de geri adam boynunda yafta
Halimi düşünüp yanma Mehmedim
Kavuşmak mı, belki daha ölmedim
 
Geri
Üst