Değerli Üyelerimiz sizler için kendimizi sürekli yeniliyoruz. Lütfen 10 saniyede üye olarak bizlere destek olunuz... 😊 Tüm sorunları bize bildirebilirsiniz
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Kız erkek arkadaşını arayıp akşam yemeğe davet etmiş. Hem ailesiyle tanıştıracak hem de ailesi dışarı çıktıktan sonra erkek arkadaşıyla birlikte olacakmış. Çocuk kız arkadaşının evine gitmeden önce bir eczaneye uğrar. Eczacıya: - "Bana prezervatif verir misiniz?" der; eczacı da ne yapacağını sorar. Çocuk da kız arkadaşının evine gideceğini kızın ailesi gittikten sonra birlikte olacaklarını söyler. Akşam yemek yemek için masaya otururlar. Yemekten önce dua edilir herkes yemeğe başlar ama çocuk hala dua ediyordur. Kız çocuğa "ben senin bu kadar dindar olduğunu bilmiyordum" der. Çocuk da kıza: - "Ben de senin babanın eczacı olduğunu bilmiyordum!!!"
Kadın kocası işteyken sevgilisini eve çağırıyor ikisi yatakta zevk dolu saatler geçirirken birden kapı çalıyor bir de bakıyolar kocası eve erken gelmiş... Kadın panik içinde: - "Allahım bu nerden çıktı şimdi! Çabuk al topla kıyafetlerini camdan atla kaybol!" Adam pencereden aşaği bir bakıyor: - "Hayır atlayamam deli misin nasıl yağmur yağıyor görmüyor musun!" Kadın deli gibi koşturuyor: - "Kocam bizi burda yakalarsa ikimizi de öldürür atlamak zorundasın hadi çabuk çabuk!" Böylece adam çaresiz kıyafetlerini kaptığı gibi camdan atlıyor. Ayağa kalkıp bir de etrafa bakıyor ki bir maratonun tam ortasına dalmış. Bozuntuya vermeden yarışçılarla koşmaya başlamış. Tabi çırılçıplak ve pantolonu gömleği elinde koşan bir tek kendisi olduğu için dikkat çekiyor... Koşuculardan biri soruyor kendisine: - "Siz hep çıplak mı koşarsınız?" - "Ah evet evet... Rüzgarın çıplak tenime değmesi kadar güzel bir duygu yok." - "Ama çıplak koşarken de kıyafetlerinizi hep elinizde mi taşırsınız?" - "Yaaa öyle... Koşu bitince arabama biner giyinir eve giderim diye." - "Gerçekten çok ilginç... Peki koşarken hep prezervatif de takar mısınız?" - "Aaa.. şeyy.. sadece yağmur yağdığı zaman..."
Yeni evlenen bir çift ilk gecelerini geçirmek için bir otele gitmişler. Adam kadına: - "Sen hazırlan ben geliyorum" demiş. Adam banyoya girmiş ve kahkaha atmaya başlamış. Kadın şaşırmış: - "Bu daha ilk gece şimdi sormayayım daha sonra sorarım" demiş. Aradan yıllar geçmiş çift evlilik yıl dönümlerini kutlamak için ilk gecelerini geçirdikleri otele gitmeye karar vermişler. Adam yine banyoya girmiş. Kahkaha atmaya başlamış. Kadın "bu sefer sorucam" demiş. - "Sen ilk gecemizde de böyle gülmüştün ne oluyor içerde?" demiş. Adam: - "Yirmi sene önce gravatıma işemiştim şimdi paçama işedim" demiş
Adamın biri çok kuvvetli öksürüyormuş doktora gitmiş derdini anlatmış. Doktor da adama yanlışlıkla öksürük ilacı yerine müshil ilacı vermiş ve demiş ki: - "Bir hafta boyunca yemeklerden sonra iç ve yanıma gel." Adam bir hafta sonra gelince doktor: - "Öksürüğün nasıl oldu?" deyince adam da: - "Cesaret edip de öksüremiyorum ki!"
Diş hekiminin odasına giren genç ve güzel kadın"Ah doktorcuğum"dedi."Bu dişi çektirmektense çocuk doğurmayı tercih ederim." Doktor: - "Öyleyse koltuğun ayarını yapmadan önce kararınızı verin."
Bir doktor hemşiresi ile buluşmalara başlar. Bu buluşmalardan kısa bir süre sonra hemşire gelir ve hamile olduğunu söyler. Fakat doktor bu olayı karısının duymasını istemediğinden hemşireye bir miktar para verir; İtalya'ya gitmesini ve çocuk doğana kadar orada kalmasını ister. Hemşire "Bebeğin doğdugunu sana nasıl haber vereceğim?" diye sorar. Doktor da; "Bana hemen bir kart gönder ve arkasına "spagetti" diye yaz. Ben durumu anlarım. Başka bir açıklama yapmana gerek yok" der. Hemşire parayı alır ve uçağa binip İtalya'ya gider... Altı ay kadar sonra bir gün doktorun karısı evden arar ve doktora: - "Sevgilim bugun postadan senin adına İtalya'dan postalanmış ilginç bir kart geldi. Fakat ne anlama geldiğini anlayamadım..." der. - "Peki karıcığım ben akşama eve gelince sana gerekli açıklamayı yapacağım" der doktor ve telefonu kapatır. O akşam doktor eve geldiğinde; kartı alır okur ve kalp krizinden olduğu yere düşer. Acil yardım ve tibbi mudahelelerin sonunda doktor kendine gelir ve biraz rahatladıktan sonra acildeki doktorlar adamın elinde hala sıkı sıkıya tuttuğu kartı alır ve okurlar... "Spagetti spagetti spagetti spagetti... İkisi sosisli; ikisi sade!"
Kadın kocası işteyken sevgilisini eve çağırıyor ikisi yatakta zevk dolu saatler geçirirken birden kapı çalıyor bir de bakıyolar kocası eve erken gelmiş... Kadın panik içinde: - "Allahım bu nerden çıktı şimdi! Çabuk al topla kıyafetlerini camdan atla kaybol!" Adam pencereden aşaği bir bakıyor: - "Hayır atlayamam deli misin nasıl yağmur yağıyor görmüyor musun!" Kadın deli gibi koşturuyor: - "Kocam bizi burda yakalarsa ikimizi de öldürür atlamak zorundasın hadi çabuk çabuk!" Böylece adam çaresiz kıyafetlerini kaptığı gibi camdan atlıyor. Ayağa kalkıp bir de etrafa bakıyor ki bir maratonun tam ortasına dalmış. Bozuntuya vermeden yarışçılarla koşmaya başlamış. Tabi çırılçıplak ve pantolonu gömleği elinde koşan bir tek kendisi olduğu için dikkat çekiyor... Koşuculardan biri soruyor kendisine: - "Siz hep çıplak mı koşarsınız?" - "Ah evet evet... Rüzgarın çıplak tenime değmesi kadar güzel bir duygu yok." - "Ama çıplak koşarken de kıyafetlerinizi hep elinizde mi taşırsınız?" - "Yaaa öyle... Koşu bitince arabama biner giyinir eve giderim diye." - "Gerçekten çok ilginç... Peki koşarken hep prezervatif de takar mısınız?" - "Aaa.. şeyy.. sadece yağmur yağdığı zaman..."1
İki adam Akmerkez'de karılarını kaybetmiş hararetle arıyorlarmış.
Ortada koşuşturup dururken birbirlerine çarpmışlar. Ne oluyor birader demeye kalmamışbirisi:
Kardeş kusura bakma karımı kaybettim de onu arıyorum demiş.
Diğeri sende kusura bakma ama bende karımı arıyorum demiş.
Adamlardan birinin aklına bir fikir gelmiş ve demiş ki: Arkadaşım madem ikimizde karılarımızı arıyoruz
karılarımızın tipini birbirimize tarif edelim ve ayrı ayrı yerlerde aramaya başlayalım. Eğer rastlarsak saat
12 'de Mac Donalds 'ın önüne gitmesini söyleriz demiş. Diğeri tamam demiş ve başlamış karısını tarif etmeye:
- Benim karım sarışın mavi gözlü 21 yaşında 1.75 boyunda 60 kg topuklu beyaz ayakkabı ve kırmızı mini
etekli tek parça elbise giyiyor demiş.
Ve diğer adama "Senin karın nasıl biri ?" diye sormuş. Diğer adam:
- S.... et benimkini seninkini arıyalım...
Üç ülke başkanları Amerikan İngiltere ve Türkiye başkanları bir basın açıklamsı yaparlar konu ekonomik açlık sınırıdır.
İlk önce Amerikan konuşur; bizde 4 kişilik bir aileye aylık 5000 USD gelir düşer biz onlara 6500 USD veriyoruz
1500 USD' yi ne yapıyorlar bilmiyoruz.
Sıra İngilize gelir bizde 4 kişilik bir aileye aylık gelir 5000 Sterlin düşüyor.
Biz onlara 7500 Sterlin veriyoruz 2500 Sterlini ne yapıyorlar bizde bilmiyoruz.
Sıra Türk'e gelir valla bizde dört kişinin açlık sınırı 800 000 000 TL gelir düşüyor.
Biz onlara 300 000 000 TL veriyoruz onlar 500 000 000 TL'yi nerden buluyorlar bizde anlamış değiliz.
Bakan olan görgüsüz birisi şöförüne sorar. "Şöför söyle bakalım eşekle şöför arasında ne fark vardır?
" Şoför bir süre düşündükten sonra mahcup bir sekilde; "Bilemedim bakanım" diyor Bakan cevap olarak:
"Eşeğe çüs diyince şoföre ise dur diyince durur" demiş. Bunun üzerine şöför çok sinirlenmiş ama karşıdaki
bakan olduğu için birşey söyleyememiş. Belirli bir süre sonra bu defa şöför bakana: "Bir soru sorabilir miyim bakanım?
" der. Bakan da: "Sor bakalım" der. Şoför sorar: "Eşekle bakan arasında ne fark vardır?" Bakan bir süresonra:
"Bulamadım şöför söyle bakalım" diyor. Bunun üzerine şöför de: "Vallahi bakanım ben de bulamadim... "
biyoloji sınavı için öğrenciler hazırlıklıdırlar. hocanın deftere yazdırdığı her şeye çalışmışlardır.sınıfa girdiklerinde
masaların üstünde mikroskop görürler ve şaşkınlık içerisinde hocalarının açıklamasını dinlerler.
hoca der ki:" masalarınızın üstündeki mikroskopların camına böcek bacağı koydum inceleyip hangi
böceğe ait olduğunu bulacaksınız" bunun üzerine öğrencilerden biri sınavı yarıda bırakıp kapıyı çarparak çıkar.
hoca arkasından " kim bu sınıfı terkeden!!?" diye sorar. kapı aralanır ve çocuk bacağını göstererek
" tanısana bacağımdan ********" der..
Bir gün bilim adamları mağarada 1.580 yaşında bir insan fosili bulurlar ve bu fosili
dünyanın istihbarat teşkilatlarını denemek amaçlı kullanmaya karar verirler.
Önce Japon'ların istihbaratı mağaraya girer ve 15 dakika sonra dışarı çıkarlar
ve bu fosilin yaşı 1.400 ila 1.600 arasında derler. Daha sonra Amerika'dan FBI girer
ve 12 saat sonra baya bi havalı şekilde çıkarlar. bu fosilin yaşı 1.500 ila 1.600 derler.
Daha sonra Rus'ların istihbaratı gelir ve sırf amerikalılara inat içerde 2 gün kalırlar.
Daha sonra çıkarlar ve derlerki bu fosilin yaşı yaklaşık olarak 1.500 ila 1.550 arasında
derler. Son olarak bizim M.İ. T girer ve aradan bir hafta geçer mağaradan ses yok 1 ay
olur ses yok 1.5 ay olur ses yok dışarıda bir gazeteci topluluğu beklemeye başlar tam
içeri girilmesi düşünülürken bizimkilerden biri dışarı çıkar. Yaka paça dağılmış gömleğin
yarısı dışarıda... sigarası için bir ateş ister sigarsını yakar o sırada gazeteciler
heycanla sorarlar. —İçeride çalışmalar nasıl efendim fosilin yaşını bulabildiniz mi?
Bizimki sigaradan bir fırt çeker ve : — Fosilin yaşı tam olarak 1.580 der. Bunu duyan
gazeteciler şaşkınıkla sorarlar
-Nasıl becerdiniz bunu fosilin yaşını tam olarak tahmin ettiniz derler. Bizimki sigaradan
derin bir nefes çeker ve derki —Zor oldu ama "KONUŞTURDUK ********İ"
Bir gün bi uçakta Fransız İngiliz Alman Rus İranlı Hollandalı ve Türk
laylaylom gidiyorlarmış. Uçak rotasını takip ederek giderken İngiltere’nin
üstünden geçiyor. İngiliz şöyle bi aşağıları süzüyor ve lafa giriyor:
- Arkadaşlarburası benim memleketim İngiltere. Bizim biramız acayip meşhurdur
şahane biralar üretiriz içmelere doyamazsınız. İngiltere bitiyor Fransa’nın üstünden
geçerken Fransız lafa başlıyor:
- Burası da Fransa. Bizim kızlarımız meşhurdur öpmelere kıyamazsın. Derken Almanya’ya
geliyor uçak Alman bi iç çekiyor:
- Hey gidi memleket diyor. Biz bi arabalar üretiriz binmelere kıyamazsınız.
Sonra Hollanda’nın üzerinden geçerken Hollandalı bakıyor şöyle bi aşağıya:
- Burası da Hollanda diyor. Ah o güzel evler bizim evlerimiz meşhurdur...
Uçak geçiyor Rusya’ya sonra (nasıl bi rotaysa artık) Rus bakıyor aşağıya:
- Bizim KGB miz meşhurdur. Dünyada sinek havalansa haberdardır. Sonra İran’a dönüyor uçak.
İranlı bakıyor şöyle bi göz süzerek:
- Abiler burası da İran bizim de halımız meşhurdur yumuşacıktır.. Geldik Türkiye’ye...
Türk bakıyor aşağıya düşün düşün nerden başlasam ki (o kadar çok meşhur şeyimiz var ki
en orijinalini söylemeliyim diye) Sonra başlıyor anlatmaya...
- Arkadaşlar burası Türkiye. Bizim delikanlımız çok meşhurdur...Öyle ki; alır Fransız’ın
kızını içer İngiliz’in birasını atar Almanın arabasına ***ürür Hollandalının evine
yatırır İranlının halısında çatır çatır s.ker… KGB nin de bi s.kimden haberi olmaz…
Çok matrak bir adam günün birinde bir bara girer. Barda çok çekici bir kadının oturduğunu gördüğü gibi kadının yanına
gider ve oturur. Meraklı bir şekilde sürekli olarak kol saatine bakmaya başlar. Yanında oturan kadın bir süre sonra
dayanamaz ve :
- Randevunuza gelecek arkadaşınız geç mi kaldı? diye sorar. Adam :
- Hayır. Sadece günümüzün en modern ürünü olan bu saati yeni satın aldım. Test ediyorum...
- En modern saat mi? Ne farkı var bu saatin?
- Benimle beyin dalgalarını kullanarak iletişim kurabiliyor.
- Şimdi ne diyor?
- Sizin iç çamaşırı giymediğinizi söylüyor.
- Kadın kıkırdayarak; Öyleyse saat arızalı olmalı. Çünkü benim iç çamaşırım var...
- Adam mütebessim : Bu cihaz yine birsaat ileriyi gösteriyor...
Temel Dursun'a yatılı ziyarete gitmiş. Yemişler içmişler sıra yatmaya gelmiş. Dursun: "Bak Temel
yatak odandan tuvalete gitmek için bizim odadan geçmen gerekecek. Bu olmasın istiyorsan şimdiden
tuvalete git de gece gelmesin." Temel: "Tuvaletim yok. Merak etme gelse de tutarım zaten.
" Bu dialoğun ardından yatmışlar ama gece yarısı Temel fena halde sıkışmış. Yatak odasından geçmek de istemiyor.
Bakmış pencerede bir saksı içinde çiçek var. Çiçeği toprağıyla birlikte çıkarıp hacetini gidermiş
toprağı tekrar yerine koyup uyumuş ve ertesi sabah da çekip gitmiş. Aradan birkaç ay geçtikten sonra
Dursun Temel"i aramış telefonla: "Temel nereye sıçtın çabuk söyle 4 ev değiştirdik ev hala kokuyor"
4 rahibe ölmüs ve cennet cehennem sınırında sorgulamaya alınmışlar. Sorgulama meleği demiş ' şimdi herkes sırayla
dünyadayken işledigi en büyük günahı anlatsın. Sakın atmayın tespit ederiz. 1. rahibe ben hayattayken bir kere penise
dokunmustum parmağımın ucuyla demiş melek hangi parmağınla diyince sağ elinin isaret parmağını göstermiş.
Melek: Tamam yavrum şimdi git ve günahı işlediğin o parmağı yan taraftaki kutsal suya sokarak arın günahlarından demiş.
2. Rahibe ben hayattayken bir kere penisi tutmuştum Melek: hangi elinle demiş. Sag elini kaldırmış 2.rahibe
melek de ona gidip o elini yandaki kutsal suya sokarak günahlarından arınmasını ögütlemiş. Bu sırada 3. rahibeyle
4. rahibe aralarında fısıldaşıyolarmış. Sonra aniden yer değiştirmişler.
Sorgulama meleği bunu farkederek: 'Bir dakika ne oluyor siz niye yer değiştirdiniz ' diye sorunca daha önce
4. sırada olup 3. sıradakiyle yer değiştiren rahibe: ' İzin verirseniz arkadaş kutsal suya g.tünü sokmadan ben
bi ağzımı çalkalayıp çıkayım efendim...
Avukatin biri ölür ve öte tarafa geçer. Cennetin kapisinda sorgu melegi avukatin günahlarini dinlemeye baslar :
1) Çevreyi kirleten büyük bir sirketi suçlu olduklarini bildigim halde savundum ve beraat ettirdim.
2) Bir seri cinayet katilini yüksek ücret ödedigi için savundum ve idamdan kurtardim.
3) Bir çok müsteriden fahis fiyat aldim.
4) Parasi olmayan kadinlari savunmak için onlara sex teklif ettim.
Ve liste uzadikça uzaar gider.
Melek " bitti mi? " diye sorunca da avukat telasla atilir.
"Evet ! yalniz bir dakika ! bu arada yaptigim iyilikler ne olacak?"
Bunun üzerine Melek bir süre düsünür " himm..dur bakalim. Bir tarihte dilencinin birine yüzbinlira vermissin "
Avukat sevinir " evetevet
"himm..." der melek " Bir baska tarihte de boyaci cocuga ikiyüzbinlira bahsis vermissin..."
Avukat yüzünde büyük bir siritmayla cevap verir "evet ! tabii ki !
"Melek yaninda duran yardimcisina döner ve söyle söyler
"Bu ********e üçyüzbin lirasini verin ve derhal cehenneme atin!..."
Adamın biri falcıya gitmiş. Falcı şöyle bir yüzüne baktıktan sonra sen bir gün milyonlarca İnsanin ölümüne neden
olacak bir şey yapacaksın demiş. Adam bunu duyunca dünyası yıkılmış ve İntihar etmeye karar vermiş ve en yakın tren
yoluna giderek raylara oturup treni beklemeye başlamış. O anda biraz ilerde rayların üzerinde oynayan 3
-4 yaşlarında bir çocuk görmüş.Treninde geldiğini fark edince kendini boş verip koşarak çocuğu kucakladığı gibi
raylardan çekip almış kıl payı kurtulmuş çocuk.Adam sormuşğlum burada oynamak çok tehlikeli nerde oturuyorsun sen?
Çocuk: Şurada ilerde amca demiş.Adam: Adın ne senin oğlum ? ''Adolf '' amca...
Üç kız üç erkek genç okulları kapanınca tren ile tatile çıkmaya karar verirler. İstasyonda bilet alacaklar kızlar
gider 3 adet bilet alır. Erkekler ise bir bilet alır. Kızlardan biri sorar: neden bir bilet aldınız? Erkekler
bekleyin ve görün der. Trene binerler hareket başlar. Kondüktörün sesi ileriden duyulur: Bilet Bilet. Üç erkek
tuvalete girer. Kızlar biletlerini verirler. Kondüktör tuvalet kapısını tıklatır ve bilet der. kapı hafif açılır
bir bilet verilir. Kızlar çok şaşırmıştır. Erkekler çıkar ve hep beraber gülerler. Kızlar biraz bozulur.
Tatil süresi boyunca erkekler dalga geçer. Tatil biter yine aynı yolla geri dönülecektir. Kızlar hemen gider
bir bilet alırlar. Ama erkeklerde hareket yok. Kızlar sorduğunda ise yine bekleyin ve görün derler. Tren gelir
hareket başlar. Kondüktörün sesi duyulur: Biletbilet.Erkekler ve kızlar aynı anda karşılıklı olan tuvaletlere girerler.
Uyanık erkeklerden biri çıkar kondüktör gelmeden kızların tuvaletinin kapısını tıklatır kızlar bir bileti hemen uzatır.
Erkek alır ve yerine döner. Kondüktör geldiğinde ona uzatır..
Donald Ramsfeld ölmüş ve cennete gitmiş .. Aziz Peter'in karşısında cennetin kapsında duruken arkasında
saatlerle dolu çok büyük bir kapı görmüş ve sormuş:
-"Bu saatler ne böyle??" Aziz Peter cevap vermiş:
-"Bunlar yalan saatleri. Dünayadaki herkesin bir yalan saati vardır.. Her yalan söyleyişinde saatteki
ibre hareket eder.." Ramsfeld:
-"OO peki bu kimin saati?"
-"Bu Azize Teresa'nın saaai.. İbre hiç bir zaman oynamadı yani hiç yalan söylememiş..
-"İnanılmaz" demiş Ramsfeld. "Peki bu kimin saati??" Aziz Peter cevap vermiş:
-"Bu Abraham Lincoln'ün saati.İbre iki kez hareket etti yani Abe tüm yaşamında sadece iki kez yalan söyledi..
" En sonunda Ramsfeld dayanamamış ve sormuş:
-"Peki Bush'un saati nerede??"
-"Bush'un saati Isa'nın ofisinde Isa onu vantilatör olarak kullanıyor.."