4
EXE RANK
~ k u k L a `
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 8 Şub 2012
- Mesajlar
- 4,449
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 35
Telefonda konuşurken sık sık başımıza gelir. Karşımızdaki kişi bazı kelimeleri bir türlü anlayamaz. Adım Tamer deyince karşı taraf Ömer mi, Taner mi, Tümer mi ayırt etmekte zorlanır. O zaman yapacak tek bir şey kalır. Harfleri tek tek, yani Trabzon'un T'si, Ankara'nın A'sı, Manisa'nın M'si, Edirne'nin E'si, Rize'nin R'si gibi hecelemek. Aslında hece, dilbilgisi terimi olarak ayrı anlam taşır ama harfleri bu şekilde kodlamaya da heceleme denilir.
Telefonda karşı tarafın harfleri karıştırması, siz 'soba' dedikçe onun 'sopa' anlaması konusunda 'AT&T Bell' laboratuarlarında yapılan deneylerde görülmüş ki, insan ağzından çıkan bazı harfler diğerlerine göre daha çok birbirlerine karıştırılıyor. Bu deneye göre birbirlerinden ayırt edilmesi en zor olan iki harf 'f' ile 's' imiş.
Fonetik laboratuar çalışmalarına göre 'f ve 's' den sonra en çok karışan harfler de 'm' ile 'n' , 'p' ile 't' ve 'b' ile ld' imiş. Normal yüz yüze konuşmada bu sesleri karıştırmamamızın nedeni farkına varmadan karşımızdakinin dudaklarını okumamızmış.
Sessiz harfleri, yani ünsüzleri sesli harflerden ayıran özellik hava akımının ses oluğundan geçtiği sırada karşılaştığı engellerdir. Bu engeller, ses tellerinden başlar, gırtlak, damak, dil ve dudak olarak devam eder. T' ve 'b' dudaklar, T ve V dişler, 't' ile 'd' dilin ön kısmı, 'k' ve 'g' ise dilin arka kısmı ile çıkarlar. Ancak harfleri birbirlerinden ayıran başka özellikler de vardır. Örneğin ağızdan aynı şekilde çıkmasına rağmen 'p' harfi kesintilidir ama 'b' harfi titreşimlidir. Bu nedenle koyunlar 'pe' diye değil 'beee' veya 'meee' diye bağırırlar.
Yine de telefon konuşmalarında sesler konusunda karışıklık yaratan husus tek başına bu değildir. Sesin havada dalgalar şeklinde yayıldığını, her dalganın saniyedeki titreşim sayısının, yani frekansının farklı olduğunu biliyoruz. Ağzımızdan çıkan her sese karşıt gelen bir frekans vardır. Bunlar aslında düşük frekanslardır ama bazı seslerin frekanslarının tekrar eden uzantıları, yani armonikleri bayağı geniş bir alana yayılırlar.
Örneğin T ve 's' seslerinin uzantıları 3000 ila 6000 Hz. frekanslarına kadar uzanırlar. Halbuki keşfedildiğinden günümüze kadar telefon sistemi ses iletmede hep 200-4000 Hz. aralığında çalışmıştır. Yani bu sınırın altındaki ve üstündeki sesleri yokmuş gibi kabul eder. Gerçi telefon konuşmalarındaki seslerin çoğunluğunun ana frekansları telefon frekans bandının içinde yer alırlar ama dışında kalanlar az da olsalar konuşmalarda birçok harfin karıştırılmasına yol açarlar. Telsiz telefonlarda, hizmet kanallarında, denizaltı kablolarında üst frekans genellikle 2500 Hz. ile sınırlandırıldığından karşılıklı bazı kelimeleri anlama problemi daha da artar.
Aslında insan kulağının işitebildiği ses frekansı saniyede yaklaşık 16-20.000 titreşim arasındadır. Telefon üreticileri ve şirketleri bu bandı kapsayan telefonları niçin geliştirmiyorlar ve kullanmıyorlar diye sorulabilir. Telefon şirketleri için bunu gerçekleştirmek çok basit ama 300-3400 Hz. aralığındaki sesleri göndermek hem iletimde müthiş bir kolaylık sağlıyor, hem de eş zamanlı olarak gönderilen konuşma sayısını arttırıyor. Zaten telefon sistemleri o kadar eski ki dünya çapında tüm sistemleri değiştirmek ekonomik değil.
Gerçi her bireyin konuşması o kadar kendine özgüdür ki, telefonda sesin alttan ve üstten belirli frekansları yok edilmesine rağmen açar açmaz merhaba deyişinden karşımızdakini tanıyabiliriz. Ancak özellikle havacılık alanında, telsiz-telefon görüşmelerinde harflerin yanlış anlaşılmasının doğurduğu o kadar ciddi olaylarla karşılaşılmıştır ki uluslararası bir kodlama sistemi uygulanması zorunlu olmuştur.
Telefonda karşı tarafın harfleri karıştırması, siz 'soba' dedikçe onun 'sopa' anlaması konusunda 'AT&T Bell' laboratuarlarında yapılan deneylerde görülmüş ki, insan ağzından çıkan bazı harfler diğerlerine göre daha çok birbirlerine karıştırılıyor. Bu deneye göre birbirlerinden ayırt edilmesi en zor olan iki harf 'f' ile 's' imiş.
Fonetik laboratuar çalışmalarına göre 'f ve 's' den sonra en çok karışan harfler de 'm' ile 'n' , 'p' ile 't' ve 'b' ile ld' imiş. Normal yüz yüze konuşmada bu sesleri karıştırmamamızın nedeni farkına varmadan karşımızdakinin dudaklarını okumamızmış.
Sessiz harfleri, yani ünsüzleri sesli harflerden ayıran özellik hava akımının ses oluğundan geçtiği sırada karşılaştığı engellerdir. Bu engeller, ses tellerinden başlar, gırtlak, damak, dil ve dudak olarak devam eder. T' ve 'b' dudaklar, T ve V dişler, 't' ile 'd' dilin ön kısmı, 'k' ve 'g' ise dilin arka kısmı ile çıkarlar. Ancak harfleri birbirlerinden ayıran başka özellikler de vardır. Örneğin ağızdan aynı şekilde çıkmasına rağmen 'p' harfi kesintilidir ama 'b' harfi titreşimlidir. Bu nedenle koyunlar 'pe' diye değil 'beee' veya 'meee' diye bağırırlar.
Yine de telefon konuşmalarında sesler konusunda karışıklık yaratan husus tek başına bu değildir. Sesin havada dalgalar şeklinde yayıldığını, her dalganın saniyedeki titreşim sayısının, yani frekansının farklı olduğunu biliyoruz. Ağzımızdan çıkan her sese karşıt gelen bir frekans vardır. Bunlar aslında düşük frekanslardır ama bazı seslerin frekanslarının tekrar eden uzantıları, yani armonikleri bayağı geniş bir alana yayılırlar.
Örneğin T ve 's' seslerinin uzantıları 3000 ila 6000 Hz. frekanslarına kadar uzanırlar. Halbuki keşfedildiğinden günümüze kadar telefon sistemi ses iletmede hep 200-4000 Hz. aralığında çalışmıştır. Yani bu sınırın altındaki ve üstündeki sesleri yokmuş gibi kabul eder. Gerçi telefon konuşmalarındaki seslerin çoğunluğunun ana frekansları telefon frekans bandının içinde yer alırlar ama dışında kalanlar az da olsalar konuşmalarda birçok harfin karıştırılmasına yol açarlar. Telsiz telefonlarda, hizmet kanallarında, denizaltı kablolarında üst frekans genellikle 2500 Hz. ile sınırlandırıldığından karşılıklı bazı kelimeleri anlama problemi daha da artar.
Aslında insan kulağının işitebildiği ses frekansı saniyede yaklaşık 16-20.000 titreşim arasındadır. Telefon üreticileri ve şirketleri bu bandı kapsayan telefonları niçin geliştirmiyorlar ve kullanmıyorlar diye sorulabilir. Telefon şirketleri için bunu gerçekleştirmek çok basit ama 300-3400 Hz. aralığındaki sesleri göndermek hem iletimde müthiş bir kolaylık sağlıyor, hem de eş zamanlı olarak gönderilen konuşma sayısını arttırıyor. Zaten telefon sistemleri o kadar eski ki dünya çapında tüm sistemleri değiştirmek ekonomik değil.
Gerçi her bireyin konuşması o kadar kendine özgüdür ki, telefonda sesin alttan ve üstten belirli frekansları yok edilmesine rağmen açar açmaz merhaba deyişinden karşımızdakini tanıyabiliriz. Ancak özellikle havacılık alanında, telsiz-telefon görüşmelerinde harflerin yanlış anlaşılmasının doğurduğu o kadar ciddi olaylarla karşılaşılmıştır ki uluslararası bir kodlama sistemi uygulanması zorunlu olmuştur.