Aklıma Düş/tün ~

Şeytan çoraplarını tekrar yıkayıp sessizliği koruyan korkuluğa astı günahının hiçbir gün adını çıkaramadı !
İzmir kordonuyla boğdu kendini mahkemede burcunu yetim burcu olarak değiştirse
evet teskin etmeyecekti o sonbahar beni
çünkü eylülü biraz eksikti yağmurlarım gecikti birşeyler eksikti
 
Aldığım her nefes sendin yüreğime dolan
Kıyamadığım sevdiğim sendin bende var olan
Yaşanmışlıkların içinde yalnızca bana kalan
Öyle güzel bir aşktı ki beni umutlara boğan
Sevdim delice sevilmedim belki de
Ne önemi var ki aşkın hep kalbimde.
 
Kaç ayrılık gördüm seninle
Sonu hep mutlu biten
Bu son ayrılık deme sakın bana
İnanmam ne sözlerine ne de çekip gidişine
Her mevsim aynı bahar
Her bahar yeni bir ayrılık
Kavuşmak kışlara mı kaldı hasret
Güz yaprakları dökülür
Yaşlarsa gözlerimden
Sevda acı gelir yine
Yükü ise yalnızlık
Ağaçlar çırılçıplak kalmış
Ben de sensiz bir başıma
Kayboluyorum günden güne
Sanki yeniden çiçek açmayacak ağaçlar gibi
Sessiz sedasız rüzgara karışan bir sevda
Sevdanın içinde bir ben boşlukta
Hatıralarınsa benim koynumda boşluğun tam ortasında
Geleceğin günü bekliyorum bir yerlerde unutma
Adımı an gelirim bir rüzgarın hemen ardında..
 
Gitme . . .
DudakLarımın kıvrımında pusuya düşer çığLıkLar / haykıramam adını . . .



Gitme / düşer bu can
Hüzün doLar gençLiğimin hayLazLıkLarına
Yüzüm düşer
Sözüm düşer
Ve eyLüL vurur sırtımdan . . .





Dokuz kapı çaLarım seni buLmak için
Dokuz kapı kapanır yüzüme
YiğitLiğim can verir eyLüL sehpaLarında
eL uzatırım bıraktığın boşLukLara
YokuLuğuna dokunurum
eLim kanar
DiLim kanar KeLam etmem / utanırım . . .




Gitme / sis basar tenhasını sevdamın
Gecenin kuytu yanında tekmeLenir umut
Aranan buLunmaz
BakıLan görüLmez
Ses ediLir duyuLmaz




AğuLar yudumLayım / gitme. . .
ÇıkmazLar adımLayım / gitme. . .




Ateşe sarıLayım / gitme. . .
Kahpece vuruLayım / gitme. . .




Varsın öLüm eL etsin uzaktan
Nefesim kesiLsin
Kefenim biçiLsin
 
”bir ‘aşk’tan fazlaydı gökyüzünün mavi sebebiydi…”

Uçurum kapı eşiğinde…
Vazgeçilmişlikten bir adım ötedeki sokağı dönüyor ismi(n)

Gölgelerini kazımış bir rüzgârın saçlarında ellerim
Hissediyor parmak uçlarımda fısıldanan yakıcı ‘’sen-siz-li-ği”…

Şehirler soluklanıyor kelimelerde…
Yarı çıplak heceler…

Suskunlukların çığlığına kulak vermiş…
İntihar edilmiş düşler…

Melekler ağlıyor kimliksiz ve yarım kalakalınmışlıklarda…

Sızımla bulanan bir nehir akıyor karanlığımdan…
Islanmış şarkılarım katık edilmiş taşıma toprağıma…

Bir martı yolcu ediyorum mazinin göksüz kamerine…
Takılıp düşüyor ardımdan gölgesi sevda siluetinin…

Kadın; her satırında bir kez daha kanatır
Yürek hesabında açılan tüm sahipsiz yaralarını…

Ne harcanır ki böylesine derinden
İki perdelik asılsız rüyalar mı…?

Özlem firar etmiş masallardan…
Hafızası ”kaybettirilmiş” bir kaç uçuk renkli kelamda…

Şair; usulca parçalar bembeyaz kağıda simsiyah fırlatılmış harflerini…

Kaleminin namlusuna sarmıştır kısa metrajlı filmlerinin apansız bitişlerini…
Aklımın ucunda düğümledim kaderin küstah nefeslerini…

GEL!

Desen de dinmez sürüklendiğim uzaklıkların
Kırık döküklüğünden kalma tabansız sesleri…

DİNLE!

Satırlarımda tükenmiş leylak kokulu nakaratların
Gece nöbetlerimi devralmış ucu yanık melodilerini…

…uyusun büyüsün yüreğim boyundan büyük sevdi seni
ağıtlar yakarım ağıtlar bana ”ninni”…
 
güneşi yakalasam
koysam gözlerine
yine de
gün batımı var
ellerimde

sabahlarıma
yanı başımdaki
yokluğunla uyanmak
güne sensiz başlamak
ne zor bilir misin!
bilir misin!
özleminin hapsini
görebilir misin!
kelepçelerinin izini

azat etsem
birer birer
yüreğimin kuşlarını
bırakıp da gidiyorum desem
özgürlüğe
her adımın
daha da yakınlaştırıyor
sana beni



nerdesin!..

hangi şehirde!
bensiz
nefesin..
duyar mısın bağırsam
ses verir misin
dönüp de bakar mısın
ardına!
getirir misin geriye
senimi
umut olup yağar mısın
bulutlardan
canıma
bak..
az kaldı
vakit gebe şimdi akşamlara

yıldızlara sardım ayrılığı
mavimi bağladım
uçurtmalara
çabuk dön diye
tutunman için
turnalarımı yolladım
sana

yeter..
bitsin bu ayrılık

en güzel yarınlarda
yeniden doğmak adına
gün kavuşsun batımına
 
Geceyi alır mısın giderken?
Yıldızları koy cebine...
Biliyorum
Üstüme hasretini örteceksin.
Ve artık beni uyku tutmayacak.
Öyleyse uykularımı da al...

Peki şu kadehi diyorum
kırp atsak.
senin mayanla tatlanan şarabı kaldırsak.
Biliyorsun ya
Sen varsan mubahtır bana sarhoş olmak.
Öyleyse günahlarımı da al...

Şehrimi de ***ür lütfen.
Sokaklarımın rengini yağmurumun ıslaklığını ***ürdüğün gibi...
Biliyorum
Özlemini hayatıma ekeceksin.
Ve artık beni koyup koyup giderken sen
Yollarıma büyüyecek çiçeklerin
Öyleyse tohumlarını da al...
 
Biliyorum sende en az benim kadar yorgunsun ey aşk! Bu sefer finalini mutlulukla bitiremedin ne yazık ki… Kapında nöbet tutan-elinde kırmızı gülle yüreğinde “seni seviyorum’la” tarifi olamadın bu cennetvari anların…


Biliyorum ansızın çivilenmişti bu ayrılığın tortusu üstelik daha haritada yerimizi bile tayin edememişken. Birbirimize anlatacağımız anılardan en komik olanını seçememişken ve gülersek senin daha fazla eğleneceğin fıkraları lügatime ısmarlamamışken. Yasak tezgâhlardan ateşli aşk kitaplarını satın alacak parayı babamın cüzdanından aşırmamışken “öcü” gibi nasılda omzuma koydu ellerini o cehennem ayrılık… Ve kelepçelerken yüreğimden yokluğa hapsetti bu ölümsüz aşkı da.
(şimdi en az benim kadar mahkûmsun bu dünyada ey aşk)


Toprağa geç düşen cemre gibiyim ey aşk! Ne çiftçiye ne de açmayı bekleyen çiçeklere faydam var… Yalnızca ayrılığa yakınım hiç istemesem de. Yapraklar ürperiyor geçtiğim yollarda ve anlamsızca bir nehir tersine akmaya başlıyor-imkânsızı başarıyorum senden çok uzaklarda…


“-ki alınyazısı” diye bir şey varmış. Geçenlerde postacı evde olmadığım bir zamanda komşuya bırakmış kefen rengindeki zarfı… Umudunu kaybetmiş söndürülmüş bir fener gibi kendi dibine ışık veremeyen yarınlara doğru çoktan biletimi kesmişler. Şimdi ne haldeyim hiç sorma! Gelincik tarlasındaki ilk ölümün adıyım…


Anlayamadım esen her fırtınada yaklaşmayı umarken senliğine şimdi iki çift göze ömrünü feda edecek mecnunum çöllerde. Ve aşk “sen” olabilmenin tek yoluyken-kaybolduğum sokakların hiçbirinde varlığına dair hiç umut yok. Duvarlara attığım çentiklere bakılırsa her sokaktan sayısız kez geçmişim…
(anla beni aşkın ne belalar atçıda yine senden vazgeçemedim…)


Hele bir gel sen; o gamzeli gülüşünden esmer teninden-her şeyden vazgeçmiş bedenime ömür kat! Bak nasıl yorgunluğu gidiyor yüreğimin… İşte o zaman en yitik hayalleri nasıl korsan baskınıyla denize gömüyorum göreceksin.
( en çok yine ben beklerim seni unutma.)


Sen yüreğindeki cesaret kadar yakınsın cennete yanılma! Ve unutma ki tek kurtuluş inanmakta göreceksin…
 
Uzun bir tünelde yol alıyorum sanki. Karanlık ıssız kalbim hızla çarpıyor. Korku kaplıyor tüm bedenimi ve benliğimi. Ya bir daha ışığı hiç göremezsem?

Annesini kaybetmis yavru bir kuş gibi şimdi yüreğim. Şaşkın ürkek ve savunmasız ne yapacağını bilemez haldeyim.

Hadi uzat elini dokun bana yüreğime Işığım ol aydınlat dünyamı.

Senki en güzel hayallerimdesin. Yanımda değilsin ama ne fark ederki kalbimdesin ey sevgili.

Yolların mesafelerin ne önemi var ki sen canımdasın. Kayıp kentin çıkmazlarında kaybolmak istiyorum seninle.
Ya sen sevgili ?
Ya SeN !..............
 
Kalbimi taşa vurdum.
Sukut dehlizlerinden amansız bir yalnızlığa açılan kapıyı buldum.Tüm ağırlıklarımı bırakıpkelebeklere yasladım kalbimi.Şarkılarda hiç söylenmeyen nakaratların peşine düştüm.Uyandığımda eskittim zamanı ve aşksızlığı miras aldım firavunlardan.


Kalbimi mağaraya gömdüm…Kalbimi umuda vurdum.Gözküyüzünde gezinen meleklerin ellerini buldum.Hırçın dalgalara savurdum kendimi.
Şehirlere kol kanat geren kalelere sığındım.Zamansız vurgunların eşkiyalığı paye biçildi gözlerime.Savaşlardan kaçtım.Kılıçlardan yoruldum.Yine de inadına yılgın surlara kızgın yağ oldum..
Kalbimi surlara gömdüm…
Kalbimi aşka vurdum.Seni buldum.Vermeden almanın anlamına sürüklendim hiçlik boyunca.
Kırıldım…

Kırıldıkça ağladı gözlerim.Ağladıkça ağardı gözlerim.Sessiz türküler söyledim.Sessiz ve sensiz.Uyuyamadı gözlerim.Bir kabusa arka çıktıgidenlerin ardına saldığım harfler..Bir kabusa arka çıktıgidenlerin ardına saldığım harfler.İhanetlere güldüm…Kalbime güldüm…
Kalbimi gözyaşına gömdüm…

Kalbimi gözlerine vurdum.Dertlerime merhem buldum.Dolaştığım çöllerde kayboldum.Kendimi vahalara savurdum.Savruldukça yandı dudaklarım.Sana hiç hasret söyleyemedim.Hiç açamadım kalbime gözlerinin nakşettiklerini.Seni kendim bile bilmeden sevdim..
Kalbimi sabra gömdüm…Sevgilim…



Kalbimi sana vurdum…
Ben’i buldum…
Kalbimi sana gömdüm
 
Ben yorgunum/ Rıhtım tasları yorgun..


duranlardan da sen Çıkmıyorsun?
 
Bilki bir avuc Biber gözlerime serpilen..


Hala durup siirler yazıyorum yoluna..


Icimde sIkIntInIn en dayanIlmaz sekli
KacIncI kere saatleri susturuyorum
Bensiz cözülüp sensiz baglanmasI yokmu balatlarIn
..Tükeniyorum..
 
Bir başka Ülke'ye
Daglar'a Uzaklara


HayatInda memnun olan yok!
Kiminle konuşsam aynI şey
Herşeyi herkezi bIrakIp gitme isteyi..


Öyle yanIna almak istedigi 3 seyde yok
Bi kendisi..
Bu yeter zaten
Her$eyi Herkesi ***ürdün demektir
Keşke keşke kendini bIrakIp gitse insan..
Ama olmuyor!


Hadi kendinize razIyIz diyelim
öTekide olmuyor!
Yani her$eyi yüzüstü bIrakmak göze alımıyor
Böyle gidiyor iste
Bir yanIız kalk gidelim
Öbür yanImIz DUR! otur diyor..
Ve otur diyen kazanıyor
 
Dσηυρ Dυяυуσяυм KєηDι EтяαfιмDα
Cιкαcαк YσL BυLαмαDιм Sυ KαямαKαяιѕιк LαвιяαηтLαяDα !
Sαgιмα Sσlυмα
Bαкdιмdα
BυLαмαDιм KєηDιмι // BυLαмαDιм DυѕυηCєLєяιмι



(!)
 
Geri
Üst