- Beи кaybeттiм .

SENi hastalığımda sağlığımda da yanımda görmeliyim
Güneşin doğduğunu da battığını da SENle izlemeliyim
Yanabilir saltanatlar olsun yeniden yaparız
BIZde bu sevda sürdükçe ölsek de yanyanayız
 
Чeter ki Sen OL ..
Mühür Gibi Чüreğimde
Dua Gibi DiLimde ..

Hayat gibi gözLerimde ..

Nefes Gibi Dudağımda
Taşımazsam Seni;

SON’um OL ..
 
Aşk üç türlüdür;

Aşk beşeridir; şakayla başlar sorumluluk
getirir. Gözden girer gönülde yaşar. Surete meyledenler ziyandadır.

Aşk
platoniktir; sohbetle başlar zahmet getirir. Zihinden girer gönülde
yaşar. Siretini süslemeyenler yol şaşırır.

Aşk ilahidir; imanla
başlar vahdete ***ürür. Gönülde doğar gönülde yaşar. Sırrını
saklamayanlar başını verir.
 
Vazgecemedigim vazgecmeyecegim vazgecilmezim .
kelimelere sigdiramiyorum seni hayatima sigdiramadiktan sonra
Seni anlatmaksa hic kolay degil..
Sen benim Basima gelen en güzel seysin
Sen benimsin
 
ılık bir rüzgar -yani ''sen''-
Sana ait seni hisseden -ruhum-
Aradığım -yeni bir soluk-
Bulduğum -sonsuzluk-
Tek bedende var olan -iki nefes-
 
Ey sevgi/li !
Sen hep ''Şah'' kalsana yüregimin orta yerinde…
Bir birine dolanan sozlerime inat coz sadece sana beni
Bak ! avuc dolusu kor devrik kelam’la geldim gozlerinin ben bakan dirhemine
Akitmadan sev sadece sana beni yar…
Yol olursam can diye sana
Sen harf harf dusermisin icme ey sevgili
Sukut olup sussam sana
Sen ustune giyer misin sessiz kelimelerimi..
Kurban etsem- Beи кaybeттiм .ben kendimi ozlemine adim adim akla kara hallerimi
Sen temize ceker misin beni kendinde yar ?
Sabika kaydi kabarik yuregime sen bir tahliye tebessum der misin…
Dikis tutmayan bakislarda harap olan iniltilerimi keser- Beи кaybeттiм . merhem sürer misin bendeki dehlizine yar
Birak ustumu cizsin bir avuc aciz golge !
Sen kendinle bana bir yol cizer misin ?
Gecmis zaman kussada kafiyesiz ezber bozan sitemler ustumuze
İçtenlikle bir gozun kapali duser misin bana yar..
Baksana yar..
Talan edilmis iklimlerde gonlumun sen yani..
Kalbin teget gecmeden askına mahkum hüriyetimi
Sen yazsana beni fethi zor bakislarinla yar
Yar yeminler olsun nakarata gerek yok
Birkerecik calsana beni kendine..
Ey sevgili ayaz tutmus heybeme dolansana kendi ellerinle
Dusersek ask usursek ask olur muyuz senle..?
Söylesene Ey Sevgili..
Ölür/musun Bende…
Öldurür müsün Beni Kendinde… ?
Egildim gecebilersen Gecsene Benden Yar..
Hem ne fark ederki
Nasilsa
Olürsek ask…
Yasarsak ask degilmiyiz seninle..
( Yar Uyku tutmadı Sen Tut/sana Beni )​
 
Gözlerime sabah çek ve içlenişlerime bir beyaz 'sen' kokulu cümleler
Geliyorum ! aç yollarını örüklü dillerinin ve ıslat yıldızları yoluma parlamak için .
Her adım sana doğru ve her acım sana doğdu şimdi ..
Kollarımı açmış koşuyorum ! Kuşan tebessümleri gamzelerine
Belimde geceden bir kemer boynumda rüzgarın şalı !
Ve sarıl sarıl ki gök titresin üzerime ..
Sarıl yağmur yağsın .. Sarıl mevsimlerim dönsün ...
Sarıl sophia aşk sende ölsün..
Hasretin kapısını çalmadan git bu kavuşmanın ardından
Saklan sophia seni ecel görmesin ..
Ne parmak izlerin kalsın göz çukurumda nede ayak izin dilimin ucunda .
Gelmek için git ki ; 'Son' değmesin kursağıma ...
Ah sen kıyıları en geniş sahilisin yüzümün
Dalgaların dudaklarımı parçalarken huzur üstüne huzur diksin bulutlar üzerimize
Gülüşlerin doğsun ömrümün yatağında ve kokun batsın tenimin yastığına ...
Bu hayal öyle bi sen kursun ki bedenime
Gidersen sensiz kalmasın hiç bir yanım Sophia ...
 
Bir kadınn en güzel yeri neresidir?
Henüz kırılmamşsa kalbidir..
Kırılmşsa ıslak bakan gözleri ..
Artık ağlayamıyorsa dudağnın kenarına yerleşmiş hüznü..
Hüznü bile hissetmiyorsa artk buz tutmuş parmakları..
Isınmyorsa konuşmuyorsa ve artk hiç gülmüyorsa- Beи кaybeттiм .
Anılarda kalmış çocukluğudur..
Ama muhakkak tatlı bir yeri vardır kadının..
Yeter ki ona severek bakan bir çift göz olsun üstünde ..
Kadın sevenine gösterir severek gösterir sakladığı tadı..
 
Dokun bana / gözlerinde ölsün ölüm…
Sar beni / yüreğinde büyüsün gülüm…
Seni tanıdığımdan beri hiçbir zaman yolumu / yüzümü senden başka bir adrese çevirmedim..
Adından başka hiçbir cümleye yataklık etmedim ben..
Evet kabul ediyorum suskunluğa meyil etmiş yollarım oldu ama asla senden vazgeçmedim..
Bir miktar umut bir dirhem mutluluktu istediğim..
Ve mavi bilyelerimi gözlerinden Cennete yuvarlamak bezden bir bebeği senin kollarında görme arzusu…
Sonra ıslak saçlarını ellerimi bir tarak misali kabul edip delice taramak…Sonra gözlerinden savrulmuş en sıcak gözyaşlarını gırtlağında yakalayabilmek..
Seni “ sona “ hazırlamak değil yeni bir umuda koşturmak…
Cebinde sakladığın kaybedilişleri reddetmek seni bende yaşatarak..
Karanlıga olan sevişlerini sana unutturup sana adın genişliğine denk gelen yedi rengi ispat etmek gözlerimde…


Kapattım tüm kilitleri üzerime…
Tek sen varsın tutunduğum..
Tek sen mevcutsun bu yürekte…
İster beni suskunluğun safında son görevimi yapmakta bil..
İster dua’ya durmuş yüreğimi
Elif/imize kavuşmaya gittiğimi düşün…
Bilsen de bilmesen de…
Ben seninim dudaklarımdaki en büyük duam…
 
Yar…
Sen kapalı kapılar ardına sakladığım
Kuytu köşelerde yaşadığım “sevgi ” sin.
Sen çağlayanları yüreğime bırakıp
Hiç bir şey olmamış gibi durulmamı bekleyensin..
Düş olup rüyama sızan
Uyandığımda korkuya dönüp günüme gelensin..
Beni ben yapan
Sonra seni benden isteyensin…
Ne yaparsam yapayım
Seni sana veremediğimsin…
Uykusuz gecelerime sızan ışık
Saatlere ağır gelen düşüncelerimsin..
Düşlerimsin
Düşlediğimsin…
 
Bilemessin ki
Akla sığdıramazsın bu denklemi
Nasıl anlatayım ki daha hal-i pür-melâlimi


Sen yine sükutu giyin yar!
Dilersen hiç konuşma
Ben kelamlarımı çürüttüm yolunda
Çarpsada bir tokat gibi yüzüme her harfi yoluna heceledim
Ve bilesin üstüne aşkı giydirdiğim



Söz verdim ben bu yüreğe
Hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim!
 
herşey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçakörneğin uçurtmamesela
altına konabilir
bir ayağı ötekilerden kısaolduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.
bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen en iyisi sana benzemye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla.
sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizli
gelen gidenaçan soranbere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok.
uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayanacıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercam maviliğine
sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır
sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmışhem yapma çiçek satanlar
bahçıvan değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır.
bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzmaya başlar
verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz.
sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
herşey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
Allah’a inanmaktır..
 
Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da
Bir seni yakamadım beni yaktığın gibi
Çölde su mahpusta gün oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun.
Yasaklar koydun...
Şimdi nerdesin diye sakın sorma
Sen çağırdın da ben gelmedim mi?


Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara
Yağmurlu havalara...Bu kasvetli akşamlara
Sen varken
Bakıp içlenmezdim tren istasyonlarına
Otobüs duraklarına...
Sen varken ayrılanlara ağlamazdım...
Yıkılmazdım biten sevdaların ardından
Gidenlere küsmezdim
Kalanlara acımazdım...
Sen varken böyle üşümezdim-titremezdim
Masumdum çocuklar gibi
Böyle delirmezdim-küfretmezdim...
Hele ölmeyi hiç düşünmezdim.
Şimdi soruyorum sana
Adı sevdaysa bu cehennemin
Sen yaktın da ben yanmadım mı?


Biliyorsun
Bütün acılarına 'yeşil ışık' yaktım olmadı
Bütün korkularına'arka çıktım'olmadı
Dağlara merdiven dayadım olmadı
Haziranda kar oldum yağdım avuçlarına olmadı
Sevdim olmadı -yandım olmadı-taptım olmadı
Artık benden pes
Bu aşkın biletini istediğin gibi kes
Nasılsa gidiyorsun
Biliyorum git...
Ama ardında
Ağlayan bir çift göz
Paramparça bir yürek
Ve yıkılmış bir dağ görmek istemiyorsan
Çek silahını-daya sırtıma
Titrersem namerdim...
Sen vurdun da ben ölmedim mi?
 
Seni sevmek için ne kadar sebep varsa içimde işte seni sevmemek içinde öyle
Seni sevmek için ne kadar söz varsa dilimde seni yermek için sana ermek için yok işte yok işte
Bir yalan uyduruyorum ben kendimce kendime umutsuzluk sana umut yollarıma çaresizlik düşmüş eşkiya
Ben sana zehir zembelek bir suskunluğum ben sana gözlerinden vurulmuşum
Sana açılan kapıların üzerime kapanan sesinde ben seni değil kendimi kendimi unutmuşum
Yaraların kanayan damarlarına uykusuz gecelerimden kör sokaklar sürmüşüm
Ne mutlu bana ne mutlu en çok bir yıldız kayıyor biliyor musun?
Bir dilek tutuyorum işte ellerin oluyor tutunuyorum sana
Soluksuz bir sokak lambası altında şubata müebbet gözlerimi sunuyorum sana şubata müebbet gözlerimi anlasana anlasana


Seni sevmek için ne kadar sebep varsa içimde işte o kadar yalan uyduruyorum kendime o kadar yalan kime ne
Kendime yalanlarla tutunuyorsam kime ne
Kendimi sende unutuyorsam kime ne
Sende susuyor sende konuşuyorsam
Sende uyuyor sende uyanıyorsam
Vuruyorsam talan olan umudun mahzenine kendimi kime ne
Kime ne kendimi kanatıyorsam senin düşünde
Yalan ya da gerçek sen sen sakın gecesiz uykularında üşüme
Sakın üşüme ben üşüyorsam kime ne ben üşüyorsam kime ne kime ne...
 
Öylesine bir gündü yeni değil de sanki geçmiş günlerden biriydi öyle gibiydi...
Kaç gece beklemiştim seni. Kaç gece koynuma hasretini alıp uyumuştum. Kaç gece yalnızlık sancısıyla kıvranıp durmuştum. Öyle acımasızdı ki geceler gökteki yıldızlar yüreğime atılan birer taş gibi gelmişti bana. Yine de her şeye değerdi bekleyişim.
Bütün yollar sana çıkıyordu ama ben asıl senin yolunun benimkiyle kesişmesini bekliyordum.
Aylar geçmişti hep vardın ama bir tek o an yanımdaydın. Biraz yabancıydın bana biraz da tanıdık. Şaşkındık şaşkınlığımız çok fazla yansıyordu yüzümüze. Göz göze gelmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Bir bakıştan bin anlam çıkarmak buna denirdi işte. Yüzümüzde birbirimize ait izler arıyorduk bakarken.
Ne çok duymuştum sesini ama sanki sen ilk kez konuşuyordun. İlk kez söylediğin cümleler sahibiyle bütünleşiyordu.
Düştükçe gülüşün yüzüne sessiz olan her şey konuşmuştu içimde. Yine de sözler bir türlü çıkmıyordu ağzımdan. Oysa boynuna sarılıp "Sen aylardır beklenen sen yıllardır özlenensin" demek istiyordum. Hava serin değildi ama ben titriyordum.
Kelimeler hiç bu kadar zor olmamıştı bana. Ne zaman bir şey söylemeye kalksam her seferinde bir şey oluyordu sözcükler ağzımda donuyordu.
Sıcaktın dokunmasan da yansıtıyordun. Biraz önce titreyen ben artık terliyordum. Aşktı bu biliyordum ama bunu kendime bile itiraf edemiyordum.
Farkında değildin belki belki ben belli etmiyordum ama yıllardır koruduğum yıllardır kimseye açmadığım topraklarımı çoktan teslim almıştın bile. Sınırlarımdan içeri girmiştin bir kere. Yüreğimin en gizli en kuytu köşelerinde sen vardın artık.
İtirazsızdım belli ki mutluydum. Belli ki beni şaşırtan mutluluğun ta kendisiydi. Harfleri tükenmez bir kavuşmanın alfabesindeydim. Ve ben okumayı sanki yeniden öğreniyordum.
Şimdi bu sevdayı bana yaşattığın için kendimi şanslı hissediyorum. "Ya sen olmasaydın" diye düşünmüyorum çünkü sen varsın. Çünkü sen içimdesin. Çünkü sen benim hayat kaynağımsın.
Biliyor musun çölde bulabildiğim bir avuç su olsan bitmeyesin diye içmem seni. Nerede olursan ol benimle kal. Ben bu yürek attığı sürece seninleyim..
 
Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin sen beni bil ben seni bileyim istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım ki öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip içip arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi evimizde bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek… Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuğumuz olmalı düşünsene senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken her şey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Her şeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa kötü de olsa yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden. Kavgasız her sabah gürültüyle uyanılmayan sessiz bir yere gitmeliyiz.
Geceleri balkonda denizi seyredip sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli ziyaretimize geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız…
Öyle sevmelisin ki beni bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken sadece mutluluk olmalı yüzümüzde birbirimizi sevmenin gururu olmalı \”her şeyde\”.
 
Karşımdasın. Elimi uzatıp dokunabiliyorum sana. Ne büyük mutluluk bu... Gördüğüm en güzel şeysin. Senden öte tanımladığım başka hiçbir şey yok. Her şey senin adınla anılıyor benim dünyamda. Bütün çiçekler sen bütün yıldızlar sen... Bir sanat eserisin bakmaya doyamadığım. Tanrının bana armağanısın ve artıyor her geçen gün sana hayranlığım. Yüzünde kuşlar gözlerinde hayatın ta kendisi var. Öyle gerçeksin ki...
Gözümü açıyorum sen kapıyorum sen... Hiç bitmeyen serüven... Günümün en keyifli anı uykumun en tatlı rüyası... Seni soluyorum havadasın. Seni kokluyorum doğadasın. Hele şimdi sonbaharsın. Ya da sonsuz bahar. Seni yaşıyorum canımdasın. Canımsın... Sarılsam sana bin yıl geçse bir an bile ayrılmasak... Ten tene yürek yüreğe sonsuz baharın en aşk dolu iki yaprağı olsak... Ağaç ağaç gezip yeşersek açsak. Yere düşsek kalksak... Seni bilsem bir tek seni. Seni görsem bir tek seni... Sesin sarhoş etse beni... Öyle içimdesin ki...
Bir saniye iste benden sensiz geçirdiğim veremem. Sensiz geçecekse geçmesin zaman istemem. Seninle yeniden doğdum yeniden doğuşun kanıtıyım ben. Senden önce geçen zamanı sana ulaşmak için yürüyerek geçirmişim kimmişim bilememişim. Şimdi başımı çevirip geriye bakmıyorum bile. O yol yüründü ve bitti artık seninle yürünecek bambaşka bir yol var önümde. Yorgunluk nedir bilmeyeceğim hiç şikayet etmeyeceğim ve bir tek adımda bile tökezlemeyeceğim uzun aşk dolu bir yol... Öyle aklımdasın ki...
Ah sensiz kalmıyor muyum bazen yıkasım geliyor gördüğüm bütün duvarları. Ardında seni bulurum sanıyorum. Ne ayrı koyduysa bizi zaman ya da yollar bir kalemde silesim geliyor. Sana dokunmamı engelleyen ne varsa bir kadehi yere çarpıp tuzla buz eder gibi parçalamak istiyorum. İsyanım taşıyor kendi öfkemden korkuyorum. Ve kavuşmak... Bunu düşünmek içimde kırılmış bütün aynaları tamir ediyor. Mavi bir yağmur başlıyor ıslanıyorum. Maviye boyanıyorum. Öyle özlüyorum ki...
Sen ol hep ol benimle ol bende ol... Sendeyim ben yüreğimi koydum yüreğinin üzerine. Aşk bu başka isim arama. Hem de en koyu en deli en tutkulu... Öğreneceğim çok şey var sana dair. Bilmediğim çok şey var. Ama bir şeyi öyle iyi biliyorum ki... Seni öyle çok seviyorum ki...
 
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil yüreğimdi seni gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp geldin oturdun yüreğime. Bir başka yerde olamazdın zaten. Sen benim en değerli yerimde yüreğimde olmalıydın orada kalmalıydın.
Çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.
Şimdi sonbahar kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı senin renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelyaydın pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum denizi sensiz seni denizsiz düşünemedim.
Seni severken dünyayı da sevdim ben insanları da... Kendime bile dar gelirken içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın en tahammülsüz olduğum anlarda bile seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı güldüm. Beni güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız içten gülüşün ne demek olduğunu nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle.
Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin.
Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu uyumanı gülmeni kızmanı şaşkınlığını saflığını kurnazlığını çocukluğunu olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını kaprislerini sitemlerini korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.
Seni severken yorulmadım. Çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.
Sevdim işte ötesi yok...
 
Sana akıyorum hiçbir şey bu akışı geri çeviremiyor. Çünkü sen her taraftasın. Sağımda solumda arkamda karşımda. Ne yana dönsem ne yana yol almaya kalksam ulaşılacak her noktada sen duruyorsun.
Sana akıyorum çünkü senin yolunda yürüyorum. Önüme çıkan hiçbir sapak hiçbir kavşak ilgilendirmiyor beni. Yürümenin en zor olduğu yol bu belki de. Ama tozundan toprağından çakılından çalısından şikayetçi değilim ben bu yolun. Sana ulaşmak için attığım her adımla mutlu oluyorum.
Sana akıyorum çünkü hayatın akışı kadar doğal sana akışım. Doğa her cinsin yaşayabilmesi için nasıl kurallar koymuşsa benim yaşamamın da var olmamın da kuralı sensin.
Sana akıyorum çünkü sesin de cismin de kuşatmış durumda beni. Senin kuşatmana karşı savunma yapmıyorum. Kalemin bütün kapıları açık. Yıkıcı bir kuşatma olmadığını biliyorum. Böyle bir teslimiyet rahatsız etmiyor beni.
Sana akıyorum çünkü yüzüne gözlerine ellerine baktıkça kendimi görüyorum. Sesine yüklediğin gizli anlamları çözerken hep kendimden bir şey buluyorum.
Sana akıyorum çünkü paylaşacak daha çok şeyimiz var. Bugüne kadar paylaştığımız her şey daha sonra paylaşacaklarımızın da habercisi. Hayatın herhangi bir yerinde bir çiçeği birlikte tutup birlikte koklamak sonra o kokunun bize verdiği hazla sıkı sıkı sarılmak istiyorum sana.
Sana akıyorum çünkü bir insanı tutkuyla beklentisiz delice sevmenin ne anlama geldiğini biliyorum. Birini böyle seveceksem bu sadece sen olmalısın.
Sana akıyorum çünkü seninle yaşamak sonu hiç gelmeyecek bir şölene benziyor. Bu şölenin tadını çıkarıyorum. Böylesine keyifli böylesine eğlenceli bir şöleni yarıda bırakıp gitmek istemiyorum.
Sana akıyorum çünkü 'hayatın uslanmaz ruhusun' sen. İşte ben bu ruha aşığım aslında. Seninle yenileniyorum seninle yüreğime çöreklenmiş ne kadar kötülük varsa arınıyorum.
Sana akıyorum. Bütün coşkumla... Aşka dair ne varsa benimle birlikte onlar da akıyor sana. Benim gibi coşkun bir denizi aktığı yolu çok iyi bilen bir ırmağa çevirebilecek tek güç sendin. Orada kal. Ayrılma yolumun üzerinden. Sana ulaşamasam da bu yolda olmak bile yeterli bana...
 
Seni seviyorum
çünkü
Her sabah kalktığımda
Yaşamak için tek neden sen varsin
Fakat seni sevmek için binlerce nedenim var
 
Geri
Üst