20
EXE RANK
Method
Fexe Kullanıcısı
Dülger Ahmet - Dülger Ahmet Kimdir - Dülger Ahmet Hayatı
1953′de Artvin’de doğdu 12 Mart döneminin ardından ODTÜ’de gelişen gençlik mücadelesi içinde öne çıkan, giderek Ankara çapında süren mücadelenin önderlerinden olan Ahmet Pehlivan, AYÖD (Ankara Yüksek Öğrenim Derneği) Yönetim Kurulu üyesi idi Bir dönem ODTÜ-ÖTK (Öğrenci Temsilciler Konseyi) Yürütme Kurulu üyeliği de yapan Ahmet Pehlivan, gençlik örgütlenmesinden bölge çalışmalarına geçmiş, Amşin’de, Samsun’da ve Karadeniz’in birçok bölgesinde örgütlenme faaliyetleri yürütmüştü
Arkadaşı Sedat Göçmen anlatıyor:
“Ahmet, son derece mütevazi bir arkadaştı Eğitici ve örgütçü yanları çok gelişmişti; birlikte çalıştığı insanlar Ahmet’i müthiş severlerdi
Ahmet’le ilgili ilginç bir olay hatırlıyorum…
Yanılmıyorsam Samsun’da silah yakalatmıştı Üstelik önceden tecil edilmiş 10-11 aylık bir cezası daha vardı Şimdi de bir o kadar alsa iki yıla yakın içerde kalacaktı Çok canım sıkılmıştı Ama anladık ki, sahte kimlikle yakalanmış Şimdi tam olarak hatırlayamıyorum Artvin nüfusuna kayıtlı Hüseyin Gümüş falan gibi bir isme düzenlenmiş bir kimlik Hemen atlayıp Artvin’e gittim… Niyetim, mahkeme tarafından Nüfus Müdürlüğü’ne “Böyle biri var mı?” diye yazı yazıldığında olumlu bir cevap gönderilmesini sağlamak… Araştırdık, soruşturduk, nitekim bu isimde birinin olduğunu tespit ettik Gerçi yine 7 ay yattı ama diğer türlü, durum ortaya çıksa bir yığın soruna yol açacaktı
Ahmet, cezaevi çıkışı Orta Anadolu’da çalışmaya başladı 12 Eylül geldiğinde de bu bölgede faaliyet gösteriyordu”
Arkadaşı Basri anlatıyor:
” 12 Eylül’ün ilk günleriydi… Ankara’dan ayrılıp İç Anadolu’ya gitmemi isteyen arkadaşa bir müddet direndiysem de, sonradan hazırlıklarımı yapıp yola şıktım Orada, ODTÜ yıllarından bu yana tanıdığım Ahmet Pehlivan’la karşılaşacağımı nereden bilebilirdim? Ahmet Pehlivan benim devrimci olmamda en çok etkisi olan insanlardan biriydi Beni karşıladıktan sonra 3-4 gün birlikte kaldık ve her zamanki sabrıyla, uzun uzun durumumuzu, bölgeyi, yapacağımız işleri anlattı Sonraki günlerde farkettim ki, yöredeki her evde çocuğundan yaşlısına herkes Ahmet Pehlivan’ı dilinden düşürmüyor ‘Sedat Hoca’ şöyle yaptı, ‘Sedat Hoca’ bunu dedi… “Kaldığı evlerde çamaşırını, bulaşığını kendi yıkar, ayrıca ev sahibinin sorunlarına ortak olurdu
1981 Mayıs’ında Ankara’ya gitti Hareketin uğradığı dağınıklığı aşmak için onlarca insanla görüştü, konuştu Kendi durumu da çok kritik olduğu halde, öncelikle bir çok arkadaşın yurt dışına gönderilmesini sağladı En son kendi yola çıkmıştı Kızılay’da vedalaşırken sarılmış, mutlaka geri döneceğini söylemişti Zaten sözünü de tuttu Bulgaristan sınırında, pasaportundan şüphelenip Ahmet’i gözaltına alan Bulgar polisi, “deveştei olduğu halde niçin ülkesini terkettiğini”sormuş Ahmet de, “Dimitrov, niye terkettiyse, ben de onun için terkediyorum” demiş
Bir tek arkadaşıyla buluşmak ve onu Ankara’ya getirmek işin Erzurum’a gittiğini hatırlıyorum Üstelik ağır kış koşullarında, Doğu Ekspresi ile yola çıkmıştı Kendisine taksitle lacivert bir takım elbise almış, kravat takmıştı 30 saatlik yolculuktan sonra, arkadaşıyla buluşamayıp geri döndüğünde bile moralinde en küçük bir bozulma olmamış, yüzündeki gülümseme kaybolmamıştı
82-83′ün zor koşullarında, Karadeniz yöresinden bir itirafçının 80 sayfalık ifadesini okuduğunda bile hoşgörüsünü elden bırakmamış, sadece acıdığını söylemişti “Bu insanlara kızmamak gerektiğini, içinde bulundukları koşulları bilmediğimizi” söyleyip bizi sakinleştirmeye çalışırdı
Kırgerillası oluşturulan dönemde, tekrar yurtdışına çıkmasını isteyenlere yazdığı mektupta, “kesinlikle arkadaşlarını yalnız bırakamayacağını” belirtmişti Son ana kadar da bu tavrını sürdürdü”
Darbe sonrası, Devrimci Yol hareketinin ağır darbeler yediği dönemin ardından, Ankara ve İstanbul’da hareketin dışarda kalmış insanlarıyla ilişki kurmaya çalıştıysa da yeterli sonuç alamadı; bunun üzerine sahte pasaportla yurtdışına çıktı Almanya’ya karayoluyla gitmeyi düşünüyordu, ama Bulgar polisi, pasaportunun sahte olduğunu anladı ve Bulgaristan’da gözaltına alındı Olaya Almanya’dan müdahale edilmesi üzerine Bulgaristan’dan geçişine izin verildi Bir süre Almanya’da kaldıktan sonra, bir grup arkadaşıyla birlikte Filistin’e geçti Buradaki kamplarda askeri eğitimin yanısıra o sürecin önemli köşetaşlarından sayılan; devrimci hareketin toparlanması, Cunta’ya karşı mücadele, Türkiye, dünya, sosyalizm, demokrasi konulu tartışmalar içinde yer aldı Bu tartışmalar sonucunda belirlenen politikalar doğrultusunda arkadaşlarıyla birlikte Türkiye’ye girerek Karadeniz’den Malatya’ya uzanan kırsal alanda gerilla mücadelesi oluşturmaya çalıştı O dönemde gerçekleşen direnişin önderlerinden biriydi
Bir arkadaşı anlatıyor:
“Ahmet Pehlivan, bir çok olumlu özelliği bir arada taşıyan bir insandı Geleceğe olan umudunu hiç kaybetmemişti Bütün enerjisini, yaş***** harekete adamıştı Son derece mütevaziydi; kendinden bahsetmekten hoşlanmazdı Evli olduğunu bile çok kimse bilmezdi Bir dönem yurtdışına çıkmış olmaktan hep üzüntü duyardı, kalıp ne pahasına olursa olsun mücadele etmek gerektiğini düşünürdü Herkes ona “Hoca” derdi En büyük zevki balık tutmaktı Dağda iken küçük derelerde, ırmaklarda, sulara girer çıkar, hele birkaş kişiyi de heveslendirip suya soktuysa, saatlerce bağırış-çağırış içinde balık tutmaya uğraşırlardı Tuttuğu balıkları özenle temizler, kızartırdı, sonra oturulup hep birlikte yenirdi En önemli ilkesi, hiç bir koşulda teslim olmamaktı Nitekim olmadı da”
1984 Haziranı’nda Tokat-Sivas sınırında bir dağ köyünde Ayhan Gökvelioğluyla birlikte öldürüldü Operasyon güçleri köye geldiğinde arkadaşları ile toplantı halindeydiler
Sarıldıkları evden çatışarak çıktılar Önce Ahmet Pehlivan vuruldu, bir süre sonra da Ayhan Gökvelioğlu… Diğerleri; ölenlerin silahlarını da alarak kuşatmadan kurtuldular
Alıntı
1953′de Artvin’de doğdu 12 Mart döneminin ardından ODTÜ’de gelişen gençlik mücadelesi içinde öne çıkan, giderek Ankara çapında süren mücadelenin önderlerinden olan Ahmet Pehlivan, AYÖD (Ankara Yüksek Öğrenim Derneği) Yönetim Kurulu üyesi idi Bir dönem ODTÜ-ÖTK (Öğrenci Temsilciler Konseyi) Yürütme Kurulu üyeliği de yapan Ahmet Pehlivan, gençlik örgütlenmesinden bölge çalışmalarına geçmiş, Amşin’de, Samsun’da ve Karadeniz’in birçok bölgesinde örgütlenme faaliyetleri yürütmüştü
Arkadaşı Sedat Göçmen anlatıyor:
“Ahmet, son derece mütevazi bir arkadaştı Eğitici ve örgütçü yanları çok gelişmişti; birlikte çalıştığı insanlar Ahmet’i müthiş severlerdi
Ahmet’le ilgili ilginç bir olay hatırlıyorum…
Yanılmıyorsam Samsun’da silah yakalatmıştı Üstelik önceden tecil edilmiş 10-11 aylık bir cezası daha vardı Şimdi de bir o kadar alsa iki yıla yakın içerde kalacaktı Çok canım sıkılmıştı Ama anladık ki, sahte kimlikle yakalanmış Şimdi tam olarak hatırlayamıyorum Artvin nüfusuna kayıtlı Hüseyin Gümüş falan gibi bir isme düzenlenmiş bir kimlik Hemen atlayıp Artvin’e gittim… Niyetim, mahkeme tarafından Nüfus Müdürlüğü’ne “Böyle biri var mı?” diye yazı yazıldığında olumlu bir cevap gönderilmesini sağlamak… Araştırdık, soruşturduk, nitekim bu isimde birinin olduğunu tespit ettik Gerçi yine 7 ay yattı ama diğer türlü, durum ortaya çıksa bir yığın soruna yol açacaktı
Ahmet, cezaevi çıkışı Orta Anadolu’da çalışmaya başladı 12 Eylül geldiğinde de bu bölgede faaliyet gösteriyordu”
Arkadaşı Basri anlatıyor:
” 12 Eylül’ün ilk günleriydi… Ankara’dan ayrılıp İç Anadolu’ya gitmemi isteyen arkadaşa bir müddet direndiysem de, sonradan hazırlıklarımı yapıp yola şıktım Orada, ODTÜ yıllarından bu yana tanıdığım Ahmet Pehlivan’la karşılaşacağımı nereden bilebilirdim? Ahmet Pehlivan benim devrimci olmamda en çok etkisi olan insanlardan biriydi Beni karşıladıktan sonra 3-4 gün birlikte kaldık ve her zamanki sabrıyla, uzun uzun durumumuzu, bölgeyi, yapacağımız işleri anlattı Sonraki günlerde farkettim ki, yöredeki her evde çocuğundan yaşlısına herkes Ahmet Pehlivan’ı dilinden düşürmüyor ‘Sedat Hoca’ şöyle yaptı, ‘Sedat Hoca’ bunu dedi… “Kaldığı evlerde çamaşırını, bulaşığını kendi yıkar, ayrıca ev sahibinin sorunlarına ortak olurdu
1981 Mayıs’ında Ankara’ya gitti Hareketin uğradığı dağınıklığı aşmak için onlarca insanla görüştü, konuştu Kendi durumu da çok kritik olduğu halde, öncelikle bir çok arkadaşın yurt dışına gönderilmesini sağladı En son kendi yola çıkmıştı Kızılay’da vedalaşırken sarılmış, mutlaka geri döneceğini söylemişti Zaten sözünü de tuttu Bulgaristan sınırında, pasaportundan şüphelenip Ahmet’i gözaltına alan Bulgar polisi, “deveştei olduğu halde niçin ülkesini terkettiğini”sormuş Ahmet de, “Dimitrov, niye terkettiyse, ben de onun için terkediyorum” demiş
Bir tek arkadaşıyla buluşmak ve onu Ankara’ya getirmek işin Erzurum’a gittiğini hatırlıyorum Üstelik ağır kış koşullarında, Doğu Ekspresi ile yola çıkmıştı Kendisine taksitle lacivert bir takım elbise almış, kravat takmıştı 30 saatlik yolculuktan sonra, arkadaşıyla buluşamayıp geri döndüğünde bile moralinde en küçük bir bozulma olmamış, yüzündeki gülümseme kaybolmamıştı
82-83′ün zor koşullarında, Karadeniz yöresinden bir itirafçının 80 sayfalık ifadesini okuduğunda bile hoşgörüsünü elden bırakmamış, sadece acıdığını söylemişti “Bu insanlara kızmamak gerektiğini, içinde bulundukları koşulları bilmediğimizi” söyleyip bizi sakinleştirmeye çalışırdı
Kırgerillası oluşturulan dönemde, tekrar yurtdışına çıkmasını isteyenlere yazdığı mektupta, “kesinlikle arkadaşlarını yalnız bırakamayacağını” belirtmişti Son ana kadar da bu tavrını sürdürdü”
Darbe sonrası, Devrimci Yol hareketinin ağır darbeler yediği dönemin ardından, Ankara ve İstanbul’da hareketin dışarda kalmış insanlarıyla ilişki kurmaya çalıştıysa da yeterli sonuç alamadı; bunun üzerine sahte pasaportla yurtdışına çıktı Almanya’ya karayoluyla gitmeyi düşünüyordu, ama Bulgar polisi, pasaportunun sahte olduğunu anladı ve Bulgaristan’da gözaltına alındı Olaya Almanya’dan müdahale edilmesi üzerine Bulgaristan’dan geçişine izin verildi Bir süre Almanya’da kaldıktan sonra, bir grup arkadaşıyla birlikte Filistin’e geçti Buradaki kamplarda askeri eğitimin yanısıra o sürecin önemli köşetaşlarından sayılan; devrimci hareketin toparlanması, Cunta’ya karşı mücadele, Türkiye, dünya, sosyalizm, demokrasi konulu tartışmalar içinde yer aldı Bu tartışmalar sonucunda belirlenen politikalar doğrultusunda arkadaşlarıyla birlikte Türkiye’ye girerek Karadeniz’den Malatya’ya uzanan kırsal alanda gerilla mücadelesi oluşturmaya çalıştı O dönemde gerçekleşen direnişin önderlerinden biriydi
Bir arkadaşı anlatıyor:
“Ahmet Pehlivan, bir çok olumlu özelliği bir arada taşıyan bir insandı Geleceğe olan umudunu hiç kaybetmemişti Bütün enerjisini, yaş***** harekete adamıştı Son derece mütevaziydi; kendinden bahsetmekten hoşlanmazdı Evli olduğunu bile çok kimse bilmezdi Bir dönem yurtdışına çıkmış olmaktan hep üzüntü duyardı, kalıp ne pahasına olursa olsun mücadele etmek gerektiğini düşünürdü Herkes ona “Hoca” derdi En büyük zevki balık tutmaktı Dağda iken küçük derelerde, ırmaklarda, sulara girer çıkar, hele birkaş kişiyi de heveslendirip suya soktuysa, saatlerce bağırış-çağırış içinde balık tutmaya uğraşırlardı Tuttuğu balıkları özenle temizler, kızartırdı, sonra oturulup hep birlikte yenirdi En önemli ilkesi, hiç bir koşulda teslim olmamaktı Nitekim olmadı da”
1984 Haziranı’nda Tokat-Sivas sınırında bir dağ köyünde Ayhan Gökvelioğluyla birlikte öldürüldü Operasyon güçleri köye geldiğinde arkadaşları ile toplantı halindeydiler
Sarıldıkları evden çatışarak çıktılar Önce Ahmet Pehlivan vuruldu, bir süre sonra da Ayhan Gökvelioğlu… Diğerleri; ölenlerin silahlarını da alarak kuşatmadan kurtuldular
Alıntı