Elektromanyetik Kirlilik ve Biz

20
EXE RANK

OttoMaNs* ;яeiz

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
20 Şub 2011
Mesajlar
32,869
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Web sitesi
www.netbilgini.com
OttoMaNs* ;яeiz
Teknoloji yaşamımızı bir yandan kolaylaştırırken bir yandan da tehdit eder hale geldi.
Teknolojiyi hayatınızın her alanında kullanıyor ve vazgeçemiyorsanız, etkileri hakkında bilgi sahibi olmaya ve maruziyetinizi azaltmaya çalışın…
Teknolojik aletler her geçen gün yaşamımıza biraz daha giriyor. Alarmlı saatler, cep telefonları, telsiz telefon sistemleri, ev ve ofislerimizde kullandığımız bilgisayarlar, mikrodalga fırınlar, çanak antenler, televizyon ve radyolar, evde ve işyerlerinde kullandığımız elektrikli cihazlar artık modern yaşamımızın birer parçası oldu. Bir çok alanda kullandığımız bu teknolojik aletler yaydıkları elektromanyetik enerji ile bir yandan yaşam standardımızı yükseltirken yanında bir çok kısa dönem etkilerini ve uzun dönem sonra görülebilecek risk olasılıklarını getiriyor. Eğer bu aletlerden vazgeçemiyorsanız, sağlığınıza olası etkileri hakkında bilgi sahibi olmaya çalışarak ve kullanımınızı sınırlayarak en azından kendinizi ve çocuklarınızı koruyabilirsiniz.
Sağlımızı tehdit eden bu elektromanyetik kirlenmeyle ilgili Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı’nda “Ulusal Non-İyonizan Radyasyondan Korunma Merkezi – UNRK” kuruluyor. Elektromanyetik Alan kaynakları, biyolojik etkileri, ulusal ve uluslararası elektromanyetik alan standartları ile ilgili gerekli donanımlara sahip olarak kurulan Merkez aynı zamanda elektromanyetik alan ölçümleri yapacak ve danışmanlık hizmeti verecek. Merkez kuruluş çalışmalarını yürüten Dünya Sağlık Örgütü Elektromanyetik Alanlar Uluslararası Danışma Komitesi Türkiye üyesi ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Nesrin Seyhan her geçen gün yaşamımıza daha çok giren elektromanyetik kirliliğe dikkat çekti.
Elektromanyetik Kirlilik Artıyor…
Elektromanyetik alanları etrafımızdaki tüm akım taşıyan kablolar, elektrikli aletler, yüksek gerilim hatları, televizyonlar ve bilgisayarlar, radyo ve televizyon vericileri, mikrodalga fırınlar, mobil telefonlar, uydu antenleri ve vericiler… olarak tanımlayan Prof. Dr. Seyhan şunları söyledi;
“Sağlık alanında, güvenlik sistemlerinde, günlük yaşamlarımızda evlerimizde ve ofislerimizde yaşamımızı kolaylaştırıp konfor sağlamaları ile Elektromanyetik enerjilere bağlı duruma geldik. Fakat bu yaygın kullanımları yanında elektromanyetik alanların canlı organizmayı etkilemesi gibi bir faturayı da ödüyoruz. Elektromanyetik enerjinin kullanımı hızla artarken bizler de her geçen gün daha fazla elektromanyetik alana maruz kalıyoruz. Yani elektromanyetik kirlilik artıyor.”
Dünya Çapında Önlemler Alınıyor
Dünya genelinde bu alanda yapılan bilimsel araştırmaların son 20 yılda hızla arttığını belirten Dr. Seyhan, ABD’nin elektromanyetik alanların halk sağlığına olumsuz etkilerini 1900′lerin en önemli çevre problemlerinden biri olarak kabul ettiğini belirtti. Gazi Biyofizik Anabilim Dalı’nın 11 Kasım 1999 tarihinde düzenlediği “Elektromanyetik Kirlilik Etkileri Sempozyumu” ile konunun ilk defa Türkiye’de gündeme geldiğini belirten Prof. Dr. Seyhan, yasal koruma önlemlerinin 10 kHz – 60 GHz frekans aralığında genel toplum için mevcut olduğunu, ancak çalışanlar için Türkiye standardının henüz oluşmadığını belirtti. Ayrıca Yüksek Gerilim Hatları gibi düşük frekanslar ile solaryum cihazlarında kullanılmakta olan Ultra-Viole (Morötesi) radyasyon ile ilgili Türkiye standartlarının da henüz olmadığını, bu radyasyon kaynaklarına ilişkin standart çalışmalarının, UNRK kurulum çalışmalarıyla beraber halen sürdüğünü söyledi.
Cep telefonu kullanımı, yüksek gerilim hattı ve baz istasyonu kurulmasındaki hızlı artışın kan beyin bariyeri geçirgenliğinde artış, mikrodalga işitme etkisi (kulak çınlaması vb.), çocuklarda öğrenme bozukluğu, insanlarda konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, çocuklarda lösemi eğiliminde artış dahil olmak üzere sağlığa olumsuz etkilerine dikkat çeken Prof. Dr. Seyhan dünya çapında alınan önlemleri şöyle anlattı;
“Bu artış karşısında Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 1996 yılında 10 yıl sürecek olan ve 44 ülkenin katıldığı Uluslararası Elektromanyetik Alanlar Projesi’ni başlattı. Bu projeyi aralarında EC, ILO, NATO’nun da bulunduğu 8 Uluslararası kuruluş ile 8 Araştırma Laboratuarı ve Merkezi destekliyor. Türkiye’de 1999 yılında bu projeye Gazi Biyofizik aracılığı ile 45. ülke olarak dahil oldu.”
Dr. Seyhan 2001 yılından itibaren Dünya Sağlık Örgütü – Elektromanyetik Alan Projesi (WHO_EMF Project) Uluslararası Danışma Komitesi (International Advisory Committee – IAC) üyeliğini yürütmektedir. Komite her yıl Cenevre’de toplanarak Elektromanyetik (EM) Alan araştırmalarının sonuçlarını değerlendirmekte ve EM Alanların sağlığa etkilerini tartışarak görüş birliğine varılan konuları WHO web sayfalarında olarak yayınlamaktadır.
“WHO EMF 9th International Advisory Committee Meeting – WHO EM Alanlar 9. Danışma Komitesi Toplantısı” Dr. Seyhan’ın önerisi ile ilk defa Cenevre dışında, 7-8 Haziran 2004 tarihinde İstanbul’da yapılacaktır. Toplantının ev sahipliğini Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı üstlenmiştir. Dr. Seyhan 9-11 Haziran 2004 tarihlerinde yine İstanbul’da WHO ile birlikte dünyada ilk defa “WHO Workshop : Sensitivity of Children to EMF Exposure – Çocukların EM Alanlara Hassasiyeti” başlıklı Çalıştay’ı düze
lemektedir. Elektromanyetik Alanların Çocuklara Etkileri ve Biyolojik Etkilerini araştıran 200’den fazla uluslararası bilim insanının toplantıya katılımı beklenmektedir.
Toplantılarla ilgili bilgiler WHO’nun,
WHO | 9th International Advisory Committee (IAC) Meeting ve
WHO | WHO Workshop</br>Sensitivity of Children to EMF Exposure
web sitelerinde yer almıştır.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı ilgilenenlerin Dünya’da ilk defa düzenlenecek olan “Çocukların EM Alanlara Hassasiyeti (WHO Workshop: Sensitivity of Children to EMF Exposure)” toplantısına katılımını bekliyor.
Vazgeçemiyorsanız Korunun
Elektromanyetik kirlenmeden korunma yöntemlerini de anlatan Nesrin Seyhan özellikle cep telefonlarından korunma yöntemlerine dikkat çekti. Gerekmedikçe cep telefonu kullanılmaması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Seyhan, “Cep telefonu kullanmadığınız sürece kapalı tutun. Açıkken üzerinizde bulundurmamaya ve kendinizden en uzak mesafede tutmaya özen gösterin. Tercihen 1 m mesafeden kulaklıkla konuşun. Kalp üstünde, bel ve göğüste bulundurmayın. Günlük konuşma sürenizin 10 dakikayı geçmemesine dikkat edin” önerilerinde bulundu. 16 yaş altındaki çocukların cep telefonu kullanmamaları gerektiğini vurgulayan Seyhan, gerekçelerini şöyle anlattı;
“Cep telefonu kullanımının beyin aktivitesinde etkili olduğu gösteren çalışmalar vardır. Çocuklarda, 16 yaşa kadar, sinir sistemi ve başın gelişimine devam ediyor olması dolayısıyla, çocukların ve gençlerin yetişkinlerden daha çok risk altında
olduğu bir gerçektir. Bu nedenle 16 yaş altındaki çocukların cep telefonu kullanmaları önerilmemektedir.”
Bazı insanların elektromanyetik alanlara diğerlerinden daha hassas olduğunu belirten Dr. Seyhan şunları söyledi;
“Bu kimselerde bilgisayar monitörlerine ve diğer elektrikle çalışan aletlere karşı aşırı hassasiyet oluşabilir ve boğazda kuruluk hissi, gözde problemler, ağrı ve görme bozukluğu, baş ağrısı, alerji, uykusuzluk, seslere karşı hassasiyet, işitme zorluğu, yorgunluk reaksiyonlar açığa çıkabilir.
Diğer Önlemler
· Elektrikli aletleri kendinizden mümkün olduğunca uzakta çalıştırmaya özen gösterin.
· Düşük radyasyonlu bilgisayar ekranı kullanmaya özen gösterin ya da ekran filtresi kullanın, mümkünse LCD ekran tercih edin.
· Ekonomik (halojen ve floresan) lambaları okuma lambası olarak kullanmayın.
· Dinlendirici bir uykuya geçmek için en ideal koşul yatak odasında TV ve radyo bulunmamasıdır.
· Yatağınızı elektromanyetik alanlardan olabildiğince uzağa koyun.
· Elektrikli battaniye kullanmayın yada yatmadan önce battaniyeyi ısıtıp, sonra fişten çekerek kullanın.
· Diz üstü bilgisayarlar (LCD ekran) şarjlı kullanıldığında düşük elektromanyetik alana sahiptir.
· Saç kurutma makinasının manyetik alanı yüksektir bu nedenle, sürekli kullanmak yerine aralıklarla kısa süreli kullanın. Uyku düzeninizin bozulmaması için yatarken kullanmamayı tercih edin.
· Evinizdeki ve işyerinizdeki elektrik ve manyetik alanları ölçtürün.
· Mikrodalga fırın çalışırken en az 1 m’ den uzakta durun. Gerekmedikçe kullanmayın.
· Fotokopi makinelerinden (yüksek manyetik alan) en az 50 cm uzakta durun.
· Elektrikli tıraş makinesini şarjlı kullanmayı tercih edin.
· TV ekranlarından (ön ve arkasından) en az 2 m uzakta bulunun.
Prof.Dr. Nesrin Seyhan (Gazi Üniversitesi - Tıp Fakültesi - Biofizik Ana Bilim Dalı Başkanı)
Kaynak: emkmainpage
 
Geri
Üst