Erdoğan: Kurumlarla çatışmayacağız.

0
EXE RANK

Successful

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
29 Ocak 2010
Mesajlar
301
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Web sitesi
cevdetsarac.wordpress.com
Successful
''Yani devletin kurumlarını gaza getirmeye, bizim devletin kurumlarıyla çatışma içine girmemizi arzu edenler var. Yani biz Silahlı Kuvvetlerimiz ile şöyle bir güleryüzlü olarak oturup konuştuğumuzda, 'Aa, burada bir şey var.' Polisimizle şöyle oturup dertleştiğimizde, aynı sofrada bir yemeği paylaştığımızda 'Hayırdır ya, bir gelişme mi var? Böyle olmaması lazım' gibi yaklaşımlar var. Bunları anlamak mümkün değil. Niye rahatsız oluyorsunuz? Bu ülkenin bütün kurumları bir ve beraber. Bu ülke demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak daha ileri seviyelere ulaşmayı, yaklaşmayı amaç edinmemeli mi? Bundan niye rahatsız oluyorsunuz? Ama biz onlar kadar sorumsuz davranamayız. Çünkü biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz. Hassas olmak, sağduyulu olmak, serinkanlı davranmak durumundayız. Milletimizin kazanımlarını, ülkemizin selametini hassas bir şekilde korumak, gözetmek durumundayız. Bizim hassasiyetimizi; AK Parti'nin iktidarını sürdürmekle izah etmek, son derece yanlış olur. Bizim hassasiyetimiz, milli iradenin, demokrasinin, hukukun kurumsallaşmasına, sistemin çağdaş standartlarına ulaşmasına yöneliktir. Bu bir koltuk kavgası değildir, bu bir demokrasi ve hukuk mücadelesidir, bu kişisel bir ikbal mücadelesi değildir. Bu, Türkiye'yi aydınlık geleceğe ulaştırma, Türk milletinin hak ve hukukunu geliştirme mücadelesidir. Biz aynı hassasiyeti, aynı soğukkanlılığı siyaset alanlarında görmek istiyoruz. ''

''BAYKAL'IN TAVRI TARİHE KARANLIK BİR LEKE OLARAK KAZINACAK''

Erdoğan, tüm bu ve benzeri iddialar karşısında CHP Lideri Baykal'ın takındığı tavrın, ''tarihe karanlık bir leke olarak kazınacağını, asla unutulmayacağını ve siyaset tarzlarına konu olacağını'' belirterek, şunları kaydetti:

''Gerek 'Ergenekon' davası konusunda, gerek darbe iddiaları konusunda, Sayın Baykal'ın kullandığı şu tanımlamaları affınıza sığınarak burada hatırlatmak isterim; 'skandal, fiyasko, safsata, tuzak, pusu, intikam operasyonu, Cumhuriyet ile hesaplaşma, abuk subuk işler, deli saçması, masal bunlar, geri zekalıların bile inanmayacağı şeyler, Aşk-ı Memnu dizisi...' Bu sıfatlar ve tanımlamalar niçin kullanılıyor? Çete iddiaları niçin kullanılıyor? Yargıda olan bir dava için kullanılıyor, darbe iddiaları için kullanılıyor. Biliyorsunuz, bununla da kalmadı, çok daha ileri gitti ve çetelerin avukatı olduğunu ilan etti. Arkadaşları gidip mahkemede avukatların sıralarında duruşma izledi. Danıştaya saldıran, orada cinayet işleyen saldırganın savunulduğu tarafta, CHP'nin ne işi var? Her fırsatta 'Atatürk'ün Partisiyiz' diye övünüyorlar. Madem öyle, Atatürk'ün partisini o sıralara taşımaya ne hakkınız var? Evet, Türkiye tarihi bir dönüm noktasında bulunuyor ve hiç kuşkunuz olmasın, tarih kimin, nerede durduğunu, neyi savunduğunu ve hangi tarafı tuttuğunu da mutlaka kaydedecektir.''

AK Parti Genel Başkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiç kimsenin doğuştan edindiği dili, rengi, etnik kökeni, din ve mezhep tercihleri dolayısıyla tehlike olarak görülemeyeceğini belirterek, ''(Bu Alevidir), 'bu Sünnidir', 'bu Türk'tür', 'bu Kürt'tür', 'bu Roman'dır', 'bu Müslümandır', 'bu Hristiyandır', 'bu Musevidir', 'başını örter', 'namaz kılar', 'alkol kullanır, vesairedir' diyerek, kimse ama kimse potansiyel suçlu ilan edilemez. Adının yanına da not düşülemez, fişlenemez, tehdit olarak görülemez'' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''Bizi mağdur rolü oynamakla itham edenlere buradan seslenmek istiyorum: AK Parti, hiç bir zaman mağdur rolü oynamadı, oynamamıştır, oynamayacaktır da. Tam tersine AK Parti, o eski siyasetçilerin yaptığını yapmamıştır. Sineye çekmemiş, başını öne eğmemiş, milletin de başını öne eğdirmemiştir'' diye konuştu.

Erdoğan, şunları söyledi:

''Bize yönelik hiç bir hukuk dışı girişim karşısında boynumuzu bükmedik. Ne dedik; 'Dik duracağız ama dikleşmeyeceğiz.' Biz yetkimizi milletten alıyoruz, millete karşı sorumluyuz. Milletin başını öne eğdirecek hiç bir girişimde AK Parti'yi bulamazsınız, bulamayacaksınız. Bakıyorsunuz, bir grup veya kesim çıkıyor, senaryonun ortaya çıkışı ile ilgili zamanlamayı eleştiriyor. Bir kesim çıkıyor, 'Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratıyorsunuz' diyor. Bir başkası çıkıyor, senaryonun oluşumundan gündeme gelişine kadar her aşamada AK Parti'yi itham ediyor. Bir başkası çıkıyor, 'niye üzerine gitmiyorsunuz?' diyerek bize gaz vermeye çalışıyor. Bir kısmı da çıkıyor, Hükümete tepeden tırnağa bindiriyor. Ama aynı kesimler sorunu görmekten, muhataplarını görmekten daha da kaçınıyor.''

Başbakan Erdoğan, her konuda ölçütlerinin demokrasi ve hukuk olduğunu belirtti. Bu ve benzeri meselelerde, AK Parti olarak hukukun üstünlüğünü her şeyin üzerinde tutmaya devam ettiklerine işaret eden Erdoğan, ''7 yıl boyunca bunu yaptık, bundan sonra da yapacağımız budur'' dedi.

''10 YIL ÖNCE, 'FERMAN BUYURDUNUZ EFENDİM' DİYORDUNUZ''

Kurumları yıpratmanın hiç kimsenin haddi olmadığını ve bunu yapmaya yürütme olarak izin vermeyeceklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

''Ancak, yanlış yapanların hoş görülmesine, yanlışlığın yok sayılmasına da fırsat vermeyiz, vermemeliyiz. Kurumlarımızın dışarıdan yıpratılmaması konusunda ne kadar hassas isek, içeriden yıpratılmaması noktasında da aynı hassasiyeti taşıyoruz. Ne dışarıdan ne içeriden hiç kimse kurumlarımızın saygınlığını zedeleme hakkını kendinde göremez, görmemeli. Belli kişilerin yaptıkları yanlışları bahane ederek, kurumlarımızı top ateşine tutmak ne kadar yanlışsa, yapılan yanlışları görmezden gelmek de o kadar yanlıştır o kadar zarar vericidir. Herkes hukuka, hukuki süreçlere saygı duymak, sabırla adaletin tecelli etmesini, gerçeklerin ortaya çıkmasını beklemek durumundadır.

Bakın, geçen hafta çeşitli vesilelerle ifade ettim. Hiç kimse doğuştan edindiği dili, rengi, etnik kökeni, din ve mezhep tercihleri dolayısıyla suçlu addedilemez, cezalandırılamaz, tehlike olarak görülemez. Tehdit ve tehlike; hukuka, Anayasal düzene karşı oluşan somut riskler ve girişimlerle belirlenir. 'Bu Alevidir', 'bu Sünnidir', 'bu Türk'tür', 'bu Kürt'tür', 'bu Roman'dır', 'Bu Müslümandır', 'bu Hristiyandır', 'bu Musevidir', 'başını örter', 'namaz kılar', 'alkol kullanır, vesairedir' diyerek, kimse ama kimse potansiyel suçlu ilan edilemez. Adının yanına da not düşülemez, fişlenemez, tehdit olarak görülemez. Eğer bu özelikleri taşıyan kişiler illegal faaliyetlerde bulunur, Anayasal nizama karşı somut bir karşıtlık içine girerlerse, ancak o zaman hukuk çerçevesinde değerlendirmeye alınırlar. Türkiye, bir hukuk devletidir. Devlet karşısında olduğu gibi hukuk karşısında da hiç kimsenin diğerine karşı ayrıcalığı yoktur, olamaz. Suç işleyen bağımsız mahkemelerde yargılanır ve cezasını alır. Elbette suçu önleme mekanizmaları olacak, elbette istihbarat faaliyetleri olacak. Ama bu, hukuku çiğneyerek, insan onurunu ve haklarını çiğneyerek, hele hele kendi vatandaşını potansiyel tehdit olarak görerek yürütülemez. Bu konuda geçmişte yanlışlar yapılmış olması, bunu teamül haline getiremez, geleneksel bir yöntem haline asla getiremez. 'Neden bugün, neden şimdi, neden 7 yıl beklediniz?' diye soranlara da diyorum ki Türkiye, bu demokratik olgunluğa ancak bugün ulaşmıştır. Şartlar bugün oluşmuştur, buraya kolay gelmedik. Onun için bugün bu konuları ele alıyoruz. Ama bunu yazan ve çizenlere de ayrıca söylüyorum; 10 yıl öncesine bir gidelim, bakalım, 10 yıl öncesinde köşende böyle yazı yazabiliyor muydun? Var mıydı böyle bir şey? 'Ferman buyurdunuz efendim' diyordunuz. O günlerinizi çok iyi biliyoruz.''

''SÜREÇ, KURUMLARIMIZLA İŞBİRLİĞİ İÇİNDE YÜRÜYOR''

Başbakan Erdoğan, muhalefet partilerinin, en başından itibaren, ''hesaplaşma, intikam, kurumlararası çatışma gibi'' asılsız, mesnetsiz kavramlarla kışkırttıkları sürecin, tam tersine 72,5 milyon vatandaşın tamamı için ortaya konulan kararlı bir demokratikleşme mücadelesi olduğunu söyledi.

''Muhalefetin bu sürecin ne kadar dışında kalırsa kalsın, kurumlarda bu noktada tam bir iradenin mevcut olduğunu'' gördüğünü kaydeden Erdoğan, ''Bu süreç, altını çizerek ifade ediyorum; kurumlarımızla işbirliği ve iletişim, koordinasyon içinde yürüyor'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün medeni bir şekilde, yapıcı bir üslupla, kırmadan, dökmeden, korkmadan, çekinmeden Türkiye'nin tabu sayılan meselelerini konuştuklarını ifade ederek, demokratik açılım süreci adı altında; ülkenin her kesiminin sorununu masaya yatırdıklarını, milli birlik ve kardeşlik projesini hayata geçirmeye çalıştıklarını bildirdi.

''Kürt, Roman meselesini konuşuyoruz, Alevi çalıştaylarını bitirdik. Terörü en geniş anlamıyla tartışıyoruz'' diyen Erdoğan, ülkedeki azınlıkların sorunlarını konuştuklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, ekonomik sorunları doğu-batı, güney-kuzey ayrımı yapmaksızın masaya yatırdıklarını kaydetti.
 
Paylaşım için tşkler.
 
Geri
Üst