20
EXE RANK
`korkunc` `FENA`
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 6 Kas 2010
- Mesajlar
- 28,252
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 33
Arda Turan'ın Bükreş'e uzanan zafer hikayesinde kritik rol oynayan Ersun Yanal ve Suat Kaya ile Fatih Şamlıoğlu dikkat çeken bir söyleşi yaptı.
Türk futbolunun son dönemde yetiştirdiği en büyük yıldızlardan biri olan Arda Turan, Galatasaray'a sancılı vedasının ardından Atletico Madrid ile Avrupa'nın iki numaralı kupasına uzandı.
Atletico Madrid'e transfer olduğu günden bu yana ortaya koyduğu başarılı performansın yanı sıra takım arkadaşları ile de olan ilişkileriyle kısa bir süre içerisinde Vicente Calderon sakinlerine kendisini kabul ettirmeyi başaran Arda Turan, şike ve teşvik iddiaları, kavgaları içerisinde yok olmaya doğru sürüklenen Türk futbolunda bir kez daha tüm düşünceleri sorgulatmaya zorladı birilerini (!).
11 yıl önce Gheorghe Hagi'nin attığı gole 7.32'lik kalenin arkasında sevinen o küçük çocuk, bu kez 11 yıl sonra o golüne çılgınlar gibi sevindiği Gheorghe Hagi'nin memleketinde UEFA Kupası'nı havaya kaldırdı. Arda Turan'ın Bükreş'e uzanan zafer hikayesinde kritik rol oynayan Ersun Yanal ve Suat Kaya ile Sporx.com Yayın Yönetmeni Fatih Şamlıoğlu kısa bir söyleşi gerçekleştirdi.
Galatasaray Altyapısı'nda 2.5 yıl boyunca Arda Turan'ın teknik direktörlüğünü yapan ve yıldız futbolcunun gelişiminin her anına tanıklık eden Suat Kaya'nın şu sözleri söyleşiye damga vurdu. "Bundan tam 12 yıl önce o kupayı biz kaldırmıştık, şimdi yeniden bir Türk futbolcunun o kupaya uzanması gözlerimizi dolduruyor."
Arda'nın kariyerinin kırılma anının baş aktörlerinden biri olan Ersun Yanal ise, yıldız futbolcunun bu günlere gelmesinde sadece yeteneklerinin değil kişisel özelliklerinin de büyük bir rol oynadığını dile getirdi.
ERSUN YANAL:
"Arda Turan, İspanya'da kolay kolay elde edilemeyecek bir başarı yakaldı. Başarı olunca herkes bu başarıda bir emeği olduğunu söyler, bunu sahiplenmeye çalışır. Ancak Arda'nın bu başarısı sadece futbol yetenekleri ile alakalı değil. Türkiye'de genç futbolcuları yetiştirmek ve bu genç oyuncuların arkasında durmak kolay iş değil. Arda'nın başarısı kişisel özellikleri ile alakalı ve bu özellikleri iyi analiz etmek gerekir. Arda, inanılmaz pozitif bir oyuncu ve çok kültürlü bir adam. Belki de en önemlisi kendisinin boyutlarını bilen biri. Arda'nın saptamaları da çok önemli. "Mesala falanca oyuncu çok yetenekli, bunu değerlendirelim" diye benimle bir kaç kez görüştü, burada hiçbir zaman egolarını ön plana çıkartmadı. Futbolda her şey para değil, Arda Türkiye'de çok daha fazla para kazanabilirdi ama vizyonu ile bir seçim yaptı, zoru seçti. Arda'nın kariyer gelişimi Türk futbolculara da örnek olacaktır. Arda'yı canı gönülden tebrik ediyorum"
SUAT KAYA:
"Arda Turan PAF Takım'dayken bütün zorluklara göğüs gerdi, çocukluğundan beri her zaman çevresindeki insanlar tarafından çok sevilirdi. Sadece futbolcu olarak değil, kişilik olarak da mükemmel bir insandır. Galatasaray'dan Manisaspor'a kiralık verildiği zaman Manisa'da da müthiş işler yaptı. Hatta, Manisa'dayken Galatasaray'a karşı da sezonun en iyi futbolunu oynadı. Daha sonra tekrar Galatasaray döndü ve kısa bir süre içerisinde A Takım'a yükseldi ve düzenli olarak forma giymeye başladı. O gün ne bizim için ne de Arda için unutulmaz bir gündü. Atletico Madrid macerasında ise Arda, doğru olanı ve gerekeni yaptı. Türkiye'de çok fazla yıprandı. Atletico'da iki teknik adam değişti ancak Arda kadrodaki yerini kaybetmedi. Ondan tam 12 yıl önce UEFA Kupası'nı kaldıran biri olarak Arda ile inanılmaz gurur duydum. Arda, daha büyük takımlara gidecektir; bu durum gün gibi aşikar."
YORUM - YAZI: Fatih ŞAMLIOĞLU
Zordur bizim ülkemizde yıldız olmak. Çok yıpranır insan, yorulur, bıkar, kaçar, soyutlar hayattan kendisini. Sürekli ispatlamak ister yetilerini ve sürekli yenileme misyonu yüklenir zoraki bir şekilde insanın sırtına.
Örnek olma, ders verme, yol gösterme gibi sorumlulukları da vardı aynı zamanda bu mertebenin. 'Yıldız', çok kazanır, kazansa bile 'paçoz' giyinmesi beklenir, arabayla değil bisiklet ile gitmesi istenir gideceği yere, otobüse binmesi istenir ondan, E-52'ye.
Giydiği ceket sorgulanır, ayakkabısının markası kurcalanır, parası merak edilir, sosyal statüsü masaya yatırılır, o sosyal statüyü verenler tarafından. Bizim yıldız yaratma sevdamız hiç bitmez. Parlatırız hep, cilalarız sonra... Sonrası yok işte. Barcelona'da Messi olmak kadar kolay değildir Türkiye'de Arda olmak.
Top toplayıcılık serüveni ile başlayan bir hayat hikayesinin, 20 milyonu aşkın insanın ateşini iliklerine kadar hissettiği bir takımda kaptanlık pazubandını koluna takmak kolay değildir; o parçalı formayı giymek de, Metin Oktay ütopyasının dayanılmaz ağırlığını taşımak da... Bir Arda Turan yarattık; yıldız yaratmaya alışık olmadığımız toplumda.
Müthiş yeteneğine ek olarak sevimli, sempatik ve samimi görüntüleriyle kalbimize işledik Arda'yı. Gel Arda, git Arda, goller attı Arda, asistler yaptı, biraz daha Avrupa yöneltti bizim düşüncelerimizi, kıyaslarımızı. Hep iyiken sevdik biz onu, hep iyiken destek verdik. Biraz sendeledi mi, başladık yine avuclarımızı ovalamaya. Neden' Çünkü biz, bu topraklarda yıldız yetiştiremediğimiz için yıldız yönetmesini bilmiyoruz.
Ne Maradona gibi "Benim veliahtım Messi, Agüero"; ne de Pele gibi "Benim veliahtım Robinho, Adu" diyerek insanları etki altına alabilecek isimlerimiz, efsanelerimiz var. Ne, Arda'nın futbol kalitesini yükseltebilecek eleştiriler yapacak basın mensuplarımız var, ne de Arda'yı doğru kullanabilecek, yönetebilecek futbol yöneticilerimiz. Ve Arda artık yok! O meşhur ceketini, ayakkabısını, masum bir ilişki yaşadığı sevgilisini, günlerce çarşaf çarşaf gazetelerin sütunlarını süsleyen sinema kapatma hikayelerini de o dert yüklü bavulana yükleyip Madrid'in yolunu tuttu.
Türkiye'den bir Arda Turan geldi, geçti. Bizim topraklarımızda hayat bulan, sempatik tavırları, dürüst ve dik durabilen kişiliği ile 25 yaşını her zaman sorgulatan o Arda var ya hani ondan bahsediyoruz.
Arda Turan adını her duyduğunuzda yüzünüz de hafif tebessüm belirmesini sadece bir tesadüf ile açıklayamazsınız. Etrafınıza bir bakın; ne kadar çok Arda adını taşıyan çoçuk var değil mi?
Arda'nın bir isim jenarasyonunun doğmasını sağlayan o özellikleri, kendi deyimiyle 'o koca kafası' ile sürekli dalga geçmesi ve bir klasik olan Sergen Yalçın, Hakan Şükür, Hasan Şaş taklitleri, renkleri bir tarafa bırakarak herkese kuçak açması Arda Turan'ın Vicente Calderon serüvenin parlayarak devam etmesinde en az iki ayağının o eşsiz büyüsü kadar önemli bir rol oynuyor.
Türk futbolunun son dönemde yetiştirdiği en büyük yıldızlardan biri olan Arda Turan, Galatasaray'a sancılı vedasının ardından Atletico Madrid ile Avrupa'nın iki numaralı kupasına uzandı.
Atletico Madrid'e transfer olduğu günden bu yana ortaya koyduğu başarılı performansın yanı sıra takım arkadaşları ile de olan ilişkileriyle kısa bir süre içerisinde Vicente Calderon sakinlerine kendisini kabul ettirmeyi başaran Arda Turan, şike ve teşvik iddiaları, kavgaları içerisinde yok olmaya doğru sürüklenen Türk futbolunda bir kez daha tüm düşünceleri sorgulatmaya zorladı birilerini (!).
11 yıl önce Gheorghe Hagi'nin attığı gole 7.32'lik kalenin arkasında sevinen o küçük çocuk, bu kez 11 yıl sonra o golüne çılgınlar gibi sevindiği Gheorghe Hagi'nin memleketinde UEFA Kupası'nı havaya kaldırdı. Arda Turan'ın Bükreş'e uzanan zafer hikayesinde kritik rol oynayan Ersun Yanal ve Suat Kaya ile Sporx.com Yayın Yönetmeni Fatih Şamlıoğlu kısa bir söyleşi gerçekleştirdi.
Galatasaray Altyapısı'nda 2.5 yıl boyunca Arda Turan'ın teknik direktörlüğünü yapan ve yıldız futbolcunun gelişiminin her anına tanıklık eden Suat Kaya'nın şu sözleri söyleşiye damga vurdu. "Bundan tam 12 yıl önce o kupayı biz kaldırmıştık, şimdi yeniden bir Türk futbolcunun o kupaya uzanması gözlerimizi dolduruyor."
Arda'nın kariyerinin kırılma anının baş aktörlerinden biri olan Ersun Yanal ise, yıldız futbolcunun bu günlere gelmesinde sadece yeteneklerinin değil kişisel özelliklerinin de büyük bir rol oynadığını dile getirdi.

ARDA İÇİN İKİ KADER ADAMI VE İKİ GÖRÜŞ
ERSUN YANAL:
"Arda Turan, İspanya'da kolay kolay elde edilemeyecek bir başarı yakaldı. Başarı olunca herkes bu başarıda bir emeği olduğunu söyler, bunu sahiplenmeye çalışır. Ancak Arda'nın bu başarısı sadece futbol yetenekleri ile alakalı değil. Türkiye'de genç futbolcuları yetiştirmek ve bu genç oyuncuların arkasında durmak kolay iş değil. Arda'nın başarısı kişisel özellikleri ile alakalı ve bu özellikleri iyi analiz etmek gerekir. Arda, inanılmaz pozitif bir oyuncu ve çok kültürlü bir adam. Belki de en önemlisi kendisinin boyutlarını bilen biri. Arda'nın saptamaları da çok önemli. "Mesala falanca oyuncu çok yetenekli, bunu değerlendirelim" diye benimle bir kaç kez görüştü, burada hiçbir zaman egolarını ön plana çıkartmadı. Futbolda her şey para değil, Arda Türkiye'de çok daha fazla para kazanabilirdi ama vizyonu ile bir seçim yaptı, zoru seçti. Arda'nın kariyer gelişimi Türk futbolculara da örnek olacaktır. Arda'yı canı gönülden tebrik ediyorum"
SUAT KAYA:
"Arda Turan PAF Takım'dayken bütün zorluklara göğüs gerdi, çocukluğundan beri her zaman çevresindeki insanlar tarafından çok sevilirdi. Sadece futbolcu olarak değil, kişilik olarak da mükemmel bir insandır. Galatasaray'dan Manisaspor'a kiralık verildiği zaman Manisa'da da müthiş işler yaptı. Hatta, Manisa'dayken Galatasaray'a karşı da sezonun en iyi futbolunu oynadı. Daha sonra tekrar Galatasaray döndü ve kısa bir süre içerisinde A Takım'a yükseldi ve düzenli olarak forma giymeye başladı. O gün ne bizim için ne de Arda için unutulmaz bir gündü. Atletico Madrid macerasında ise Arda, doğru olanı ve gerekeni yaptı. Türkiye'de çok fazla yıprandı. Atletico'da iki teknik adam değişti ancak Arda kadrodaki yerini kaybetmedi. Ondan tam 12 yıl önce UEFA Kupası'nı kaldıran biri olarak Arda ile inanılmaz gurur duydum. Arda, daha büyük takımlara gidecektir; bu durum gün gibi aşikar."

YORUM - YAZI: Fatih ŞAMLIOĞLU
Zordur bizim ülkemizde yıldız olmak. Çok yıpranır insan, yorulur, bıkar, kaçar, soyutlar hayattan kendisini. Sürekli ispatlamak ister yetilerini ve sürekli yenileme misyonu yüklenir zoraki bir şekilde insanın sırtına.
Örnek olma, ders verme, yol gösterme gibi sorumlulukları da vardı aynı zamanda bu mertebenin. 'Yıldız', çok kazanır, kazansa bile 'paçoz' giyinmesi beklenir, arabayla değil bisiklet ile gitmesi istenir gideceği yere, otobüse binmesi istenir ondan, E-52'ye.
Giydiği ceket sorgulanır, ayakkabısının markası kurcalanır, parası merak edilir, sosyal statüsü masaya yatırılır, o sosyal statüyü verenler tarafından. Bizim yıldız yaratma sevdamız hiç bitmez. Parlatırız hep, cilalarız sonra... Sonrası yok işte. Barcelona'da Messi olmak kadar kolay değildir Türkiye'de Arda olmak.
Top toplayıcılık serüveni ile başlayan bir hayat hikayesinin, 20 milyonu aşkın insanın ateşini iliklerine kadar hissettiği bir takımda kaptanlık pazubandını koluna takmak kolay değildir; o parçalı formayı giymek de, Metin Oktay ütopyasının dayanılmaz ağırlığını taşımak da... Bir Arda Turan yarattık; yıldız yaratmaya alışık olmadığımız toplumda.
Müthiş yeteneğine ek olarak sevimli, sempatik ve samimi görüntüleriyle kalbimize işledik Arda'yı. Gel Arda, git Arda, goller attı Arda, asistler yaptı, biraz daha Avrupa yöneltti bizim düşüncelerimizi, kıyaslarımızı. Hep iyiken sevdik biz onu, hep iyiken destek verdik. Biraz sendeledi mi, başladık yine avuclarımızı ovalamaya. Neden' Çünkü biz, bu topraklarda yıldız yetiştiremediğimiz için yıldız yönetmesini bilmiyoruz.
Ne Maradona gibi "Benim veliahtım Messi, Agüero"; ne de Pele gibi "Benim veliahtım Robinho, Adu" diyerek insanları etki altına alabilecek isimlerimiz, efsanelerimiz var. Ne, Arda'nın futbol kalitesini yükseltebilecek eleştiriler yapacak basın mensuplarımız var, ne de Arda'yı doğru kullanabilecek, yönetebilecek futbol yöneticilerimiz. Ve Arda artık yok! O meşhur ceketini, ayakkabısını, masum bir ilişki yaşadığı sevgilisini, günlerce çarşaf çarşaf gazetelerin sütunlarını süsleyen sinema kapatma hikayelerini de o dert yüklü bavulana yükleyip Madrid'in yolunu tuttu.
Türkiye'den bir Arda Turan geldi, geçti. Bizim topraklarımızda hayat bulan, sempatik tavırları, dürüst ve dik durabilen kişiliği ile 25 yaşını her zaman sorgulatan o Arda var ya hani ondan bahsediyoruz.
Arda Turan adını her duyduğunuzda yüzünüz de hafif tebessüm belirmesini sadece bir tesadüf ile açıklayamazsınız. Etrafınıza bir bakın; ne kadar çok Arda adını taşıyan çoçuk var değil mi?
Arda'nın bir isim jenarasyonunun doğmasını sağlayan o özellikleri, kendi deyimiyle 'o koca kafası' ile sürekli dalga geçmesi ve bir klasik olan Sergen Yalçın, Hakan Şükür, Hasan Şaş taklitleri, renkleri bir tarafa bırakarak herkese kuçak açması Arda Turan'ın Vicente Calderon serüvenin parlayarak devam etmesinde en az iki ayağının o eşsiz büyüsü kadar önemli bir rol oynuyor.
