Karışık Komik +18 Fıkralar.

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Almeria
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Okul Bitince

Delikanli okulu bitirdikten sonra müracaat ettigi magazada çalismak üzere ise kabul edilmis. Büyük bir sevinçle ertesi gün ise baslamak üzere magazaya gelmis. Magaza yöneticisi sevecen ve sicakkanli bir sekilde delikanliyi karsilayarak,

"Hosgeldin" diyerek ve delikanlinin eline bir süpürge tutusturarak, "ilk önce su süpürgeyle arka taraftaki raflarin altini temizleyiver" demis. Delikanli kizginligi yüzünden belli olacak sekilde;
"ben üniversite mezunuyum". Yönetici bunun üzerine bir adim geriye çekilerek,
"Özur dilerim, bilmiyordum. Süpürgeyi bana verirsen nasil temizlik yapman gerektigini gösteririm"
 
Akıllanmak

Hoca yolculuk sirasinda mola verip bir hana girer, bu sirada hana bir baska yolcu daha girer ve ikisi birden hancidan yiyecek bir seyler isterler. fakat hanci yiyecek olarak sadece bir balik oldugunu söyler ve bunu paylasmalarini önerir. bunun üzerine hoca;

-'ben baligin sadece basini yiyecem' der. Hanci bunun nedenini sorar, hoca da

-'Balik basi zekayi arttirir, balik basi yiyen insan akilli olur' der. bunun üzerine diger yolcu hemen atilir ve hocaya

-'Balik basini niye sen yiyeceksin, ben yemek istiyorum' der. Hoca da itiraz etmez ve baligin koca gövdesini hoca yer ve bir güzel karnini doyurur, diger yolcu ise sadece baligin basini yer ve sonra hocaya seslenir;

-'sen koca gövdeyi yedin, karnini doyurdun, ben sadece kafayi yedim aç kaldim' der. Hoca da bunun üzerine lafi yapistirir;

-'Bak nasil akillandin'
 
atışın Sırrı

Atesli bir köy çocugu sehrin en büyük marketinde ise basvurur. Dünyanin bu en büyük alisveris merkezinde her sey ama her sey satilmaktadir. Patron sorar :

- Daha önce hiç saticilik yaptin mi?

- Evet köyümde bu isi yaptim. Patronun gözü çocugu tutar :

- iyi, yarin basliyorsun.

Ertesi gün aksam olur ve patron çocugu karsisina alir ;

- Evet, bugün kaç satis yaptin??

- bir!

- Ne bir mi? Digerleri 20-30 satis yaptilar, Nasil bir? Kaç dolar tuttu peki?

- 320.334 USD dolari. Patron sasirir ve sorar:

- Nasil becerdin bunu?

- Adama basta küçük boy bir olta, sonra orta boy ve sonra da büyük boy bir olta sattim. Adama nerede balik tutacagini sordum. Kiyida diyince bir tekneye ihtiyaci oldugunu söyledim. tekne bölümüne indik ve çift motorlu, yelkenli, lüks bir yat sattim. Vosvosuyla bunu çekemeyecegini söyleyince son model 4x4 bir jeep sattim. Patron kendinden geçer:

- Ne diyorsun, bütün bunlari bir küçük olta almaya gelen adama mi sattin? Genç çocuk cevap verir :

- Yoo aslinda karisi icin bir tane orkid istemisti... ben de ona söyle dedim:" hafta sonun mahvolmus, sen en iyisi baliga git..."
 
Bizde Yaklaşıyoruz

Sultan Alparslan 27 bin askeriyle bizans topraklarinda ilerlerken, kesfe gönderdigi askerlerden biri huzuruna gelip telasla :

"300 bin kisilik düţman ordusu bize Dogru yaklasiyor" der.
Alparslan hiç önemsemeyerek söyle der :
"biz de onlara yaklasiyoruz.”
 
Kol

Genç avukat, hirsizlikla suçlanan müvekkilini hapis cezasindan ancak, yaratici bir savunma yaparak kurtarabilecegini biliyordu. Bu nedenle savunmasini, sözcüklere "dans ettirerek" yapmaya basladi.



· "Müvekkilim, arabanin camindan içeri yalnizca kolunu sokup çantayi almistir" dedi ve yargicin hukuka olan saygisini hedefleyerek sürdürdü konusmasini: "siz de takdir edersiniz ki, müvekkilimin kolu, müvekkilimin bizzat kendisi degildir" dedi ve görüsünü söyle sürdürdü: "Yalnizca bir kol tarafindan islenen bir suç icin, kisinin suçsuz öteki kolunu, bacaklarini ve bedeninin suçsuz tüm organlarini da cezalandirmis oluyorsunuz. Bu kararinizla, suçsuz organlari da hiç de hak etmedikleri bir cezaya çarptiriyorsunuz. " Genç avukat bu görüsünü açikladiktan sonra yargica sordu: "Bu davranisinizi, kisi hukukuna olan sayginizla nasil bagdastirabileceginizi açiklayabilir misiniz?" Yargiç, genç avukatin bu sözleri üzerine gülümsedi :



· "Peki, o zaman ben de kararimi ayni mantik dogrultusunda veriyorum ve müvekkilinizin, suçlu kolunu bir yil hapse mahkum ediyorum" dedi. Sonra da kararini, gülümseyerek tamamladi : "Müvekkiliniz isterse, hapsedilen koluna eslik edebilir."



Yargicin bu kararindan sonra gülme sirasi, yargilanmakta olan hirsiza gelmisti. Genç avukatinin yardimiyla takma kolunu çikartti, yargica teslim etti ve öteki kolunu avukatinin koluna sokarak mahkeme salonundan ayrildi.
 
Sınav Sorusu

Biyoloji dersinden yapilacak sinav icin siniftaki herkes acayip çalismis, notlar fotokopiler havada uçusmus. Daha sonra sinavin yapilacagi gün gitmisler bir de bakmislar, ortada kagit kalem yok sadece sira sira mikroskoplar. Hocada baslarinda bekliyorken demis ki, "Bu mikroskoplarda lam'da bir böcegin bacagi var, sinaviniz bacagindan böcegi tanimak" Tabi hemen itirazlar, ama fayda etmemis, hoca dedigi dedik. Ögrenciler mikroskoplarin basina geçmis. ama bir sey yapamiyorlar. En sonunda biri dayanamamis, kapiyi çarpip çikmis. Hoca arkasindan seslenmis :

''Kimsin ulan sen, kapiyi çarpip çikiyorsun?" Kapi hafifçe aralanmis ve bir bacak uzanmis :
"Tanisana hadi, tanisana kim oldugumu"
 
Yeni Hizmetçi

Adam evine telefon acar, telefonu yabanci bir bayan acar.Adam
karsidaki sesi duyunca sasirir, bayana sorar:

- "sen kimsin?" Kiz cevaplar:
- "Evin hizmetçisiyim."
- "iyi de bizim hizmetçimiz yok ki!"
- "Evin hanimi beni bu sabah ise aldi."
- "Ya. Öyle mi? ben de evin beyiyim. Hanimi cagirir misin?"
- "Haniminiz su an yatak odasinda kocasi sandigim bir adamla beraber."
Adam sasirir, sinirlenerek,
- "Elli bin dolar kazanmak istermisin?" Kiz,
- "Tabii ki isterim.Kim istemez..."
- "O zaman çekmeçedeki silahi al, yukari çikip o cadi ile o sümsük
herifi vur!"
Once ayak sesleri duyulur, sonra iki el silah sesi. Hizmetçi telefona
geri gelir:
- "Öldürdüm efendim, cesetleri ne yapayim?" Adam,
- "Cesetleri havuza at." Kadin duraklar:
- "ama burada havuz yok ki?" Adam bir süre düsünür ve cevap verir:
- "Orasi 112 43 44 degil mi?
- "Hayir!!!!!
- "Pardon! Yanlis numarayi aramisim!!!!!"
 
Haberi Yok

Adam hanimina dert yandi;
-Iflas ettikten sonra arkadaslarimin yarisi beni terketti.
-Peki öbür yarisi?.
-onlarin daha haberi yok..
 
Roman Yazmış

bir akil hastanesinde bir deli, öteki deliye:
- ben bir roman yazdim, al oku; bakalim begenecek misin, demis.
ve kendisine kalinca bir kitap vermis.
Öteki deli, bir hafta boyunca okumus romani. Sonunda arkadasi deliye:
- Romanin çok ilginç, demis; yalniz biraz kalabalik, çok isim var icinde.
Kitabi veren deli:
- Al, demis, ikinci cildini de oku.
ve kalinca bir kitap daha vermis.
Yine aradan bir zaman geçmis. Romanin ikinci cildini de alan deli:
- Bunu da okudum, demis; gerçekten çok ilginç ama, bu da çok kalabalik; çok isim var icinde...
O sirada akil hastanesinin doktoru gelmis üstlerine:
- verin bakayim, demis, o telefon rehberlerini. Ne zaman aldiniz bunlari; ben de kaç gündür onlari ariyordum.
 
Herkes Duymak Istediğini Duyar.

Kızılderili bir adamla beyaz adam cadde de yuruyorlar..
birden kizilderili adam beyaz adama:
cekirge sesi duyuyorum der.

fakat beyaz adam:
bu kadar kalabalik bir cadde de cekirge sesi duyman imkansiz,
yaniliyorsun der.

kizilderili usteler hayir duyuyorum der ..
daha sonra bir bahceye girerler ve gercekten orada cekirgeler
vardir beyaz adam sasirir ..
senin kulaklarin farkli der.
bu gurultude cekirge sesini duymak imkansiz der.
kizil derilide hayir benim kulaklarim diger insanlarin kulaklariyla ayni der.
normal kulaklara sahibim ben der..
beyaz adam israrla kulaklarinin farkli oldugunu soyler..

bunun uzerine kizilderili cebinden bir bozuk para cikarir
ve o parayi cadde uzerine atar para yuvarlanir
ve caddedeki herkes cebini yoklamaya baslar paranin
gittigi yone dogru bakarlar...

herkes duymak istedigi sesi duyar
ve o sesin pesinden gider...
 
Deli

Deli , kahveye girdiğinde soluk soluğadır. Boş bir masaya oturup ocağa seslenir;
- Bana bir çay !
Çay gelir, şekerleri atıp karıştırır. Garsonadan yine şeker ister. onları da atıp karıştırır, yeniden ister. Garson;
- Sekiz şeker koydunuz çaya, der şaşkın şaşkın,
- Koydum ama , işte görüyürsun, hepsi eriyor.
 
Meslek

birinci sınıfa başlayan çocuklara öğretmen, babalarının mesleklerini soruyordu :
-Söyle bakalım Tuna, baban ne iş yapıyor? Tuna :
-Otobüsleri kaldırıyor efendim, dedi. bir sıra önde oturan bir çocuk yanındaki arkadaşına yavaşça sordu:
-Pekiyi anlayamadım, neymiş babası? Arkadaşı büyük bir saflıkla cevap verdi:
-Vinç miş, vinç!
 
Ted Amca

Amerikada bir ilkokulda öğretmen çocuklara evde ders alınabilecek bir hikaye yaratmalarını, ertesi gün sınıfta okuyacaklarını söylemiş. Ertesi gün çocuklar hikayelerini anlatmaya başlamış. İlk sırada küçük Suzi varmış. Başlamış anlatmaya: bizim çiftliğimiz var. bir gün babamla yumurtaları topladık, bir sepete koyduk. Arabayla giderken bir tümsekten geçtik, sepet devrildi ve yumurtaların hepsi kırıldı." Öğretmen
- Güzel. Peki bu hikayeden alınacak ders nedir?
- Bütün yumurtaları aynı sepete koyma.
- Aferim çok güzel. Lily sıra sende.
Küçük Lily tahtaya kalkmış ve anlatmaya başlamış:
- bizim de bir çiftliğimiz var. Babam yumurtalardan civciv çıkması icin onları kuluçka makinesine koyar geçen hafta 12 yumurta koydu. 12 civcivi olacağını sanıyordu, ama sadece 8inden civciv çıktı.
- Eveeet. Peki burdan alınacak ders nedir?
- Yumurtadan çıkmamış tavukları sayma
- Aferim bu da çok güzel. Billy, sıra sende
Küçük Billy tahtaya kalkmış ve anlatmaya başlamış:
- Amcam Ted Vietnam Savaşına katılmıştı. bir gün helikopterle bir göreve giderken helikopter vurulmuş. Ted Amcam helikopter düşmeden elinde bir makinalı tüfek, bir kasatura ve bir şişe bira ile atlamayı başarmış. Paraşütüyle yere inerken yolda birayı içip bitirmiş. İnince mermisi bitene kadar makinalı tüfeğiyle 70 kişiyi haklamış. Sonra kasatura kırılana dek onunla 20 kişiyi halletmiş. Sonra da son 10 kişiyi de silahsız bitirmiş.
- Böyle korkunç bir hikayeden alınacak ne ders olabilir?
- İçerken Ted Amcama bulaşmayın...
 
3 Zarf

Şirkette eski genel müdür kovulmuş, yeni bir genel müdür atanmıştı. eski müdür görevi devrederken, yenisine tavsiyelerde bulundu ve 3 adet zarf verdi. Her biri numaralanmıştı. eski müdür yenisine ileride her başı sıkıştığında bir zarfı açmasını söyledi. ve yeni müdür işe başladı. Altı ay işler yolunda gitti. fakat sonra satışlar birdenbire düştü. Ne yapacağını bilemeyen yeni müdür, en sonunda 1. zarfı açtı. Zarfta şöyle yazıyordu:
- kendinden önceki müdürü suçla... yeni müdür hemen bir basın toplantısı ayarladı ve sorunlar icin kendinden önceki müdürün politikalarını suçladı. Basın ve borsa bu açıklamalara olumlu baktı, şirket hisseleri toparlandı, bu arada da satışlar düzeldi... İşler bir süre daha yolunda gitti. fakat sonra üretim sorunları çıktı. Önceki olaydan tecrübeli yeni müdür gecikmeden 2. zarfı açtı. zarfta şu yazıyordu:
- Şirketi yeniden organize et. yeni müdür reorganizasyonu uygulamaya koydu, sorun çözüldü. bir süre sonra işler yine bozuldu. yeni müdür koşa koşa gitti ve 3. zarfı açtı:
- 3 zarf hazırla...
 
büyülü Gol

bir zenci ormanda yürüyormuş. birden uzaktan gelen garip sesler işitmiş :
"Çan Lin Wang, Wung Çon Li..."
Sesin geldiği yöne doğru yürümeye başlamış. birkaç saniye sonra sesler yine duyulmuş :
"Po Mang Fu,Wong Ton Çi...".
Bu arada adam açık bir alana gelmiş, bir de bakmış ki mistik görünümlü bir göl var. Az ötede de bir Çinli duruyor. Hemen yanına gitmiş ve bu tuhaf seslerin ne olduğunu sormuş.
"Haaa" demiş çinli, "Bu göl büyülü. Eğer bir taş sektirirsen sana atalarının isimlerini söylüyor. Bak şimdi.." ve bir taş sektirmiş. Büyülü ses yine duyulmuş :
"Wu Lang Çing, Hung Wong Lu..."
Çinli Zenciye "Haydi sen de dene" demiş. Zenci bir taş almış ve sektirmiş ve ses duyulmuş:
- Şem Pan Ze
 
Öğrenci Yurdu

Üniversitede dönemin ilk gününde Rektör yeni gelenleri toplamış, üniversite kurallarını anlatırken sıra yurt olayına gelmiş. Rektor demiş ki
"- Kız yurtları erkek öğrenciler icin yasak bölge. Erkek yurtları da kız öğrenciler icin. Yasak bölgede yakalanan kişiye ilk seferinde 20 dolar ceza kesilecek. İkinci yakalanışında 60 dolar, üçüncü yakalanışında da 180 dolar ceza kesilecek. Sorusu olan var mı?"
Arka taraftan bir erkek öğrenci sesi:
- Sezonluk bilet ne kadar?
 
Denize Girmek Yasak.

bir grup İngiliz, Amerikan ve Türk gemiyle yolculuk ediyorlarmış. birden şiddetli bir fırtına kopmuş. Geminin batacağını anlayan kaptan hemen yolculara koşup gemiyi boşaltmalarını istemiş. fakat kimse buna inanmayarak kendini denize atmayı kabul etmemiş. bir süre sonra bütün yolcuların ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gören kaptan hemen bir tayfasını çağırmış. "Git bir de sen dene onları gemiden atlamaya ikna etmeyi" demiş. Tayfa gitmiş ve kısa bir süre sonra geri dönmüş. Kaptan merakla sormuş:
-Eee, noldu?
-Hepsi atladılar efendim.
Kaptan çok şaşırmış:
-Nasıl olur, daha demin kıllarını bile kıpırdatmamışlardı. Ne dedin onlara?
-Çok kolay. İngilizlere "sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan bir gemide olmamalılar" dedim.
Amerikalılara deniz suyunun insan vücudu icin çok faydalı olduğunu söyledim.
-Peki ya Türklere ne dedin?
-onlara da "Denize girmek yasak! " dedim.
 
Meraklı Deve

Genç deve annesine sormuş
-"Anne niye bizim ayaklarımız bu kadar büyük?"
Anne cevap vermiş:
-"Çölde kuma batmamak icin."
Genç deve tekrar sormuş:
-"Peki kipiklerimiz niye bu kadar gür.
Anne tekrar cevap vermiş:
-"Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye."
Merakı yatışmamış olan genç deve bir soru daha sormuş:
-"bizim niye hörgüçlerimiz var."
Anne deve sabırla yanıtlamış :
-"Çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek icin suyu hörgüçlerimizde depolarız."
Sonunda dayanamayan genç deve sormuş :
-"Peki bizim bu hayvanat bahçesinde ne işimiz var?"
 
Masum Şeytan

bir gün şeytan büyük bahçeli koskoca bir malikaneye girmiş. Merdivenleri çıkmış. bir kuzu görmüş. Kuzunun boynunda bir ip varmış. Şeytan ipi çıkarmadan sadece biraz gevşetmiş. Kuzu malikenenin önünde bulunan aynayı görmüş. Şaşırınca bir hamle yapıp aynayı kırmış. Çıkan gürültüye evin hizmetçisi gelmiş. sen naaptın? ben şimdi burayı nasıl temizliycem. Evin beyi bunu duyunca kesin beni kovar demiş ve kuzuya bir tekme atmış. Kuzu merdivenlerden düşünce ip yetmemiş ve kuzunun boynunu kesip onu öldürmüş. Bu sırada evin uşağı gelmiş. Neler olduğunu sormuş. Kadın anlatınca bunu nasıl yaparsın. Bey şimdi ikimizi de kovucak. O kuzu onun icin çok değerliydi demiş. ve hafifçe kadını itmiş. Kadın dengesini kaybetmiş ve merdivenlerden düşüp boynunu kırmış. Sesi duyunca evin hanımı gelmiş. olanları öğrenince sinirlenmiş. tam uşağı dövmek icin uşağa yaklaşırken uşak lütfen beni bağışlayın ve beni kovmayın diyerek diz çökmüş. Uşağın üstüne hızla gelen kadın ise ona çarpıp merdivenlerden yuvarlanmış ve ölmüş. Evin beyi gelip de olanları dinleyince belinden silah çekip uşağı vurmuş. Sonra kendi kendine eyvah ben ne yaptım? bir kuzu, aynanın kırılması ve sevmediğim karım icin elimi kana bulamaya, katil olmaya değermiydi? demiş ve silahı çekip bir kurşunda kendine sıkmış. Bütün bu olanları bir kenardan izleyen şeytansa sırıtarak "ben hiç bişey yapmadım ki. Sadece acıyarak kuzunun boynundaki ipi gevşettim, o kadar..." demiş...
 
Güvenilmez

Adamın biri gazetedeki iş ilanı üzerine gelmiş ve sırası gelince görüşmeye girmiş.
İş ilanında üniversite mezunu, iyi fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yazıyormuş.
- Hoşgeldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?
- Üniversite mezunu değilim.
- Öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.
- Yabancı dil bilmem.
- Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz.
- Pazarlama konusundan anlamam.
- O zaman niye geldiniz canım kardeşim ?
- Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.
 
Geri
Üst