11
EXE RANK
~TiM[e]-oVeR~
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 2 Kas 2008
- Mesajlar
- 11,101
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Web sitesi
- www.google.com
Manik depresyon
Manik depresif psikoz nedir?
Bu hastalık mani ve depresyon atakları ile karakterizedir. Hastanını duygulanımı mani dönemlerinde neşe, depresyon dönemlerinde umutsuzluk ve çökkünlükle karakterizedir. Ara dönemlerde kişi normale döner. Bazı hastalarda mani ve depresyon Bir kere manik atak geçirenlerin daha sonra atak geçirme ihtimali%90Manik atağın major depresyon öncesi/sonrası ortaya çıkma oranı%60-70Ataklar arasında normal işlevselliğine döenemeyen kitle%20-30
belirtileri bir arada görülürken, bazı hastalarda belirtiler hafif düzeydedir (hipomani).
Toplumda görülme sıklığı %1-2’dir. Kadınlar ve erkeklerde eşit oranlarda görülür. Hastalar ilk atağı genelde yirmi yaşlarında geçirirler ancak daha önce veya daha sonra da olabilir. Beş altı yaşlarında veya elli yaşından sonra ilk atağını geçiren hastalara da rastlanabilmektedir. Bazen ilk atak depresyondur, bu durumda tanı koymak zordur ve genelde gecikir. Hastalığın ortaya çıkışı sıklıkla kişinin meslek ve eş seçimi dönemine rastlar ve kısa sürede tanı konulup önlem alınmazsa kişinin hayatında önemli sekeller bırakır. Hastalık taşkınlık yani mani döneminde ise aşırı para harcama cinsel ilgi ve aktivitede artma ile kişiye ve aileye ciddi maddi ve manevi zararlar verir. Çökkünlük dönemleri ise diğer depresyonlara göre daha ağırdır ve intihar riski daha yüksektir.
Hastalığın belirtileri, süresi ve şiddeti kişiden kişiye değişir. Bazı hastalarda mani bazılarında ise depresyon daha baskındır. Bazen de mani ve depresyon eşit oranda görülür. Ataklar birkaç günden birkaç aya kadar değişir. Özellikle tedavi edilmediğinde uzun sürer. Hastalar yaşamları boyunca ortalama 10 atak geçirirler ancak bundan az veya fazla sayıda atak olabilir. Atak sayısı arttıkça ataklar arasındaki süre kısalır. Bir yıl içinde dört veya daha fazla sayıda atak olduğunda hızlı döngülü mani olarak adlandırılır.
Hastalık neden ortaya çıkar?
Pek çok rahatsızlıkta olduğu gibi bu hastalığın nedeni de tam olarak bilinememektedir. Diğer psikiyatrik hastalıklar içinde genetik geçişi en fazla olan rahatsızlık manidir. Hastaların %50’sinin anne veya babasında aynı hastalık olduğuı tespit edilmiştir. Tek yumurta ikizlerinden birinde mani olduğunda diğerinde mani görülme oranı %70 tir. Bu hastaların birinci derece yakınlarında mani ve depresyon görülme oranı normal topluma göre daha sıktır. Akrabalık derecesi azaldıkça risk azalmaktadır. Örneğin hastanın kuzeninin aynı hastalığa yakalanma riski kardeşine göre daha düşüktür.
Hastalığın beyindeki nörotransmitter dediğimiz maddelerin işlevlerinde bozulma ile ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Bilgisayarlı tomografi ve MRI tetkiklerinde bu hastalarda bazı değişiklikler gözlenmektedir ancak bu hastalığa özgü bir değişiklik tespit edilememiştir. Yine EEG bulguları da bir özellik göstermemektedir.
Doğum sonrası hastalığın aktive olması hormonal değişikliklerin de rolü olduğunu düşündürmektedir.
Uykusuzluğun mani atağı ile yakın ilişkisi vardır. Hastalar genelde ilk atağın uykusuzlukla başladığını ifade ederler.
Multiple skleroz, kafa travması veya epilepsi gibi bazı hastalıklarda mani de görülebilmektedir. Yine bazı ilaçlarda mani ortaya çıkarabilmektedir.
Mani belirtileri nelerdir?
Mani belirtileri şöyle özetlenebilir:
Hipomani belirtileri nelerdir?
Hipomani belirtileri, maniye göre daha hafiftir. Sıklıkla hastalık olarak görülmeyip gözden kaçabilir. Atak sırasında aşağıdaki belirtilerden üçünün bir arada bulunması gerekir:
Depresyon belirtileri nelerdir?
Mani hastalarında görülen depresyon belirtileri diğer depresyon ile aynıdır. Aradaki tek fark bu hastalarda depresyon ataklarından başka mani ataklarının da görülmesidir.
Hastalık nasıl tedavi edilir?
Hastalığın tedavisi iki aşamalıdır. Birinci aşamada var olan atak tedavi edilir. İkinci aşamada ise amaç tekrar atak geçirilmesini önlemektir. Atak sırasında hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gerekebilir.
Hastalığın en önemli özelliği koruyucu ilaç kullanımı ile atakların önlenebilmesidir. Bunun pek çok hasta için hayati önemi vardır. Her bir atak hastanın hayatında önemli izler bırakmaktadır. Okula devamsızlık nedeni ile okul başarısında düşme, aile içi sorunlar nedeni ile eşlerin arasının açılması veya boşanmalar, işini kaybetme, büyük borçlar altına girme görülebilmektedir. Hastalar yılda bir veya daha fazla sayıda atak geçiriyorsa koruma tedavisi gereklidir. Hastaların %60’ı lityum ile koruma tedavisine iyi yanıt verirler. Bu ilaçla koruma altınaalınamayan hastalarda başka ilaçlarla koruma denenmelidir. Bu ilaçların önemli özelliği belli kan seviyelerinde etkili olmalarıdır. Belli değerlerin altında olduğunda ilaçların koruyucu etkisi olmamakta, bu değerlerin üzerine çıkıldığında yan etkiler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bu ilaçların düzenli olarak kullanılması ve belli aralıklarla kan kontrollerinin yapılması şarttır. Bu hastalıktan dolayı ölüm depresyon ve buna bağlı intihar nedeniyledir. Koruyucu tedaviye devam ederek, bu risk azaltılabilir. İlaç tedavisine ilave olarak psikoterapi önemlidir. Düzenli ilaç kullanarak ve doktor kontrolünde kalarak hayatını normal şekilde sürdüren çok sayıdahasta vardır.
Kaynak: Uzm.Dr.Sibel Mercan

Manik depresif psikoz nedir?
Bu hastalık mani ve depresyon atakları ile karakterizedir. Hastanını duygulanımı mani dönemlerinde neşe, depresyon dönemlerinde umutsuzluk ve çökkünlükle karakterizedir. Ara dönemlerde kişi normale döner. Bazı hastalarda mani ve depresyon Bir kere manik atak geçirenlerin daha sonra atak geçirme ihtimali%90Manik atağın major depresyon öncesi/sonrası ortaya çıkma oranı%60-70Ataklar arasında normal işlevselliğine döenemeyen kitle%20-30
belirtileri bir arada görülürken, bazı hastalarda belirtiler hafif düzeydedir (hipomani).
Toplumda görülme sıklığı %1-2’dir. Kadınlar ve erkeklerde eşit oranlarda görülür. Hastalar ilk atağı genelde yirmi yaşlarında geçirirler ancak daha önce veya daha sonra da olabilir. Beş altı yaşlarında veya elli yaşından sonra ilk atağını geçiren hastalara da rastlanabilmektedir. Bazen ilk atak depresyondur, bu durumda tanı koymak zordur ve genelde gecikir. Hastalığın ortaya çıkışı sıklıkla kişinin meslek ve eş seçimi dönemine rastlar ve kısa sürede tanı konulup önlem alınmazsa kişinin hayatında önemli sekeller bırakır. Hastalık taşkınlık yani mani döneminde ise aşırı para harcama cinsel ilgi ve aktivitede artma ile kişiye ve aileye ciddi maddi ve manevi zararlar verir. Çökkünlük dönemleri ise diğer depresyonlara göre daha ağırdır ve intihar riski daha yüksektir.
Hastalığın belirtileri, süresi ve şiddeti kişiden kişiye değişir. Bazı hastalarda mani bazılarında ise depresyon daha baskındır. Bazen de mani ve depresyon eşit oranda görülür. Ataklar birkaç günden birkaç aya kadar değişir. Özellikle tedavi edilmediğinde uzun sürer. Hastalar yaşamları boyunca ortalama 10 atak geçirirler ancak bundan az veya fazla sayıda atak olabilir. Atak sayısı arttıkça ataklar arasındaki süre kısalır. Bir yıl içinde dört veya daha fazla sayıda atak olduğunda hızlı döngülü mani olarak adlandırılır.
Hastalık neden ortaya çıkar?
Pek çok rahatsızlıkta olduğu gibi bu hastalığın nedeni de tam olarak bilinememektedir. Diğer psikiyatrik hastalıklar içinde genetik geçişi en fazla olan rahatsızlık manidir. Hastaların %50’sinin anne veya babasında aynı hastalık olduğuı tespit edilmiştir. Tek yumurta ikizlerinden birinde mani olduğunda diğerinde mani görülme oranı %70 tir. Bu hastaların birinci derece yakınlarında mani ve depresyon görülme oranı normal topluma göre daha sıktır. Akrabalık derecesi azaldıkça risk azalmaktadır. Örneğin hastanın kuzeninin aynı hastalığa yakalanma riski kardeşine göre daha düşüktür.
Hastalığın beyindeki nörotransmitter dediğimiz maddelerin işlevlerinde bozulma ile ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Bilgisayarlı tomografi ve MRI tetkiklerinde bu hastalarda bazı değişiklikler gözlenmektedir ancak bu hastalığa özgü bir değişiklik tespit edilememiştir. Yine EEG bulguları da bir özellik göstermemektedir.
Doğum sonrası hastalığın aktive olması hormonal değişikliklerin de rolü olduğunu düşündürmektedir.
Uykusuzluğun mani atağı ile yakın ilişkisi vardır. Hastalar genelde ilk atağın uykusuzlukla başladığını ifade ederler.
Multiple skleroz, kafa travması veya epilepsi gibi bazı hastalıklarda mani de görülebilmektedir. Yine bazı ilaçlarda mani ortaya çıkarabilmektedir.
Mani belirtileri nelerdir?
Mani belirtileri şöyle özetlenebilir:
- Enerji artışı, kolay yorulmama,
- Aşırı neşelenme veya aşırı sinirlilik
- Dikkatin çabuk dağılması
- Uyku ihtiyacında azalma
- Muhakeme yeteneğinde bozulma, düşüncelerde aşırı artma
- Cinsel istek ve aktivitede artma
- Hastalığı kabul etmeme
- Aşırı para harcama
- Riskli davranışlar içine girme
- Konuşmada aşırı artma, konuşmanın bölünememesi, hızlı konuşma
- Kendine aşırı güven, kendini büyük ve önemli biri olarak görme
Hipomani belirtileri nelerdir?
Hipomani belirtileri, maniye göre daha hafiftir. Sıklıkla hastalık olarak görülmeyip gözden kaçabilir. Atak sırasında aşağıdaki belirtilerden üçünün bir arada bulunması gerekir:
- Kişinin kendine güveninde aşırı artma
- Uyku ihtiyacında azalma
- Dikkatin kolayca dağılması
- Fiziksel ve zihinsel aktivitede aşırı artma
- Kötü sonuçlar doğurabilecek aktiviteler içine girme
Depresyon belirtileri nelerdir?
Mani hastalarında görülen depresyon belirtileri diğer depresyon ile aynıdır. Aradaki tek fark bu hastalarda depresyon ataklarından başka mani ataklarının da görülmesidir.
Hastalık nasıl tedavi edilir?
Hastalığın tedavisi iki aşamalıdır. Birinci aşamada var olan atak tedavi edilir. İkinci aşamada ise amaç tekrar atak geçirilmesini önlemektir. Atak sırasında hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gerekebilir.
Hastalığın en önemli özelliği koruyucu ilaç kullanımı ile atakların önlenebilmesidir. Bunun pek çok hasta için hayati önemi vardır. Her bir atak hastanın hayatında önemli izler bırakmaktadır. Okula devamsızlık nedeni ile okul başarısında düşme, aile içi sorunlar nedeni ile eşlerin arasının açılması veya boşanmalar, işini kaybetme, büyük borçlar altına girme görülebilmektedir. Hastalar yılda bir veya daha fazla sayıda atak geçiriyorsa koruma tedavisi gereklidir. Hastaların %60’ı lityum ile koruma tedavisine iyi yanıt verirler. Bu ilaçla koruma altınaalınamayan hastalarda başka ilaçlarla koruma denenmelidir. Bu ilaçların önemli özelliği belli kan seviyelerinde etkili olmalarıdır. Belli değerlerin altında olduğunda ilaçların koruyucu etkisi olmamakta, bu değerlerin üzerine çıkıldığında yan etkiler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bu ilaçların düzenli olarak kullanılması ve belli aralıklarla kan kontrollerinin yapılması şarttır. Bu hastalıktan dolayı ölüm depresyon ve buna bağlı intihar nedeniyledir. Koruyucu tedaviye devam ederek, bu risk azaltılabilir. İlaç tedavisine ilave olarak psikoterapi önemlidir. Düzenli ilaç kullanarak ve doktor kontrolünde kalarak hayatını normal şekilde sürdüren çok sayıdahasta vardır.
Kaynak: Uzm.Dr.Sibel Mercan