15
EXE RANK
-AUXERRE. `
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 1 Ara 2009
- Mesajlar
- 15,286
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 33
Kompleks, ya da daha açık bir şekilde aşağılık kompleksi dediğimizde aklımıza gelen ilk isim Alfred Adler’dir. Kur*****n önemli bir kısmını aşağılık kompleksi çerçevesinde sözünü ettiğimiz bağlama oturtan psikiyatr ve filozof Alfred Adler, bireyleri anlayabilmemiz için onları sosyal çevreleri içinde etkileşimlerini incelememiz gerektiğine vurgu yapmaktadır. Sosyal çevrenin öneminin bu denli altını çizen kuramcı, hepimizin yegâne arzu ve hedefinin ise birilerine karşı aitlik hissetme ve değerli olduğumuzu sezme olduğunu düşünmektedir.
Adler’e göre ne zaman ki sosyal çevremiz bize cesaret veriyor, hissettiğimiz yeterlilik hisleri ve sosyal onay çerçevesinde bizler de yardımsever davranışlar sergiliyoruz. Ancak olur da sosyal çevreden yeterli desteği göremezsek diğerlerini kendimize rakip görüyor ya da çabalamayı bırakarak geri çekiliyoruz. Bu noktada kendimizi diğerlerinden daha aşağıda görmemizin yaratabileceği stresi de aşabilmemiz gerekmektedir.
Eksiklik durumu, her psikolojik ifade şeklinin temelidir. Yetersiz veya sakat dünyaya gelen çocuklarda bu psikolojik durum önem taşırmaktadır. Aynı psikolojik durum şımartılmış ve ihmal edilmiş çocuklar içinde önemlidir. Bahsedilen dört tip çocuğun (yetersiz, sakat, şımartılmış ve ihmal edilmiş) dördü de yetersiz toplumsallık duygusuyla bir ideal geliştirir. Bu dört tip çocuk yaşamın gereklerini yerine getirmede, yaşamla ilgili güçlüklerin çözümlemesinde yararlanabilecekleri ruhsal davranışın eksikliğini duyarlar. Az ya da çok herkesin yaşamında yaşadığı bir aşağılık duygusu vardır. Bahsedilen bu duygu öyle bir itici güç oluşturur ki, çocuğun gelecekte bir amaca ***ürecek tüm çabalarını etkiler.
Adler’e göre bu aşağılık komplekslerinin kaynağında kişinin ailesiyle yaşadığı sorunlar olabileceği gibi fiziksel bir engel ya da sosyal çevreye olan ilginin kaybı da yatabiliyor. Öyleyse kompleks, kişinin patoloji boyutunda kendisini zayıf ve yetersiz görmesi olarak tanımlanabilir.
Adler’in kuramıyla devam edecek olursak, aşağılık kompleksi nevroza* yol açıyor. Nevroz, genel olarak zayıflığın kullanılması olarak görülebiliyor. Diğerleri üzerinde bir güç oluşturan nevrotik davranış, çevreden sempati ve dikkat toplama amaçlı oluyor. Nevrozun, kendisini depresyon, kaygı, fobiler, kişilik bozuklukları, sınır kişilik bozukluğuyla ortaya koyabildiğine göre, kompleksler, kendilerini depresif eğilimlerle ortaya koyabilen problemlere neden olabilmektedirler.
*Nevroz: Nevroz, günümüz psikoloji terminolojisinde artık resmi pek kullanılmamaktadır. Bunun nedeni, terimin en etkili Freud tarafından kullanılmış ve Freud’un kurduğu psikanalist kuramın dünyadaki popülaritesinin azalmış olmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz
Adler’e göre ne zaman ki sosyal çevremiz bize cesaret veriyor, hissettiğimiz yeterlilik hisleri ve sosyal onay çerçevesinde bizler de yardımsever davranışlar sergiliyoruz. Ancak olur da sosyal çevreden yeterli desteği göremezsek diğerlerini kendimize rakip görüyor ya da çabalamayı bırakarak geri çekiliyoruz. Bu noktada kendimizi diğerlerinden daha aşağıda görmemizin yaratabileceği stresi de aşabilmemiz gerekmektedir.
Eksiklik durumu, her psikolojik ifade şeklinin temelidir. Yetersiz veya sakat dünyaya gelen çocuklarda bu psikolojik durum önem taşırmaktadır. Aynı psikolojik durum şımartılmış ve ihmal edilmiş çocuklar içinde önemlidir. Bahsedilen dört tip çocuğun (yetersiz, sakat, şımartılmış ve ihmal edilmiş) dördü de yetersiz toplumsallık duygusuyla bir ideal geliştirir. Bu dört tip çocuk yaşamın gereklerini yerine getirmede, yaşamla ilgili güçlüklerin çözümlemesinde yararlanabilecekleri ruhsal davranışın eksikliğini duyarlar. Az ya da çok herkesin yaşamında yaşadığı bir aşağılık duygusu vardır. Bahsedilen bu duygu öyle bir itici güç oluşturur ki, çocuğun gelecekte bir amaca ***ürecek tüm çabalarını etkiler.
Adler’e göre bu aşağılık komplekslerinin kaynağında kişinin ailesiyle yaşadığı sorunlar olabileceği gibi fiziksel bir engel ya da sosyal çevreye olan ilginin kaybı da yatabiliyor. Öyleyse kompleks, kişinin patoloji boyutunda kendisini zayıf ve yetersiz görmesi olarak tanımlanabilir.
Adler’in kuramıyla devam edecek olursak, aşağılık kompleksi nevroza* yol açıyor. Nevroz, genel olarak zayıflığın kullanılması olarak görülebiliyor. Diğerleri üzerinde bir güç oluşturan nevrotik davranış, çevreden sempati ve dikkat toplama amaçlı oluyor. Nevrozun, kendisini depresyon, kaygı, fobiler, kişilik bozuklukları, sınır kişilik bozukluğuyla ortaya koyabildiğine göre, kompleksler, kendilerini depresif eğilimlerle ortaya koyabilen problemlere neden olabilmektedirler.
*Nevroz: Nevroz, günümüz psikoloji terminolojisinde artık resmi pek kullanılmamaktadır. Bunun nedeni, terimin en etkili Freud tarafından kullanılmış ve Freud’un kurduğu psikanalist kuramın dünyadaki popülaritesinin azalmış olmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz