Parapsİkolojİ - duyular diŞi İletİŞİm

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Method
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
20
EXE RANK

Method

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
5 May 2010
Mesajlar
30,484
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Method
Orjinal ad:
Kitabın Yazarı: D. Scott Rogo
Kapak tip: Karton
Sayfa sayısı:
Baskı durumu: YOK
Yayınevi : Ruh ve Madde Yayınları
SUNUŞ
Parapsikoloji, ruhsal (PSI "say" diye okunur) yeteneği ve onunla ilgili olayları inceleyen bir araştırma dalıdır. Parapsikoloji'nin alanına giren olayları iki ana grupta toplayabiliriz: Zihinsel deneyimler ve fiziksel etkiler. PSI fenomeninin zihinsel ya da sübjektif tipten olanlarına Duyular Dışı İdrakler (DDİ) denir. DDİ'den kasıt, bildiğimiz beş duyusunu kullanmadan bireyin kendi dışında olan bir şeyin farkına varmasıdır ki, bunun içine durugörü, telepati ve prekognisyon girer. Bunların ayrıntılarım konuların akışı içinde göreceğiz.
Bazı fizik etkiler meydana getiren PSI fenomenine psikokinezi (PK) denir. Bu tür olaylarda, süjenin elini, ayağını (motor sistem) kullanmadan çevresindeki eşyalar üzerinde fiziksel etkiler meydana getirmesi söz konusudur. Yani, psikokinezi (PK); zihnin madde üzerindeki kaslar ötesi fonksiyonudur.
Parapsikoloji'nin konusuna giren olaylar göstermiştir ki, PSI iletişimi genel anlamda birey ile çevresi arasında, bilinen öteki iletişim şekillerine nazaran daha doğrudan doğruya bir nitelik göstermektedir. Buna rağmen aslına bakılırsa, PSI'nin bu direkt çalışması henüz açıklanmış değildir. Bundan dolayı da; Batı'da klasik Ortodoks bilim hala bu gibi olayları görmemezlikten gelmekte ya da "süper natural" damgasmı vurarak, şimdilik rafa kaldırmaktadır. Buna rağmen, PSI yeteneği ve onunla ilgili olayları içeren kanıtlar gün geçtikçe giderek çoğalmaktadır. Üniversite düzeyindeki çalışmaların yanısıra, birçok dernek ve özel kuruluş bu konuda faaliyette bulunarak dergi ve kitap yayınlamaktadırlar. Bu gelişmelere paralel olarak yurdumuzda da Parapsikoloji Derneği, (Kadıköy - Sakızgülü Sokak, No: 21) İstanbul'da çalışmalarını ve yabancı ülkelerdeki benzerleriyle iş birliğini sürdürmektedir.
Parapsikoloji'nin araştırma alanına giren olaylar, tarihin çok eski devirlerinden beri insanlar arasında "ruhsal deneyimler" olarak bilinir. Bu deneyimler, hemen hemen tüm kültürlerin folklorunda anlatılagelmiştir. Bu anlatılanlar birçok bakımlardan ortak yanlar taşımaktadır. Zaman zaman günümüzde yapılan anket çalışmaları da göstermektedir ki, insanların çoğunluğu, hayatlarının bir döneminde şu ya da bu türden bir PSI deneyimi geçirmişlerdir. Gerek ABD, gerekse Avrupa ülkelerinde yapılan kamuoyu yoklamaları bunu ortaya koymuştur. Bizde ise bu, adeta kültürel bir miras olarak ortada apaçık durmaktadır.
Örneğin, yaşanan bu kişisel deneyimlerden en yaygın olanı, "gerçekleşen rüyalar"dır. Başka, bir ifadeyle, "haberci rüyalar". Kendiliğinden ruhsal deneyimler hemen hemen her uygarlık tarafından, çeşitli derecelerde, ciddiyetle ele alınmıştır. Bu deneyimler, dinsel ve majik sistemlerin gelişmesinde önemli rol oynamışlardır.
19. yüzyılın ikinci yarısında, bu geçmişine rağmen PSI fenomeni, felsefî açıdan imkansız görülüyordu. Dinlerin ruhsal yanıyla bilimin materyalist felsefesi arasındaki terslik, insanlar arasında küçümsenmeyecek bir çelişki oluşturuyordu. Bu boşluktan ve tatminsizlikten cesaretlenen bir iki bilim adamı, ilk olarak 1882'de İngiltere'de (ve sonra ABD'de) dernekler kurdular. Bunlar o zamanlar, PSI deneyimlerini ellerindeki bilim yöntemleriyle incelemeye çalıştılar. Kendiliğinden yaşanan deneyimlerin listesini yaptılar. Bunları sınıflandırdılar. Özellikle telepati konusunda (19. yüzyıl sonlarında Avru pa'da, 20. yüzyılın başlarında da ABD'de) testler geliştirildi ve uygulandı. Bu arada spiritüalist medyomların çalışmalarıyla da ilgilenen parapsikologlar, ölümden sonra hayat ve bedensiz varlıklarla görüşme konularına eğildiler. Tüm bu çalışmalar, konuya karşı daha fazla ilginin doğmasına ve daha çok sayıda bilim ad*****n da konuya dikkat çevirmesine neden olmuştur. William Mc Dougall (İngiltere), G. Heymans (Hollanda), William James (ABD), Sir Oliver Lodge ve Sir William Barret'in çalışmaları bu
döneme rastlar.
İşte biz de, Scott Rogo'nun "Exploring Psychic Phe-nomena" isimli eserini esas alarak hazırladığımız bu kitabımızla sizlere, PSI fenomeninin incelenmesi için yapılan çeşitli çalışmalardan örnekler vereceğiz. Bu şekilde insanın tanınmasına küçük bir katkıda bulunurken, tanındıkça büyüyen insanın iç uzayına da küçük bir ışık tutmuş olacağız sanırız.

GİRİŞ
Geçmiş zamanların bazı dönemlerine, örneğin, "mantık çağı", "aydınlanma çağı" vs. isimler verildiği gibi, benzer şekilde de, içinde bulunduğumuz döneme de, para-normal fenomen açısından "zihin çağı" diyebiliriz. Zira, zihin yeteneklerinin keşfine yönelik olarak psikoloji, biyoloji ve bilimin ilgili dalları, bu dönemdeki kadar elele ve yoğun bir biçimde çalışmamıştır. Bu çalışmaların sonunda, beden fonksiyonları üzerinde zihnin hakimiyetinin ve aradaki sıkı ilişkinin önemi, eskiye nazaran daha çok anlaşılmıştır.
İnsanda psikolojik değişikliğe neden olan maddeler (psychedelic drugs) düne kadar sadece mistik çevrelerde ya da Zen uygulamalarının yapıldığı merkezlerde kullanılırken,' ya da en azından böyle olduğu kabul edilirken, şimdi korkunç derecede kolaylıkla bulunmakta olup, aynı zamanda da şuurla ilgili konularda insanlara değişik bir anlayış kapısı açmış bulunmaktadır. Nihayet bu ve benzeri kapılardan ilerleyen araştırmacılar, önümüze, Duyular Dışı İdrakler (DDİ), psikokinezi (PK), beden dışı deneyimler (şuur projeksiyonu, astral seyahat) gibi konularda yeni yeni bulgular getirmişlerdir.
Aslına bakılırsa, bu tür, insanda psikolojik değişikliğe neden olan, bitkilerden ölülerle konuşmaya kadar, DDİ ile ilgili deneme ve uygulamaların hemen her türünü, bugün "ilkel" olarak nitelediğimiz kültürler, yüzlerce yıldan beri uygulamaktadırlar. Bu arada çeşitli branştaki bilim adamları, bu konularla zaman zaman da olsa hiç ilgi lenmemiş denemez. İnsanın DDİ'leriyle ilgili yeteneklerini, çok eski dönemlerden beri, zaman zaman çok değerli bilim adamları ele almışlar ve değişik medyomlarla literatüre geçmiş deneyler gerçekleştirmişlerdir. Fakat ne yazık ki, gerek bu öncü bilim adamları, gerekse bulguları, o zamanki meslektaşları tarafından görmemezlikten gelinmiş, hatta horlanmış, gerçekler örtbas edilmeye çalışılmış, yani felsefe ve felsefenin maddesel yanı daha ağır basmıştır. Niçin? Çünkü materyalist bilim kültürüne paranormal olaylar uygun düşmüyordu. Batı toplumları, büyük ölçüde, bu tek yanlı maddesel anlayışla gelişimi tercih etmiş ve günümüze kadar böyle gelmiştir. Dolayısıyla materyalist bilimin insanla ilgili bir branşı olan davranışçı psikoloji, insan zihninin sübjektif yanıyla meşgul olmayı yararsız bulmuştur. Çok eskiden beri olduğu gibi, yakın geçmişe kadar da normal ötesi olayların görmemezlikten gelinmesi, onların üzerlerine gidilerek etüt edilmelerinden daha kolaydı ve daima birinci şık tercih edile gelmiştir.
Bununla birlikte son 40-50 yıllık dönemde bilim ve psikolojide, DDİ'ye yönelik şaşırtıcı keşifler yapıldı. Bu keşiflerle yukarıda kısaca değinilen olumsuz tutum temelinden sarsılıyordu. Bu keşiflerin bazı uzantıları, kuantum fiziğinin "zaman içinde geri gidilmesi", "uzayda delikler" gibi konularına kadar uzanıyordu. Bu gelişmelerle birlikte o zamana kadar, kurgu-bilimin dışında ele alınmayan birçok konu, rahatlıkla bu yeni keşiflerle ilgili tartışmalarla ele alınır olmuştu. Bu gelişmelerden klasik psikoloji, kuşkusuz rahatsız oldu. Zira psikoloji, insanı otomatik, programlanmış bir makine olarak tanıtırken, insanın bu kadar basit bir yapıda olmadığı, yukarıda değinilen keşiflerle (ipnoz, biofeedback, DDİ ve insanda psikolojik değişikliğe neden olan maddeler üzerindeki araştırmalar) ortaya çıkıyordu.
"Yeni" fizik ve "yeni" psikoloji diyebileceğimiz, gerçekten yeni araştırma alanları sayesinde bilim; telepati, prekognisyon ve psikokinezi gibi fenomenleri içeren zengin alana gözlerini nihayet çevirmiş durumdadır. Nihayet bu fenomenlerin bilimsel amaçla incelemeye değer oldukları ortaya çıkmış bulunuyor.
"Zihin Çağımızda" yapılan araştırmalar, sadece Zen, Yoga ve insanda psikolojik değişikliğe neden olan maddelerle sınırlı kalmamış; doğaüstü başlığı altında toplanabilecek büyücülük, okültizm ve parapsikoloji bilimi gibi alanlara doğru da nüfuz etmeye başlamıştır. Kuşkusuz böyle bir "ezoterik devrim'lerin hem iyi, hem de kötü yanları vardır. Bir yandan gelişi güzel herkesin, çoğunlukla sağlıklı olmayan bir yaklaşımla doğaüstü olaylara yönelmesini mümkün kılarken; öte yandan bilimi, parapsikolojiyi saygıdeğer bir disiplin olarak tanıyacak şekilde motive etmiş bulunuyor. Konunun bu yüzü, en güzel şekilde 1969'da Amerikan Bilim Geliştirme Kurumu tarafından ortaya konmuştur.
"Zihin Çağı"nın başka yararlı yanı da, insanlara ruhsal fenomeni araştırma olanaklarım sağlamış olmasıdır. Çok uzun zamandan beri, konuyla ilgili dikkatli araştırma ve denemelere ihtiyaç duyuluyordu. İşte bu kitap bir bakıma, bu ihtiyacı biraz olsun karşılamak amacıyla kaleme alınmıştır.
İlerideki sayfalar, beşerî şuurun değişik yüzlerine ait raporları içermektedir. Bunların arasında, bir objeye sadece dokunarak gerek objenin kendisi, gerekse sahibi hakkında nasıl bilgi edinilebildiği (psikometri), bedenin terk edilerek uzak yerlere kadar nasıl gidildiği (beden dışı deneyimler) gibi parapsikolojinin ilginç inceleme alanları bulunmaktadır. Ayrıca, insan zihninin fotoğraf plakasını etkileyerek nasıl resim meydana getirdiği hususuyla ilgili raporlar da vardır. Tüm bunlara, el sürmeden, zihin gücüyle eşyaların nasıl hareket ettirilebildikleriyle ilgili deneyleri de ekleyebiliriz. Bunlar, parapsikolojinin, bilimin önüne getirip bıraktığı örnek olaylardan sadece birkaçıdır. Bu birkaç örnek bile, madde ve zihinle ilgili kanunların ötesine taşan kanunlara bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.
 
Geri
Üst