2
EXE RANK
FİREMAN ;
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 5 Ocak 2010
- Mesajlar
- 2,559
- Tepkime puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 35
Daha önceleri çeşitli internet platformlarında konu hakkında birçok makale yazılmış, konu irdelenmiş fakat anladığım kadarı ile net bir sonuca varılamamış bu konu hakkında. Bu dönemde Türkiye'den çıkan bahsi geçen Facebook, Youtube, Google benzeri projelerin 100 KM yakınından bile geçemeyen projelerin sıklığı da hala mental dönüşümü gerçekleştirememiş olduğumuzun bir göstergesi.
Baştan belirteyim, olay kesinlikle "Türkler yapamaz." değil. "Türkiye yapamaz, neden yapamaz ?" üzerine. Bana sorarsanız gereken imkan olduğu vakit Türkler layığıyla yapacaktır en iyi projeleri.
Garajın kerameti
Google, Facebook, Amazon, Youtube vb. Dünyada trendleri, insanların yaşam stillerini bile bu derece etkileyen bu projelerin kuruluş hikayelerinde benzerlikler görüyoruz. (Küba kökenli Jeff Bezos, Bill Gates ve efsane Steve Jobs gibi yeni nesile örnek olmuş ve hala liderliklerini sürdüren eski toprakları saygıyla anıyor ve inceleme dışı tutuyorum.
)
Amerika'da yaşayan, başka ırka mensup (geneli), bulundukları zamanın ötesinde yaşam tarzı ile eğitim veren kurumlardan çıkma (geneli okul terk) genç girişimciler, melek yatırımcıları, müthiş çevre aile desteği ve artık espri konusu olmuş garaj muhabbeti.
Projelerin neredeyse tamamında, işe yaramaz birkaç bilgisayar ile, Amerikan yaşam stiline uygun bir garajda birkaç kafadarın fikirleri gelir ve buna yoğunlaşırlar.
"Garajımız olsa bizimde projelerimiz olurdu."
Türkiye'de web proje geliştiricisi adaylarının bu klişesini irdeleyelim.
Diyelim ki garajın kerametine inandınız ve Amerika'dakiler gibi bir garaj yaptınız. Amerika'da garajların oturulacak yer şeklinde değil de, atölye, ofis bozması, rahata değil de çalışmaya yarayan yerler olduğu gerçeğinin altında kalmanız muhtemel. Sizin klişenizin üzerine ailenizden ve çevrenizden duymanız muhtemel 100 klişeyi de aşmanız gerekiyor.
Nedir bunlar:
"Bir ÖSS'yi kazanamadın da bunlarla uğraşıyorsun." --> Doğrusu: ÖSS gibi bir zırvaya kendini kaptırıp en yüksek dereceleri elde edenlerin bu tür projeleri çıkarma ihtimali çok daha düşüktür. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür, hatta bu yazıyı okuyan web girişimcilerinin bir çoğunun, internetin şeytan icadı olduğu, bilgisayarın oyunlar, eğlence eş bulma şeysi olduğundan ibaret zanneden anne - babalara sahip olduğunu düşünüyorum. Yani böyle bir çevrenin etkisi altında, en parlak beyinlerin bile klişelere boğulup, "kümesteki kartal"a dönmeleri işten değil.
Birçoklarının hala internetten alışveriş yaptığı zaman telefon faturasına yansıyacağını düşündüğü, ringofon gibi saçmalıkların bedava şudur budur diyerek düzinelerce insanın parasını gasp ettiği, en ufak pırıltı taşıyan gençlerin hacktir, botnetdir gibi gereksiz işlerden piyasaya girmesi de bir etken. Sırf bu yüzden r10'a saldıran insanlar asla büyük olamadılar ve olamayacaklar diye düşünüyorum.
Yine de varsayalım garaj, depo benzeri bir yer edindiniz, ailenizden haberli habersiz bir şekilde bu işe atıldınız, yine bu projenizi şekillendirebileceğiniz bir arkadaş ortamı bulmanız çok zor. İnternet bir yere kadar işinizi görür, proje geliştirme esnasında ortaklarınız ile yan yana olmanız gerçeği mutlaka sizi etklileyecektir.
Bant genişliği sorunu:Daha birkaç ay öncesine kadar, sadece bir RapidShare'ın 2/3'e katladığı toplam Türkiye yurt dışı bant genişliği en son takviyeler ile yanılmıyorsam 100 ile 150 Gbps arası olmalı. (Yanlışım varsa lütfen belirtin.) Böyle bir ortamda en lüx, en iyi aletleri bile getirseniz, bu çıkışlar ile tüm dünyanın kullanabileceği ama Türkiye'de locate edilen projeler çok zor. Petabyte'ların söz konusu olduğu bir ortamda, Türkiye'de telaffuz edilen ücretler ve verilen hizmetler oldukça komik.
Olayın detayını bilmiyor olmama rağmen bu ana fikir ile devam ettirdiğim bir proje için aklımdan bile geçirmedim Türkiye ihtimalini. [COLOR=#22229c][B]Yüksek trafikli video sitesi için çözüm önerisi[/B][/COLOR]Eğer ayarlayabilirsem en kısa sürede İngiltere ve Almanya'da bulunan veri merkezlerine ziyarette bulunmayı düşünüyorum, Türkiye'deki band genişliğinden umudu kesmiş biri olarak. Sıfırdan bir noktalara erişebilme çabasında olan genç bir girişimci olarak Türkiye'den ayrılıp, ayrılmama kendime ait olan projelerde ve planlarda hala en büyük sorunu ve belirsizliği teşkil ediyor.
Bahsi geçen siteleri bir tarafa koyuyorum, Alman RapidShare, Fransız DailyMotion'lar bile Türkiye'nin toplam çıkış kapasitesi ile yarışır durumdayken söylenecek çok da fazla bir söz yok. Şark zihniyeti ile atılan yanlış adımların bedelidir bu, önümüzdeki 10 yıl süresince de çok da bir şey değişeceğini zannetmiyorum. Bir öngörüm, T. Telekom harici 3G projeleri ile Turkcell'de onu da bekleyip göreceğiz. Düşük bir ihtimal.
Youtube'un kullandığı iddia edilen 6 petabyte'ın Türkiye'de, Doğan, Sabancı, Koç'ların bile altına giremeyeceği, girmek istemeyeceği ayda 20/30 milyon YTL gibi para ediyor olması da işin trajikomik kısmı.
Kıskançlık krizi:
Yine bütün çabalarıma rağmen bir türlü anlayamadığım, hiçbir ahlaki değerimin ve midemin kaldıramadığı kompleksler var Türkiye'de yaşayan insanlarda.
Öyle veya böyle bir proje mi yaptınız ? İlk göreceğiniz şey eleştiri olacaktır, acımazsız, yıkıcı eleştiriler. "Benim niye böyle projem olmadı(!)" mentalitesi sizi başlangıçta bıraksa yine iyi, r10'da ve bilimum başarılı sitelerde gördüğümüz gibi saldırı, karalama, ve her türlü başarılıyı aşağı çekme eylemleri. Ne geçiyor ellerine anlamak mümkün değil, hayır en vahşi kapitalizm ilkeleri ile yetişen, Türkiye'de kapitalizmin çıkarlarına hizmet eden partilere nesiller boyu sempati duymuş ailelerden gelmiş olmasa bu insanların % 90'ı yine anlayabilirdim belki. Annelerimizden, teyzelerimizden duyduğumuz "Falancının çocuğu şurayı kazandı, şu oldu, şurda işe girdi." türünden bir baskı şeklinde de değil bu, kafanızı nereye çevirseniz bu mentalite ile karşılaşıyorsunuz. Kötü olan sizin yapabileceğiniz hiçbir şey yok bu konuda.
Bahsi geçen video sitesi topicinden geldiğine inandığım, r10 için oluşturduğum MSN'e gelenleri ve o maile gelen mesajları okusanız insanlığınızdan utanırsınız. Yine "Hazımsızlar" diye bir konu açmıştım, konu ile alakalı. Örnekler uzar da gider.
Ülke genelinde algı problemi:
Doğan Holding ve kökeni geçmişe dayanan fakat webin önemini kavrayabilmiş devler, Nokta A.Ş. gibi eli sağlam ve çalışkanlar, son dönemde Embrio vs. gibi atılımlar harici çok büyük bir algı problemi yaşanıyordu Türkiye'de birkaç seneye kadar.
Toplumda internetin şeytan icadı olduğu şeklinde vuku bulan olaylar yatırımcıların o kadar trajik olmasada webi görmezden gelmelerine neden oluyordu.
Yetişmiş eleman sıkıntısına hiç girmedim bile, zira hayatında bilgisayar görmemiş, Anadolu'mun güzel bir köyünden çıkan ODTÜ Bilgisayar'ı bitirmiş bir bireyle sınırlı olsa iyi algı problemi, hala bu sektörü yönlendirebilecek teknik bilgi donanımına sahip insanların, bu iş için gereken vizyona, mentaliteye sahip olamadığını görüyoruz.
Neyse ki 2008'in ortalarına yaklaştığımız şu günlerde bu algı gittikçe kırılıyor ve bu sorun, mevcut sorunlar içerisinde çözülebilme ihtimali en yüksek olanı belki de. Şirketlerce sahiplenen onlarca web sitesi - projesi, yatırımcıların webe ilgisi ve sayıları artan, umut veren genç web şirketleri bunu doğruluyor, yine de belirli bir seviyenin üzerine çıkmamız zaman alacak...
Şöyle bir [SIZE=13px][FONT=verdana][COLOR=#22229c]paradoks[/COLOR][/FONT][/SIZE] da söz konusu mudur bilmem, tartışılır..
*****
Mersin'e döneli çok uzun bir süre olmadı ve yaptığım ilk iş böyle bir konuyu yazmak oldu. Proje bazlı ve konu ile ilgili genel politika olarak nasıl bir yol çizilmeli, neler yapılmalı bunu da daha sonra konuya yazmayı düşünüyorum vaktim olunca. Yazıyı ağdalı bir Türkçe ile yazmış olmam umarım okunabilirliğini düşürmemiştir.
Baştan belirteyim, olay kesinlikle "Türkler yapamaz." değil. "Türkiye yapamaz, neden yapamaz ?" üzerine. Bana sorarsanız gereken imkan olduğu vakit Türkler layığıyla yapacaktır en iyi projeleri.
Garajın kerameti
Google, Facebook, Amazon, Youtube vb. Dünyada trendleri, insanların yaşam stillerini bile bu derece etkileyen bu projelerin kuruluş hikayelerinde benzerlikler görüyoruz. (Küba kökenli Jeff Bezos, Bill Gates ve efsane Steve Jobs gibi yeni nesile örnek olmuş ve hala liderliklerini sürdüren eski toprakları saygıyla anıyor ve inceleme dışı tutuyorum.

Amerika'da yaşayan, başka ırka mensup (geneli), bulundukları zamanın ötesinde yaşam tarzı ile eğitim veren kurumlardan çıkma (geneli okul terk) genç girişimciler, melek yatırımcıları, müthiş çevre aile desteği ve artık espri konusu olmuş garaj muhabbeti.
Projelerin neredeyse tamamında, işe yaramaz birkaç bilgisayar ile, Amerikan yaşam stiline uygun bir garajda birkaç kafadarın fikirleri gelir ve buna yoğunlaşırlar.
"Garajımız olsa bizimde projelerimiz olurdu."
Türkiye'de web proje geliştiricisi adaylarının bu klişesini irdeleyelim.
Diyelim ki garajın kerametine inandınız ve Amerika'dakiler gibi bir garaj yaptınız. Amerika'da garajların oturulacak yer şeklinde değil de, atölye, ofis bozması, rahata değil de çalışmaya yarayan yerler olduğu gerçeğinin altında kalmanız muhtemel. Sizin klişenizin üzerine ailenizden ve çevrenizden duymanız muhtemel 100 klişeyi de aşmanız gerekiyor.
Nedir bunlar:
"Bir ÖSS'yi kazanamadın da bunlarla uğraşıyorsun." --> Doğrusu: ÖSS gibi bir zırvaya kendini kaptırıp en yüksek dereceleri elde edenlerin bu tür projeleri çıkarma ihtimali çok daha düşüktür. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür, hatta bu yazıyı okuyan web girişimcilerinin bir çoğunun, internetin şeytan icadı olduğu, bilgisayarın oyunlar, eğlence eş bulma şeysi olduğundan ibaret zanneden anne - babalara sahip olduğunu düşünüyorum. Yani böyle bir çevrenin etkisi altında, en parlak beyinlerin bile klişelere boğulup, "kümesteki kartal"a dönmeleri işten değil.
Birçoklarının hala internetten alışveriş yaptığı zaman telefon faturasına yansıyacağını düşündüğü, ringofon gibi saçmalıkların bedava şudur budur diyerek düzinelerce insanın parasını gasp ettiği, en ufak pırıltı taşıyan gençlerin hacktir, botnetdir gibi gereksiz işlerden piyasaya girmesi de bir etken. Sırf bu yüzden r10'a saldıran insanlar asla büyük olamadılar ve olamayacaklar diye düşünüyorum.
Yine de varsayalım garaj, depo benzeri bir yer edindiniz, ailenizden haberli habersiz bir şekilde bu işe atıldınız, yine bu projenizi şekillendirebileceğiniz bir arkadaş ortamı bulmanız çok zor. İnternet bir yere kadar işinizi görür, proje geliştirme esnasında ortaklarınız ile yan yana olmanız gerçeği mutlaka sizi etklileyecektir.
Bant genişliği sorunu:Daha birkaç ay öncesine kadar, sadece bir RapidShare'ın 2/3'e katladığı toplam Türkiye yurt dışı bant genişliği en son takviyeler ile yanılmıyorsam 100 ile 150 Gbps arası olmalı. (Yanlışım varsa lütfen belirtin.) Böyle bir ortamda en lüx, en iyi aletleri bile getirseniz, bu çıkışlar ile tüm dünyanın kullanabileceği ama Türkiye'de locate edilen projeler çok zor. Petabyte'ların söz konusu olduğu bir ortamda, Türkiye'de telaffuz edilen ücretler ve verilen hizmetler oldukça komik.
Olayın detayını bilmiyor olmama rağmen bu ana fikir ile devam ettirdiğim bir proje için aklımdan bile geçirmedim Türkiye ihtimalini. [COLOR=#22229c][B]Yüksek trafikli video sitesi için çözüm önerisi[/B][/COLOR]Eğer ayarlayabilirsem en kısa sürede İngiltere ve Almanya'da bulunan veri merkezlerine ziyarette bulunmayı düşünüyorum, Türkiye'deki band genişliğinden umudu kesmiş biri olarak. Sıfırdan bir noktalara erişebilme çabasında olan genç bir girişimci olarak Türkiye'den ayrılıp, ayrılmama kendime ait olan projelerde ve planlarda hala en büyük sorunu ve belirsizliği teşkil ediyor.
Bahsi geçen siteleri bir tarafa koyuyorum, Alman RapidShare, Fransız DailyMotion'lar bile Türkiye'nin toplam çıkış kapasitesi ile yarışır durumdayken söylenecek çok da fazla bir söz yok. Şark zihniyeti ile atılan yanlış adımların bedelidir bu, önümüzdeki 10 yıl süresince de çok da bir şey değişeceğini zannetmiyorum. Bir öngörüm, T. Telekom harici 3G projeleri ile Turkcell'de onu da bekleyip göreceğiz. Düşük bir ihtimal.
Youtube'un kullandığı iddia edilen 6 petabyte'ın Türkiye'de, Doğan, Sabancı, Koç'ların bile altına giremeyeceği, girmek istemeyeceği ayda 20/30 milyon YTL gibi para ediyor olması da işin trajikomik kısmı.
Kıskançlık krizi:
Yine bütün çabalarıma rağmen bir türlü anlayamadığım, hiçbir ahlaki değerimin ve midemin kaldıramadığı kompleksler var Türkiye'de yaşayan insanlarda.
Öyle veya böyle bir proje mi yaptınız ? İlk göreceğiniz şey eleştiri olacaktır, acımazsız, yıkıcı eleştiriler. "Benim niye böyle projem olmadı(!)" mentalitesi sizi başlangıçta bıraksa yine iyi, r10'da ve bilimum başarılı sitelerde gördüğümüz gibi saldırı, karalama, ve her türlü başarılıyı aşağı çekme eylemleri. Ne geçiyor ellerine anlamak mümkün değil, hayır en vahşi kapitalizm ilkeleri ile yetişen, Türkiye'de kapitalizmin çıkarlarına hizmet eden partilere nesiller boyu sempati duymuş ailelerden gelmiş olmasa bu insanların % 90'ı yine anlayabilirdim belki. Annelerimizden, teyzelerimizden duyduğumuz "Falancının çocuğu şurayı kazandı, şu oldu, şurda işe girdi." türünden bir baskı şeklinde de değil bu, kafanızı nereye çevirseniz bu mentalite ile karşılaşıyorsunuz. Kötü olan sizin yapabileceğiniz hiçbir şey yok bu konuda.
Bahsi geçen video sitesi topicinden geldiğine inandığım, r10 için oluşturduğum MSN'e gelenleri ve o maile gelen mesajları okusanız insanlığınızdan utanırsınız. Yine "Hazımsızlar" diye bir konu açmıştım, konu ile alakalı. Örnekler uzar da gider.
Ülke genelinde algı problemi:
Doğan Holding ve kökeni geçmişe dayanan fakat webin önemini kavrayabilmiş devler, Nokta A.Ş. gibi eli sağlam ve çalışkanlar, son dönemde Embrio vs. gibi atılımlar harici çok büyük bir algı problemi yaşanıyordu Türkiye'de birkaç seneye kadar.
Toplumda internetin şeytan icadı olduğu şeklinde vuku bulan olaylar yatırımcıların o kadar trajik olmasada webi görmezden gelmelerine neden oluyordu.
Yetişmiş eleman sıkıntısına hiç girmedim bile, zira hayatında bilgisayar görmemiş, Anadolu'mun güzel bir köyünden çıkan ODTÜ Bilgisayar'ı bitirmiş bir bireyle sınırlı olsa iyi algı problemi, hala bu sektörü yönlendirebilecek teknik bilgi donanımına sahip insanların, bu iş için gereken vizyona, mentaliteye sahip olamadığını görüyoruz.
Neyse ki 2008'in ortalarına yaklaştığımız şu günlerde bu algı gittikçe kırılıyor ve bu sorun, mevcut sorunlar içerisinde çözülebilme ihtimali en yüksek olanı belki de. Şirketlerce sahiplenen onlarca web sitesi - projesi, yatırımcıların webe ilgisi ve sayıları artan, umut veren genç web şirketleri bunu doğruluyor, yine de belirli bir seviyenin üzerine çıkmamız zaman alacak...
Şöyle bir [SIZE=13px][FONT=verdana][COLOR=#22229c]paradoks[/COLOR][/FONT][/SIZE] da söz konusu mudur bilmem, tartışılır..

*****
Mersin'e döneli çok uzun bir süre olmadı ve yaptığım ilk iş böyle bir konuyu yazmak oldu. Proje bazlı ve konu ile ilgili genel politika olarak nasıl bir yol çizilmeli, neler yapılmalı bunu da daha sonra konuya yazmayı düşünüyorum vaktim olunca. Yazıyı ağdalı bir Türkçe ile yazmış olmam umarım okunabilirliğini düşürmemiştir.