Aklıma Düş/tün ~

her görüşmeye taşıdığım
kandırılmaya gönüllü bir gönülle
az sütlü neskafelere sigaralar iliştirdim
göz gördüm başka açılara ayarlı
uzun bir yüz gördüm
meğer filmin sonu diye ayarsız
fin yazardı se end zamanında
bir zamanlar
fransızlar hep fransız kalacaklar
sabah sinemasında pazarları

aklımı alıp doğduğum evin
müze olma isteğine saklayacaklar
ama kavaklar büyüyecek
herkesten gizli boyatmak
bir kavağın becereceği iştir ancak


her pazartesi and içip
cumaları marşa basan
camiler dolusu yemin edip
taburlarca yalan söyleyen
bu toprakta bu ağaç
kuruyacaktır elbet

anladım
kimseye acı vermeden
büyünmüyor
namusum ve şerefim ve
çocukluğumun üzerine beton dökerim ki
tüfek filan değil
çimento icat edildi de
bozuldu mertliğin mimarisi
esrarlı bir ülkeye göçtü sabrin taş ustaları

anladım
altı dükkan olsun istiyor evinin
ve ağlamaklı bulmuyor apartımanları
benim taş ustamın karısı
ve her yerde
şube açmak istiyor
iskender kebabını icat eden
büyük iskender’in çocukları
ki gölge filan etmez
yoğurtlu bir ziyafet çekerdi
diyojen’le karşılaşsaydı.

anladım
bursalı iskender’in
romalı arkadaşından daha çoktur
uygarlığa katkısı

oysa
bu satırlarla üstünü örten ben
kelimelerle sargı bezi ve
melhem yapan
ozanlığı en çok kendini üzen ben
anladım

ve hiçbir yerde şubesi olmaz
bu kanamalı hastanın
 
Mevsimlerden napalım...
Günlerden cuma aşık oldum...
Kurt indi yüzüme her satırda birden fazlaydı katilim...
Matematiğim zayıftı...
Cesedimi bulamadı kimse bir yanımda yağmur yağıyor...
Sonra yağmurun ölüsünü denizden çıkarttılar...
O esnada ellerimden teki karşı safa geçti
Diğeri kara kutuma sımsıkı sarıldı...
Bağırsam duyacaklardı...
Sustum...
Canım sevgilim bağlasana deli gömleğimi...
 
Geceydi seni bana taşıyan... Sen geceye yakındın bende sana... Ağır aksak işleyen zamanın düşürdüğü tuzaklardan kurtulup geldin hoş geldin... Korkularınla sırlarınla ve sadece gözlerine derin bakanların görebileceği ile geldin iyi ki geldin... Bekleyişlerimin içime hapsettiğim özlemlerim vardı. Nicedir kimseyle paylaşamadığım hüzünlerim soramadığım sorularım... Hatırladığımda yüreğimde yaratacağı korkunç sızıyı duymaktan korktuğum için beynimin bir köşesine fırlatıp attığım bir daha hiç dokunmadığım anılarım vardı. Şimdi özgür bıraktım özlemi... Şimdi hüzün de sevinç de doyasıya yaşanıyor bende... Sorular cevabını buluyor anılar canlanıyor; çünkü sen geldin... Susmak ne çok akıllandırmış beni... Ne çok biriktirmişim kelimelerimi... Bir bir dökülürken dilimden sevda sözcükleri senin o tedirgin duruşun bile durduramıyor beni... "Seni soluyan bir rüzgara kapılmış gidiyorum" yüreğimi bir yelken gibi açtım seninle dolduruyorum. Seninle olmanın seninle yaşamanın ve zamanı sadece seninle paylaşmanın eşsiz hazzını duyumsuyorum ne iyi ettin de geldin... Bir büyüysen bozulma!.. Bir hayali yaşıyorsak kaybolma!.. Hep biz çözecek değiliz ya gerçeğin düğümlerini bırak kendi halinde kalsın... Ruhuna talibim ben asıl gerçek bu...Kaçışlardan bıkmış hep yarım kalmış ruhumda bir tek seninle doyuma ulaşacak kendini bulacak... Dedim ya sen geldin... Birde mavi var öyle ya; nereye saklamıştım maviyi kimlerden saklamıştım da yok sansınlar istemiştim?.. Bak güneş bile mavi mavi parlıyor görüyor musun?.. Yavaş yavaş yok oluyor yüreğimin gri katmanları... Maviyle anılıyor görebildiğim her şey... En çok maviye tutkunum ben bu yüzden mavi sen oluyorsun çocuk gibi seviniyorum... Sen maviyle geldin... Sahi çocuk olmayı ne kadar çok özlemişim ben... Senin içindeki çocukla oynayacak bendeki çocuk... Yalansız ve saf olacak kumdan kaleler yapacak seni içine koyacak... Kaleyi yıkacak seni kurtaracak kahraman olacak... Çığlıklar atacak yorulmayacak sensiz hiçbir oyunda ebe olmayacak...Yoktum ben senden önce yoktum sanki...Sen geldin; varlığını bildim. Sen geldin; bir dokunuşun nasıl da büyük bir hazza dönüştüğünü gördüm... Sen geldin; ben oldum aşk oldum. Sen geldin... Ama ne güzel geldin... Tek rehberim gözlerin olsun kör karanlığımda...Gönlünün pınarlarında serinlemek uğrunda ölmek nasibim olsun...Anlatamasa da hiçbir cümle anla sen söyleyemediklerimi...Açlığım ol susuzluğum yoksulluğum sevdadan yana başımın belası ol be can...Yeter ki sen ol...Mühür gibi yüreğimde dua gibi dilimde hayat gibi gözlerimde nefes gibi dudağımda taşımazsam senison*um ol...İzin ver hayallerimize varalım bitimsiz vadelerde...Bırak gözü kör olsun aşkımızın...Yaşayalım avuçlarımızın pınarında su gibi berrak ve derin olsun...Üşüyen ellerimi avuçlarının kor*unda ısıtmalısın geçen günlere inat her gün daha çok sevmeliyimseni...Hangi güç durdurabilir ki beni !!Suskunluğumun sebebi olmalı dudakların her gecenin sabahında...İmkânsız hayallerim tek umudum olsa da SEN masumca gülümse bana...Gamzelerimin goncasında bir yudum ömür ol...Yalnızlıklara katlanan yüreğim ol...Her dokunuşta SENin izlerin kalsın...Yokluğunun karanlığı çökerken her gece üzerime gözlerinin ışığı kaldırsın enkazlarımı...Korkma ölmem..*sözüm söz*sen sevdikçe yaşarım ben...seni bende bul o vakit...Terk etme bendeki seni...Unut kendini öylece...sana can çekişirken yüreğim yanımda kal yüreğime işle adını...Bitimsiz sevdamda yandıkça erirken yalnızlığımı anla...Gecelere serdiğim yıldızları şahit yaz hayallerime...Sarıl senli hayatlar vaat et bana...Öyle sarıl ki hayat kokan nefesinde can vermek nasibim olsun...Eğer sende istersen uzat ellerini..Canım ömrüm sana feda olsun...Yenibir güne beraber başlayalım..
 
Aksa da göz yaşlarım umutsuzluk denizini doldursa da...
 
rb2.jpg
 
Yaşlansam bastonlu bir "nine de olsam
 
Seviyorum seni. Sen bilmesende hep seveceğim





Aşk sevmekti sessizce...
Belki ağlamaktı usulca geceler boyu.
Aşk ben "sen olmuşum" diyebilmekti...
Aşk sevmekti "seni"
Seni sevmekti "Aşk"
Seviyorum_seni kendimden çok diyebilmekti işte...
 
Aslında bir kibrit kafi gündüzleri tutuşturup
Gecenin gerdanına dizi dizi yıldızlar yapmaya.
Hani sabahın boyu yetişse uzanıp öpecek alnından
Bir de hep geç kalınmış ömrün son deminde gelmese ölüm
Belki böylesi dar gelmez giyindiğimiz mutluluklar

Mevsimlerin peşine takılıp ta
Hüznü oradan oraya taşıyan yağmurlar gibiyim..

Sıcak avuçlarda buhar olup göğe karışan
Soğuk bakışlarda buz kesip anlamdan alabildiğine uzaklaşan



Seni bekleyişimin adı yok...

Hasreti çeke çeke uzaklara ***üren çok vagonlu trenlerin de.
Hani giden gider de geçmişi kalırya geride
Onu hep yaşlı gözlerle bekleyen.
Zamanla dilindeki özlemi kırıverir zaman en hassas yerinden
Çok geçmeden çok geçiyor yokluğunun üzerinden
Haram saatler diziliyor boğazıma uzadıkça sensizlik
Tenhasına sere serpe uzandığım düşler de yetmiyor
Yorgun arzularımı kışkırtmaya
Tutuklayıp aynalara hapsediyorum
Sonra vicdanım delil yetersizliğinden serbest bırakıyor



Seni bekleyişimin adı yok...

Dursun diye duvarlara çivilediğim zamanın da
Payıma düşen yalnızlığın zirvesinde
Saçlarımla gizlice siyahını paylaşıyor gece.
O zaman bu şehir bir kez daha düşüyor gözümden
Kalabalık kaldırımlarında adım adım eziliyor günahlarımın gölgesi
Sanki ben değildim külçe külçe acıların sahibi
Ağır korkuların ezip yel değirmelerine verdiği
Savrulmuş bedenimin rüzgarında ölmeden dirildiği
Sanki sen değildin bırakıp giden
Üstüne üstlük hiç gelmemişken



Seni bekleyişimin adı yok...

Kurulmamış köprülerden geçmeye çalışan benliğimin de
Şiirlerim şahit olsun ki
İki satır arasına sığmıyor yalnızlığım
Ne nokta anlatabiliyor kararsızlığımı
Ne de virgül koyabiliyorum yılların ardına
Yenik düştü keşkelerim oynadığım oyunlara
Yine de teslim olmadım
Ama sen namluda hüzün
Beni tam on ikiden vurdun
Seni bekleyişimin adı yok..
 
Sana Uzak Kentlerden Birinde Zamanin Bir Yerinde Seni ve Senli Gunleri Animsatti Aksam Gunesi...
Onca Zamanin Ustunde Eskimeyen Bir Dusuncesin Simdi
Insan Hergun Animsarmi Ayni Gozleri

Seni Seviyordum ve Senin Haberin Yoktu

Saclarini Izliyordum Uzaktan
Kulaginin Arkasina Dususu ve Burnun Herkesden Baskaydi Iste...
Guldugu Zaman Yukariya Bakardi;
Yukarı Kalkan Basin ve Gulen Gozlerin Vardi...
Ne Guzeldiler Sen Bilmiyordun...

Ben Seni Seviyordum...

Kalbime Sigmiyordu Aklimdan Gecenler
Duvarlara Vitrin camlarina Kaldirimlara Carpiyordu
Geri Donuyordu Cogaliyordu
Senin Sesini Duydugum Masalarda Erteliyordum Herseyi
Herseyi Erteliyisim Oluyordun
Kalp Agrisi Oluyordun
Birlikte Soludugumuz Sokak Isimleri Oluyordun
Mevsimler Degisiyor ve Buyuyorduk
Donemecler Geciyor Kopruler Goze Aliyorduk
ve Bazen Tekin Olmayan Sularin Uzerinden Atliyorduk
Cesurduk...
Ufuk Cizgisi Maviydi Gun Batimi Hep Turuncu ve Kirmiziydi Butun Karanfiller...

Ben Seni Seviyordum Sen Bilmiyordun...

Sevinclerim Oluyordun Arasira Sen Hic Bilmiyordun
Sonra Herhangi Biri Oldun Butun sevinçlerim bittikten sonra
Yagmurlar Yagdi Serin Haziran Aksamlarina
Derken Birgun Uzaktan Gordum Seni...
Saclarin Bana Inat Basin Herseye Meydan Okuyarak Iste Yine Ayni
Kalbimi Acitti Her Zaman ki Gibi...
Degistik Saniyordum ve Sen Yine Bilmiyordun
Simdi Bunları Anlatsa Sana Birileri..
Kim Bilir yada Bosver Bilme En Iyisi...
 
Geri
Üst