∞ Aşk sevdiğin kişiyi herkesleştiriyor z α m α n l α

Gözlerin!
Ah o Gözlerim …
Ben değil, onlar gördü seni
Sonsuz bahar akşamlarında
O mavi gözlerin düştü gözlerime !
Ben boyadım gökyüzünü ,
Gözlerine benzesin diye …
Sense
Karalar bağladın bulutlara!
Güneşin ışıltısına gölge düşürdün
Rengârenk gökkuşağı küstü yağmurlara.
Buna hakkın var mıydı ha var mıydı ?




Sevgimin hâyali
Sığar mı sanıyorsun yüreğine?
Bütün ömrümü
Sonralardan taptığım sana fedâ edeceğimi mi sanıyorsun?
Gözlerinden yaş değil
Kir akıyor gülüm!
Böyle hesapsız
Böyle kitapsız gözleri yakmalı mı,
Yoksa acı bir ifadeyle bakmalı mı?
Aradın ama olmadı
Mutluluk seni bulmadı.
Ve sen
Sen aşkı hiç hak etmedin

Sen ki;
Duygular aleminde duygusuz
Sen ki;
Sus-pus gecelerde uykusuz
Sen ki;
Ruhların ayak izlerinde ruhsuz
Sen ve yandaşların
Kendi karanlığınızda kayboldunuz.
Gök yüzünün maviliğinde,
Ufkun kızıllığında boğuldunuz..

Papatyalar dans ederken bahçelerde
Gözlerim ışıl ışıl yeşeriyordu.
Hiç duymamıştım sesini.
Hiç görmemiştim gözlerini
Hiç tatmamıştım böylesini
Acı zehrini de içirdin ya bana
Yazıklar olsun sana
Yazıklar olsun…
 
İyi değilim bugünlerde..
Kalbim zihnimin gölgesinde..
Zihnim kalbimin ötesinde..

İyi değilim bugünlerde..
Zihnimdeki fikirlerle..
Hayatım şimdi zihnimin ellerinde..

Kalbime bir ilişsene
Kalbim kimin ellerinde
 
Teselli istemedim senden
Sadece sar istedim yalnızlığımı
Gecelerime dokun gizeminle
Öpüşünle söndür yangınları

Ne gel dedim yağmur gibi üzerime
Ne git dedim biten mevsimler misali
Bakışınla tüket ömür denen yılları.
Bir ‘ben’ ol istedim sende kayboluşumda
Tüm yarım kalanları sil istedim
Yeniden başlat hayatı.
Sadece ol istedim dualarımda
Birlikte doğmak için sabahlara
Tek tek toplayalım yıldızları

Teselli istemedim senden
Kirpiklerime hapsettiğim
‘suskun yaşım’ ol istedim
ve gizli sevdamın adı
Sev istedim beni umarsızca
Kimse bilmesin istedim
Karanlıktaki güneşimi..
Bir sen duy yeter sesimi
Sen adam gibi adam
Ben aydınlıktaki kara deli…

Teselli istemedim senden…
Sadece ol istedim yarınlarımda
Uzaktan da olsa sev istedim...
 
Ben camım mavi konakta
Her yağmurda damlaların yüzümü okşadığı camım
Kışın rüzgarda bir tarafım donar, bir tarafım sobaya bakar
Ben camım kırılmamış henüz
İnsanların içerisini görmek için baktıları gözüm
Rüzgarda titrerim, fırtınada sallanırım
Ama yıkılmam hiçbir zaman, kırılmam
Soğuk bir kış günü diğer tarafta konuşursun
Buğulanır bir tarafım, görmeye aciz kalır herşeyi
Ama bilirim orda olduklarını
Ağacın rüzgarda savrulduğunu ama yıkılmadığını
Denizin denizden çıksa da suyu geri döndüğünü bilirim

Ben kırılmam kolay kolay
Ne zaman sevdam bitse bu dünyada
Rüzgar alır mavi konak, yağmur alır penceresinden
Sonra yeni cam takılır mavi konağa, lekesiz ve saf
Sevda yine biter, cam yine düşer paramparça olur
Yenisi gelir lekesiz olur
 
Her yer,
Her an
Ve her şey büyülenmişti o akşam! ...

Ateşe verilmişti en katı yasaklar!
Şeytanın bir bildiği vardı sanki!
Büyücü görünmez olmuş,
Hipnotize etmişti duyguları bir vapurun güvertesinde.
Ve şeytan aciz kalmıştı yasaklarıyla! ...

Boğazdan esen serin bir rüzgar okşamaktaydı, kadının saçlarını.
Belki de, esen rüzgara gizlenmişti büyücü.
Ya da;
Vapura eşlik eden martıların sesine sinmişti.
Kim bilir?
Ama;
Her an,
Her yerde
Ve hep onlarlaydı...


***ürmüştü duyguları, Kızkulesi'nin gizemine.
Bağlanmıştı artık duygular, büyünün gücüne.
Karanlığa sinen romantizm ve Kızkulesi...

Akrep donmuş,
Yelkovan volta atmayı unutmuştu.
Zaman durmuştu artık.
Zaman ve her şey büyülüydü! ...

Kızkulesine bakan kaldırımlarda,
Birleşen ellerin ve Kızkulesine gömülen bakışların esrarı vardı.
Sıcak bir bardak çayın buğusuna karışmaktaydı üşüyen soluklar.
Ve titreyen dudaklarıyla bir aşk şarkısı mırıldanmaktaydı sevgililer...
''Gurbet elde bir başıma,
Kimim var ki senden başka? ''

Bir yandan, martıların eşlik etmesi söylenen şarkılara,
Bir yandan da, Kızkulesinin hikayesi vardı düşüncelerde.
Derin düşler canlanmıştı o akşam! ...

Allahım! ...
Hiç bitmeseydi,
Hiç bozulmasaydı bu büyü.
Ama! ...

Teşekkür ederim büyücü!
Büyülü akşam için!
Her şey için!
Teşekkürler! ...
Seni seviyorum! ...

Alıntı ile Cevapla
 
Gizlerin.....
O derin gömüt, o mitolojik bilmece
İç yollarının kayıp harita parçası
Kaybolduğum labirent
Derinleştikçe düşmeyi sevdiren uçurumun
Gizlerinde
Kelimelerin gizlenmesindendir suskunluğun....

Gizlerin...
Gözlerindeki hüznü örtmeye çalışan kirpiklerin
Duyardın seni çağırırdı hayat
Duyardın;
Sana seslenirdim, sesim yiterdi
Gizlerin hep geceydi
Güneş;
sadece geceyi örterdi....

Sen;
fırtınasını içinde saklayan bir limandın
çapasını bulmak için açılan gemi
tuzlu suyla vaftiz edilmiş balık
ve ağır bir sistin
kendinde kaybolacak kadar
gizlerinde saklanıyordu
öldürmeye korkan bir intihar...

Sen; kendi yörüngesinde kaybolan bir yıldız
Yaşamın; rüyasını kaybetmiş bir uyku
Dişlenen dudakların ufak yarası; göz bebeklerin
Sus!
Konuştukça derinleşiyor gizlerin

Korkma benden. Kendinden korkan hiçbir şeyden korkma.

Soyun, bir tek gizlerin kalsın üstünde
Parmak uçlarının sıcaklığı bir de
Uzan yanıma uyu istersen
Yakalarım uykundan firar eden düşlerini
Ürkme benden
Çünkü ben sana yeni hayaller getirmedim
Kaçıyordum
Gizlerinde saklanmak isteyen
Yaralı aşkların firarisiydim
Korkma benden;
Ben hep yanlış teşhis edildim
İçinin esrarını çözmeye değil
Onu ellerinden içmeye geldim
 
acil servis gibi yetiştim bütün kanamalı sevdalarıma
yanlarına gittiğimde,
odaları boştu, çarşafları temiz
bir küçük not bile yoktu....”kurtardığınız için teşekkür ederiz”

bu yüzden emekliliğimi istedim yorgun aşkların baş hekiminden
tazminatım suskunluk
beni ait olmadığım şehirlerde aramayın,
adresimin caddesi....burukluk
 
Anlatamadığım bir sevgi var içimde,
Sana karşı hissettiğim,
Ama anlatamadığım...

Karanlık odamı aydınlatan
Güneşim oluyor sabahları,
Geceleri ise penceremdeki ay ışığı...

Dokunduğumda uçacak bir kuş gibi ürkek,
Ve sanki kurduğum bir hayal
Seninle gerçekleşecek...

Anlatamadığım bir sevgi bu,
Ne başı belli, ne de sonrası,
Ne masum bir aşk, ne de bir günah...

Anlatamadığım bir sevgi var içimde,
Gördüğüm, duyduğum, hissettiğim,
Ve hatta hasret kaldığım,
Ama anlatamadığım...
 
Gizlice seviyorum seni
Kimse bilmesin,duymasın
Yüreğimde saklıyorum seni
Sen bile bilmiyorsun.
Yüreğim yansada alevler içinde
Ağlasamda seni her düşündüğümde
Kaybolsam bile kadehler içinde
Ben seni gizlice seviyorum.
Açıklarda bir gemiye benziyorum
Binlerce balığın benden haberi yok
Denizlerin içinde kayboluyorum
Denizin bile benden haberi yok.
Gizlice seviyorum seni
Tarifi imkansız duygular içinde
Sen gözlerimin içinde,her baktığım yerde
Ben gizlice seviyorum seni.
Yolum hep çıkmazlarda
Hikayem yalan kitaplarda
Sürgün gibi diyarlarda
Hep gizli kalacaksın
yüreğimin köşesinde
Ve bir gün gelip ben ölürsem
Kendini bulacaksın benim kalbimde.
 
Deniz gözlüm; sen son ümidim,
Elimdeki son mutluluğum.
Kaybetmemeyi en çok istediğim.
Yıllar neleri ***ürüyor insandan.
Korkarım bakamam mazime,
bilirim orda hep umutsuzluk, hüzün var.
Sonrasını sorarsan dünya bana dar...
Şimdi sen varsın deniz gözlüm.
Tek düşündüğüm, en çok sevdiğim...
Birgün bu sevda beni boğar mı?
Boşver deyipte bırakır mısın ellerimi?
Bakmaz mısın masum ve sıcak gözlerinle?
Bırak sende unut der misin?
Korkarım sevdiğim; gidersin diye,
Bana ait kalbini başkasına açarsın diye!
Korkarım esen rüzgarda açan çiçekten,
Korkarım seni kaybetmenin bırakacağı yalnızlıktan.
Bir gün gidersen ne yapacağım?
Sensiz bu yarayı nasıl saracağım?...
Hayat kısa değmez bir erkeğe derler ya;
Sen nice hayatlara değersin....
Deniz gözlüm;
Sana yazıyorum, bir an mutlu bir an üzgün.
Sana içiyorum, elimde bir kadeh olsa.
Seni görüyorum her gece rüyalarımda.
Her geçen gün sensiz olamayacağımı,
Sensiz yapamayacağımı anlıyorum...
Belki özlüyorum, belki korkuyorum.
Ama hepsi bir kenara, bilki sensiz olamıyorum
Unutmaki DENİZ GÖZLÜM;
SENİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM....
 
“Yalnızım çünkü sen varsın”


“gel” desen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz’a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki “kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun”
oysa “gel” desen gelirdim biliyorsun

yorgun Haliç’e biraz inat
biraz ihanet bırakıyorum
ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
aklıma düşüyorsun
düşüyorum
düşünce
üşüyorum
azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
yalanlarımla bir hiçlikteyim
beni içinden kaç !

bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde, kimi üşüyorsun?
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklarda yaslanıyorum
boş kentlere
oysa “gel” desen gelecektim


gündüşlerime dönüşlerimde
bakışın içiyor beni gözlerimden
gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
uzaklığına uzanıyorum
sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
yıkılıyorum şarkılara
“kimseler biliyor”
yalnızlık dostumdu
şimdi korkum oluyor
oysa “gel” desen gelecektim

artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
güzartığı saçlarımda oynaşan sensizlik
gözkarana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
düş satıcısı, ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
uysal yalnızlıklar satın alıyorum
gülüşümle ödeyerek
ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
oysa “gel“ desen gelecektim

gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayete fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
oysa bilmelisin Araz’ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler


her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kent’e
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kent’e
gidiyorsun
oysa “gel” desen gelecektim

susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
en susmak ta neydi öyle
sen en dinlerken
biliyorum Araz’ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma
denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı ?

ben şimdi gurbetim
içimde taşıyorum
heba olsa da senlerce yılım
oysa “gel” desen gelecektim

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
şairler ölüdür derler (inanmıyorum) !
en karanlık ceketimi giyiyordum
ışığa kördüm çünkü
şimdi ise güneşe ilerliyorum
dirilmek için


kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
gecenin kör gözünden utanıyorum
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak bana
hakediyorum


gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum
cenazemde namaz kılacağım
zan altındayım
yalanıma inanıyorum

yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
kinim kendime
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya
üstü kalsın ihanetimin
“gel” desen gelecektim
yine bir tren geçiyor içimden
sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
görmüyorum, söylemiyorsun, kırılıyorum
hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
süsle beni ey aşk!
geçtiğin yerleri öpüyorum

yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
dişlerindeki nikotin tadı terkimde
sirenler ve ateş hatları içip
sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
ve bir asansör kapısı önünde
aslında yüzüme tükürüyorsun da ihanetimi
ben habersiz gülümsüyorum
yasadışıyım
tutukla beni gözlerimden

kalemim bitti, yitirdi şiirini şuur
öldü kanımdaki mürekkep balığı
solumdaki sis’e intihar etti intiharlar
bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
yaşamak için geç bir zaman
ölmek için ise erken

çok davullu bir senfoni sürçüyor
dikiş tutmaz ayrılığımda
kirpiğinden yapılma bir darağacına
geceyi asıyorum
yoksun
bu yağmurlar ıslatmıyor beni
bir durağa yaslanıyorum sensiz
gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
“gel” desen gelecektim oysa

kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
şimdi herkes biraz sen, biraz acı
göğsümde bir vagon
gizli sözler batıyor
fırtınalar çıkıyor üstüme

şakağımda
intihar acemisi bir şairin
delilik provaları
arkandan uluyan kapılardan
söküyorum kokunu
yokluğunu kokluyorum
yokluğunu yokluyorum

çöz gözlerimi senden hadi!
ücranda yak bakışımı
gözlerine bekçi sevdam
dünden ve senden kalmayım
içine her düşen
kendi keşfi sanıyor seni
oysa sen
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun
ama güller kendine batamaz
bilmiyor musun ?
'gel' mi diyorsun ?...

herkes kendi gördüğüne bakar
peki hayatın rüzgârında kime yelkeniz ?
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
hadi ! en kanadığımız yerden susalım
'gel' desen gelirdim
'git' dedin ve gittin

Aşka...
Rüzgâra...
Ayrılığa...
Zamana...
...
 
biraz önce gözlerimden düştün
seni ıslattığım için üzgünüm
yanaklarımda kurumanı istemezdim,
dudaklarıma almışken ıslaklığını
sen....gözlerim....ve katre

sana yaşatmak istediğim çok şey vardı,
aşk’da kısa çubuğu ben çektim...
 
Sevdiğimin kulaklarımda sesi
Bembeyaz bir gül demeti
Kim bilir kaç yüzyılın gülşeninden
Duvar gibi kalınlaşırken bekleyişler
Birden bütün katılığın dağılması
Ve sesini duyuşum bir yerlerden
Kim bilir kaç yüzyılın gülşeninden
Ağır bir duyguyla birarada
Onsuz da olunur gibi gelirken bana
Gittikçe basan sis artan duman
Ve kilitlenmesi zaman zaman
İçimde bir ağırlığın aşk adına

Nasılsın nereden çıktın
Gerçekten bana mı geldin

Sen miydin o olmasa da olur gibi görünen

Şimdi yosun gözlerin gözlerimde
Binbir türlü rüzgarla rüzgarlanır
Kim bilir kaç dünyanın denizinden.
 
Sana bakıyorum;
seni aldatan bakışlarımla...
aklından seni çıkarıp,
bir başkasına kolayca sevda veren
aklımla.

sana bakıyorum;
"söküp atamam..!" diyen
"sensiz olamam..!" diyen
yüreğimle.

sana söylüyorum;
seni aldatan dudaklarımla...

sana yazıyorum;
sensiz şiirler yazan bu ellerimle.

kahrolası ben!
sana bakıyorum..

utanmadan...
hala seviyorum!
hala seviyorum!
 
Bir söz oluyorum
Aklını başından alan
Ama doğru mu bilemiyorsun.

Bir dokunuş oluyorum
Tenini ürperten
Ama içten mı bilemiyorsun.

Bir tını oluyorum
Ruhunu serinleten
Ama sonsuz mu bilemiyorsun.

Bir bakış oluyorum
Gözlerini kamaştıran
Ama gerçek mi bilemiyorsun.

Bir ben oluyorum
Yüreğine dokunan
İstiyor musun, bilemiyorsun.
Ama vazgeçmek istemiyorsun,
O kadar uzun süredir bakir kalmış ki yüreğin
Bir gün bırakamayacağından korkuyorsun
 
Seni özlerken öldüm ben!
Bir sabah cesedimi buldular
Bir elimde resmin,
Bir elimde mektupların..
Yapayalnız ağlarken gömdüler beni.
Sana aşık vuruldum ben!
Bir akşam hasretinle yolumu kesip yalnızlığın,
Kurşuna dizdiler acımadan,
Paramparça ettiler her yerimi ama,
Yine de seni benden alamadılar.
Seni yaşarken tükendim ben!
Sana olan açlığım ve sevgim yedi beni,
Açkurtlar misali.
Şimdi ne seni ne beni yaşıyorum
Kimse bilmedi bilmiyor ölüm nedenimi.
Dağlar bile Dize geldi duyunca sana hasretimi
Ve birgün belki süzülürsün içeri usulca diye
Her zaman açık tuttum
Hep kapalı olan yüreğimi
 
Ben bir ikindi vakti..
Unutulmuş yağmurları gizleyen gözlerinin
Zehrine ve belasına sığındım.
Uçurumları bekleyen sürgün kuşlar uçurdum sana
Yasaklanan bir efsaneydi ruhum
Ve ben, senin gözlerinde yüzlerce kez ruhumu unuttum.
Ben bir güz vakti..
Eksik bir tarihten kaçan ellerinin
Serseriliğine ve kalmasına sığındım.
Aşkı besleyen güller bıraktım sana
Gökyüzünden çalınmış bir güneşti ruh
Ve ben ,senin ellerinde yüzlerce kez ruhumu acıttım
Ben bir gece vakti..
Yorgun bir ömürden ,vurulmuş yüreğinin
Kanamasına ve çığlığına sığındım.
Dünyayı değiştiren çocuklar verdim sana
Çiçekleri solmuş viran bir bahçeydi ruhum


Ve ben!!
Senin yüreğinde yüzlerce kez ruhumu öldürdüm!
 
Şayet bir gün,
Kaybolursam şiir gözlerinde
Sakın telaşa kapılma emi?
O yosun gözlere
Dalıp dalıp çıkmaktır niyetim.
Ki bir hazan vakti
Bozabilirim bu niyeti.
Ya da belki bir gün,
Bir seher vakti
Rastlaşırsak o rıhtımda,
O gemiye binme ihtimali
Varsa kaderde birlikte,
Not düşeceğim ömrüme;
Bu gün o gündür diye..
O şiir gözlerine dayanamam bilirsin,
O yosun gözlerine..
Eğer ki bir gün
Deli dolu çağlarına ait
Anılarında kaybolursam,
Sakın telaşa kapılma emi?
Ben anılarımın hüznüyle ağlamaklı,
Sen yüreğinde kemanınla,
Gözyaşlarımı sileduracaksın
......
Unutkanlığına esir düştüğün
O vakitlerde,
Kemancı kızın öyküsünde buldum öznemi.
Sancılı sesinle inledi bedenim.
Ve hala;
O şiir gözlerin,
O yosun gözlerin,
Bedenimin bir parçası,
Ağlamaklı….
 
bir eski zamanda
olmayan bir mekanda
mehtapla yaşayan
iki masal kahramanıydık
birlikte seyrederdik
mutluluğu
ellerin uyurken ellerimde
sessizliğin emanet ederdik
aydede'ye
belli belirsiz
bakardı bize
bulutların ardından
sonra,
çeker giderdi
yavaş yavaş
alnımızı öperek
yıldızların saçlarına
saçlarını kullarıma dökerek
ne ben bülbüle
özenirdim
nede o,güle
feryatsızdık
farklıydık
mafisto'nun gazabından
muaftık
bir eski zamanda
olmayan bir mekanda
mehtapla yaşayan
iki masal kahramanıydık
 
Yine camdayım
Buğulu camdan dışarı bakıp
Seni düşlemek çok hoşuma gidiyor
Sen yoksun yanımda artık
Ama ben hayalinleyim
Belki sen de beni düşünüyorsun şu anda
Ama ne sen benden haberdar ne de ben senden…
Yine camdayım
O sessiz sokaklarda ikimizi düşlüyorum
Böyle düşünmek
Senin hayalini kurmak
Çok ama çok hoşuma gidiyor
Ama keşke hayalinle değil seninle olabilsem
Bazen o ilk buluşmamız aklıma geliyor
Sonra gülüyorum kendi kendime
Ne kadar utangaç ve mutluyduk
Bide son buluşmamız aklıma geliyor
İkimizde çok mutsuzduk
Ben yerdeki taşları sayıyordum
Kim bilir belki sen de taşlarla uğraşıyordun
Gözlerine bakmaya çekiniyordum
Oysa ikimizde birbirimizi seviyorduk
Nende böle oldu ki…
Şimdi özlemenin ne demek olduğunu daha iyi anlıyorum
Şimdi sensizliğin ne demek olduğunu daha iyi anlıyorum
Artık bu acıya bu özleme dayanamıyorum
Seni istiyorum yanımda
Gözlerinin derinliklerinde kendimi görebilmek
Ellerinle ısınabilmek istiyorum
Kısacası SENİ SEVİYORUM ve ÖZLÜYORUM…
 
Geri
Üst