Dini Terimler Sözlüğü (Din Terimleri)

Yâd Yabancı, el, gurbet. Anma, hatırlama.
Yâd-ı daşt Devamlı huzur. Her an Allahü teâlânın huzûrunda imiş gibi olmak.
Yakaza Uyanıklık.
Yakin Şüpheden kurtulmuş, doğru, sağlam bilgi. Doğru ve kuvvetle bilmenin kalbde hâsıl olması.
Yâr Sevgili, mahbûb, mahbûbe, ma'şûk, dost.
Ye'cûc ve Me'cüc Kıyamete yakın çıkacak olan, Zulkarneyn'in (Aleyhisselâm) sed ardına habs ettiği kavim.
Yed-i beydâ Mûsâ'nın (aleyhisselâm) mu'cize olarak gösterdiği nûrlu, beyaz eli.
Yeis Üzüntü, keder. ümitsizlikten ileri gelen karamsarlık.
Yek Bir, tek.
Yekpâre Bir parça.
Yetim Babası veya hem babası hem anası ölmüş çocuk.
Yevm-i şek Şâ'bân-ı şerif ayının otuzuncu günü.
Yevmiye Günlük yapılan işe karşılık alınan ücret.
Zâde Evlât, oğul. Nikâh neticesinde doğan çocuk.
Zâhid Züld sâhibi. Dünyâya düşkün olmayan kimse.
Zâhiren Görünüşe göre, göründüğü gibi.
Zakkûm Cehennemdeki bir ağacın ismi.
Zâlim Zulmeden, haksız yere insanlara kötü davranan.
Zann-ı gâlib Çok kuvvetli zan etmek.
Zâviye Küçük tekke. Açı.
Zarûret Çâresizlik, muhtaçlık, sıkıntı, yoksulluk.
Zâyi Kaybolma, elden çıkma
Zeâmet Osmanlı Devleti'nde, subaylara verilen toprağa denir.
Zebâni Cehennemde vazifeli meleklerin adı.
Zecri Önleme, yasaklama. Zorla, zor kullanarak.
Zekât Her müslümanın tam mülkü olan nisâb miktarındaki (Zekât malı)nın belli zamanda belli miktarını niyet ederek ayırıp, fakir müslümana vermesi.
Zelil Alçak, aşağı, hor.
Zem Birinin kötülüğünü söyleme, çekiştirme.
Zemherir Cehennemdeki soğuk yer.
Zemzem Mescid-i Haram içindeki kuyunun suyu.
Zenb Suç, günah.
Zevâl Sona erme. Güneşin tepe noktasından batıya doğru meyli.
Zâtlar Yüksek kimseler.
Zeyl Ek, ilâve olarak yazılan kitap.
Zıl Gölge.
Zındık Dini yıkmağa, gençleri, müslüman görünerek, kâfir yapmağa veya haram olan bir işi, iyi olduğunu söyleyerek bunun yayılması için çalışan veya Allahü teâlânın emirlerinden birinin gericilik olduğunu söyleyen kimse. Böyle kimse, namaz da kılsa, hacca da gitse kâfirdir.
Zikr Her işte Allahü teâlâyı hatırlamaktır.
Zillet Aşağılık.
Zimmet Himâye, sâhiplenme. Birinin emânetini koruma, üzerine alma.
Zımmi İslâm devletinin himâyesi, idâresi altında bulunan gayri müslim.
Zinet Fâidesi, menfaati olmayıp sâdece gösteriş için kullanılan şey.
Zrâ Elli santimetrelik uzunluk ölçüsü.
Zulmet Karanlık. Kalbin kararması.
Zühd Dinimizde günah olur korkusu ile mübah olanların çoğundan sakınmak.
Zünnâr Hıristiyanların, âyinlerde bellerine kuşandıkları ucu püsküllü, parmak kalınlığında, yuvarlak kolan.
Züyûf Gümüşü az para.
 
Geri
Üst