Edebiyat Sözlüğü

İkmal



Bir cümledeki anlamı, ardından gelen cümleyle tamamlamak. Her iki cümlenin öznesi de çoğunlukla ortaktır ve ilk cümlede yer alır. Örnek:



Merd olan kizbe tenezzül etmez

Zillet-i kizbe tahammül etmez

Nabî
 
İksar



Kusur sayılan sanatlardandır. Bir düşünceyi gereksiz şekilde uzatılan ve tekrarlanan sözcüklerle anlatmaktır. Örneğin "Ali gitti mi?" sorusuna karşılık "evet" ya da "hayır" yerine "Ali gitti, gelmedi" yanıtı vermek gibi.
 
İktibas



Anlamı güçlendirmek için söze ayet ve hadisler katılmasıyla yapılan sanat. Ayet ve hadisler aynen kullanılabilir ya da çevirisinin bir bölümü tercih edilebilir. Örnek:



Zalimlere bir gün dedirtir kudret-i Mevlâ

"Tallahi lekad âsereke’llahü aleyna"

Ziya Paşa



(Yusuf Suresi ayet 91: Tanrı hakkı için Allah seni bize üstün kıldı.)
 
İlmam



Bir şairin, başka bir şairin şiirini biraz değiştirerek sahiplenmesi. Örnek:



Şâdî-i vuslat niçin tahammîl-i nâz eyler bana

Rind-i şâdî-düşmenim ben gam niyâz eyler bana

Nâil-î Kadîm



Tiğ-ı istisnâ çekip gamzen ne nâr eyler bana

Afet-i aşkın kazâ arz-ı niyâz eyler bana

Namık Kemal
 
İltifat



Sözü konuyla ilgili bir başka yöne çevirme şeklindeki edebi sanat. Bir yeri, olayı, duyguyu, düşünceyi anlatırken birden söz yine konuyla ilgili başka bir yere, olaya, düşünceye, duyguya çevrilir.
 
İltizam



Şiirde kafiyeyi sağlayan ya da düzyazıda "seci" olarak kullanılan sözcükten önce gelen ve kafiye ile aynı sayıda harf içeren benzer sözcükler kullanarak yapılan sanattır.Örnek: Merasim-i tevkîr-i tevfirinde ihmal-ü taksîr olunmayup hıl-i fâhire ve in’âmât-ı zâhire ve ziyâfât-ı vâfire ile Zülkadiroğlu tâifesi muğtenem oldular
 
İnsicam



Sözün düzgün, tutarlı ve birbirine bağlanak söylenmesi. Sözcükler titizlikle seçilir, art arda gelen cümlelerde anlamlı bir diziliş aranır.
 
İnşa



Divan edebiyatında edebi sanatlarla yüklü, süslü düzyazılara verilen isim. İnşa yazanlara "münşi" denir. Günümüzdeki anlamı kompozisyon.
 
İntihal



Başkasına ait eserlerden parçalar alıp kendisininmiş gibi gösterme. Aşırma veya ahz u sirkat tabirleri de aynı anlama gelir. İntihal şiirde olursa şirkat-ı şi’r bu işi yapan da düzd-i sühan (söz hırsızı) diye anılır. Sünbülzâde Vehbi, Sirkat-ı şi’r (şiir çalma) olayı için şu beyti söylemiştir:



Sirkat-ı şi’r edene kat’i zeban lâzımdır

Böyledir şer-i belâgatle fetâvâ-yı sühan.
 
İrsal-I Mesel



Anlamla ilgili sanatlardandır. Söylenen fikri kuvvetlendirmek için araya atasözü veya atasözü değerinde örnekler katmaya denir. İleri sürülen düşünce, kendisiyle ortak nokta bulunmayan başka bir düşünceyle birlikte kullanılır. İrad-ı mesel de denir. Örnekler genellikle herkes tarafından bilinen, söylenen, kabul edilen atasözleri, vecizeler ve hikmetli sözlerden seçilir.



Örnek: Tok olanlar bilemez çektiğini aç kalanın

Sırtı pek kimseye ahvâl-i şita yaz görülür

Samî
 
İstidrad



Uygun bir yerde konu dışında bir şey anlatmak. Konuya açıklık getirmek, okuyucunun veya dinleyicinin istifadesini sağlamak için bu yola başvurulur. Bu tür ara girişler "İstidrad" başlığı ile yazılır, bitiş yeri ayrıca belirtilirdi. Sonra bu yöntem bırakıldı, başlık koymadan açıklama yapıp "Sadede gelelim" sözüyle asıl konuya dönülmeye başlandı. Zamanımızda istidradlar kısa olmak kaydıyla parantez veya iki çizgi arasında yapılır.
 
İstidrâk



Anlamla ilgili sanatlardandır. Över gibi görünerek yerme ve yerer gibi görünerek övmek.

1. Övme yoluyla yerme: Eskiler te’küdü’z-zemm bi-mâ yüşebbihü’l medh derlerdir. Kişi övmeye benzer sözlerle, kuvvetle yerilir.



Ali Paşa’nın Girit’teki başarısızlığını dile getiren Ziya Paşa’nın Zafernâme’sinden alınan şu beyitler bu sanatın en güzel örneklerinden.



Bârek-Allah zehî kevkebe-i âlel’al

Levhaş-Allah, aceb nusret-i feyz ü ikbâl!



Hak bu kim görmedi ağaz edeli devre elek

Böyle bir tefh ü zafer böyle şükûh ü iclâl...



2. Yerme yoluyla övme: Eskiler te’kîdü’l-medh bi-mâ yüşebbıhü’z-zemm derlerdi. Kişi yermeye benzer sözlerle kuvvetle övülür. Örnek:



Dehrde anlamayup bilmediği varsa meğer

Tama’u buğz u nifak u hased u gadr u sitem

Nabî
 
İstifham



Anlamla ilgili sanatlardandır. Cevap alma gayesi gütmeksizin art arda sorulan sorularla yapılır. Sevgi, nefret, teessür, üzüntü, öfke, kin, kıskançlık, ümitsizlik, acz, şaşkınlık, hayret ve hayranlık gibi heyecan verici duygular bu yolla ifade edilir. Şair duyguya bağlı olarak kendi kendisine, herkese veya (bilgi yelpazesi.net) her şeye soru yöneltebilir. Düşünce ve kavram üzerine dikkati çekmek için bu sanata başvurulur. Aşırı heyecan ve gerilim istifham’ı alelâde soru cümlelerinden ayrılır. Örnek:



Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

Neden böyle düşman görünürsünüz,

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Cahit Sıtkı Tarancı
 
İstihdam



Anlamla ilgili sanatlardandır. İki anlamı olan bir kelimeyi, bu iki anlama gelecek şekilde kullanmak. Birinde gerçek, diğerinde mecazlı anlam kasdedilir. Örnek:



Bahar erdi açıldı sevdiğim hem fasl-ı dey hem gül

Bir sahn-i gülistandan biri fasl-ı gülistanda.

Muallim Naci

Bu beyitte açıldı fiili birinci mısrada fasl-ı dey (kış mevsimi)nin uzaklaşması, sona ermesi; ikinci mısrada ise, çiçeğin açılması anlamına geliyor.
 
İstihlaf



Türkçedeki sesli harfleri bazı durumlarda uzatmak. Örnek:



Verseydi âh-ı mecnûn feryadumun sedâsın

Kuş mı karâr iderdi bâşımdaki yuvâda

Fuzûlî

"başındaki" ve "yuvadaki" kelimelerinde "a"lar uzun okunur.
 
İştikrar



Sözle ilgili sanatlardandır. Aynı kökten türeyen veya aynı köke bağlı harflerin benzerliğinden dolayı aynı kökten türemiş gibi görünen seslerin birarada kullanılmasına denir.



Örnek:

Kılmagıl muhkem gönül dünyaya akd-i irtibât

Sen bir avâre müsafirsen bu vîrân ribât

Fuzûlî



Ribât ve irtibât aynı kökten gelir.
 
Îtilâf



Uygunluk. Kelimenin anlamla uygunluğu, kelimelerin vezinle uygunluğu, kelimelerin diğer kelimelerle uygunluğu, anl*****n vezinle uygunluğu ve anlamın anlamla uygunluğu.
 
İtnab



Sözü, gerektiğinden fazla kelime veya cümle ile uzatma. İcaz’ın karşıtı. İkiye ayrılır:



1. İtnab-ı makbul: Makbul sayılan söz katmadır. Bu çeşitte anlam pekiştirilir, anlatılacak şey abartılır, kastedilen husus fazla tasvir edilir ve üçü birden sağlanır. Örnek:



"Yalıların en tabii ve en lüzumlu gezinti vasıtası sandallar! Sade yalıların mı? Boğaziçi’nde herkesin her an, en çok, onlar işine yarıyor. Mehtapla gezginci, sâzende köşkü onlar, saz dinleyicilerin mevkibi onlar, yerine göre madrabazların balık deposu onlar, sebze dükkanı, dondurmacı dükkanı, onlar; yörük manav sergisi onlar, tatlı su damacanalarının ambarı onlar, hasta sedyesi onlar..."

Ruşen Eşref Ünaydın



2. İtnâb-ı mümel: Makbul sayılmayan söz katmadır. İtnab-ı mühil de denir. Haşv-ı kabih’ler ve tekrarlar makbul sayılmayan söz katmanlarıdır.



Örnek:

Duâ ile sözü hatmedelim, zîrâ hakikatte

Sözün gevher olursa yeğdir itnâbından îcâze

Nef’î
 
Kalb



Sözle ilgili sanatlardandır. Arap harflerine göre bir kelimenin harflerinin yerleri değiştirilerek yapılır. Cinas sanatının bir çeşididir. Cinas-ı kalb, tecnis-i kalb ve maklûb adlarıyla da bilinir. İkiye ayrılır:



1. Kalb-i kül: Tersinden okunduğu zaman da anlamlı olan kelime çıkan sanattır. Buna kalb-i muntazam veya aks-i müfred de denir. Örnek:



Mûr gibi emrine kılmış itâat halk-ı Rûm

Râm olupdur nitekim Mûsâ’ya ey şeh şihr-i mâr

Sururî Kadim



Mûr: Karınca, Rûm: Anadolu, Râm: İtaat etme, Mâr: Yılan anlamına gelir.



2. Kalb-i ba’z: Bir kelimenin harfleri değiştirilerek kelime yazma sanatıdır. Buna maklûb muavvec de denir. Örnek:



Tahlîsine yok mu duâcı

Câniler içinde kaldı Nâcî

Muallim Naci



Câni: Katil, Nâci: Şairin adı.
 
Karavelli



Asıl hikaye arasına katılan küçük, müstakil hikayeler. Hikayelerin içinde manzum parça bulunmaz. İbret verici veya güldürücü niteliktedirler. Genellikle uzun hikayelerin (bilgi yelpazesi.net) anlatıldığı toplantılarda zaman zaman dikkatleri başka noktaya çevirmek ve sahneyi değiştirmek için söylenirler.
 
Geri
Üst