ingilizce -Kalıp Kelimeler, Öntakılar, Kullanımı, Özellikleri (Özet)

going



Gitmek fiilinin şimdiki zaman çekimi. Örnek: I am going. Gidiyorum.
 
get off



Bir vasıtadan inme hareketi get fiili ve off öntakısının meydana getirdiği get off deyimi ile anlatılır.



Örnek: The boy is getting off the car. Çocuk otomobilden iniyor.
 
had



Have –sahip olmak- fiilinin geçmiş halidir.



Örnek: I had a book. –Bir kitabım vardı.-
 
has



Sahip olmak anlamındaki have kelimesi he, she, it veya tek bir şahıs veya şey gösteren bir kelime



İle kullanılınca –has- şekline girer. Örnek: He has two legs. İki bacağı var.
 
have



1. Bir şahıs veya bir şeyin herhangi bir şeye sahip olduğunu anlatmak için,



bu şahıs veya şeyi gösteren kelimenin yanına -sahip olmak- anlamında -have- getirilir.



Örnek: I have a book. Bir kitabım var.



2. Türkçedeki –kahvaltı () etmek, öğle yemeği yemek, çay içmek- anl***** da verir.



Örnek: I have breakfast. –Kahvaltı ederim.-
 
haven't



Have ve not kelimeleri birleştirilerek -haven't- şeklinde yazılabilir.
 
he



Erkekler için kullanılan -o- zamiri.

 
hour



60 dakikalık zamanı ifade eden –(bir) saat- anlamındadır.



Örnek: How many hours are there in a day? Bir günde kaç saat vardır?
 
How

Nasıl, ne kadar. Örnek: How are you? Nasılsınız?
 
in



1. içinde.



Türkçede genellikle -içinde- kelimesi yerine ismin sonuna -de, -da eki ilave edilerek



-içinde- kelimesi kaldırılır. Örnek: -sepetin içinde- yerine sepette



The pencils are in the box. Kalemler kutunun içindedir.)



2. Memleket ve şehirlerde bulunuşu anlatırken in öntakısı kullanılır.



Örnek: Hasan Bey’s house is in Adapazarı. –Hasan Beyin evi Adapazarı’ndadır.



3. Zaman bildiren kelimelerle kullanılır.



Örnek: We’ll go to England in July. –İngiltere’ye Temmuzda gideceğiz.-
 
in front of



Önünde. Örnek: The teacher is in front of the school. Öğretmen okulun önündedir.
 
into



1. Türkçedeki "-e,-a" eklerinin karşılığı olan -to- öntakısı kapalı bir yer için



kullanıldığı zaman -into- şeklini alır.



Örnek: Put the chairs into my room, please. Lütfen sandalyeleri odama koy.



2. –ye, -ya. Örnek: They are translating from Turkish into English.
 
is



var olmak, bulunmak anlamındaki to be fiilinin cümlenin öznesine göre aldığı şekildir.



Öznenin tekil olduğu durumlarda kullanılır.



Genellikle -dir, -dır şeklinde ek olarak tercüme edilir.



Örnek: He is a student. O bir öğrencidir.
 
isn't



is ve not kelimeleri birleştirilerek isn't şeklinde yazılabilir.

 


it



o, onu, ona şeklinde tercüme edilebilir. Cansız varlıklar ve hayvanlar için kullanılır.
 


like



beğenmek, hoşlanmak ve benzer, gibi anlamları vardır.



Örnek: Most boys like football. Çoğu erkek çocuk futboldan hoşlanır.
 
look for



Aramak, bulmağa çalışmak.



Örnek: I am looking for my pencil. Kalemimi arıyorum.
 
look like



Görünüş olarak benzemek.



Örnek: The two brothers don’t look like each other at all. İki kardeş birbirlerine hiç benzemiyorlar.
 
made from



-den yapılmış. Bir şey yapılırken kullanılan ana madde eski niteliğini kaybediyor ve



meydana gelen şeyin içinde görülemiyorsa bu durumda made from deyimi kullanılır.



Örnek: Butter is made from milk. Tereyağ sütten yapılmıştır.
 
made of



-den yapılmış. Bir şeyin yapıldığı veya imal edildiği ana madde imal edilen şeyde mevcutsa,



Yani görülebiliyorsa bu durumda made of kullanılır.



Örnek: This table is made of wood. –Bu masa tahtadan yapılmıştır
 
Geri
Üst