Parapsİkolojİ sÖzlÜĞÜ

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Method
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
İnsanın duyma ve anlama yeteneklerinin olağanüstü bir keskinlik kazanması şeklinde görülen psişik hallerdir. SPR’nin kurucularından F. W. H. Myers tarafından durugörü ile aynı anlama gelmek üzere ortaya atılmış, fakat pek benimsenmemiş bir terimdir.
Telesteziye giren psişik yetenekler: Durugörü, duruişiti, psikometri, önsezi, telepati, önceden bilme, keşif gibi yeteneklerdir. Telestezi terimi, metapsişik araştırmaların başladığı devirlerde kabul edilmiştir. Genel bir kavram olarak ele alınmıştır.
 
Kirlian fotoğrafçılığı’nda kullanılan aygıtlardan yararlanılarak Rus parapsikolog Victor Adamenko tarafından geliştirilmiş olan, vücuttaki akupunktur noktalarının yerini tam olarak saptayabilen elektronik aygıt.
 
Kimi parapsikoloji sözlüklerinde, “iradi hareketlerin yokluğu ve düşüncenin otomatizma içerisine girmesiyle nitelenen, “psikolojik ayrışma hali” ya da “paranormal bir fenomenin ortaya çıktığı veya çıkabileceği, az veya çok derinlikteki bilinçsizlik hali” olarak tanımlanan trans, spiritüalistlere göre ise, “ruh ve beden ilişkisinin (dolayısıyla perispiri ve beden ilişkisinin) gevşemesiyle oluşan özel bir hal”dir ve bilincin kaybolmadığı trans halleri de vardır. Önceleri yalnızca medyomların içine girdikleri özel bir hal için kullanılan trans terimi, parapsikolojide değişik bilinç halleri kapsamındaki bir bilinç hali olarak ele alınır.
Parapsikolojideki trans hali, alfa dalgalarının sürekliliğinin yokluğuyla karakterize edilir. Spiritüalizm, parapsikolojinin sağladığı verilerden yararlanmakla birlikte trans fenomeninin maddi yanından çok, manevi yanıyla ilgilenir. Spiritüalizme göre trans ya da medyomnik trans insanlığın en önemli bilgi araçlarından biridir. İnsan trans haline girmeden de bedensiz varlıklar aleminden gelen tesirleri çeşitli görünümler altında (rüya, sezgi, ilham, uyanıkken düş görme, vizyon vb.) alırsa da, öte alemden fizik aleme bilgi akışının en verimli yolu, bu gezegen için transtır. Dünya insanlığı binlerce yıldır, ilahi kaynaktan geldiği kabul edilen bütün bilgileri trans sayesinde almıştır. Trans kimi koşullarda kendiliğinden oluşabildiği gibi, ipnoz ve psikolojik ayrışma yöntemleriyle yapay olarak da oluşturulabilir. Psikolojik ayrışma yöntemleriyle sağlanan trans sayesinde, ipnotik ve manyetik transtaki gibi medyomun bilincini kaybetmesi söz konusu olmadan, bedensiz varlıklardan tebliğ alınabilmektedir.
 
Tam uyanmadan önce (ipnopompik) veya uykuya dalmadan önce (ipnogojik) doğal olarak meydana gelen veya çeşitli yöntemlerle (yoga, zen, rölaksasyon, uyaranların azaltılması vb.) yapay olarak oluşturulan, beyindeki neo–korteks tabakalarının etkin olmadığı, yani duyu organlarından bilgi gelmediği ve beynin alfa dalgaları yayınladığı yarı uyku hali.
Göz kapakları kapalıyken “göz hareketleri”nin meydana gelebildiği uyku uyanıklık arası durumda bilinçaltı kapısının açılması ve rüyalar görülmesi söz konusu olur. Ses ve imajları duyusal değil de zihinsel algılanmasından oluşan bu rüyaların bir kısmı psişik, daha doğrusu paranormal denilen niteliktedir.
Uyku uyanıklık arası durum, özellikle beynin neo–korteks tabakalarının faal olmadığı, yani duyu organlarımızdan bilgi gelmediği zaman ortaya çıkar. Bu durum alfa dalgasının ortaya çıkmasına sebep olur. Uyku ile uyanıklık arasındaki bu halde, duyumsal ve zihinsel bir dinlenme halinde olunur ve nöronlar tam bir senkronizasyon durumundadır.
Zihin, uyku ile uyanıklık arasındaki duruma mantra tekrarında, metronom ve monoton davul sesinde, derin gevşeme esnasında ulaşabilir. Yoga, Zen, sufilik çalışmalarında, uyku–uyanıklık arası halinin rolü önemlidir. Kendi kendine telkin sırasında zihinde bir boşluk yaratmak, belli bir nefes ritminde kalmak “uyku–uyanıklık arası” denilen bu psişik hali meydana getirebilmektedir. Metapsişik araştırmalarda, ruhsal yeteneklerin çalıştırılmasına bağlı alıştırmalarda, süjelerin böyle bir zihin hali içinde bulunması büyük bir kolaylık sağlamaktadır.
Metapsişik araştırmalarda, oto ipnozda ve psişik yeteneklerin geliştirilmesinde yararlanılan uyku–uyanıklık arası halin yapay olarak meydana getirilmesinde monoton davul sesleri, mantra tekrarı, belli bir nefes ritminde kalma, zihni boş tutma gibi çeşitli yöntemler kullanılır. Sufilik, yoga ve zen sistemlerindeki çalışmalarda önemli bir yeri olan uyku–uyanıklık arası hal, bu sistemlerde çeşitli rölaksasyon teknikleriyle elde edilir.
 
Özellikle telepati olaylarında telepatik emir, fikir ve imajları yönlendiren, yaratan kimseler için, “etken” anlamında kullanılan bir terimdir. Bilindiği gibi, telepatide en az iki kişi vardır ve bunlardan biri genellikle “verici” durumundadır. Verici olan kimsenin özel bir ruhi durumu vardır denebilir. Fakat daha ziyade çalışma ve sebatla bu yeteneği artar. Verici, öncelikle, net ve kesin ifadeli bir imajinasyona, sağlam ve devamlı bir konsantrasyona, uzağa etki için seyyalevi bir akım meydana getirmeye uygun yeteneklere sahip olmalıdır. Her şeyde olduğu gibi, iyi niyet ve bilimselliğin olduğu çalışmalarda, rehber ruhların aracılığı burada büyük bir destek olur. Aktif ve zihni kabiliyeti gelişmiş kimselerin iyi bir deneyci olabileceği deneylerle tespit edilmiştir. Telepati fenomeninin başarı derecesinde vericinin imajinasyon ve konsantrasyon yetenekleri ve alıcıyla olan sempatisi önemli bir rol oynar.
 
Geçmişte olmuş veya olmamış, uzakta
olan veya hiç olmayan ve olacak veya olmayacak birtakım olayları görme organının yardımı olmaksızın (zihinsel) görme ya da algılama. Klasik psikoloji ve psikiyatrinin bu tür fenomenlerinin tümünü, bir ayırım yapmaksızın, “halüsinasyonlar” adıyla tek başlık altında değerlendirmesine karşı çıkan parapsikologlar, hayal ürününden ibaret halüsinasyonlar olarak nitelendirilen kimi fenomenlerin yüksek medyomnik yeteneklerin ürünü olan, gerçek ve değerli enformasyonlar içeren paranormal fenomenler olduğunu deney ve araştırmalarla ortaya koymuşlardır.
Vizyonlar (yani gerçek vizyonlar) bir iç etkinin söz konusu olduğu, medyomnik yeteneğe bağlı ve kimi zaman doğrulanabilir ( –medyomun bilmediği veya bilmeyeceği, sonradan araştırmayla doğruluğu anlaşılan olaylarla ilgili–) bir bilgi taşıyan fenomenlerdir. Vizyonların aparisyon fenomenleri ile de sık sık karıştırıldığı görülmektedir. Aradaki fark şöyle açıklanabilir: Aparisyonlar görme organının yardımıyla görebilen, dış ortamdaki nesnel, maddi oluşumlardır. Vizyonlar ise, duyu organlarına dış ortamdan çarpan etkilerin söz konusu olmadığı, iç alemden gelen tesirlerin kişinin kendisinde mevcut imajları canlandırarak algılanma alanına çıkarmasının söz konusu olduğu öznel (sübjektif) fenomenlerdir. Vizyon, ruh ve beden bağlarının gevşediği uyku, ekstaz, trans gibi degajman hallerinde görülebildiği gibi, medyomnik yetenekle (ikinci görü) uyanık halde de görülebilir. Durugörü medyomlarının yanı sıra mistiklerin birçoğunun da birer vizyoner (vizyon alabilen duyarlı kişi) olduğu bilinmektedir. Kimi araştırmacılar vizyonları şu şekilde sınıflandırmaktadırlar:
1- Şimdiki zamana ait, uzaktaki veya süjenin bilmediği olaylarla ilgili paranormal algılama vizyonları.
2- Gelecekte gerçekleşecek olaylara ait prekognitif vizyonlar.
3- Geçmişe ait vizyonalar:
A– Bilinmeyen geçmişi öğretici vizyonlar: Süjenin kendisinin katılmamış veya yaşamamış olduğu olaylarla ilgili vizyonlar.
B– Süjenin unutmuş olduğu anılarına ait vizyonlar.
C– Ölenlere ait vizyonlar.
4- Amaçlı ve bir zekanın varlığını belli eden vizyonlar.
5- Geçmiş, şimdi veya gelecekle ilgili sembolik vizyonlar.
6- Yazı vizyonları.
7- Ne olduğu anlaşılmayan vizyonlar.
 
Geri
Üst