Pir Sultan Abdal Deyişleri (Şiirleri)

MUHAMMET ALİ'NİN ELİ DEĞİL Mİ

Muhammed Ali'nin eli değil mi?
Hak bilip tuttuğum el bana yeter.
Bu yolun sahibi Ali değil mi?
Ali'nin kurduğu yol bana yeter.

Hep kardaşlar muratların alırsa,
Her biri cihanın kutbu olursa,
Mürşidin elinden her ne gelirse,
Sunduğu zerh ise bal bana yeter.

İki yüzlü, iki dilli olanlar,
İki pirli, iki yollu olanlar,
Anlar dahi kelptir lanet alanlar,
Pire doğru gelen kul bana yeter.

Mürşid-i kamilden terbiye alan,
Üstadın hasılı gönülde olan,
İcazet verilip ezeli gelen,
Beyden gelen beydir bil bana yeter.

Kamile varmadan kamil olunmaz,
Her mürşit olanda kemal bulunmaz.
Nefsin bilmeyince Halık bilinmez,
Okuduğun cim'se dal bana yeter.

Yeter bana ol pirimin kemali,
Celali içinde vardır cemali.
N'eylerim âlemi, n'eylerim malı?
Mürşidimden olan hal bana yeter.

Pir Sultan damenin tuttunsa erin,
Hakk'ın rızsıdır rızası pirin.
Mürşidin gönlünde var ise yerin,
Beytullah değil mi, ol bana yeter.
 
MUHAMMET ALİ'NİN GÜZEL YOLLARI

Muhammet Ali'nin güzel yolları,
Şimdi türlü türlü yol eylediler.
Azgın yaralara cerrah çoğaldı,
Herkes bildiğini bol eylediler.

Bir gün sonu gelir tacidarlığın,
Eksik noktası var gelen salığın,
Kendisin bilmedi çoban çalığın,
Şimdi Hakk'a yarar kul eylediler.

Kesilmedik kara çalı toradı,
Şeytana uyanlar almaz muradı,
Yoloğlu gelmedi fitne nüredi,
Gerçek akıllıyı del'eylediler.

Konca güller gibi açılam derdim,
Yetmiş iki dilden seçilem derdim,
Şurda üç beş sene geçinem derdim,
Ahiri dünyayı çöl eylediler.

Pir Sultan Abdal'ım bu bir nur idi,
Akılları ermez gizli sır idi.
Bizim bildiğimiz Ali bir idi,
Şimdi her yerde bir Al'eylediler.
 
MUHAMMET NESLİNDEN ŞUNDA KİM KALDI

Muhammet neslinden şunda kim kaldı?
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?
Onulmaz yaraya merhem kim sardı?
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?

Muhammet Mirac'da davet gününde,
Arslan hamle kıldı rahı önünde.
Kim idi görünen arslan donunda?
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?

Muhammet Mirac'tan indiği demdir,
Kırkların sürdüğü sema'da cemdir.
Zühre yıldızını doğuran kimdir?
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?

Sarı İsmail hü der muhib yolu,
Kimdir yeşil benli gösteren eli?
Zahirde batında Şah Merdan Ali,
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?

Size niyaz eder Güruh-i Naci,
Arkasında hırka, başında tacı.
Onulmaz yaranın merhem ilacı,
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?

On'ki kurban olur keramet kazan,
Kim idi ol divin bendini çözen?
Özenirsen sen bir mürşide özen,
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?

Pir Sultan'ım hu der, ya sen ne dersin?
Bilinmez sözleri söyler gidersin.
Dersin ahmak, sen de dalgın gezersin,
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?
 
MUSAHİPTEN ÖZÜN SEÇEN MUSAHİP

Musahipten özün seçen musahip,
On'ki İmam dergâhına varamaz.
Musahip sırrını açan musahip,
On'ki İmam dergâhına varamaz.

Musahip musahibin sırrın açar,
Evliyalar anın hışmından kaçar.
Dünyadan ahrete imansız göçer,
On'ki İmam dergâhına varamaz.

Musahip var musahibinin varisi,
İkiside bir elmanın yarısı.
Özü çürük kallaş olsa birisi,
On'ki İmam dergâhına varamaz.

Musahip musahibe bulsa bahane,
Anı da sürerler bir ulu hana.
Ahırı cehennem oduna yana,
On'ki İmam dergâhına varamaz.

Musahip muhasibe etse bir güman,
Anda ne din kalır, ne de bir iman.
Şefaatçi olmaz On İki İmam,
On'ki İmam dergâhına varamaz.

Pir Sultan’ım bed huylardan bezili,
Yerden gökten umutçuğu üzülü.
Musahip musahiple gezse küsülü
On'ki İmam dergâhına varamaz.
 
MÜREKKEBİM YOKTUR BİR DEFTER EDEM

Mürekkebim yoktur bir defter edem,
Yazam da sorayım yarime bari.
Halden bilen yok ki, halim arz edem,
Bir nusha süreyim serime bari.

Bari Halil gibi nare atılam,
Aşkın ateşiyle yanam ütülem,
Elinde yola kul olam satılam,
Varam hizmet edem pirime bari.

Yusuf gibi kuyulara indirsin,
Kenan gibi şerbetinden kandırsın,
Sadık dostum beni hem inandırsın,
Sığınayım Gani kerime bari.

Çoşkun sular gibi akam çağlayam,
Sadık dostum yoktur gönül eyleyem,
Güzel Şah'ı tenha bulam ağlayam,
Belki derman ede derdime bari.

Pir Sultan Abdal'ım, niyazım Hakk'a,
Hak cömerttir belki çırağımız yaka.
Güzel Şah gelmez ki urganım çeke,
Varam sallanayım darıma bari.
 
MÜRŞİDE VARMAYA TALİP OLURSAN

Mürşide varmaya talip olursan,
İptida insandan rehber isterler.
Verdiğin ikrara doğru gelirsen,
Ahd ile peymandan rehber isterler.

Rehberin var ise olursun insan,
Rehberin yok ise kalırsın hayvan.
Arasat gününde açılır meydan,
Açılan meydanda rehber isterler.

Mürşidin nazarı müşkülü seçer,
Kâmil olan talip sıratı geçer.
Can kuşu kafesten akîbet uçar,
Tenden uçan candan rehber isterler.

Şah-ı Merdan bir yol kurdu kuluna,
Bu yola giden rehberden biline.
Girmek ister isen İmam yoluna,
On İki İmam'dan rehber isterler.

Tarikat babına girmek dilersen,
Hakikat güllerin dermek dilersen,
Erenler sırrına ermek dilersen,
Sır ile pinhandan rehber isterler.

Pir Sultan'ım söyler bu hikayeti,
Yirmi sekiz harfle yedi ayeti.
Nefsini bilmektir sözün gayeti,
Bilmeğe irfandan rehber isterler.
 
NACİ DERLER BİR GÜRUHA UĞRADIM

Naci derler bir güruha uğradım,
Güzel Şah'ım yarlıgasın onları.
Muhabbet ettik, iradet getirdik,
Onlar bizi sevdi biz de onları.

Durdukları irfan bağ ile bostan,
Silinmiş kalpleri gümandan pastan.
Var onun gümanı haman bir dosttan,
Arı gibi vızılaşır canları.

Cümle bir gerçeğe demişler beli,
Tesbihleri Allah, Muhammet Ali.
Meşrebi Hüseyni ismi mevali,
Hüseyin aşkına çıkar kanları.

Bir nefesten bir imama uyuldu,
Birinin nefesi bine sayıldı.
Kaynayuban birbirine koyuldu,
Hüseyin aşkına akar kanları.

İstemem Cennet'i, göster didarı,
Hulk-ı Muhammed'den almış kemali.
Secdeye inmeden okur duayı,
Aşıklar didara dönmüş yönleri.

Sırat'ı Mizan'ı anda geçtiler,
Benlik kalesini bunda yıktılar.
Al geydiler, yaslarından çıktılar,
Geceleri bayram kadir günleri.

Pir Sultan Abdal'ım, gerçektir meydan,
Özünü saçmıştır sıfat-ı Şeytan.
Esrimiş Kırklar'ın içtiği meyden,
Güzel Şah'tan koku duymuş canları.
 
NASIL YAR DİYEYİM BEN BÖYLE YARE

Nasıl yar diyeyim ben böyle yare,
Mecnun edip çöle saldıktan sonra.
Alemin bağına bülbüller konmuş,
Nidem benim gülüm solduktan sonra.

Karadır kaşların, keman istemem,
Şu gönlümden özge mihman istemem.
Ölsem de derdime derman istemem,
Ok vurup sinemi deldikten sonra.

Coşkun çaylar gibi çağlamayan yar,
Gönlünü gönlüme bağlamayan yar.
Benim bu halime ağlamayan yar,
Daha ağlamasın öldükten sonra.

Pir Sultan Abdal'ım, sürem bu yolu,
İnsan-i kamilin olurum kulu.
İster yağmur yağsın, isterse dolu,
Nidem ben ummana daldıktan sonra.
 
NE GÜZEL DE MURADIMA ERERKEN

Ne güzel de muradıma ererken,
Felek beni nazlı yardan ayırdı.
Ak gül ile kırmızı gül dererken,
Felek beni nazlı yardan ayırdı.

Kızardı kayalar, don giydi dağlar,
Yeşil yaprak ile bezendi bağlar,
Yar ile sahraya çıktığım çağlar,
Felek beni nazlı yardan ayırdı.

Demir kafes idim, doldum ıssıldım,
Kurulu yay idim, durdum kasıldım,
Yemeden, içmeden, sudan kesildim,
Felek beni nazlı yardan ayırdı.

Yaz gelende yazı yaban yurt olur,
Ak sürüye kara koyun kurt olur,
Sevip sevip ayrılması dert olur,
Felek beni nazlı yardan ayırdı.

Pir Sultan Abdal'ım, inem yarışam,
Yarışam da ummanlara karışam,
Başına gelmiş yok, varam danışam,
Felek beni nazlı yardan ayırdı.
 
NE KADAR BİLİRSEN BİLENE DANIŞ

Ne kadar bilsen de bilire danış,
Danışan dağları aşar mı aşar.
Danışmadan yola gitse bir kişi,
Yorulup yollardan şaşar mı şaşar.

Altından bir pula olur mu kail?
Konuş ki ehl ile olasın ehil.
Konuşma cahille olursun cahil,
Kişi itibardan düşer mi düşer.

Uzak ol cahilden kamile yakın,
Sözümde mana yok darılma sakın.
Hasmın karıncaysa merdane takın,
Ummadık taş başa düşer mi düşer.

Budur kainatın yekta güheri,
Kalbi gevher olan olmaz serseri.
Bir kişi içerse ab-ı kevseri,
İrfan meydanında coşar mı coşar.

Abdal Pir Sultan'ım, böyle mi olur?
Herkes ettiğini elbette bulur.
Alıcı kuşların ömrü az olur,
Akbaba zararsız yaşar mı yaşar.
 
NE ZALİMDİR NE GADDARDIR NE BEDKAR

Ne zalimdir, ne gaddardır, ne bedkâr,
Ta ezelden zalim buldum düşmanı.
Çok cevir eyleme olursun pişman,
Zahmet-i zâr ile kalasın zâlim.

Kasteyledin zalim girdin kanıma,
Yağm'eyledin malım bundan sana ne?
Seni şekv'ederim Bâri Subhan'a,
Zahmet-i zâr ile kalasın zâlim.

Her ne kadar zahmet edersen bana,
İntizar ederim her daim sana.
Ayrılmam yurdumdan gitmem yabana,
Zahmet-i zâr ile ölesin zâlim.

Hak bize vermiştir nur-ı kudreti,
Bir vakit zalime etmem minneti.
Bizler için açık koydu cenneti,
Zahmet-i zâr ile ölesin zâlim.

Pir Sultan’ım derdin kendine söyler,
Arif olan bundan bir hisse eyler.
Gönül dalga vurur, ummanı boylar,
Zahmet-i zâr ile ölesin zâlim.
 
OL BENİM SARI TANBURAM

Ol benim sarı tanburam,
Senin aslın ağaçtandır.
Ağaç dersem gönüllenme,
Kırmızı gül ağaçtandır.

Ali Fatıma'nın yari,
Ali çekti Zülfikar'ı.
Düldül atının eğeri,
O da yine ağaçtandır.

Ali gitti Hakk'a yetti,
Zülfikar'ı derya yuttu.
Sa'd-i Vakkas bir ok attı,
O da yine ağaçtandır.

Nurdandır Kabe eşiği,
Cihanı tuttu ışığı.
Hasan Hüseyn'in beşiği,
O da yine ağaçtandır.

Yeter Pir Sultan'ım yeter,
Dertlilere derman katar.
Türlü türlü meyve biter,
O da yine ağaçtandır.
 
OL BENİM ŞAHIMI

Ol benim şahımı,
Görmeye kim gelir?
Zevk ile sefasın,
Sürmeye kim gelir?

Asası elinde,
Kemeri belinde.
Pirimin yolunda,
Ölmeye kim gelir?

Şehidin kanını,
Yumazlar tenini.
Hak için canını,
Vermeye kim gelir?

İncidir dişleri,
Kalemdir kaşları.
Can için başları,
Vermeye kim gelir?

Şahımın özünü,
Severim sözünü.
Gün gibi yüzünü,
Görmeye kim gelir?

Pir Sultan illeri,
Uzaktır yolları.
Bahçede gülleri,
Dermeye kim gelir?
 
ON İKİ İMAM'A UYANLARDANIZ

On iki İmam'a uyanlardanız,
Hakka doğru gider bu yollarımız.
Biz Âl-ü evlâdı sevenlerdeniz,
Hergün tesbih eder bu dillerimiz.

Biatımız aldık biz de uludan,
Mürvet kimden kaldı Hazret Ali'den.
Bizim îkrarımız Kalû beli'den,
Eldedir etekte bu ellerimiz.

Mümin idim münafıktan uşandım,
Miyan beste tarikata döşendim.
Kemer bestelerden kuşak kuşandım,
Pir elinden bağlıdır bellerimiz.

Biz müminiz kalbimizde kara yok,
Bizde yoğa var demezler, vara yok.
Şimden geri ayrılmaya çare yok,
Har elinde açılır güllerimiz.

On iki İmam'ın bizdedir nuru,
Şâh-ı Velayet'in bizdedir sırrı.
Açıktır aynımız, gönlümüz duru,
Sedefli mercanlı gönüllerimiz.

Düzel Pir Sultanım katara düzel,
Biz de ikrar verdik kadim ü ezel.
Bir sevdaya düştük, sevdası güzel,
Vardır türlü türlü hayallerimiz.
 
ÖNÜME BİR ÇIĞIR GELDİ (TEVHİT)

Önüme bir çığır geldi,
Bir ucu var şar içinde.
Attarı bir dükkan açmış,
Her ne dersen var içinde.

Gir dükkana pazar eyle,
Hışmın yenip hazer eyle.
Aya güne nazar eyle,
Ay balkıyor nur içinde.

Ay Ali'dir, gün Muhammet,
Okunur doksan bin ayet.
Balıklar da suya hasret,
Çarh dönerler göl içinde.

Göl içinde çarha döner,
Susuzluktan bağrı yanar.
Müminler secdeye iner,
Seyir var seyir içinde.

Kudretten verildi balı,
Bahanesi oldu arı.
Dinle imdi ah ü zarı,
Arı inler bal içinde.

Pir Sultan'ım, ey gaziler,
Alnımızda ak yazılar.
Önce talip pir arzular,
Bülbül öter gül içinde.
 
ÖTME BÜLBÜL

Ötme bülbül, ötme, şen değil bağım,
Dost senin derdinden ben yana yana.
Tükendi fitilim, eridi yağım,
Dost senin derdinden ben yana yana.

Deryadan bölünmüş sellere döndüm,
Ateşi kararmış küllere döndüm,
Vakitsiz açılmış güllere döndüm,
Dost senin derdinden ben yana yana.

Haberin duyarsın peyikler ile,
Yaramı sarsınlar şehitler ile,
Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile,
Dost senin derdinden ben yana yana.

Abdal Pir Sultan'ım, doldum, eksildim,
Yemeden, içmeden, sudan kesildim.
Zülfün kemendine kondum, asıldım,
Dost senin derdinden ben yana yana.
 
PADİŞAH KATLİME FERMAN EYLESE

Padişah katlime ferman dilese,
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan.
Cellatlar karşımda satır bilese,
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan.

On yedi yerimden vursalar yara,
Cerrahlar derdime kılmasa çare,
Kemendi bend ile çekseler dara,
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan.

Karadır kaşları benzer kömüre,
Münafıklar zarar verir ömüre.
İk'ellerim bağlasalar demire,
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan.

Eğer beni katsa kervan göçüne,
***ürseler Hindistan'a, Maçin'e,
Urganım atsalar dar ağacına,
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan.

Ahiri katlime ferman yazılsa,
Çıksam teneşire tabut düzülse,
Kefenim biçilse, mezar kazılsa,
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan.

Pir Sultan Abdal'ım, derim vallahi,
Ölsem terk eylemem piri billahi.
Huzur-ı mahşerde dilerim Şah'ı,
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan.
 
PİR SULTAN'IM ŞU DÜNYAYA

Pir Sultan'ım şu dünyaya,
Dolu geldim, dolu benim.
Bilmeyeneler bilsin beni,
Ben Ali'yim, Ali benim.

Coşma deli gönlüm coşma,
Coşup da kazandan taşma.
Üçyüz altmış tane çeşme,
Serçeşme'nin gönlü benim.

Çarşılarda dolanırım,
Ben Hakk'ım, Hak'tan gelirim.
On'ki imam hak bilirim,
Bildikleri veli benim.

Kılıcın kırk arşın uzar,
Münkirin kökünü kazar.
Çarşı pazarlarda gezer,
Dedikleri deli benim.

Pir Sultan kapında kuldur,
Bunu bilmek müşkül haldir.
Ali'nin ihsanı boldur,
Şah'ı Merdan kulu benim.
 
PİRİM BANA İSMİNİ BAĞIŞLADI

Pirim bana ismini bağışladı,
Deftere yazıldım bir dün içinde.
On iki kapılı şehre uğradım,
Yedi derya geçtim bir gün içinde.

Bir saatte yedi iklim dolandım,
Saat geçti, karar kıldım uyandım.
Hikmeti görünce yine bulandım,
Biraz çalkalandım cihan içinde.

O ruh girdi bana Haydar dost dedi,
Yaradandan nasibini istedi.
Sabahın seheri gel gel eyledi,
Ay olup oturdum bir can içinde.

Alnıma yazıldı ak ile kara,
El defterin ko, sen defterin ara.
Kudret ıssı hikmetini göstere,
Bugün mihman düştük bir can içinde.

Pir Sultan'ım eydür: Menzil ıraktır,
Gülüp oynamanın sonu fıraktır.
Şimdi geldik amma gitset gerektir,
Şimdi geziniriz canan içinde.
 
SABAH OLUR CÜMLE ALEM UYANIR

Sabah olur cümle alem uyanır,
Yollar çoğul çoğul eyler sabahtan.
Şu çifte kantara neler dayanır,
Boz deve yuları teller sabahtan.

Bülbülü gülden ayıran muzular,
Anasız mı olur körpe kuzular?
Peteğin içinde arı vızılar,
Alınır oğuldan ballar sabahtan.

Aşk ataşı onun oluptur meze,
Can dayanmaz bu ataşa bu köze.
Bu garip bülbüle ne cefa ceza,
Görmeden açılır güller sabahtan.

Dudular kumrular peşkeş çekildi,
Hayvalar turunçlar çitil dikildi.
Ağcabük'e gövel turnam döküldü,
Deryalar seslenir göller sabahtan.

Balı kudrettendir, aslı sinektir,
Çıkar çıkmaz yollarımız dikektir.
Al kırmızı giymiş, pembe yanaktır,
Kullar temennaha iner sabahtan.

Pir Sultan Abdal'ım, seçiktir deyü,
Hulle donlarımız biçiktir deyü,
Hacet kapıları açıktır deyü,
Kullar temennaha iner sabahtan.
 
Geri
Üst