Pir Sultan Abdal Deyişleri (Şiirleri)

ARKASI YOK DEME ŞAH'IM OĞLUNUN

Arkası yok deme Şah'ım oğlunun,
Zahirde batında yüzbin er vardır.
On dört masum ile On iki İmam,
Yanınca Muhammed'le Ali vardır.

Önümüzce Rabbim sözüm pişirir.
Yaramaz sofular Şah'ı şaşırır.
Dervişler ar'oldu çiçek devşirir,
Arının gömecinde balı vardır.

Şükürdür derler dostumun düşmanı,
Oddan kılıçtan keskindir gülbengi.
Kırmızıdır donu, hem aldır rengi,
Renginde dürüm dürüm alı vardır

Şükürdür derler dostumun figanı,
Kalır mı sandın erenlerin ahını?
Horasan'da derler İmam Rıza'yı,
Yeşil türbe üstünde nuru vardır.

Pir Sultan'ım der ki: Vaktın beklesin,
İkrarını mümin olan haklasın.
Arif olan kalb evine saklasın,
Erenlerin çok gizli yolu vardır.
 
ARZULADIM SİZE GELDİM

Arzuladım size geldim
Hünkâr Hacı Bektaş Veli
Eşiğine yüzüm sürdüm
Hünkâr Hacı Bektaş Veli

Pir elinden dolu içtim
Doğdum elinize düştüm
Ak cenneti gördüm geçtim
Hünkâr Hacı Bektaş Veli

Güvercin donunda duran
Cümle eksikler bitiren
Beş Taşı şahit getiren
Hünkâr Hacı Bektaş Veli

Kırk Budak’ta şem’a yanar
Dolusun içenler kanar
Âşıkların semâ döner
Hünkâr Hacı Bektaş Veli

Bahçende gördüm gülünü
Erenler sürsün demini
İmam Rıza’nın torunu
Hünkâr Hacı Bektaş Veli

Balım Sultan er köçeği
Keser kılına bıçağı
Cümle erenler gerçeği
Hünkâr Hacı Bektaş Veli

Pir Sultan’ım gerçek veli
Erenlerden çekmem eli
On İki İmam’ın yolu
Hünkâr Hacı Bektaş Veli
 
ARZULAYIP HAK DEMİNE GELİNCE

Arzulayıp Hak demine gelince,
Gönülde kin kibir eylemiyesin.
Hakikatın kubbesine girince,
Zinhar kötü kelam söylemeyesin.

Evliya cemidir, sayılmaz hatır,
Eğer isterlerse bir kelam yetir.
Ağır ol, sakin ol, postunda otur,
Her yerde ataklık eylemeyesin.

Yeğlicelik edip gerine bakma,
Delil çağrılırken gerine bakma.
Aşnan musahibin odlara yakma,
Yükünü günahla toplamayasın.

Sen seni gör, elin aybını görme,
Tarikat ateştir, tamuya girme.
Sen de bu anlığın kimseye deme,
Bu sözlerim garaz anlamayasın.

Pir Sultan Abdal'ım, mana bilemez,
Kibrine yedirip haber alamaz.
Kılavuzsuz giden yolu bulamaz,
Bulunmaz yolda yol aramayasın.
 
AŞIK SENİN KIYA KIYA BAKIŞIN

Aşık senin kıya kıyâ bakışın
Kardaş mevaliye benzer gözlerin
Aşıklârı aşk o'duna yakışın
Kardaş mevaliye benzer gözlerin

Bildim şahım bildim sahip nazarsın
Sevdiğim aşığı dilde yazarsın
Ali şahım deyu deyu gezersin
Kardaş mevaliye benzer gözlerin

Hakikat sevdası düştü serime,
Şeydallah nasibin sundu pirime
Hiç akıllar ermez dostun sırrına
Kardaş mevaliye benzer gözlerin

Erenler nutkunu açıkta söyler
Bahçende açılmış o gonca güller
Sabah seherinde şakır bülbüller
Kardaş mevaliye benzer gözlerin.

Üstaddan mı aldın sen bu kemali
Bakışına değer dünyanın malı
Ya İmam soyusun ya nesli Ali
Kardaş mevaliye benzer gözlerin

Derviş olan hırka giyer eğnine
Seher vakti uğrar yolun üstüne
Kıymayın kardaşlar Allah dostuna
Kardaş mevaliye benzer gözlerin.

Derviş oldum ben okudum heceden
Diz çöküp dersimi aldım hocadan
Ya Hâşimi ya gürûh-ı nâcîden
Kardaş mevaliye benzer gözlerin.

Erenlerin yolu inceden ince
Karınca çalışır hali halince
Pir Sultanım gezer Hakk'ı bulunca
Kardaş mevaliye benzer gözlerin
 
ÂŞIKIN BAŞINA GELMEZ HAL OLMAZ

Âşıkın başına gelmez hal olmaz
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
Sende bende deyü sual olunmaz
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin

Erenler basmamış yerlere yüzü
İletüp çamura çiğnetme bizi
Yarın yok deminde isteriz sizi
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin

Âşık olan âşık dârdan ayrılmaz
Takî Nakî seven âşık yorulmaz
Tâlip bunalmazsa pîri çağırmaz
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin

Bu hal ile biz onlara katıldık
Kemlik ettik dışarıya atıldık
Bir münkirin tuzağına tutulduk
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin

Pir Sultan’ım daim düşmektir işi
Yol yol oldu akan çeşmimin yaşı
On İki İmam’ın serçeşme başı
Ulaş yetiş pîrim İmam Hüseyin
 
AŞK İLE YÜRÜDÜK SEN PİRE GELDİK

Aşk ile yürüdük sen pire geldik
Muhammet cemalin seyrana geldik
Muhabbet narına yanmaya geldik
Zatını görmeye meydana geldik

Can bülbülü neden ediyor feryat
Şah-ı velayettir cümleye irşat
Bektaş-ı Veli'den umarız imdat
Kerbela aşkına imdada geldik

Mert olanlar ikrar eder canana
Erenler yolunda gelir meydana
Şükür Mevla'ya ol sırr-ı Yezdan'a
Mansür'un dürında erkana geldik

On İki İmam'dır ulu şahımız
Muhammet Ali'ye çıkar rahımız
On dört masum bizim hem-penahimız
Hidüyet bahrinde cevlana geldik

Pir Sultan edelim Yezit'e lanet
Mürşidin eteğin tutmuşuz elbet
Ali evladına okuruz rahmet
Şah'ımın cemalin görmeğe geldik
 
BAKMAZ MISIN YERYÜZÜNDE BOSTANA?

Bakmaz mısın yeryüzünde bostana?
Özün türab etmiş kendi mestane.
Burda alçak olan orda üstüne,
Gel gönül topraktan alçak olalım.

Alçaklık dediğin bir iyi şeydir,
Erden, evliyadan kalma bir huydur.
Toprağı sorarsan atası nurdur,
Gel gönül topraktan alçak olalım.

Toprak iyi dedi Hak onu övdü,
Erenle evliya topraktan geldi.
Kulunun nasibin topraktan verdi,
Gel gönül topraktan alçak olalım.

Uzayan ağaçlar göğe değmedi,
İblis benlik ile menzil almadı.
Topraktan gayrıya nazar kalmadı,
Gel gönül topraktan alçak olalım.

Pir Sultan'ım, topraktandır nazarım,
Elim alıp aşk kitabın yazarım.
Ne ararım dağda taşta gezerim,
Gel gönül topraktan alçak olalım.
 
BANA BİR YAR OLSA GÖNÜL VERDİĞİM

Bana bir yar olsa gönül verdiğim,
Çıksa bari yüreğimden bu acı.
Yaresin bekleyip ahdın güttüğüm,
Bulunsa bir sınık yare sarıcı.

Yarinden ayrılan hiç gülmez imiş,
Akar çeşmi yaşı, silinmez imiş.
Kişinin dediği olunmaz imiş,
Salar imiş her yanına salıcı.

Aşk elinden ciğerciğim delindi,
Gönlün kal dediği yerde kalındı,
Her nerede olsa bize bulundu,
Gıybet edip yüzümüze gülücü.

Nice bezirganlar kondu bu hana,
Dünya baki değil sultana hana.
Bir kalleş yar ile girme meydana,
Erin ere doğru gerek kılıcı.

Pir Sultan Abdal'ım, çoştum giderim,
Bir kuru kavgayı sürüp n'iderim?
Yiyelim, içelim, sohbet edelim,
Gelir bir gün emanetin alıcı.
 
BANA GÜL DİYORLAR NEME GÜLEYİM -1-

Bana gül diyorlar, neme güleyim?
Ağlamak şanıma geldi n'eyleyim?
Ellerin çiçeği allı yeşilli,
Şu benim çiçeğim soldu n'eyleyim?

Bir haber gelmedi Kenan ilinden,
Uçtu m'ola gövel turnam gölünden?
Havfım ayrılıktır, korkum ölümden,
İkisi de birden geldi n'eyleyim?

Kara yazılmıştır yazılarımız,
Arş-alaya çıktı sızılarımız.
İrili ufaklı kuzularımız,
Firkati bağrımı deldi n'eyleyim?

Ulu sular gibi sözüm çağlayan,
Mahrum kalmaz özün Hakk'a bağlayan.
Yar bitirmiş yana yana ağlayan,
Akıbet başıma geldi n'eyleyim?

Pir Sultan Abdal'ım, kırklar yediler,
Yediler de bir keşiğe kodular.
Onlar verdiğini almaz dediler,
Şu bana verdiğin aldı n'eyleyim?
 
BANA GÜL DİYORLAR NEME GÜLEYİM -2-

Bana gül diyorlar neme güleyim,
Gözlerim nem ile doldu n'eyleyim?
Elin gülü açmış al ile yeşil,
Şu benim güllerim soldu n'eyleyim?

Kolumdan uçurdum nerre bazımı,
Arşa çıkardılar ah-ı suzumu.
Elimden aldırdım yavru kuzumu,
Firkatı bağrımı deldi n'eyleyim?

Haberin alayım seher yelinden,
Ördek kalkar m'ola kendi gölünden?
Korkum ayrılıktan, fikrim ölümden,
Ahiri başıma geldi n'eyleyim?

Ulu sular gibi çeşmim çağlayan,
Mahrum olmaz özün Hakk'a bağlayan.
Yar yitirmiş yana yana ağlayan,
Geldi çattı beni buldu n'eyleyim?

Pir Sultan Abdal'ım, kırklar yediler,
Bu yolu erkanı onlar kodular.
Allah verdiğini almaz dediler,
Bana verdiğini aldı n'eyleyim?
 
BANA MEDET SENDEN OLUR EFENDİM

Bana medet senden olur efendim,
Aşılmaz dağların ardında kaldım.
Eller dosta doğru çeker göçünü,
Elsiz viranede çöllerde kaldım.

Sana derim sana ey kaşı kara,
Artıyor eksilmez dost sinemde yara.
Bir aşinam yok ki halımı sora,
Yalanlı dolanlı dillerde kaldım.

Sabahtan sabahtan semah tutarım,
Dosta kadar gider benim katarım.
Baykuş gibi viranede öterim,
Gel gör ne perişan hallerde kaldım.

Pir Sultan Abdalım, ben de gülmedim,
Aradım derdime derman bulmadım.
Yol nereden gelir gider bilmedim,
Kesildi kervanım bellerde kaldım.
 
BANAZ'DAN SÜRDÜLER BİZİ SİVAS'A

Banaz'dan sürdüler bizi Sivas'a,
Erler himmet edin ben gidiyorum.
Garipçe canıma kıldılar cefa,
Erler himmet edin ben gidiyorum.

Gidi kafir gelir dedim imana,
Kuzular ağlıyor hem yana yana,
Getirip de hapsettiler zindana,
Erler himmet edin ben gidiyorum.

Gidi dideceğim yoldan kalmadı,
Güzel Şah'a gelir dedim gelmedi,
Pirimizden bize himmet olmadı,
Erler himmet edin ben gidiyorum.

Urganım çekildi sığındım dara,
Üstüme döküldü ağ ile kara,
Muhbirim üstünde çıralar yara,
Erler himmet edin ben gidiyorum.

Pir Sultan Abdal'ım kolum büküldü,
Aktı gözüm yaşı yere döküldü,
Ahir urgan boğazıma takıldı,
Erler himmet edin ben gidiyorum.
 
BATIN ERLERİNDEN SULTAN-I SERVER

Bâtın erlerinden Sultan-ı Server,
Geldi dergâhımız oldu münevver.
Yanında rehberi Hazret-i Kanber,
Heman bir dem geşt ü güzar göründü.

Bir ulu dergâha varıp eriştim,
Erenler elinden bir dolu içtim.
Aklımı zay edip hal olup düştüm,
Kuruldu bir ulu pazar göründü.

Gönüller tahtının bülbülü geldi,
Elinde bir dolu gül rengi geldi.
Önüme bir sini dopdolu geldi,
Bu hal bize ondan uçar göründü.

On'ki tarikatin nişanı mevcut,
Pir Sultan'ım, onda pirim de mevcut.
Gördü cümlemizi onda bir vücut,
Pervaz vurup gökte uçar göründü.
 
BAĞDAT'I BAĞDAT'I ŞİRİN BAĞDAT'I

Bağdat'ı Bağdat'ı şirin Bağdat'ı,
İbtida binasın kuran kim idi?
On'ki imam koydu mihrap taşını,
Onun duasını eden kim idi?

Bağdat'ın yaylasın bile yayladı,
İndi aşkın deryasını boyladı.
İki cihan Fahrı dua eyledi,
Allah Allah deyip duran kim idi?

Yapıcılar gelir yapı yapmaya,
Yapıp yapısını tamam etmeye.
Şirin Bağdat seni seyran etmeye,
Nurdan kandil ile inen kim idi?

Uçurdum kuşumu uçan kuş ilen,
Gözlerim de doldu kanlı yaş ilen.
Üç yüz altmış altı pir devriş ilen,
Bağdat'ı Şeydullah eden kim idi?

Pir Sultan'ım, var mı sözün hatası?
Öldür hırsı nefsin Hakk'a yetesi.
İsmail'e inen koçun atası,
Kurt donunda alıp giden kim idi?
 
BE HEY ACAYİP ADEM

Be hey acayip adem,
Öldüğünü bilemezsin.
Korlar bir karanlık dama,
Kapı baca bulamazsın.

Yağmur yağar, yeller eser,
Mezarı başına yıkar.
¤¤¤¤en bin canavar sıkar,
Hiçbirine vuramazsın.

Gel bu öğüdü al benden,
Yarın fırsat gider elden.
Hak saklasın cehennemden,
Karanlıktır çıkamazsın.

Yer pamuk olur atılır,
Cümle deryalar katılır.
Dilin damağın tutulur,
Doğru cevap veremezsin.

Pir Sultan'ım der ki: Deli,
Elden koymaz doğru yolu.
Ne yanarsın dünya malı,
Birin alıp gidemezsin.
 
BE SEVDİĞİM SENİ BENDEN AYIRAN

Be sevdiğim seni benden ayıran,
Din iman bulmaya diyelim Allah.
Şu sinemi aşk oduna dağlayan,
Bekası olmayan diyelim Allah.

Bir münafık sebep oldu bu işe,
Umarım başına hem taşlar düşe.
Kör yılanlar vura cesedi şişe,
Eriye döküle diyelim Allah.

O da benim gibi yana kuruya,
Kısmeti tükene, başı çürüye.
Seyit Vakkas bir ok vura devire,
Cennet'e girmeye diyelim Allah.

Allah onu bin bir belaya ata,
Kısmeti tükene, vadesi yete.
Yetmiş, ¤¤¤¤en sene döşekte yata,
Yata da kalkmaya diyelim Allah.

Pir Sultan Abdal'ım, almadım hızaz,
O kelp rakip bize eyledi garaz.
Başka dertten gayrı bin kantar maraz,
Gire de çıkmaya diyelim Allah.
 
BE YARENLER BE KARDAŞLAR

Be yarenler, be kardaşlar,
Gör n'eyledi zaman bizi?
Gözüm yaşını akıttı,
Sel eyledi zaman bizi.

Can nice ayrılır tenden,
Ten nice ayrılır candan.
Ayak ayak nerdübandan,
İn eyledi zaman bizi.

Gelin gidelim zecril'e,
Can kurban olsun asile.
Bir halden bilmez cahile,
Kul eyledi zaman bizi.

Kimi baydır, kimi fakir,
Yaradan Mevla'ya şükür.
Ne akıl kodu, ne fikir,
Del'eyledi zaman bizi.

Pir Sultan'ım döne döne,
Dolu içtim kana kana.
Şu yerde kim yana yana,
Dul eyledi zaman bizi.
 
BEN BİLEMEM

Sar'öküzü benden sual sorarlar,
Ben bilemem, bilenlere sorayım.
Şu dünyayı uçtan uca ararlar,
Ben bilemem, bilenlere sorayım.

Dünyayı üstüne kurdu hu deyü,
Öküzün başının altı su deyü.
Şu dünyanın damızlığı ne deyü?
Ben bilemem, bilenlere sorayım.

Hindistan'a indi öküzün dili,
Kabe'yi sırtında getürür beli.
Evveli Muhammet, ahiri Ali,
Ben bilemem, bilenlere sorayım.

Kuyruğunu gördüm Yemen ilinde,
Nurdan taç başında, kemer belinde,
Muhammet kalbinde, Ali dilinde,
Ben bilemem, bilenlere sorayım.

Mağripten maşrıka dünyanın ucu,
Sarraf olan bilir altını, tucu.
Yalan imiş şu dünyanın sonucu,
Ben bilemem, bilenlere sorayım.

Gün doğunca boynuzuna nur düşer,
Bir yandan doğar da, bir yandan aşar.
Çiftçisi kim imiş, çifte kim koşar?
Ben bilemem, bilenlere sorayım.

Pir Sultan Abdal'ım yazmış, göndermiş,
Yedi yerden suyun vermiş, kandırmış,
Yönünü de Hak'tan yana döndermiş,
Ben bilemem, bilenlere sorayım.
 
BEN DE BU DÜNYAYA GELDİM GİDERİM

Ben de bu dünyaya geldim giderim,
Döner çiftim ağır, harmanım mı var?
Bu dünya dolusu malı n'ederim?
Hesabın vermeğe fermanım mı var?

Bu malın hesabın bizden alırlar,
Onın için el çekmiştir veliler.
Haramı var diye korku verirler,
Benim ipek yüklü kervanım mı var?

Yitir bu hileyi gönlünden yitir,
Tamam eyle, eksik yerlerin bitir.
Bana derler; gam yükünü sen ***ür,
Benim ***ürecek dermanım mı var?

Dükkan açmış bir müşteri ararsın,
Gelene geçene haber sorarsın.
Bana ağır ağır minnet m'edersin?
Felek sende demim devranım mı var?

Pir Sultan Abdal'ım, derdim dökerler,
Ağu oldu yediğimiz şekerler.
Güzel sevdik diye ahım çekerler,
Benim Hak'tan özge cananım mı var?
 
BEN DE ŞU DÜNYAYA GELDİM GELELİ -1-

Ben de şu dünyaya geldim geleli,
Emaneten bir don giymişe döndüm.
Sahibi çıktı da elimden aldı,
Koru yerde koyun yaymışa döndüm.

O yâr geldi geçti, geri bakmadı,
Hendekler kazdırdım, sular akmadı.
Çok yuva bekledim, cücük çıkmadı,
Boş yuva beklemiş yoz kuşa döndüm.

Ben de erler meclisinde eğlendim,
Farzı kıldım, sünnetinde bağlandım.
Dünya satranç imiş, geldim utuldum,
Kendi hayaline dalmışa döndüm.

Pir Sultan Abdal'ım, bu dünya fani,
Baştan başa kim sürdü bu devranı?
Yârin bir çift sözü üşüttü beni,
Yüce dağ başında buymuşa döndüm.
 
Geri
Üst