Şehzade Orhan: Ailenin yeni reisi babam olabilir

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan zαzα
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
2
EXE RANK

zαzα

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
2 Şub 2009
Mesajlar
2,220
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
zαzα
Şehzade Orhan: Ailenin yeni reisi babam olabilir
orhan.jpg

Vatanında ölüm nasip olan Osmanlı hanedanının reisi Ertuğrul Osman (97), 23 Eylül`de hayata veda etti. Son saraylı, vasiyeti doğrultusunda dedesi II. Abdülhamid`in kabrinin bulunduğu II. Mahmud Türbesi Haziresi`ne defnedildi.
spacer.gif

Sultanahmet Camii`nde 26 Eylül`de düzenlenen cenaze törenine on binlerce seveni katıldı. Osman`ın vefatının ardından ailenin yeni reisinin kim olacağı tartışılıyor. Saray kayıtlarına göre son sultan kabul edilen Neslişah Sultan, `Artık bir hanedan değil, bir aileyiz.` dese de hanedan kendine yeni bir reis arıyor. Yaş olarak şu anda hanedanın en büyüğü olan Sultan Abdülmecid`in torunu Paris doğumlu Osman Beyazid`in (85) ailenin reisi olması bekleniyor. Ancak medyada yer almayı sevmeyen ve sakin kişiliğiyle tanınan Beyazid`in, reisliği kabul etmeyeceği söyleniyor. Beyazid`den sonra ailenin yaş olarak en büyüğü II. Abdülhamid`in Suriye`de yaşayan torununun oğlu Dündar Abdülkerim Efendi(79). Fakat onun da ciddi sağlık problemleri dolayısıyla bu görevi İstanbul`da yaşayan kardeşi Harun Osmanoğlu`na (77) bırakması bekleniyor. Harun Efendi`nin oğlu Orhan Osmanoğlu(46) da babasının ailenin yeni reisi olabileceğini söylüyor. Amcası Dündar Efendi`nin ailenin en büyüğü olduğunu hatırlatan Osmanoğlu, `Ancak amcamın sıhhati buna müsaade etmediği için reislik babama kalıyor. Önümüzdeki günlerde bunu herkese deklare edeceğiz.` diyor.
Ertuğrul Efendi`nin ardından saray kültürü yeniden gündeme geldi. Hayatlarının büyük bir kısmı sürgünde geçen hanedan üyelerinin yaşam tarzı, en fazla merak edilen konular arasında. Padişah torunlarının kimi lala ve dadıların refakatinde aldıkları müzik ve dil eğitimiyle özel olarak yetiştirilirken kimileri de ekmek parası için çok küçük yaştan itibaren çalışmak zorunda kalmış. En çarpıcı şehzade hikâyeleri ise II. Abdülhamid`in oğlu Selim Efendi`nin çocuklarına ait. Selim Efendi`nin torununun oğlu olan Orhan Osmanoğlu (46), babası gibi Şam`da doğmuş. Ailesini geçindirebilmek için işportacılık dahil birçok işte çalıştığını anlatan Osmanoğlu, `Mürebbiyeler eşliğinde özel dersi bırakın, hayat şartları nedeniyle üniversiteye bile gidemedik.` diye konuşuyor. Şehzade, büyük büyük dedesi II. Abdülhamid gibi marangozluğa meraklı. Evdeki bütün tamir işlerini kendisinin yaptığını belirtiyor. İlk kez tanıştığı insanlara şehzade olduğunu söylemeyen Osmanoğlu, yaşantısı nedeniyle birçok kişinin, ailesinin asil olduğuna inanmakta güçlük çektiğini vurguluyor.
Orhan Osmanoğlu`nun dedesi Abdülkerim Efendi, 1935`te Amerika`da öldürüldüğünde babası Harun Efendi henüz 1 yaşındaymış. Hanedan sürgünden dolayı dünyanın farklı bölgelerine dağılırken onlar da Suriye`ye göç etmek zorunda kalmış. Aileye en çok da yaşadıkları yoksulluk ağır gelmiş. `Giderken sandık sandık altın ***ürdüler, sarayın bütün servetini kaçırdılar.` yönündeki söylentilerin aksine aileden birçok kişi şahsi eşyalarının dışında hiçbir şey alamadan yurtdışına çıkmış. Hayatlarının büyük zorluklarla geçtiğini kaydeden Şehzade Orhan, büyük dedesi Selim Efendi`nin, çocuklarına bakabilmek için madalyonlarını bile sattığının altını çiziyor. Ailenin Suriye Evkaf Bakanlığı`ndan bağlanan az bir maaşla uzun yıllar ayakta kalabildiğini söylüyor. Yoksulluk nedeniyle ilkokuldan beri çalıştığını aktarıyor: `Sabah erkenden çıkar, gece geç saatlerde eve dönerdim. İlk işim apartmanda oturan kadınlara çorap satmaktı.`
ŞEHZADE KÜLTÜRÜYLE YETİŞTİM
Türkiye`ye ilk kez 13 yaşındayken geldiğini belirten Osmanoğlu, yaz tatillerinde Arapça bildiği için rehberlik yaptığını dile getiriyor ve ekliyor: `En çok Dolmabahçe, Çırağan ve Topkapı Sarayı`nı gezdirmeyi severdim. Sarayları anlatırken gurur duyardım.` Hayat mücadelesine rağmen şehzade kültürüyle yetiştiklerine de değiniyor. Ailesinin hanedanın kültürünü kendisi ve kardeşlerine aktarabilmek için sarf ettiği emeği şu sözlerle anlatıyor: `Babaannem, saray terbiyesi aldığı için bize bunları aktarmak için çok çalıştı. Çocukluğum, şehzadelerin yalan söylemeyeceği, kızlara bakmayacağı yönündeki ikazlarla geçti.`
ZAMAN
 
Pylşm İçin Ty İşime Yaradı
 
Geri
Üst