Değerli Üyelerimiz sizler için kendimizi sürekli yeniliyoruz. Lütfen 10 saniyede üye olarak bizlere destek olunuz... 😊 Tüm sorunları bize bildirebilirsiniz
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Aşırı çalışan ve gergin kadınların sayısı gün geçtikçe artıyor. Üstelik bundan gurur duyuyorlar! Başınızı kaşımaya vaktinizin olmaması hissini biliyor musunuz? Çoğunuzun evet dediğini hissedebiliyoruz. Peki o zaman neden ısrarla bu yolda devam ediyoruz. Tempolu bir hayat uzaktan havalı mı duruyor?
Bu sağlıksız hayat tarzını değiştirmenin yollarını öğrenmeli ve endişelerinden uzaklaşmalısınız.
Stresin sizi içten içe yok ettiği bir gerçek. O halde yarın yeni bir başlangıç yapın!
Aşırı çalışan ve gergin kadınların sayısı gün geçtikçe artıyor. Üstelik bundan gurur duyuyorlar! Bu sağlıksız hayat tarzını değiştirmenin yollarını öğrenmeli ve endişelerinden uzaklaşmalısınız.
Stres aslında gizemli bir şey:
Ona ne dokunabilir ne de görebilirsiniz ancak kesinlikle orada olduğunu bilirsiniz. Onun bu esrarengiz doğası, zihin, vücut ve ruhumuza verdiği zararı fark etmemizin önünü kesiyor olabilir. American Psychological Association’in yaptığı bir çalışmada, kadınların yarısı her gün yüksek miktarda stres yaşadığını belirtmiş. Bu rakam özellikle son dört yıl içinde yüzde 25 oranında artış göstermiş. Ancak bu kişilerin çok az bir kısmı kendini sakinleştirmek için bir şeyler yapmış. Enteresan olan ise çoğunluğun strese verdiği tepkinin “daha da fazlasını istiyorum!” şeklinde olması çünkü limitleri zorlayabilmek artık bir onur meselesi hâline geldi. 28 yaşındaki New Yorklu Meredith Bodgas için de aynı durum söz konusuydu. Daha az kıdemli olan şimdiki web işine geçmeden önce pek çok akşam saat 21.00’e kadar çalışıyordu. Bodgas, “Saat 19.00’dan önce işten çıkan kişilerin yeteri kadar önemli olmadığını düşünüyordum” diyor. O da kendisi gibi yanlış yönlendirilmiş, stresin başarı demek olduğunu varsayan modern kadınlarla aynı fikre sahipti. Bu kadın tiplerinin felsefesi ‘eğer ölümüne çalışmıyorsan yeteri kadar iyi değilsin’ şeklindedir. Bodgas, “İnsanlar bana ‘Bunu nasıl yapıyorsun?’ diye sorduğunda gerçekten çok mutlu oluyordum; bunu itiraf ediyorum. Ancak bazen sorunun ‘Bunu neden yapıyorsun?’ anlamında sorulduğundan da kuşkulanıyordum” diyor.
Heal Your Mind, Rewire Your Brain: Applying the Exciting New Science of Brain Synchrony for Creativity, Peace and Presence kitabının yazarı Patt Lind-Kyle, “Bazı insanlar, yaşadığını hissedebilmek için daima stres altında olması gerektiğini düşünür” diyor. Adrenalin, dehidroepiandrosteron (DHEA) ve özellikle kortizol hormonlarını tetikleyen stresin neden olduğu telaşa bağımlı hâle gelmişlerdir. Gerginlik müptelalık yarattığı için de diğer bağımlılıklarda olduğu gibi sağlıksız bir açlığa yol açabilir. Stres algısının oluşumuna baktığımızda, birçok sosyal ve kültürel baskı sonucunda ortaya çıktığını görüyoruz. Stres konusunda araştırmalar yapan, Kaliforniya Pitzer College’dan Yardımcı Doçent Doktor Kamala Thomas, “Feminist hareketler gibi etkilerin kadınları çoktan rahatlattığını düşünüyor olsak dâhi, erkek meslektaşları kadar başarılı olduğunu kanıtlamaya çalışan birçok kadına rastlıyoruz. Yapılan çalışmalar, kadınların genç yaştan itibaren birçok farklı role bürünmek zorunda kaldığını gösteriyor. Sonuç olarak zaman içinde stres büyüyor ve birden fazla sorumluluk almazsa suçluluk hissediyorlar. Kadınlar adrenalinin verdiği hıza alıştığından, stresi potansiyel bir sağlık sorunu olarak görmekten ziyade üretici bir kaynak olarak görüyor” diyor. Kadınların stresi bu kadar çabuk kabul etmesinin nedenlerinden biri de, bir noktada ne kadar bitkin düşerlerse o kadar iyi biri olacakları fikrine inanmış olmaları. San Francisco’dan Klinik Psikolog Steve Orma, “Çoğu genç kadın günün her dakikasında çalışıyor olmazsa tembel olduğunu zannetmeye başlıyor. Ara vermekten utanç duyuyor ve yapabileceğinin en son sınırına ulaşmadığı takdirde yetersizlik duygusuna kapılıyor. Bu mevzu artık ahlaki bir konu hâline geldi” diyor. Ayrıca çoğu kadın, zirvede olmak uğruna uykusundan ve akıl sağlığından feragat etmeye bile istekli görünüyor. Örneğin Bodgas, artan saatler ve yükselen stres değerleri sayesinde günün birinde ödüllendirileceğini düşünüyordu: “Kendimi, öğrenci birliğine girmeye çalışan ve kendi kendine ‘Bu kadar eziyet çekiliyorsa sonuç gerçekten inanılmaz olacak’ diyen çaylak bir öğrenci gibi hissediyordum.”
Bazen stres gerçekten işe yarıyor. Örneğin kritik zamanlarda ortaya çıkan akut sıkıntılar esnasında (diyelim ki önemli bir iş dosyasını kaybettiğinde) bir anda kortizol hücumuna maruz kalırsın. Bu sırada beynin harekete geçerek sana yardım eder. (Ve dosyayı kimin ofisinde bıraktığında bir anda hatırlarsın.) Problem, stres kalıcı hâle geldiğinde başlar. What You Must Know About Women’s Hormones kitabının yazarı Doktor Pamela W. Smith, “Kortizol değerlerin yükseldikten bir süre sonra tekrar geri çekilmeli, hep yüksek seviyede kalmamalıdır. Uzun süre stres altında olduğunda, vücudundaki kortizol oldukça azalır ve bedeninin ideal şekilde çalışması için yeterli miktar sağlanamaz” diyor. Dahası, kortizol 24 saatten fazla yüksek değerlerde takıldığında, vücutta B Vitaminleri gibi bazı besin öğeleri tükenir; kolesterol, tansiyon ve kan şekeri oranları uzaya fırlar. Bu aynı zamanda serbest radikalleri tetikleyebilir. En sonunda sinirlerine zarar vererek kısa ve uzun dönem hafızanı ve düzgün düşünebilme yeteneğini kötü yönde etkiler. Bugün hekimler tarafından ziyaret edilen ofislerin üçte ikisinde en çok karşılaşılan sağlık sorunu stres… Salt Lake City’den Biyokimyasal Beslenme Uzmanı ve The Cortisol Connection: Why Stress Makes You Fat and Ruins Your Health -and What You Can Do About It kitabının yazarı Doktor Shawn M. Talbott, “Yüksek stres, bağışıklık sistemini baskılar, iştahı arttırır, seks güdüsü ve doğurganlığı etkiler. Ayrıca fazla içki ve sigara içmek, “teselli” yiyeceklerine saldırmak gibi davranışsal değişimler veya motivasyon eksikliği de yaşatabilir” diyor. Sonuç olarak, iş yerinde öfkeli davranışlar ve çılgın gibi üstünlük sağlama yarışı tamamen beyhudedir. Bilindiği gibi stres, kişilerin artık çalışamayacak hâle gelmesinin ve işini terk etmesinin en önemli nedeni.
Hamster çarkından dışarı adım atmak için ciddi anlamda kendine zaman ayırmalı, kendini durduramadığın anların farkına varmalısın. Herhangi bir arkadaşına kendi yüklü programından bahsederek ona destek olduğunu düşünebilirsin. Ancak bu doğru değil. Orma, kişileri onların beklediği biçimde onaylamaktansa daha sağlıklı ve yumuşak bir yaklaşım sergilemeyi öneriyor. Örneğin ona, ‘Gerçekten çok zorlu bir hafta seni bekliyor, peki kendini buna nasıl hazırlamayı düşünüyorsun?’ gibi bir soru sorabilirsin. Orma, “Sıkıntısı olan bir arkadaşına nazik bir biçimde destek vermek, birbirinize stres hikâyeleri anlatmaktan daha destekleyici olur” diyor. Bir sonraki adımda, sıkışık ajandana tekrar göz at. Gerekli olmayan ve çok zamanını alan aktiviteleri çıkar. Yapılacaklar listende ufak rötuşlar yaparsan kontrolü biraz daha eline almış olursun. İnan ki, yüksek stresin getirdiğinden çok daha fazla coşku hissedeceksin.
American Psychological Association’a göre, kadınların yüzde 70’i strese karşı kestirme yoldan sağlıksız çözümler üretiyor. Bir dahaki sefere huzursuzluğunu yatıştırmak için şu tekniklerden birini deneyebilirsin.
Dallaslı Beslenme Uzmanı Bernadette Latson, “Kuru yemişlerde bulunan Omega-3, stres hormonlarını kontrol altında tutar” diyor. Serotonini yükselten yulaf ezmesi veya stres hormonlarının karşıtı sayılan C Vitaminiyle yüklü portakal da yiyebilirsin.