∞ Aşk sevdiğin kişiyi herkesleştiriyor z α m α n l α

Hediye


bir köstebeğin toprağı kakışı gibi
vurur durursun yüreğimde...
ne zamanın bellidir
ne deliliğin...

gün gelip bıktığında
başka topraklara göçersin..
lakin;
ne çokluğu vardır artık
ne de yüksekliği
bende yığdığın öbeklerin...

üzerinde biten otlar ise
hediyendi bana
altına çekmeden gittin!...
 
Cennetinden Bir Köşe


Yaşamak nedir Cennet mi
Ya huriler nerede..?
Acı çekmek Cehennem mi
Ya azrailler nerede..?
Ağlamak mı gülmek mi
Mutluluk nerdedir mezarda mı
Yanında mı yoksa
Kollarının arasında
Aşk kalpte mi yoksa hayalde mi
Yaşamak nedir üzülmek mi;

Cellatın bakışları üzerinizde iken
Ben bir kenarında
Kadehim eksilmeden seyrederken hurileri
Hükmedeceksen bu hayatın inceliklerine
İstemem cennetinden bir köşe.

Hasret nedir özlemek mi
Yoksa sevipte yok olmak mı
Özlem nerde sende mi
Sarılsam öpsem özlemim geçer mi
Sevgi nerde;
Gönül sende mi? Yoksa kalpte mi

Sevgi nerdedir?
Yalnızlıkta mı yoksa sırtından sarılıp öpmekte mi
Bir hayalin bir rüyanın içinde mi.

Saracaksan yabani sarmaşıklar gibi etrafımı
Ben taşıyacaksam bu sevdanın ağır yükünü
Sen umursamaz olacaksın belki beni
Ama istemeyeceğim ben
Sensiz olacaksa cennetimdeki oda.
 
Deniz Kızı




Denizden yeni mi çıkmıştı neydi;

Saçları dudakları

Deniz koktu sabaha kadar;

Yükselip alçalan gögsü deniz gibiydi.

Yoksuldu biliyorum

-Ama boyna da yoksulluk sözü edilmez ya-

Kulağımın dibinde yavaş yavaş

Aşk türküleri söyledi.

Neler görmüş neler ögrenmişti kim bilir

Denizle bugaz bugaza geçen hayatında!

Ağ yamamak ağ atmak ağ toplamak

Olta yapmak yem çıkarmak kayık temizlemek...

Dikenli balıkları hatırlatmak için

Elleri ellerime degdi.

O gece gördüm onun gözlerinde gördüm;

Gün ne güzel dogarmıs meğer açık denizde!

Onun saçları ögretti bana dalgayı;

Çalkandım durdum rüyalar içinde.
 
Belli Olmaz Sensizliğim


Yataktan kalkar kalkmaz
Ayağıma cam kırıkları batıyor inanır mısın?
Saati kurmayı unutmuşum yine.
Sesinle uyanmanın alışkanlığı bunlar..
Gömleğim ütülü değil bu kez.
Az kirlenmişlerden giyiyorum..
Ya tamam uzatma!
Senin kabahatin değil..
Hem üstümde ceket var!
Belli olmaz sensizliğim..
 
Sana Gel Demek / 4
bir deli çığlıktır / sana gel demek...


Gün döner / şafak söker ve sevda el eder bir uzak diyardan...

bir deli çığlıktır sana gel demek
hoyrat zaman inadına düş kurmaktır
kekik kokusu doldurmaktır yüreğe

bahara sevdalanmaktır sana gel demek
dudakta çocukça bir gülüş ile...

gün dönende şafak sökende gel...
gece şafağa boyun bükende gel...

ak alınlar kuşanmaktır sana gel demek
kan – ter içinde / helal kazanmaktır
kavgasını vermektir ekmeğin / soğanın...

kaş çatmaktır hayına / çıyana...

direnmektir sana gel demek...

kelepçe kolda kırılanda gel...
infaz ardımda yorulanda gel...

asi bir duruştur sana gel demek
başkaldırmak...

serçe gözünde
başak boyunda
ana kokusunda
cigara dumanında
tesbih taşında
parka cebinde
yürekte
sevda taşımaktır sana gel demek...

sevda ıraklardan doğanda gel...
sevda karanlığı boğanda gel...
 
Tüm Ayrılıklara Dair


Çok geç mi oldu?
Denesek bir kez daha diyorum içimden;
Yada dışımdan.
Her ne haltsa
İstiyorum işte;
Yeniden denesek diyorum.
Sen ve ben
Eskisi gibi
Birbirimize
Bakıp da gülsek
Mutlu olsak
Sarılsak
Hiç kopmamacasına…


Denesek diyorum bir daha…
Şımara şımara gelsem yanına
Yaralarına tuz bassam;
Senin olsam sadece kolun kanadın…
Yine seni ölesiye sevdiğimi söylesem
Ve sensizliğin adına ‘ölüm’ desem;
Döner misin gelir misin?

Çok geç mi oldu?
Denesek diyorum bir daha!
Bir daha martısı olduğum deniz gözlerinin
Kıyısına konup da düşüversem suyuna...
Kalsam ve taş olsam.
Bir daha çıkmayacak
Çıkarılamayacak ‘batık’ gibi
Derinliklerinde duruversem!
Suyundan kana kana içsem.
Yanına gelip de
Kulaklarına fısıldasam en güzel şarkıları
Sana şiirler okusam
Ve dokunsam dudaklarına…

Denesek diyorum bir daha…
Yanaklarımın üzerinden
Boncuk boncuk süzülen
Ve tenimi ıslatan ‘yağmurdan’ içip bana
‘aşkım’ der misin?
‘Seni özledim’ deyip de
Dolanır mı kolların boynuma?
‘Canım’ diyerek sarılır mısın?
 
Sonbahar Giderken


eylül bitti derken
ekim de gitti
sonbahar’ın uzaklaşan ayak sesleri geliyor kulaklarıma
denize baktım
karıştım
arındım sularında
aşk böceğiydi adım
melektim
minik kuştum
vuruldum
etrafa saçılan tüylerimde
kanlı bir ağıttır suskunluğum

kime dokunsam
biraz kırgın
biraz yorgun
biraz ağlamaklı
hep vurgun yemiş tarafından yakaladım aşkı
hep yaralı yanağından öptüm
bilmiyordum
çocuktum
haydi koş gel dediler
gittim ama
yoruldum..

karanlık dolaplara sakladığım
gece elbiselerim var
şimdi kadınlığımı da yıkadım
ütüledim
yanlarına astım
hadi beni kandırın
inanabileceğim bir yalan söyleyin yani
alışkın değilim ama bu defa başka
beni şımartın
abidin dino aslında yapmıştı mutluluğun resmini
sakladı
ya da denize attı
onu bulmaya gidiyorum
aramızda kalsın ama
bu sırrımı saklayın..

bir süre daha anılır belki adım
şerefime bir kaç kez daha kadeh kaldırılır
sevdiğim bir şarkıda
telefonuma düşer bir kaç ses
“nerdesin be hatun?” denilirken
kulaklarımın pası alınır
olur da göç edersem bu diyardan
aşındırdığım bir sokağa değil
bir denize verilsin adım
dalgalar nasıl olsa sarmalar beni
ben denizi sokağım sanırım..

biliyorum
taşlı girit sokaklarında bıraktım çocukluğumu
rembetiko söylerken babama vuruldum
hatırlıyorum da
ekmek arası balık tadındaydı gecelerimiz
ezgiler fırlardı akordiyondan
kanundan
utdan
midilli göz kırpardı her gece karşı kıyıdan
çocuklar parklarda oynar
ninnilerle kandırılırken
beni şarkılar uyuturdu
küçüktümminiciktim
bu yüzden şarkıları annem ve babam bildim
 
Varsayım
Her gidişinde / Gitmemiş sayarım seni. / Uzaklardan henüz döndün sayarım.


Her gidişinde
Gitmemiş sayarım seni
Uzaklardan henüz döndün sayarım.
Avunurum / kendimi kandırdığım yalanlarla
Baktığım her yüzde seni
Gördüm sayarım.

Saksıdaki çiçekte varsayarım seni.
Açmaya görsün
Bir dal / bir çiçek
Oynaşır denizlerim ılık meltemlerinle
Seni / döndün / bana güldün sayarım.

Zamanları öğüten saatte buluşuruz
Sen akrep olursun
Ben bir yelkovan.
Her saatte bir / çakışınca iki kol
Beni dudağımdan öptün sayarım.

Okuduğum şiirlerde bulurum seni
Her dizeyi senin sözün sayarım.
Ne zaman ki kapatırsın kalbinin kapısını
İşte o an seni “öldün” sayarım.
 
Ah O Kömür Karasi Gözlerin


Ah o kömür karasi gözlerin olmasaydı geçerdim belki senden
İç çekmezdim gecelerden sabahlara
Ah o kurşun bakışların akmasaydı içime
Ben bu dertten tükenmezdim….
Ah nazlı bakışlarin olmasaydı keşke
Belki o zaman dalmazdım sığlara bunca derin

O baldan tatlı dudaklarına değmeseydim keşke
Yanmzadım şimdi dimi yar böyle
Ah o ellerine dokunmasaydı keşke ellerim
Titremeseydi yüreğim sen kollarımdayken
Ben benden geçmezdim böyle

Şimdi yoksun sen bende ellerin yok ellerimde
Dudaklarımda sıcaklığın yok
O kurşun bakışlı kömür karası gözlerin
Doğmuyor gecelerime
Ah keşke sen sen olmasaydın
Bende benden geçmeseydim böyle…
 
Adını Kurşun Sıktım İhanetinin.


Ne geçti eline söyle nereye vardın
Nasıl kirletebildin bu tertemiz sevgiyi
Nasıl bu kadar bencil olabildin
Ve nasıl böyle çirkinleşebildin.
Ne buldunda verdin kendini başka ellere
Düşünmek istemiyorum hayır
İnanasım gelmiyor bu yaptıklarına
Bizi çekemeyenlerin uydurduğu bir yalan olmalı bu

Sen bu kadar basit bu kadar aşağılık değildin.
Ve ben bu ihaneti hiç bir gün haketmemiştim.
Yüzün kızarmadımı hiç söyle
Hangi arada planladın bu çirkin oyunu
Kaç bıçakla yaraladın beni sırtımdan.
Bunları yaparken bana nasıl hissettirmedin?

Ulan bu nebiçim insanlık ne biçim vefa
Bu ne biçim aşk nasıl bir sevda
Senin yaptığını hayvan hayvana yapmazdı
Senin yaptığın aşağılıktanda aşağılık.
Şimdi çekip öldürsem seni
Söyle kaç kurşun temizler ihanetini
Söyle hangi mezar kabul eder o günahkar bedenini.
Ne söylesen az ne kadar yansan boş
Şimdi pişman olmuşsun faydasız.

Git Allah affetsin vicdansız
Git öfkeli yüreğime sataşma
Git bana bir daha bulaşma
Git...

Git..
Yazıklar olsun sana....
 
Dilimde Sevda Buketi
Şarkılar seni söyler


Şarkılar seni söyler
ben yanarım hasretinle
yokluğun pamuktan bir bebek
ağlar içimde
gömülsün sineme
özlemin ateşten bir gömlek
giyerim üstüme kırış kırış ütüsüz bir biçimde
süzülen gözyaşların yüreğime inen yakıcı bir kor

satarım anasını sensizliğin üç kuruşa
o ne kadar benimleyse
ben o kadar seninleyim
sensiz olmak çok zor

Şarkılar seni söyler
şiirler birkaç kelime bahseder
bense seninle uyurum
seninle uyanırım
seninle yürürüm kaldırımlarda
seninle karnım doyar
seninle huzur bulurum

Dedim ya şarkılar seni söyler
her dümbelek vuruşunda senin adın
her uçan kuşun getirdiği selamında
ve esen yelin her debisinde
sen varsın
her can atımımda
kalbimi varlığınla avutansın

Şarkılar seni söyler
ben seni haykırırım
seni düşündükçe
hasretinden hıçkırık olur gözyaşlarım
gözlerimin kıyılarını sel basar
denizlerimde yokluğunu yüzdürürüm
gülümser dudaklarım
ben senin varlığına
şu dünyanın bütün ışıklarını söndürürüm
karanlık olur her yer
ve bir parantezin içinde senin şarkını
taş bir plakta
sabah akşam döndürürüm

yeşil bakışlarım bir şarkıysa bir bahar gününde
bir gitar kırık bir melodiyle söylüyorsa
söz yazarı bensem
bestecisi de sensin sevgilim

Şarkılar hep seni söyler
dilimde sevda buketi

‘’ Seni Seviyorum ‘’

Güllerin en tazesi
 
Aşkların hasını yaşadım (A)


Aşklarda konakladığımda oldu benim
Uzak değiller bana hepside yakın
Ne yaşlar sildim buğulanan gözümden
Onunkilere bakmaya kıyamazken..
Yüreğimin en özel odasını açtım
Duvarlarına aşkımın resimlerini astım
Kalbimin atışını onunkiyle yarıştırdım
Durmaksızın heycanların hasını tattım....
Atarken bile yolda adım adım
Karıştıkça adımlarım
Duraklattım onuda
Sonra adımları toparladım...
 
Aşk Yağmurlarım
Tek sana dokunsun tek tek parmaklarım


Zordur sewdayı doyurmakçok zordur
Ancak sen beni bilmezsin ki gülüm.
Benim yakan dokunuşlarım vardır.
Gözbebeklerim bir kez düştümü silüetine
Sen bu çemberden sağ salim çıkamazsın .

Bakışlarım üstüne düştüğünde
Bir yağmur gibi serinletir tenini .
Ellerim bir dokunaç gibi ellerini sarmaladığında
Kurtulumazsın.
Ve o an çırpınman sadece boşuna.
Kollarımdan hiç çırpınma sen kaçamassın.

Kaç sabahtır gözlerim
İstanbulun kızılca doğan
Güneşini seyrediyor tek başına
Kaç mini mini giyinmiş gemiler yanaştı bordoma
Kaç vapur geçti yanımdan
Kaç
Kaç
Kaçççç
Fakat ben hiç birini sana değişmedim.
Sen allı bir gelin gibi
Süzüldün denizin üstünden
Yeşil gözbebeklerime.
Çıkardım güneş gözlüklerimi
Saatlerce çırılçıplak gözlerle
Senin gönlüme doluşunu izledim.

Oooof bir nefes gibi sen
Dokunuşlarım bir buz gibi serinliği ile düştüğünde tenine
Sen kaçma
Zaten kaçamazsın
Çırpınmanda boşuna yakarım o kahve gözlerini offf .
Benim elektrik yüklü ikibinüç wolt sanayi ceryanı tutkularım var.
Şimşek şimşek bak çakıyorlar gönlümde.
Tufan gibi esiyorlar içimde.
Sen bilmezsin ki içimde kopan fırtınaları
Çıldıran okyanusları
Kasırgaları
Sen dağ gibi sevdamıda bilmessin .
Bakışlarım bir kez üstüne düşmeyi versin gülümmm.
Beynime işte o an kazınacaksın.
Korkuyorsun
Biliyorum
İllede şimşek şimşek çakan bulutlarımı indireyim ayaklarına dizlerine
Söyle
Söyle
Peki öyle olsun
Onlarıda indiririm bekle.
 
Aşk Yağmurlarım
Tek sana dokunsun tek tek parmaklarım


Zordur sewdayı doyurmakçok zordur
Ancak sen beni bilmezsin ki gülüm.
Benim yakan dokunuşlarım vardır.
Gözbebeklerim bir kez düştümü silüetine
Sen bu çemberden sağ salim çıkamazsın .

Bakışlarım üstüne düştüğünde
Bir yağmur gibi serinletir tenini .
Ellerim bir dokunaç gibi ellerini sarmaladığında
Kurtulumazsın.
Ve o an çırpınman sadece boşuna.
Kollarımdan hiç çırpınma sen kaçamassın.

Kaç sabahtır gözlerim
İstanbulun kızılca doğan
Güneşini seyrediyor tek başına
Kaç mini mini giyinmiş gemiler yanaştı bordoma
Kaç vapur geçti yanımdan
Kaç
Kaç
Kaçççç
Fakat ben hiç birini sana değişmedim.
Sen allı bir gelin gibi
Süzüldün denizin üstünden
Yeşil gözbebeklerime.
Çıkardım güneş gözlüklerimi
Saatlerce çırılçıplak gözlerle
Senin gönlüme doluşunu izledim.

Oooof bir nefes gibi sen
Dokunuşlarım bir buz gibi serinliği ile düştüğünde tenine
Sen kaçma
Zaten kaçamazsın
Çırpınmanda boşuna yakarım o kahve gözlerini offf .
Benim elektrik yüklü ikibinüç wolt sanayi ceryanı tutkularım var.
Şimşek şimşek bak çakıyorlar gönlümde.
Tufan gibi esiyorlar içimde.
Sen bilmezsin ki içimde kopan fırtınaları
Çıldıran okyanusları
Kasırgaları
Sen dağ gibi sevdamıda bilmessin .
Bakışlarım bir kez üstüne düşmeyi versin gülümmm.
Beynime işte o an kazınacaksın.
Korkuyorsun
Biliyorum
İllede şimşek şimşek çakan bulutlarımı indireyim ayaklarına dizlerine
Söyle
Söyle
Peki öyle olsun
Onlarıda indiririm bekle.
 
Herşey Sende Gizli


Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren
Sevdiğin kadar sevilirsin...
 
Via Crusis
Sen üstüne alın... Sen'e yazdım...


Kurbanlarına ağıtlar yakan he-ce'lerin
iflahımı kanatır
dizgisinini azat yazgısını berbât etmiş
şiirlerinde.
Okur suç ortağın olurum!

Kaleminin her mesaîsi
cinaî bir intihar girişimidir;
seri cesetlere şık imzalar atar
sepya mürekkebin!

Haini tam da ihanetinden vuran kalibre
balistiği bile yanıltırbilirsin...

Güdümlü çağrışımlar düşer yanaklarıma
timsahımın ağlamsı satırlarından.
Kıramam kalemini kırdırmam!
Sus olmak düşer bana
git lazımdır
kal gelir...

Kepenklerini indirip tavanaranın
pusar yalın bir duvar yazısı olurum:

"Hiçbir zaman öğrenilemez bir intiharın gerçek sebebi..
Herkes biraz kendini suçlar
kendin hep diğerlerini...
"Evet sizin kadar ben de istiyorum
artık noktası konsun
sırtımdaki kamburu köşeye kadar taşısın biri..
ve bir diğeri
lütfen şu zangocu durdursun!

Sen de artık öldürme!...
Senin günahlarında suçlanıyor kalemim
senin günahlarında sebep buluyor
uykusuzluğum!
Su-su-yo-rum
Yazıya
ve
aşka...
 
Adresim Hüzün
bugün günlerden hüzün
yer hüzün ülkesi
intiharda bileniyor duygular hüzünlü bir karanlığa

dolaşıyorum gelişigüzel
ayağımın altında dallar eziliyor
hüzün kırılıyor yalnızca

hüzün alıp hüzün satıyorum
kazancım hüzün
kaybım da

gül uzatıyor küçük bir kız
:
“al bunlar en güzelleri
adları hüzün çiçeği
hüzün kokarlar aynen hüzünlü gönlün gibi...”

ağaç olsam hüzün dökülüyor yapraklarımdan
yağmura koşsam hüzün boşanıyor üstüme
bıraksam kendimi kaçsam oradan
yok olası hüzün koşuyor ardımdan!

ben: hüzün
ikametgah: hüzün sokağı
adresim bu işte!

beni ararsan eğer hüzn'ü sorman yeter

bir köpek uluyor sokakta
hüzünlü bir ölümdür buralar!
 
Tekil Türkülerim - I
ben hep sencil oldum...


“Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk
Gece trenlerine binme ”
Attila İLHAN

-I-

Sen susarsın
Bir bıçak ucu yeşerir içimde
Tam orta yerinde yüreğimin.



-II-

Hayır...
Aslında
Paylaşılır yalnızlıkta
Bir lokmayı ikiye böler gibi hem de
Bir bardak suyu....
Bir yalnız
Artı
Bir yalnız daha
Yine / Pir yalnızlık / eder...
Daha bir yalnız.
Yalnızlıklarda iki kişiliktir
Can cana uzaksa eğer
Aşk gibi....



-III-

Gel diyorum
Kal diyorum
Gitme !! / ler / akıyor gözlerimden
Hayır diyorsun
Bencil diyorsun
Doğrudur.
Ben her zaman sencil oldum
Biliyorsun....



-IV-

Tut ki bir sabah
Tut ki bir çocuk
Bir elinde karanfil
Diğer elinde toprak
Tut ki sana dedi “ Ek beni ”
Yine böyle susarmısın?



-V-

Martı
Çığlık attı yarasını değdirdiğinde o tuzlu suya.
Bilirdi oysa
Bir yanılgı değildi ...
/Deniz söndürmezdi yangısını söndüremeye ya/
Aşktı işte
Aşıktı
Kanatlarından vurgundu
Vurulmaya alışıktı...
Herkes bilirdi de kendi bilmezdi / Sanki
Kanatlarından ölürdü martılar....
 
BUGÜN CUMA

Bugün cuma;
Büyükannemi hatırlıyorum
Dolayısıyla çocukluğumu
Uzun olaydı o günler!
Yere düşen ekmek parçasını
Öpüp başıma ***ürdüğüm günler!

O zaman inandığım gibi
Sahiden bir öbür dünya varsa eğer
Orada da cumaysa bugün
Başında bulutlardan beyaz örtüsü
Büyükannem namaz kılmaktadır
Namahrem eli değmez seccadesinde;
Mekkei Mükerremeden getirilmiş.

Dilerim duasında unutmasın beni;
Günahkar olduğumu hatırlayarak.
 
Dökülmeler


yaşamak
ölüm için değil de
ölüme meydan okumak...
belki de...

kırılan dalda
topallayan böcekte
kuruyan ırmakta
su dışına fırlayan balıkta
ve
biten bir aşkın masalında...

"bir varmışbir yokmuş"demeden hem de!..

yaşamak;katılabilmek yağan yağmura
yıldızlanan geceye hüzne yalnızlığa...

yaşamak; gün ışığında savurabilmek saçlarını...ulasındaki boncuğu düşürebilmek toprağa...

yaşamak; minik odaları gökyüzü sayabilmek belki de...maviye boyamak dört duvarı...içinde uçurabilmek keder kuşlarını; kara kanatlı!..

yaşamak; ölmek gene de
yaşamak; sevmek gene de
yaşamak; görmek gene de yüzünü yüzündeki çizgilere yatırmak zamanı...

yaşamak; yumruğunla kırmak bütün aynaları ve her parçasında yeniden bakmak belki de aşka...

yaşamak böyle bir şey işte!...
 
Geri
Üst