Değerli Üyelerimiz sizler için kendimizi sürekli yeniliyoruz. Lütfen 10 saniyede üye olarak bizlere destek olunuz... 😊 Tüm sorunları bize bildirebilirsiniz
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
∞ Aşk sevdiğin kişiyi herkesleştiriyor z α m α n l α
Genç kız her gün olduğu gibi o günde yolunda giderken düşünceliydi. Zaten uzun zamandır bu halinden kurtulamamıştı. Düşüncelerinde hep onun gözleri vardı aklında onun gülüşü ve konuştukları her kelime tekrar tekrar çınlıyordu. Gözleri baktığı her kişiyi o diye görüyordu yani aklı oyun oynuyordu hiç oynamadığı kadar. Yürürken sadece yaşamak için yaşadığını fark etti. Onsuz geçen her günü onu daha da karamsar yapıyordu daha çok ızdırap veriyordu acı çekiyordu. İnsanları yaşamayı mutluluğu gülmeyi hep onunla özdeştirip sadece onunla var olduğunu düşünüyordu. O gün yine her zamanki gibi köprünün üstünden geçiyordu. ?Ah bir dili olsa da konuşsa? acıyla yürüdüğü her adımda içindekileri anlatabilseydi.
Kalbinde acıdan başka bir şeyi olmayan bu genç kızın hüzünlerini anlatabilseydi. Her adımda nasıl ağır ağır yürümek bile içinden gelmeden nasılda zorla yürüdüğünü. Bir zamanlar sevdiği bir insan olduğunu onun yanında mutluluktan havalara uçarak yürümelerini onun gözlerinde bir cenneti var ettiğini her kelimesinde bir çocuğun konuşması gibi heyecan ve coşkuyu yakalamasını büyük bir aşkla ona sarılmasını...
Şimdi ise o firari sevgilinin yasını tutuyordu kalbi daha ne kadar dayanabileceğini bilmeden. Rüzgar saçlarını okşarcasına ılık ılık esiyordu. Saçları çok güzeldi uzundu rüzgarda dağılıyordu. Gözleri dünyanın en hüzünlü gözlerini taşıyordu sanki her an bir yağmur tanesi düşecekmiş gibi bakışları manasızdı. Sadece yaşamak için yaşıyordu. Kendi kendine hep sorguluyordu hayatı. Neden doğdum? Neden ben varım? Neden onu sevdim? diye. Keşkeler aklının her köşesinde uçuşuyordu. Keşke doğmasaydım keşke var olmasaydım keşke hiç aşık olmasaydım...
Bazen denize bakardı köprünün üstünden deniz ona huzur veriyordu. O engin mavilik büyük bir yalnızlık ve özgürlüktü onun için. Denizin güzelliği başka hiçbir güzelliğe benzemiyordu. Geceleri de ayın denize vurduğu yakamozları görüp aşkını hatırlardı. Tıpkı bizim gibi ! tıpkı bizim gibi kavuşamayan iki aşık misali diye düşünürdü. Kavuşamayan iki aşığa benzetirdi onları da. El ele yürüyen iki aşık görse kalbindeki ateşin bedenini yaktığını hisseder içinden büyük bir ah geçirirdi. Hiçbir şey elinde değildi artık.
Oysa eskiden öylemiydi? Hayatı sever insanları yaşamayı kendini kısacası her şeyi severdi. Aynaya baktığı zaman gözleriyle göz göze gelmek istemezdi. Çünkü kendi gözlerinde bile onu gördüğünü düşünürdü. Sır doluydu bakışları acı dolu umutsuzluk ve özlem dolu. Televizyondaki veya radyodaki bütün hüzünlü şarkılar sanki onun için yazılmıştı. Onları dinlerken hem acı çekiyor hem de bu acıdan değişik bir haz duyuyordu. Gönüllüydü sanki bunları yaşarken. Bir yerde güzel bir yazı bulduğunda hem ağlar hem de sonuna kadar okurdu. Artık kimse ile konuşmuyor sadece okuyordu. Çok şey öğrenmişti o gittiğinden beri. Kendini avutmak için anlamlı veya anlamsız her şeyi okuyup dinler olmuştu ama büyük bir sessizlikle. Sağır ve dilsiz gibi sadece yaşayarak. Içinden gelmiyordu biriyle konuşmak içinden gelmiyordu mutluluk hakkında konuşmak...
Onu düşündüğü zamanlar dayanılmaz acılar çekiyordu. Onu unutmam lazım ne olursa olsun onu unutmam lazım diye geçiriyordu aklından. Onun sevmediğim yönlerini beni nasıl kırdığını onun yüzünden hayatımın dayanılmaz olduğunu düşünürsem belki onu unuturum diyordu... Ama ne var ki ne zaman onu düşünse onun hakkında tek bir kötü şey gelmiyordu aklına. Hep güzel geliyordu halâ güzel hayali. Küçücük bir evi vardı. Gecekondu sayılacak kadar küçük ama içinde huzur olan bir ev. Evin bir köşesinde duran sehpanın üstündeki balıkları en çok sevdiği bölümdü onun için. O balıklara gözü gibi bakardı önceleri. Şimdi ise bakımsızlıktan tek tek ölmüşlerdi. Yani onlarda bırakmıştı o yalnızlığında büsbütün. Evde kalabalık olmayacak kadar az kişi vardı. Bir annesi bir babası bir de küçük kardeşi. Onlar bile teselli olamıyordu yaşadıklarına. Aşk hem çok güzel bir o kadar da acı geliyordu ona. Ama yaşadıkları ona yetiyordu hayaller kuruyordu. Belki bir gün belki bir gün diyerek...
Yine her sabah olduğu gibi işe gitti çıkışta o köprünün üzerindeydi ama bugün farklı olan bir şey vardı onun için kendini uzun zamandır hiç bu kadar huzurlu hissetmemişti. Bir karar vermişti artık belki iyi belki kötü. O güzel saçları rüzgarda savrulurken sanki her şeye son kez bakar gibi özlemle bakıyordu. Bugün yürümüyordu o köprüde. Sadece durmuş denize bakıyordu o çok sevdiği denize. Umutlarını özlemlerini hayallerini düşünerek. ..
Kalabalık bir grup insan başına toplanmıştı genç kızın. Yarım yamalak aralayabildiği gözleriyle hayal görüyorum sandı. Vah zavallı kız neden yaptı? acaba kim bilir ne derdi vardı? diyen kalabalığın sesleri yavaş yavaş uzaklaşıyordu kendinden. Sonunda o çok sevdiği denize özgürlüğüne kavuşmuştu...
Selma Kırbız
Hayat ya seninle olmalı; ya da hiç olmamalı
Akan damlalar sürekli olmalı
Damlalar ask denizi olup tasmalı
Aşk denizinde seninle yüzebilmeli
Uçan martılar şarkımızı söylemeli
Gökyüzü ikimize imrenmeli
Hayatı seninle yönlendirebilmeli
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Baharda açan çiçekler sen kokmalı
Seni yudum yudum koklayabilmeli
Sen bir gül olmalı
Suyun dürüstlük olmalı
Gübren aşk olmalı
Güneşin ben olmalı
Seni benden başka kimse koklamamalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Gecenin ayazlarında rüzgar sen kokmalı
Yanan sigaram sen olmalı
Ciğerlerim seninle dolmalı
Nefesim seni arzulamalı
Gözlerim dumanından damlamalı
Ayaklarım ayazda seninle adımlamalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Saçlarım seninle parlamalı
Gülüşün içimi ısıtmalı
Kalbim her an seninle heyacanlanmalı
Elllerim karanlıkta ellerini bulmalı
Dudaklarım alacakaranlıkta seni sormalı
Dillerim dillerini okşamalı
her gecemiz aşk olmalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Her yağmurda gökkuşağı olmalı
Gökkuşağına seninle bakmalı
Renklerini seninle saymalı
Her sayışımızda sayı tam olmalı
Eksik olursa kafaya takmamalı
Her an hayatı seninle aaaaaaamalı
Kırlarda seninle el ele çılgınca koşmalı
Gelincikler laleler kulaklarında olmalı
Onları senden kıskanmalı
Kelebekler beraber kanatlanıp uçmalı
Güldüğün zaman yüreğimde güller açmalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Sana olan bu sözlerim daima olmalı
Bizim sevgimiz sonsuzluk olmalı
Konuşmalarımız aşk kokmalı
Şiirlerimde sen olmalı
Gönlüm seninle dolup taşmalı
Ölüm sensiz olmamalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı __________________
Geceleri uykumu bölmedin sen.
Bu bir itiraftır.
Ben böldüm seninkini istemeden.
Ansızın uyandığımda kendiliğimden
Gözlerinden öptüm seni.
Bilerek değdirdim gözyaşlarımı yanaklarına.
Açtın gözlerini göremedin beni.
O bomboş odada hissettiysen eğer
Sakın yanlış anlama beni.
Kötü bir niyetim yok benim
Sadece gözlerini özledim.
Şarkı söyledim bağıra bağıra.
Duyup da sesimi katıl diye bana.
Nasıl kıydım bilmem uykusuzluğuna
Ama kötü bir niyetim yoktu benim
Sadece sesini özledim.
Kalp atışlarını dinledim elimle.
Saçlarını sevdim.
Öptüm ellerinden.
Hatta biraz da silkeledim.
Ama kötü bir niyetim yoktu ki benim
Sadece tenini özledim.
Bazı gecelerde
Konuştum kendi kendime.
Eskilerden söz ettim.
Soru sordum cevap verdim.
Kızma ama seninle kavga da ettim.
Kötü bir niyetim yoktu ki benim
İnan ilgini inan sevgini
Bil ki aşkını çook özledim.
Özledim
Geceleri uykumu bölmedin sen.
Bu bir itiraftır.
Ben böldüm seninkini istemeden.
Ansızın uyandığımda kendiliğimden
Gözlerinden öptüm seni.
Bilerek değdirdim gözyaşlarımı yanaklarına.
Açtın gözlerini göremedin beni.
O bomboş odada hissettiysen eğer
Sakın yanlış anlama beni.
Kötü bir niyetim yok benim
Sadece gözlerini özledim.
Şarkı söyledim bağıra bağıra.
Duyup da sesimi katıl diye bana.
Nasıl kıydım bilmem uykusuzluğuna
Ama kötü bir niyetim yoktu benim
Sadece sesini özledim.
Kalp atışlarını dinledim elimle.
Saçlarını sevdim.
Öptüm ellerinden.
Hatta biraz da silkeledim.
Ama kötü bir niyetim yoktu ki benim
Sadece tenini özledim.
Bazı gecelerde
Konuştum kendi kendime.
Eskilerden söz ettim.
Soru sordum cevap verdim.
Kızma ama seninle kavga da ettim.
Kötü bir niyetim yoktu ki benim
İnan ilgini inan sevgini
Bil ki aşkını çook özledim. __________________
Benim adım Emin şu an vatani görevimi yapıyorum. Hikayem 3 yıl önce Cumhuriyetin 75. yıl kutlamalarında başladı. Bursa’ da kutlamalar çerçevesinde ibrahim Tatlıses ve Grup Laçin konseri vardı. Bende konserdeydim. Arkamda çok güzel benim gibi uzun boylu bir kız vardı. Onunla tanıştık adı Özlem’di. O akşam epeyce gezdikten sonra onu evine bıraktım ve telefon numaramı verdim. Beni aradı ve buluşmak istedi. Buluşup bir kulübe gittik. Dans ettik konuştuk. Akşama doğru evine bırakırken elini tuttum. Oda etkilenmişti bana telefon numarasını verdi. Ve zaman geçtikçe aramızdaki aşk dahada alevlendi.
Niyetim ciddiydi. Konuyu aileme açtım. Ancak ailem Özlem’i istemedi. Büyük kavgalar sonucu evden ayrıldım. Sokaklarda bir marangozhane de yatmaya başladım. Bu durum üç ay sürdü. Babam beni eve almadı. Özlem de bu durumu babasına anlattı. Özlem’in babası beni yattığım marangozhaneden aldı evine ***ürdü. Her şeyi ona anlattım. Üzülme oğlum her şeyin bir çaresi vardır dedi. O gün Özlem ‘ler de kaldım.
Ertesi gün özlemin babasıyla benim babama gittik. Ama babam bizi kovdu. Özlem’in babası Ramazan Bey bunun üzerine ‘’Bundan sonra sen de benim evladımsın. Artık bizde kalırsın. Kızımla da evlendiririm evlendireceğim dedi.
Artık onlarda kalıyordum. 1 ay sonra nişan yaptık. Ancak Özlem’in dayısının oğlu Emrullah bu ilişkiyi çekemiyordu. Çünkü Özlem de gözğ vardı. Bana sürekli tehditler savuruyordu. Emrullah ve iki arkadaşı bir gün yolumu kesti. Beni acımasızca dövüyorlardı. Bir fırsatını bulup kaçtım ama ardımdan silahla ateş etti. Bir kurşun sırtıma saplandı. Ben yere düşünce yanıma geldi ve kurşunu bittiği için ateş edemeyince bıçağını çekip sırtıma sapladı.
Ama öldürmeyen Allah öldürmüyor. Ben hastanede iken Emrulah Özlem’i kaçırdı ve 15 gün boyunca nişanlıma tecavüz etti. Sonra Özlem’i eve yolladı. Özlem babasına her şeyi anlatınca babası utancından her şeyi toplamış ve başka bir yere taşınmış.
Bu arada benim başka bir arkadaşım gidip Emrullah’ı bulmuş ve bıçaklayarak öldürdükten sonra polise teslim olmuş. Ben 3 ay sonra hastaneden çıktım. Öğrendim ki Özlem artık bana layık olmadığını düşündüğü için 29 yaşında evlenmiş boşanmış 2 çocuk sahibi bir adamla evlenmiş. Her yerde aradım ama bulamadım. Bu arada bana babam kadar yakın olan bir insan beni Fatma adında bir kızla nişanladı. Fatma’ya özlemi sevdiğimi söyledim ama Fatma ben senin her şeyine razıyım dedi.
3 yıldır bir saniye bile Özlem’i aklımdan çıkaramadım. Özlem’i kabul etmeye hazırım. Bir bulsam ah bir bulsam...
Şimdi git..
Say ki seninle içinden sevda geçen
bir türkü söylemedik..
Say ki gece mektuplarını en güzel aşk şiirlerini
beraber ezberlemedik..
Say ki sevda trenini kaçırdığım durakta
bir süre beraber beklemedik..
Sen git..
Ben gelemem bu yürekle..
Ya da kal..
Eylül yağmurlarını bekle..
Seni yağmurdan sonra seveceğim..
Saçlarıma ak düşmemiş halimle..
Sen yaşlardayken..
Onsekizimde yirmimde..
Seni yağmurdan sonra seveceğim..
Kaldırımların ıslak ve temiz haliyle..
Yaşlı yüzüm delikanlı yüreğimle..
Seni yağmurdan sonra seveceğim..
Aşksız geçen onca yılı yakacağım..
Sevda alevinde kendi ellerimle...
Şimdi git..
Say ki seninle sahildeki çardakta
hiç dondurma yemedik..
Say ki oturup konuştuğun
yaşlı ve yabancı bir adamdı..
Ve sevdadan hiç söz etmedik..
Say ki hiç gülmedik..
Aynı şeyleri sevmedik..
Ve yağmurdan sonra beraber yürümedik..
Seni yağmurdan sonra seveceğim..
Kimse bilmeyecek herkesten gizleyeceğim..
Yağmurdan sonraki toprak kokusu olacak havada..
Seninle gökkuşağının altından geçeceğim..
Seni yağmurdan sonra seveceğim..
Ve seni sevdiğimi kimseye söylemeyeceğim..
Belki bu dünya gözüyle gördüğüm son yağmur olacak..
Islak kaldırımlarda sırılsıklam yürüyeceğim..
Ben seni yağmurdan sonra seveceğim..
Ve bir gün ölürsem siyah gözlerinde öleceğim.....
Her yağmur sen olursun yüreğimde
Her ıslandığımda içimdeki sokaklarını hüzün kaplar sel basar
Ve ben ?
Ağlamalarım gözükmesin diye yağmurda buğulanır gözlerim
Zihnim boş bakışlarım öteleri soluklar
Ayrılığın boğazımda bin düğüm.
Gönlümde hazan iklimleri
Bir eylül sabahı gibi yalnızlığım.
Şimdi neden yaşıyorum bilemiyorum.
Sensizlik boğazıma geçmiş ip gibi
İçimde sızı..
Gözlerimde ayrılığın acıları
Yüzümde çizgileri
Titreyen ellerime sözüm geçmiyor artık
Titreyen kalbime teskin olamıyor hiçbir ümit şarkısı
Oysa hiçbir acıda kalbim bu kadar ağırlaşmamıştı
Hiç bu kadar koymamıştı
Sessizliğim çığlık olur okyanus ötesi sevdama
Yaslandığım yüreğin yok yüreğimde
Senden bana bir ızdırap kaldı ki tarifsiz
Zemheri bir fırtınaya gebe gelecek günlerim
Yaktığım resimlerin değilkalbim
Yüreğim üşüyorcanım yanıyor
Ne yalan söyleyeyim sensizlik bana çok koyuyor.
Senden sonra?
İçimdeki ağaçlar yıkıldı
Yapraklar düştü
Anlıma acı diye ayrılık yazıldı.
Kapattı tüm baharlar kapılarını
Gönlüme kalın kalın kilitler düştü
Zaman sustu
Yaşananlar bir düştü
Kalemim ayırılıklara küstü
Senden sonra?
Sök kalbimi yerinden bak içine gör seni nasıl sevdiğimi
Umutların tükendiği yerde ben ölürüm sevdiğim.
Pencere ye çıkıpta bak dışarı gör seni nasıl beklediğimi
Hayellerin bittiği yerde ben ölürüm gör sevdiğim.
Yelken açıpta gitsem uzaklara kırılan kalbime derman arasam
Kaybolan yıllarımın gelmesi için umut verecek tabib arasam.
Umudu yoksa sonsuz aşkımın bu sevgimi sinemde saklasam
Kaderimin gülmediği yerde ben ölürüm gör sevdiğim.
Bilmem bilirmisin bu dünya hep acılarla dolu
Bir gün gözler kapanınca o zaman biter hayat yolu.
Sevipte alamazsa bir yiğit aşkı uğrunda ölüm olur sonu
Sevdanın bittiği yerde ben ölürüm gör sevdiğim.
Aşık olan der ki bu dünyanın bir gün sonu gelecek
Buraya gelen unutmaki canım bir gün mutlak ölecek.
Su vefalı gönlüm unutmaki seni hep sevecek
Kalbimin durduğu yerde ben ölürüm gör sevdiğim.
Susuyorum artık derin derin. Nasıl da konuşmak istiyorum oysa.
Saatlerce susmadan konuşmak istiyorum. Tüm biriktirdiklerimi
en başından başlayıp sonuna kadar anlatmak istiyorum.
Anlatmak yetmez biliyorum anlaşılmak da istiyorum...
Bir el istiyorum başımda...
Saçlarıma dokunsun istiyorum tüm bedenimden söküp alsın
yalnızlığımı tılsımıyla... Bir el istiyorum dokunsun saçlarıma
yumuşacık ve alsın tüm donuklukları usulca.
Bir göz istiyorum gözlerimde...
Anlamsız bakan gözlerimin içini görsün hâlâ arkalarda kalmış
ışık huzmelerinin içine dalsın çıkarsın tüm umutlarımı
eski sandığın içinden açsın da ışığı ile umut olsun yollarıma
yolum olsun yordamım olsun istiyorum...
Bir omuz istiyorum...
Başımı yaslayıp uzun uzun ağlayabileceğim. Yıllardır biriktirdiğim
hüzün tanelerini tek tek dökebileceğim bir omuz istiyorum.
Ona yaslanınca her şeyi unutmak istiyorum sıcacık olmak...
İçimi huzur kaplasın istiyorum hiç konuşmadan saatlerce
orada kalmak hiç konuşmadan anlaşılabilmek istiyorum...
Biliyorum ne de çok sey istiyorum...
Bunların sadece puslu bir hayal olduğunu da biliyorum.
Seni bende var edişimi aslında sadece bende olduğunu
aslında sadece bir hayal olduğunu çok iyi biliyorum.
Ama yine de seni çok özlüyorum
yine de çok üşüyorum ve yine de seni istiyorum...
Ben hüzünlerime geri dönüyorum... __________________
Ne güzel şey; SENİ SEVİYORUM demek
Sevdiğini söyleyebilmek ne güzel...
Her baharda gece-gündüz
Her saniye
SENİ SEVİYORUM!
SENİ SEVİYORUM!
SEVİYORUM SENİ!
Diyebilmek ne güzel...
Çünküsü yok nedeni yok sevmenin
Zamanı hiç yok
Dakikalar zaman üstü...
Utangaç bir gecenin kucağında
Yağmurlar vuruyor pencereme
Aşkın vuruyor kalbimin kıyılarına
Gecenin bu çıldırtan yalnızlığında
Aşkın ayak seslerini duyuyorum yüreğimde
Ve hasretini içimde
SENİ SEVİYORUM!
Sesini duymak istiyorum uyumadan önce
Sabahlara kadar konuşmak
Hiç kapatmamak telefonu...
Aynı düşlere uyumak sonra
Ve uyanmak aynı güneşe
SENİ SEVİYORUM!
Daha bir güzelleştim son günlerde
Gözlerimin içi parlıyor
Kabına sığdıramıyorum aşkı.
Gülmek geliyor içimden
Sokaklarda koşar adım yürümek
Tanıdık tanımadık herkese selam vermek
Merhaba ülkemin güzel insanları
Hepinize hepinize merhaba
SİZİ de SEVİYORUM!
Yağmuru denizi kokusunu toprağımın
Gök mavisinde güvercinleri martıları.
Dağ eteklerinde gelincikleri seviyorum ateş kırmızısı
Bindallılarıyla köy kızlarını
Ve elleri hamur kokan anaları
Hepsini sende seviyorum
SENİ SEVİYORUM!
Senin sevdiğin gibi topluyorum saçlarımı
Siyah kazağımı daha çok yakıştırıyorum kendime
Ve daha çok seviyorum limonlu çayı...
Senin sevdiğin her şeyi seviyorum
Türkülerini memleketin
feneri kara kartalı senin için
Davamızı ve şiiri sende seviyorum.
SENİ SEVİYORUM!
İyi ki doğdun iyi ki varsın.
Doğum günün kutlu olsun!
SENİ ÇOK SEVİYORUM!
SENİ ÇOK SEVİYORUM!
Yaşamaksa seni sevmek
Ben hiç ölmedim...
SENİ SEVİYORUM!
♥ Beklemek güzeldir güzelim Dönecekse eger beklenen.... Özlemek güzeldir güzelim Özlüyorsa eger özlenen..
♥ Herzaman duyamadigimiz o toprak kokusu bu zamanda aranan gerçek sevgiler gibi yagmur arkasinda sakli olan toprak kokusu gibi ortaya çiksa keske...
♥ Özledigim ne sensin ne de bir baskasi... özledigim gerçekten hissetmeden bana "seni seviyorum" demeyecek biri..
♥ Hani insan aglamak ister Gözlerinden yas gelmez ! Hani gülmek isteryürekten gülmez! Hani birini bekler o hiç gelmez! Iste o zaman ölmek isterde ECEL gelmez!
Sevgilim
Seher yellerini kuş seslerini özlüyorum
Ben seni özlüyorum
Tatlı bakışlarını ipek saçlarını
Bir saba rüzgarı diyorum
Alsa getirse seni yanıma yanı başıma
Ve bir özgürlük anıtı yapıversek
Bu güzel anı adına
Ben kurtulsam şu hayal esaretinden
Bir usanç çılgınlığına dönüştü güzelliğin
Saçların giyotinden daha keskin bir ölüm yolu
Kokun baldıran zehri oldu
Ama diyorum ve ellerimi açıp dua ediyorum
Şu güzel kuşlar ya da beyaz periler
Ya da şu bad-ı saba tutuverse ellerinden
Bir pamuk yumuşaklığıyla
Bırakıverse seni yanıma
Ve sen hep yanımda olsan
Ben kurtulsam hayal çirkefliğinden
Yine seher yellerine kuş seslerine dönsek
Beraber güz türküleri söylesek
Güneşin doğduğu yöne
Ve bir özgürlük anıtı yapıversek
Tutsak yüreklerimize
Artık gel sevgilim
Artık gel bıktım şu bekleyişten
Ya da Allah' ım ölümü gönder Azrail' le
Özgürlüğe susamışlığa kansam
Gönder Allah' ım ikinin birincisini
Kabul buyur günahkar kalbimin
Günahkar tövbesini
Kabul buyur Allah' ım ikinin birincisini
Seni ariyorum Bu sehrin bütün sokaklarina sinmis Sensizligin
Köse basindayim Avuçlarimda kirik Yalnizligim
Dökük pismanliklar Avuntusuz çikmazlara dogru yürüyorum
Bütün umutsuzluguma inat Yine seni ariyorum...
Dudaklarimda bildigin o islik Sokak lambalarina siginiyorum
Hafiften bir yagmur agliyor benimle
Bir deli rüzgar saçlarimda Yalnizliktan üsüyorum
Bulamayacagimi bile bile Yine seni ariyorum...
Anlatacak nelerim var bir bilsen Içimde
ihtilaller kopmus Kendime sürgüne verdim
Mutlulugum çoktan iflas etmis
Itiraza hakkim yok biliyorum
Beni savunmak sana düstü Seni ariyorum...
Yarim kalmis siirlerim gibisin
Yasanmamis çocuklugumsun anilarimda
Öylesine eksigim sensiz Öylesine sahipsiz
Iste bütün umutlara havlu attim gidiyorum
Içinde geç kalmisligin çaresizligi
Çocuklar gibi agliyorum Ve gel görkü her damla gözyasimda
Yine seni ariyorum...
Avuçlarımda ki umut
Düşlerinin ardından koşan adam
iki boş sokağın kesiştiği yerde
tek başına kala kalmıştı.
sokak lambaları
sarı mum ışığı misali
yansımasını yüselt mekteydi
göğe doğru.
ve içinde tutuşan büyük aşkın
yalımlarıyla
apak tı gözleri.
saplanıp kalmıştı derinliğine karanlığın.
göğün uzak yerlerinden
iki ışık sızıyordu gözlerine.
yeşili anılarla aşkı canlandırıp acı veriyordu.
küçük kırmızı olanı.
avuclarında ki umut.
usulca kapadı avuçlarına parmaklarını
cebine ***ürdü elini
uğrunda soluklanacak birşyler kalsın diye yarına.....
günaydın güzelgözlüm
bak yine sonbahar geldi yine yaprak dökümü
yine hüzün var yüreğimde
havadanmı yoksa yokluğundanmı bu yalnızlık
sence hangisi güzel gözlüm..
dün geceyi düşündüm nasılda mutluyduk ikimiz
sanki tüm şehir susmuş gece bizim gecemizdi
ben soğuktan titrerken aşkımzın ateşi ısıtıyordu yüreğimi o an umrumda değildi zamanın geç olması
gecenin bir yarısı kim ne dermiş aşk buymuş güzel gözlüm..mantığı kullanamamakmış..
şimdi yine özledim seni hani derler ya sonbahar yaprak dökümü ayrılıkların mevsimi
ben bu sonbahara bu yaprak dökümüne inat bak yine seninleyim ve hala sendeyim...güzel gözlüm
Yanağına Düşer Koklarım Seni.
Sensiz zamanlara yıkılır kollar
Her gece us’umda yoklarım seni
Yıpratmasın diye şu zalim yıllar
Düşlerime koyup saklarım seni.
Şu garip gönlümde bir güzel yatar
Duyumlar rüzgardan sesini tutar
Gözünde bir damla yaş olsam yeter
Yanağına düşer koklarım seni.
Döşümde bir deli içe sığmaz yar
Vurguni’yim gönlüm senden ağmaz yar
Bilsem de yolların bana varmaz yar
Yine son nefese beklerim seni.
özledim seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı
yürüyüşlerimizi
sevimli haşarılığını
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
''git artık'' demek
''beni ne kadar çabuk unutursan o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa''
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek
istersen Deniz Ol Masmavi Saran
İstersen Özünde Öyküler Gömülü Bir Dağ
İstersen Bulut Ol Yagmur Ol
Damla Damla
Sağnak Sağnak Yağ
Ay Ol...
İçime Doğ Mutsuz Gecelerime
Karanlık Ol Başka Şey Görmesin Gözüm
Güne$ Ol Yıldız Ol Işı
Ne Olursan Kabulüm
Rüzgar Bile Olabilirsin Tatlı sert
Gördüğüm Duyduğum Sevdiğim
Yalnız Sen
Yalnız Sen....
Gülün heyetini anladığın gün
Dikenin ondaki mühim yerini
Topraktan su diye ne emdiğini
Bülbüllerin narin cilvelerini
İşte o gün o gün anlayacaksın
Karanfilde diken olmadığının
Dikensiz çiçeğin solmadığının
Onu kimselerin yolmadığının
Dalına bülbülün konmadığının
Niye sini o gün anlayacaksın
Gülün heyetini anladığın gün
Dikenin yerini kavradığın gün
Suyun kaynağında kaynadığın gün
Bülbülce hicranınla yandığın gün
Gülün servetini anlayacaksın
Anladığın ile kalmayacaksın
Bir fidanı tutup kavrayacaksın
Toprağın bağrına saplayacaksın
Ömrünü uğruna harcayacaksın
İşte o gün o gün anlayacaksın
Gülünü okşamak istediğinde
Gülün solduğuna şaşıracaksın
Ondan kalan birkaç kuru yaprağı
Ömrünce yanında taşıyacaksın
İşte o gün o gün anlayacaksın
O kuru yaprağa her baktığında
Maziyi yad edip irkileceksin
Ruhunla maziye her aktığında
Derdine ! dert katıp inleyeceksin
İşte o gün o gün anlayacaksın
Bir gül bahçesine uğradığında
Gördüğün her fidan tomurcuğunda
Eski gülün şefkat ve muhabbetle
Seni süzdüğünü hissedeceksin
Ondaki sevgini anlayacaksın
Dokunduğum her gül o eski güle
Ne kadar benziyor Ah! Diyeceksin
Bu güllerin dahi o eski güle
Hicran çektiğini hissedeceksin
Sende hicranından ağlayacaksın
Bir gün gül olmaya kalkıştığında
Bir başka çiçeğe yanaştığında
Dikensiz çiçekle kaynaştığında
Yanağında son çiğ kamaştığında
Bu şiiri yazanı anlayacaksın
Biraz dikkatli baksaydın gülen gözlerimdeki ağlayan ben'i görebilirdin. Ya da gerçekten sevseydin beni kalbimin çığlıklarını susturabilirdin. Ben senken sen ben olamadın. Izdırabımın sebebi oldu sevgim.
Tükendim
tükettim
hıncımı almak için tekmeler attım sevgiye
kendime
yüreğime ..
Birçok kez hazırladım kalbimi seni unutmak için
ne yaptıysam olmadı
Boyun eğdim varlığınla yaşamaya
Artık özlemiyorum
Dilim söylüyor ama hissetmiyorum. Sevgiyi kandırarak ve gizlenerek yaşıyorum. Daha fazlasını kaldıramayacak kadar yorgunum yada bahaneler buluyorum.
İçim acıyor
Gücüm yetene kadar dayanıyorum. Daha dayanabilirmiyim bilmiyorum. Zaman sığındım kurtuluşum için
yaralanan kalbimi sarmak
biraz olsun hayata bağlanmak
kaybettiğim kendimi bulmak için
Sen benden gittin
ardında bıraktığın beni düşünmeden gittin
Belki yıkıldım
sevgiye güvenimi kaybettim
ama
yürekten sevdim
Şunu bilki terkedenim sen yüreğimi hiç haketmedin...