Allah Sevigisi Şiirleri

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Almeria
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Turfanda

Âşıklardan geri kalan,
Bilsin ki çok yabandadır.
Kim söylerse, burda yalan,
Orda yeri zindandadır.

Yunus’a derler şuna bak,
Kocadın sen aşkı bırak,
Yeni geldi, bize bu aşk,
Henüz daha turfandadır.
 
Dağ içinde

Gittim daim ileri,
Kaç âlemden içeri,
On sekiz bin kapıyı,
Geçtim bir dağ içinde.

Yetmiş bin perde geçtim,
Gizli kapılar açtım,
Dostla bir kadeh içtim,
Ulu bir dağ içinde.

Âşık gibi ağladım,
Yüreğimi dağladım,
Sular gibi çağladım,
Aktım bir dağ içinde.

Bir döşek döşemişler,
Nurlarla bezemişler,
Dedim kime sermişler,
Sordum bir dağ içinde.

Daha ileri vardım,
Levhi elime aldım,
Kur’ana nazar kıldım,
Yazdım bir dağ içinde.

Kalpten büyük dağ olmaz,
Rabbimize doyulmaz.
Sohbetine kanılmaz,
Erdim bir dağ içinde.

Yunus ne kadar kaldım,
Bilinmez yere daldım,
Aşk dolu kadeh aldım,
İçtim bir dağ içinde.
 
Ere kavuşmak

Kişi kendine gelemez
Aşk şarabın tatmadıkça,
Kişi kendini bilemez,
Gerçek ere yetmedikçe.

Rehbersiz yol bulunamaz,
Bir menzile varılamaz,
Hakk’a vasıl olunamaz,
Er eteği tutmadıkça.

Bülbül bile âşık güle,
Nazar Hak’tan olur kula,
Bir cümlecik gelmez dile,
Pîri işe katmadıkça.

Çok şey gelse elden bize,
Deva olmaz derdimize,
Yunus gelmez hemen söze?
Aşk malını satmadıkça.
 
Ere kavuşmak

Kişi kendine gelemez
Aşk şarabın tatmadıkça,
Kişi kendini bilemez,
Gerçek ere yetmedikçe.

Rehbersiz yol bulunamaz,
Bir menzile varılamaz,
Hakk’a vasıl olunamaz,
Er eteği tutmadıkça.

Bülbül bile âşık güle,
Nazar Hak’tan olur kula,
Bir cümlecik gelmez dile,
Pîri işe katmadıkça.

Çok şey gelse elden bize,
Deva olmaz derdimize,
Yunus gelmez hemen söze?
Aşk malını satmadıkça.
 
Ayılamam

Biri aldı gönlümü,
Nasıl, nedir bilemem,
Yitirmişim ben beni,
Ararım da bulamam.

Girdim bir çıkmaz yola,
Bakarım sağa sola,
Var mı böyle dert ola,
Kimde varsa bilemem.

Bu benim gönlüm alan,
Cihana hâkim olan,
Her nereye bakarsam,
Onsuz bir yer göremem.

Ayıksızla oturmam,
Ayıkları getirmem,
Aşk sarhoşluğu ne hoş,
Öyle ayık kalamam.

Dolu kadeh sundular,
Kadehle avundular,
Baygını savundular,
Kolayca ayılamam.

Derler Yunus bunaldı,
Senin gönlün kim aldı?
Hiç kimseye diyemem,
Ağlarım söyleyemem.
 
Âşık olmuşum

Âşık olmuşum erene ermekle,
Gerçeği bulmuşum eri görmekle.

Ere erdim, erde buldum gayemi,
Bulamadım dışarıdan sormakla.

Nereye baktıysam hep er oturur,
Teslim oldum, yüzüm yere sürmekle.

Hak’tan imiş canlara cümle nasip,
Olmazmış Kâbe’ye gidip varmakla.

Herkes bana on para etmez derdi,
Şimdi artık gösterirler parmakla.

Bir göl idim, erenler kıldı nazar,
Deniz oldum dolu her yön ırmakla.

Yunus sen bu şöhreti bırak dendi,
Gözüm açtı kulağımı burmakla.
 
İçinde

Âşık oldum bugün meydan içinde,
Pehlivanım artık merdan içinde.

Şu aşk denizinin dalgıcı oldum,
Ne cevher bulmuşum umman içinde.

Onu isteyenler pek çok ise de,
Ben mahremim elbet mihman içinde.

Yunus, aşk ile kaimdir bu âlem,
Onun için döner devran içinde.
 
Aşk haberi

Ne söylerim Âşığa,
Aşk haberinden şirin,
Aşkla dinleyen varsa,
Söylerim birin birin.

Daha yerle gök yokken
Kuruldu aşk sarayı,
Aşk kadimdir ezeli
Aşk getirdi ne varın.

Ta ezel meclisinde
Kim dost yüzün gördüyse,
Âşık oldu o kimse,
Sor ondan aşk haberin.

Kıyas olmaz bir şeye,
Anlatılmaz örnekle,
Dünyada Ahirette
Bir şey tutmaz aşk yerin.

Eğer aşk varsa serde,
Düşmüşsen aşkla derde,
Oturup da her yerde,
Öyle söyleme sakın!

Kuyumculara göre
Bir kural vardır şöyle,
Değerini bilmeze,
Gösterme hiç cevherin.

Yunus’un sağı solu,
İlahi aşkla dolu,
Gizleyemez bu yolu
Söyler durur aşk dilin.
 
Aşk tüccarı

Aşkın bezirgânı, sermaye canı,
Ne bahadır gördüm cana kıyanı.

Kahraman yiğitler, can vermek ister,
Hangi kılıç keser himmet giyeni?

El âlemi bir gör, kötüyü er gör,
Aşağı görme sen palas giyeni.

Çabuk çıkarırlar gökler üstüne,
İsa nebi gibi Hakka uyanı.

Hemen indirirler yerin dibine,
Şu Karun gibi dünya kovanı.

Hak âşıklarının vardır nişanı,
Hepsi hor görülür onları tanı.

Çıkarıp atlası, giydi palası,
İbrahim bin Edhem sırdan duyanı.

İlmim çoktur diye, mağrur olma sen,
Mevla kabul etti kefen soyanı.

Hallac-ı Mansur da, ben hakkım dedi,
Yakıp kül ettiler, çıktı dumanı.

Yunus Emre sakın, gördüm deme sen,
Ateşte yakarlar gördüm diyeni.
 
Aşk eri

Aşk dolu âşığın canı,
Feda etti evi barkı,
Aşk erinin armağanı,
Aşksızlara bela olur.

Kimi karı kızı sever,
Kimi malı mülkü sever,
Kimi durmaz yiyip içer
İşi gücü helâ olur.

Âşık gezer hep derbeder,
Parayı pulu terk eder,
Aşk eteğin tutmuş gider,
Kim gelirse âlâ olur.

Yunus’un zor imtihanı,
Aşk sarhoşu oldu canı,
Dergâhına girenlere,
Orası bir sıla olur.
 
Sohbete gidelim

Şu faniye kanma hiç,
Gel sohbete gidelim.
Hasretiyle yanma hiç,
Gel sohbete gidelim!

Hedef sanma çok ırak,
Bak hazır bekler Burak,
Vuslat bize son durak,
Gel sohbete gidelim!

Kalbin henüz durmadan,
Düşman tuzak kurmadan,
Kimseye duyurmadan,
Gel sohbete gidelim!

Bırak köşkü, sarayı!
Açmayalım arayı!
Terk ederek burayı,
Gel sohbete gidelim!

Ecel gelip çatmadan,
Acıları tatmadan,
Kimseyi ağlatmadan,
Gel sohbete gidelim!

Boş yere yorulmadan,
Kimseye darılmadan,
Birlikten ayrılmadan,
Gel sohbete gidelim!

Yardan serden geçerek,
Güzel şehre göçerek,
Bir kuş gibi uçarak,
Gel sohbete gidelim!

Rehberlik yap sen bana!
Yönümüz dosttan yana!
Canlar kurban canana!
Gel sohbete gidelim!

Yaraları sararak,
Bilenlere sorarak,
Huzuruna vararak,
Gel sohbete gidelim!

Elden geri kalmadan,
Zorluklardan yılmadan,
Karanlık yayılmadan,
Gel sohbete gidelim!

Mezarın kazılmadan,
İhlâsın bozulmadan,
Üzmeden, üzülmeden,
Gel sohbete gidelim!

Dinle beni arkadaş!
Nefsinle edip savaş!
Düş yola yavaş yavaş!
Gel sohbete gidelim!

Hiç çıkarma bahane!
Dostun yeri şahane,
Haber geldi, daha ne?
Gel sohbete gidelim!

Büyük sözünü dinle!
Hesaplaş sen kendinle!
Beraberce seninle,
Gel sohbete gidelim!

Gece kimse görmeden,
Dinden taviz vermeden,
Eğri yola girmeden,
Gel sohbete gidelim!

El sözüne bakmadan,
Hasret bizi yakmadan,
Geriye bırakmadan,
Gel sohbete gidelim!

Dalgalar durulmadan,
Usanıp yorulmadan,
Kefene sarılmadan,
Gel sohbete gidelim!

Düşünme yaşı başı,
Dergah için taş taşı,
Diner bir gün gözyaşı!
Gel sohbete gidelim!

Fırsat elden gitmeden,
Kimseyi incitmeden,
Henüz ömür bitmeden,
Gel sohbete gidelim!

Şerri bırak, seç hayrı,
Yollar olmasın ayrı,
Oyalanma hiç gayrı,
Gel sohbete gidelim!

Çıkalım artık yola!
Yollarda verme mola!
Haydi, uğurlar ola!
Gel sohbete gidelim!

Aşk durmaz bizi iter,
Gün gelir ömür biter,
Bu kadar rica yeter,
Gel sohbete gidelim!

Çaresini bulalım!
Önce haber salalım!
Hoca’yı da alalım!
Gel sohbete gidelim!
 
Sevdalının hâli

Sevdalıya sır açma!
Yoktur deliden farkı.
Öğüdü görür saçma,
Yoktur deliden farkı.

Sevdaya tutul da gör!
İnsan olur bakar kör,
Duyguda başlar terör,
Yoktur deliden farkı.

Kul köle olur ona,
Sanki dünya bir yana,
Masal gelir duyana,
Yoktur deliden farkı.

Değişir ondaki hâl,
Mâşuku eder hayal,
Bakar hep aval aval,
Yoktur deliden farkı.

Âşık nasihat tutmaz,
Mâşukunu unutmaz,
Aşkı onu uyutmaz,
Yoktur deliden farkı.

Hayal eder resmini,
Sanki görür cismini,
Anar durur ismini,
Yoktur deliden farkı.

Kış yaz demeden bekler,
Boşa gitsin emekler,
Sağda solda pinekler,
Yoktur deliden farkı.

Doğrusunu seçemez,
Normal yiyip içemez,
Ölse de vazgeçemez,
Yoktur deliden farkı.

Gece uykusu kaçar,
Elbet kalır çok naçar,
Hayale kucak açar,
Yoktur deliden farkı.

Kalbine saplanır ok,
Korkusu, kaygısı yok,
Yarı açtır, yarı tok,
Yoktur deliden farkı.

Yol olur ona dağlar,
Dokunsan hemen ağlar,
İple kendini bağlar,
Yoktur deliden farkı.

Belli olmaz hiç hâli,
Güler ona ahali,
Düşünemez vebali,
Yoktur deliden farkı.

Ava gelmez kuş olmaz,
Başa gelmez iş olmaz,
Seven için yaş olmaz,
Yoktur deliden farkı.

Bu aşk nereden gelir?
Gözyaşı döken bilir,
Sevdayı çeken bilir,
Yoktur deliden farkı.

Hoca, aşk varsa serde,
Onu görür her yerde,
Düşer çaresiz derde,
Yoktur deliden farkı.
 
Bundan sonra

Aşk gönlümü etti yara,
Kanar artık bundan sonra.
Ateş düştü garip cana,
Yanar artık bundan sonra.

Ateşlere düşüp yanar,
Ömür söner, devran döner,
Gün geçtikçe benzim solar,
Solar artık bundan sonra.

Sıkıntılı işler başlar,
Başa düşer koca taşlar,
Gözlerimden kanlı yaşlar,
Akar belki bundan sonra.

Âhım kaplar şu cihanı,
Aşkın bitmez hiç figanı,
Dost yoluna tatlı canı,
Verir artık bundan sonra.

O Sultandır, ben bir köle,
Beni vermez, belki ele!
Fakat sevgim dilden dile,
Düşer artık bundan sonra.

İşlerim zordur o yârla,
Küllerim tozar rüzgârla,
Bütün günüm âh-u zarla,
Geçer artık bundan sonra.

Yunus belki bir gün erer,
Deryalara dalıp girer,
O denizde nice cevher,
Bulur artık bundan sonra.
 
Kiri yıkamalı

Kirli şal yıkanmazsa,
Tertemiz olur mu hiç?
Paslı kalb ağarmazsa,
Namazın olur mu hiç?

Kalbden pas silinmezse,
Balonlar delinmezse,
Evetle gelinmezse,
Pîr nazar kılar mı hiç?

Kirlidir fani dünya,
Temizlenmez her suyla,
Şeyhten himmet olmazsa,
Kolay pak olur mu hiç?

Yunus hakka ermezse,
Dost yoluna girmezse,
Gönül gözü görmezse,
Baş gözü görür mü hiç?
 
Hizmet aşkı

Hizmet için gelene,
Belki hiç zeval olmaz,
Hizmet edip ölene,
Hiç sorgu, sual olmaz.

Hizmet tadı duyana,
Kuralına uyana,
Yoluna baş koyana,
Feda için mal olmaz.

Arıya bak gerçekten,
Bal yapar, her çiçekten,
Sinekten, örümcekten,
Reçel olmaz, bal olmaz.

Hizmet et âriflere,
Kavuşursun cevhere,
Yunus demez boş yere,
Yanlışsa helal olmaz.
 
Sen gereksin

Aşk söyletiyor nice,
Bana ancak sen gerek.
Yanarım gündüz gece,
Bana ancak sen gerek.

Varlığıma sevinmem,
Yokluğuma yerinmem,
Aşkıma hiç güvenmem,
Bana ancak sen gerek.

Aşkın beni aldırsa,
Deryalara daldırsa,
İnci mercan buldursa,
Bana ancak sen gerek.

Karıncayı ezemem,
Dağda belde gezemem,
Her deryada yüzemem,
Bana ancak sen gerek.

Yakarak kavuralar,
Külümü savuralar,
Küllerim çağıralar,
Bana ancak sen gerek.

Âşığa sevda gerek,
Mecnun’a Leylâ gerek,
Yunus’a Mevlâ gerek,
Bana ancak sen gerek.
 
Aşk yarası

Aşk şerbeti içeli,
Neredeyim bilemem.
Kaybetmişim kendimi,
İstesem de bulamam.

Koca umman olmuşum,
Şâha ferman olmuşum,
Ona hayran olmuşum,
Ben kendime gelemem.

Zatına yol bulunmaz,
Sarp kaledir, alınmaz,
Nasıl nice bilinmez,
Gerçek kulluk edemem.

Yunus aşkla doldukça,
Bayılıp mest oldukça,
Sararıp da soldukça,
Aşktan uzak kalamam.
 
Aşksızlara öğüt

Aşksızlara verme öğüt,
Öğüdünden almaz elbet.
Aşksız hayvan gibi olur,
Hayvan öğüt bilmez elbet.

Kara taşa su katılsa,
Elli sene kaynatılsa,
Kara kalır çıkmaz asla,
Kıymetli taş olmaz elbet.

Yer altından sular çıkar,
Kimi soğuk, kimi kaynar,
Cahil, çocuk gibi oynar,
Doğru yola gelmez elbet.

Avcı kuştur, şahin, doğan,
Avcılığı gayet yaman,
Zayıf olur ise doğan,
Avcılıkta kalmaz elbet.

Güneşler güneşi gitti,
Âhireti teşrif etti,
Bid’at ehli öldü sanır,
Peygamberler ölmez elbet.

Yunus öğüt alır ise,
İyilerle kalır ise,
Cahil salih olur ise,
Cahillikte kalmaz elbet.
 
Hor görme âşıkları!

Varsa dinin imanın,
Hor görme âşıkları!
Gözdeleri cihanın,
Hor görme âşıkları!

Melekler gıpta eder,
Hepsi Cennete gider,
Hiç biri olmaz heder,
Hor görme âşıkları!

Fahr-i âlem Mustafa,
Kalblere verir sefa,
İstersen ondan vefa,
Hor görme âşıkları!

Sarıldılar sünnete,
Kavuştular himmete,
Sevmek düşer ümmete,
Hor görme âşıkları!

Sevenler âşık oldu,
Sevilen mâşuk oldu,
Aşkın nuruyla doldu,
Hor görme âşıkları!

Gerçek âşıklar ölmez,
Âşık olmayan bilmez,
Âşık dünyada gülmez,
Hor görme âşıkları!

Yunus köprüyü geçti,
Aşk şerbetini içti,
Âşık olunca uçtu,
Hor görme âşıkları!
 
Canım ölmez

Denizleri içsem de,
Susuzluğum kanar mı?
Engelleri geçsem de,
Gözyaşlarım diner mi?

Gözümden yaş aksa da,
Evi barkı yıksa da,
Günde bin kez yaksa da,
Dosttan yüzüm döner mi?

Gezsek bizim illeri,
Bahçedeki gülleri,
Ötüyor bülbülleri,
Gülistanım solar mı?

Yunus der, yüce Sultan,
Aşkınla yandı bu can,
Verirsen derde derman,
Artık canım ölür mü?
 
Geri
Üst