Kalbin Ağlasada Gülümse İnadına ..! Şiir Arşivi

Nasılki ben kimse duymadan, kimsenin umrunda olmadan gözyaşı döktü isem sende dökeceksin... belki gözyaşların şatafatlı olacak her zamanki gibi ancak yüreğinde hissedeceksin acıyı ve hüznü... yastığım ıslanır olmuş,iş arkadaşım ya neden paylaşmıyon diye sitem eder olmuş, annem ne oldu sana der olmuş, sen ise kalbimden yok olmuşun...


Öyle sanıyorum ki
Hüzünle ve acıyla pek barışık olmadığın için
Benden uzun yaşayacaksın
Benden sonra kelimelerim gelecek gönlüne
Onların benden geldiğini bir tek sen bileceksin
Küstah bir aşkla seveceğim seni


en özel sandığım o kolyeni artık takmıyorum, saklayacağım ama kullanmayacağım... baktıkca üzüleceğim... sonsuzluk ve sensizlik arasında dönüp duracam... hayatın ta içinde kaybolup gideceğim... sanane olacak tüm cevaplarım... seni görmemek için başımı öne eğeceğim... sana olan kinimi o usta kalem misali yazılarla değil, böyle basit cümlelerle açıklayacağım... bu yazıdan ve düşüncelerimden hiç haberin olmayacak... seni sanalda sevmedim, gerçekte ise nefret ediyorum...


Hüznü, gururu ve öfkeyi bilseydin keşke
Hüznümün beni aşan taşkınlığını
Gururumun binlerce yıl önceden miras kalmış hoyratlığını
Öfkelerimin hiçbir zaman sona ermeyecek ve azalmayacak kararlılığını
Anlayabilseydin
Anlatabilirdim sana
Seninle yaşanan bir aşktan sonra
Ayrılığın ölüm bile olsa
Mavi bir ölüm olacağını


sayfalar dolusu kin kusacağım sana, ölümün benim kurtuluşum olmayacak... ben kötü birisi değilim bilirsin.. bir başkası bilaf söylese beni bulacak karşında yine... san kini ben kusacağım sadece ben... seni hâla seviyorum demeyeceğim... bir damla misali girdim deryana, bir deniz oldum çıkıyorum... kişiliğimde oturmadan acımasızlıkları sen dizginlemiştin, şimdi ise prangalar işe yaramıyor...


Neden bilmiyorum özlemin artıyor içimde
Zaman geçtikçe eksilir demiştim oysa
Atalarımın öğrettiklerine de ters düşse de
Sana inanırım bilirsin
Zamanla unutursun demiştin
Niye daha derinleşiyor öyleyse
Derinleşiyor özlemin
Ve gönlümde bir iç savaşta dökülen kanları
Coşturuyor ayrılık sözlerin
Öfkelerimin kararlılığını
Aşka katık ederek konuşacağım
Bedenim bu dünyayı terkedene kadar


ben köşelerde bir başıma ağlıyor olacağım sen ise bir köpek gibi saldıracaksın yüreğime... bedenimdeki tenini hisseden her hücreden nefret edeceğim artık... ayrılığı sen istedin üzülmeyi ise ben.. hakkını helal etme çek git... yaşanmışlar yürekte yara bende...
 
Garip bir huzur var içimde
MutLuLuğu beraberinde getirmiş ..

Sessiz sakin bekLiyorLar heran gidicekmiş gibi

Hiç gitmeyin desem,
biLiyorum dinLemezLer ..

Geçmişi karanLığa bırakmak
GeLeceğe bir ışık tutmak ..

AyrıLıkLarLa kavruLdu bedenim,

Herseferinde hüzne boğuLdu,
Sustu ve köşesine çekiLdi ..

ÖyLe gerekti
yaLnız kaLmak gerekti,
susmak gerekti,


kimseyi üzmemek gerekti,
Çünki kırıLan parçaLarın bütünLeşmesi
koLay oLmuyor acı veriyor herseferinde ..
Denizi özLedim maviyi,
O hırçın daLgaLarıyLa ısLatışını ..
Ruhumu içine aLışını ve yıkayışını

Sana geLiyorum mavi
aL ve bırakma beni ...
 
Gittin...
Bir okyanusun ortasinda, tek küregi kaybolmus sandalda dev dalgalarla
bogusan bir denizciyim
simdi.
BIL KI SEVMEKTEN VAZGEÇMEDIM SENI,
BIL KI SENINLE BIRLIKTE, SEVDANI DA TASIYACAGIM YÜREGIMDE,
BIL KI;
SENI ASLA UNUTMAYACAGIM

Biliyorum aslinda sen hiç bir zaman gelmedin bana.
Duymuyorsun !
Gitme diyorum sana,gitme !
Çigliklarim boguluyor gecenin karanliginda.
Gece korkunç, gece sessiz, gece yalniz...
Sesim kisiliyor
Gidisin bitisi olacak yüregimdeki heyecanin,
Gidisin sönüsü olacak gözlerimdeki atesin.
Beni,yüregimdeki sevgiyi,
Gözlerimdeki bitmek bilmeyen umudu unuttun!
Ama ne olur bunu unutma.
Gidisin dinderemez bu firtinayi.
Bir firtinanin ugultusuyla sesleniyorum sana;
GITME....
 
Ordasın! . .

Ordasın ve göğe gülümsüyorsun bensizliğinde. . Gelebilsem. . . Bir çift kuş kanadını takabilsem kollarıma; masalsı, anka soyundan kalan... Aşabilsem tüm sana ulaşma engellerini.. Olmuyor... Küfretmek yapabildiğim sadece; sana gelememenin çaresizliğinde. Oysa, ordasın sen. Gülümsüyorsun ve gök seni baştan çıkarıcı maviliğiyle kucaklıyor. Ve ben burda, göğün yıldızlarından sorgularcasına kıskanıyorum baştan çıkaran mavi gülümseyişini. . .

Ordasın ve başka gözler görebiliyor seni kalabalıklarda. . Bir mavi ışık taşıyor, gözbebeklerinin çakmaktaşı pırıltısı. Avuçlarıma değemiyorsun. Koyuluğuna kapanamıyorum sensizliğimin kekremsi, acı tadlı zamanlarımda. Güvercin kanatlarından süzülen mavi ışığın tonlarından sorguluyorum kıskanırcasına yürek yakan bakışlarını bakışlarını. . .

Ordasın ve başka varlıklar duyuyor sesinin rengini ve vurgularındaki mimik titreşimlerinin sunusunu. . Mavi bir ses doluyor boşluğa; İda dağının bin pınarının gökten süzdüğü tanrısal mavilikte. Ve kırlangıç kıvrımlarının boşlukta yarattığı mavi çizgilerden sorgularcasına kıskanıyorum başkalarının tanık olduğu, sendeki senli kelimeleri. . .

Ordasın ve saçlarının başak savrusu değiyor rüzgarın tenine. . Mavi bir ıslık yayılıyor unutamadığım kaybettiren kokunu yaşatırcasına. Tarlaların ilahi danslarının rüzgarla taşındığı mavi ezgiler gibi... Ve karlı ulu dağlardan sorguluyorum kıskanırcasına sarı ışık mozaiği, çehreni çevreleyen altın saçlarını. . .

Ordasın ve ben karayı süpüren mavilerde umutlanıyorum belkilikleri güneşe gönderip, yüreğimi ısıtacak mavi ışığını bekleyerek. . Bir mavi umudu besleyip, yüreğimde büyüterek. . Ve mavi düşlerimde seni yaşatarak. . .
 
Neden bu kadar dağıttın yatağımı?
Bıraksan,düzenli kalsaydı...

Jilet gibi,tertemiz örtülerle kaplamıştım halbuki, şimdi dağınık.Örtülerimi gözlerime örtüp gitmişsin.

Lavanta kokular yok artık üstünde,sen kokuyor.
Kokunu unutmuşsun üstümde!
Ben kokuyor...Gelir gelmez söküp aldın ya ben'liğimden...

Neden dağınık bıraktın yatağımı?

Dudak izlerin,yastığımdan aşağıya süzülmekte. Aynı vuruculukta darbelerin... Çarşaf,sen gelmeden önceki gibi... Soğuk!

Sıcaklığını alıp gitmeseydin yâr! üşüttün beni...

Sabahtan koyduğum pak çarşaf değil altımdaki.
Yorgun... Üşümüş... Üstünden bir 'sen' geçmiş,kolay mı? Şiddetine,hışımına kurban olmuş.

Yastığım,üzerinden tarihler geçmiş gibi... Ağır-aksak durmakta şimdi,arkamda...Yorgun...
Lâkin,başına yuva olmaktan mutlu.Ama kıskanmış. Göğsümde saatlerce,daha çok uyudun diye...

Sahi,yatağımı neden bu kadar dağıttın?

İklimime soktuğumu hatırlıyorum seni.
Çilek tadı,tarçın kokusu bir de.
Yavaş yavaş dağılan çarşafı hatırlıyorum,
inleyerek dağılan çarşafı...
Hani,üzerinde yaşam çizgilerimizi çizdiğimiz,
"atlasımız",çarşaf...
İki'nin tek'e dönüştüğü,altımızdaki atlasımız.

Çilek tadı hatırlıyorum,belli belirsiz.
Bedeninin tadından sıra gelmeyen tarçın kokusu...
Dudaklarında önce mi buluştum çilekle,sonra mı hatırlıyorum...

Loş bir ışıktı yanan...
Bunu hatırlıyorum.

Öznesi "ben" olan sevişme eylemine açtın kollarını önce.

Kaçtım,kovaladın.
Kovaladın,yakalandım..
Öznesi "biz" olan sevişme(ler) eylemine ilk halkayı ekledi(-k).

Neden dağınık yatağım?

Üzerinde acil sevişme izleri...
Öpüşlerinin tadı,seninle birlikte mi yol aldı?
Benden söküp almasaydın dudaklarını,bedenim titremezdi bu denli.
Dağınıklığına bir karşılık alabilseydim;dudakların olurdu!

Neden bu denli dağınıksın?
Neden dağınık bıraktın yatağımı?

Çok mu soru sordum?
Perdelerim sonuna kadar açık,
gözlerim,gece gözlerini hatırladığım zifiri'de şimdi. Fecri bekliyorum toparlanmak için...

Yatak çıplak, ben baştan aşağıya.... Yalınayak....
Dağınıklığına bir bedel isteseydim yalınlığın olurdu!

Üzerini kuşanmadan görmek seni,en yalınına ulaşmak,en tepedeki meyveye uzanıp tatmak gibi...

Kucağımda son dudak izlerin,koynumda gölgen...

Neden dağınık bıraktın yatağımı?
Neden ber-taraf ettin ben'i?


Baş ucumda sabırsız öpüşler izi...
Altımda soğuk çarşaf...
Yine iklimine soksan beni...

Gölgem,gölgene sığınsa gece vakti,
Son zerrenin tadına koşsam,çeksen yine kendine beni... Kaçsam,kovalasan ...Yakalansam...

Koynumdaki gölgelerin çoğalsa, milyon kere bitirsem seni...

Kurşun gibi vursan beni, çıkmamacasına en derinimden... Ben'liğime sen karıştırıp uyusam,
yine gölgende uyansam...

Perdeleri seninle açsam, seninle kapatsam ışıkları... Nice atlaslar çizsek,yaşam çizgilerimizle,senin terinle...

O zaman...

İstediğin gibi dağıt yatağımı yâr!

Bırak,dağınık kalsın!
 
Hani olmaz ya...
Olsun istiyorum
Çık gel istiyorum
Onca acıyı onca sızıyı
Bu anı görmek için mi
Demeni istiyorum
Ansızın öle bir gel ki...
Hasretinle deli olmadan
Seni gördüğüm an delireyim İSTİYORUM


Delirmenin bile senli bir sebebi olsun İSTİYORUM





Anladın mı ?


SENLİ BİR SEBEBİ
 
Sana..




Kördüğüm günlerin, zifiri kara gecelerin içinden sesleniyorum sana..


Kırıntı anılarla avunmaya çalışan bir yüreğin biriktirdiği yorgun cümlelerin azat fermanı bu.. Duyar mısın bilmem! Telâffuzu da çetin, telafisi de..


Dinle..


Ağır bir yüke talip olmaktı seni sevmek. Koca dünya içinde soğuk,boğuk,daracık bir hücreye razı olmak.Koparıp atmak tüm iplerini hayatın ve dibi olmayan bir kuyuya son sürat yuvarlanmak, her şeyi hiçe sayarak, bir hiç olmaya namzet olarak..


Duyuyordum, seslenen sendin o kuyudan, yıllardır.."Gel" diyen sendin bana. Sendin, o tüm kaçışların bittiği yer. Sendin tüm rüyaların esas oğlanı, hayallerin tek sermayesi. Tüm kıyaslamaların galibi kıyas ***ürmez sevgili..


Evet sensin tutarsızca, hesapsızca sevilen. Sensin uğruna yürek feda edilen. Sensin yolunda takatsiz kalınan sevgili..


Duysan da duymasan da sensin bu mahcup cümlelerin sahibi..


Dedim ya, telâffuzu da zor telafisi de..


Duyar mısın bilmem..?
 
YÜREĞİMDE ÇARPIYORSUN

Bir zamanlar senin için
Yanan bendim yanan bendim unuttun mu
Ettiğin o yeminleri
Yoksa canım unuttun mu

Yüreğimde çarpıyorsun
Hala bende yaşıyorsun
Üzme artık gel sevgilim
Üzme yeter ne olursun

Saçlarına kır çiçeği
Takan bendim takan bendim unuttun mu
Geceleri ellerini
Tutan bendim unuttun mu
 
Gözlerin

gözlerinde tanıdım seni
hayata gülümsemeye çalışan kalbinin
bakışlarına düşen güzelim yansımalarında

kocaman küçümen yaşına sığdırdığın
onca yükün
kah kadınsı kah çocuksu
içten konuşmalarıydı paylaştıkların

aldırdığın kaşlarında
hatırlamak istemez gibiydin
unutmaya çalıştığın günler aylar yılların
kalın kapkara yitirilmiş umutlarını

ardında kalan ince çizgilerde
belki hiç tatmadığın
dişiliğinin okşanasılığı
hoyrat sözcüklerinde saklı
zerafetinin sevilesiliği
çocuksu kadınlığının
omuza, kalbe, dudağa düşen
beklentisi..ni..

yaşamak ister gibiydi
doyulası gözlerin
duyamadığım
sende saklı sözlerin

kimbilir …
 
Ilk Sensin
Sesini duyunca kıpır kıpır olduğum,
gözlerine bakmaya utandığım,
ilk sensin...

Ellerini tutunca sıcaklığını bedenimde hissettiğim,
yanında olduğumda dünya’nın umrumda olmadığı,
ilk sensin...

Gece gündüz hiç durmadan düşündüğüm,
sensizliği düşününce gözlerimin yaşla dolduğu,
ilk sensin...

Bugün, yarın, her zaman için bağlı kalacağım,
sensiz yaşamayı yaşamak saymadığım,
ilk sensin...

Düşlerimde, hayalimde, her yerde gördüğüm,
bu dünyada tek sevdiğim, ölesiye aşık olduğum,
İlk ve son aşkımsın....
 
ve akşamdı..
sen konuşuyordun..
gözlerime en derinden bakarak..
bazen gülümsüyordu gözlerin..
bazen hafif bir yağmur..
seni dinliyordum..hepsi yalandı..

ve akşamdı..
ben konuşuyordum..
gözlerine bakmamaya çalışarak..
bazen kelimeler boğazıma takılıyordu..
bazen kendimi anlatmakta zorlanıyordum..
beni dinliyordun..oysa hepsi yalandı..

ve akşamdı..
ikimizde susuyorduk..
kelimeler bizi bir yere ***ürmemişti..
ellerin ellerimde..
itelenmiş bir aşkın iki tarafından..
öylece bakışıyorduk..
çaresiz olduğumuzu..sen de.. ben de biliyorduk..
kalbimizin sıcaklığı dışında.. hepsi yalandı..

ve akşamdı..
doğruyu yaşamak için çok az vaktimiz vardı..
 
İki Kişilik Mutluluk
En az iki kişiliktir mutluluk.
Mutlu etmek oradan gelir.
Mutlu olmak;mutlu etmek...
Yada eğer mutluysan sen,
Seni mutlu eden nedir,kimdir?
Seni mutlu eden,''mutlu etmek''tedir.
Sende ''mutlu olmak''tasın.
En az iki kişiliktir mutluluk.
Daha da çoğalır,bitmez duygudur mutluluk..
Ancak sona erebilir.
Sonra bir dost çıkagelir..
Mutlu olursun,
O da ''mutlu etmek''tedir.
''Mutlu olmak''tadır..
 
Aşk için gelmiştim. Sende de yokmuş!
Anlamak uzun sürdü. Şaşırdık Biraz.

Önce yere,
Sonra ellerime baktın. Uzun uzun
Sandım ki tutarsın! Umuttu o sessiz avaz.
Zorlandık Biraz.

Özgürlük; sadece söylemmiş dilimizde.
Gerçek olansa; zincirlerimizdeki pas.
Özlemlerden bahsettik. Usulca.
Lafladık biraz.

Karalama defterine dönen; sadece yaşam
Yüreklerimiz ise; çocukluğumuzdaki kadar beyaz.
Kızıllaşırken soluklarımız;
Utandık Biraz.

Gitmekle kalmak arası bir düşünce;
Emanet bir peçete gibi göğüs cebinde.
Tıkadı yolları soğuk bir ayaz
Üşüdük Biraz

Önce; kırlangıçlar gitti. Sonrasında Tilkiler.
Çok Hamdık aslında. Belki de çiğdik
Girmeden aramıza, öksüz bir telaş.
Demlendik Biraz.

Aşk için gelmiştim. Sende de yokmuş! Üzülme.! ! ! !
Ya yıllar önce çalmalıydım kapını. Ya da;
Çoktan gitmiş olmalıydım. Değil mi?
Geciktik Biraz.
 
Acı bana, gizle kendini benden

İnsaf eyle, koru beni kendinden yar

Kurşun kadar ağır duygularımla

Yüreğinde boy veremem, dibe vurmak var

Neye yarar yüzeyinde kalmak yüreğinin

En derininde boğulmaksa akla zarar

Şimdiye kadar hep sığ sularda

Diz boyuydu yaşadığım duygular

Şimdi ise boyumu geçiyor bu sevda

Söyle yar, benim mi içim dar

Senin yüreğin mi derin okyanuslar kadar?

Gittikçe derinleşen mavisinde gözlerinin

Çaresiz miyim vurgun yiyecek kadar?
 
Aşkımıza umut ile bakan gözlerim
Sıcaklığına sevgine alışmışken
Terkettin.
Tuttuğu her şeyde tenini hisseden ellerim
Dokunuşuna alışmışken
Terkettin.
Ağzından çıkan her kelimeyle titreyen yüreğim
Sesine alışmışken
Terkettin.
Seni düşünerek dalıp giden benliğim
Rüyalarda sana alışmışken
Terkettin.
Yazdığı her mısrada sevgimizi anlatan kalemim
Şiirlerde sana alışmışken
Terkettin.
Seni hatırladığım her an kuş olup kanatlanıyorken
Düşüncelerde uçup sımsıcak sevgine konuyorken
Terkettin.
Şimdi donuklaştım.
Gözyaşı dolu geceleri silemez oldum.
Yazdığım sevgi dolu şiirleri okuyamaz oldum.
Aşkını hatırlatan hiç bir şeye bakamaz oldum.
Sakladığım mendilini tutamaz oldum.
Elimdeki resmine bakamaz oldum.
Tam sana kavuştum aşkımı buldum derken.
Terkettin......
Sevdiceğim buralardan çekip gideceğim.
Sonunda sensizliği terkedeceğim..
 
Sen Hep Yüreğiminsin

Birgün düşerse yolun,
Yolu olmayan her hikayenin başlangıcına,
Tıkanırsa yalnızlığın,
Aşk`a mühürlenen her satırda,
Beni oku,ama beni anlama,

Elimde solan güller,
Son bir gayret dokunursa dudaklarına,
Bil ki,içimde hasret,
Bil ki,yüreğimde sevdadır sevdiğim,
Sana bırakacağım en son esaret,
Ve eller,
Ve hayaller çekip gidecekse,
Durmasın gitsin,
Ben hep senin,
Sen hep yüreğiminsin...
 
Dönebilmek o dönüşü olmayan yollardan
Sürekli bir aldanış bir daha bir daha
Hiç bitmeyecek gecelerden bir sabaha
Çıkabilmek ve sevmek durmadan usanmadan

Konuşmak Konuşmak gözlerle fısıltılarla
Duymak büyülü sıcaklığını beyaz ellerin
Her geçen dakika var olduğunu anlamak için
Yaşamak arzu dolu dudaklarda, şarkılarla

Unutmak ne varsa kötülükten yana
İnmek sevilen gözlerin derinliğine
Öyle mutlu, öyle sarhoş, alabildiğine
Bin yıl içmek o sulardan kana kana

Her gün ona koşmak dağlardan tepelerden
Her yerde, her zaman onsuz edememek
O en tatlı hayal, en büyük gerçek
Anlarsın taşan o günlerden gecelerden

Sonra bir gün o bütün karanlıkları yırtasın gelir
Başını alıp gidesin gelir uzak denizlere
Artık her şey boş ve yalan sevdin ya bir kere
Her yerinden bir buğu halinde o yükselir

Sen yoksun Artık anla yeryüzünde bir o var
Onun elleri var, gözleri, dudakları
Anlarsın tenin beslediği zaman toprakları
Ve hala seversin zaman bitinceye kadar

Yeniden var oluştur ya da bir başka türlü oluştur bu
Nice aldanmalardan sonra bir aşka dönüştür bu.
 
Daha fazla önünde durma acılarımın
Oynatma yerlerinden duygularımı
Düşüncelerime dokunma artık
Diriltme anılarımı
Beni yalnız bırak
Şimdi git...
Sonra gel!

Ben yalnızlığıma bağımlıyım...
Sevdamı kolay kolay
Ayak altlarında çiğnetmem
Beni yalnız bırak
Şimdi git...
Sonra gel!

Gökyüzünün sitemine alışığım ben
Hiç önemli değil
Üstüm açık kalsın uyurken...
Ağaçlarıma kendim çıkarım
Kendim sularım çiçeklerimi
Beni yalnız bırak
Şimdi git...
Sonra gel!

Daha fazla önünde durma acılarımın
Oynatma yerlerinden duygularımı
Düşüncelerime dokunma artık
Diriltme anılarımı.
Beni yalnız bırak
Şimdi git...
Sonra gel!
 
şimdi sen olacaktın yanımda
şimdisen olacaktım kollarımda
yatacaktım dizlerine
dalacaktım rüyalara

aramızda sıra dağlar
aramızda denizler
hergünüm bir cehennem
yüreğimde depremler
taşımıyor dizlerim beni ah beni

bu acılar göz yaşları ne zaman biter...
 
Ne yapacağım şimdi
Neyi yapsam olur istediğin gibi
Karar verip fikir almak neyin nesi
Bu saatte gelişin hayra alamet değil ki
Onca özlemin ardından
İçim sana yabancı sanki
Farkın kalmadı
Başı sıkışınca gelen dostlarım gibi
Gecenin bir vakti
 
Geri
Üst