Muhteşem Aşk Şiirleri ..

O Ne Tatlı Günlermiş
Hangi şiire baksam ben varım,
Hangi romana baksam bir sevgiliyi bulurum
Bir de kendimi...
Onu görmüşsem açarım kayıklı-sandallı şiirleri
Okurum kana kana Nedimi...


Her nedense her şiirde
Canan ahu bakışlı
Ve ince belli,
O deniz ülkesinde
Bir bulutun rüzgarından
Üşümeseydi derdim Anabelli...

Şiirleri okurum,
Yazanları ve yazılanları görür gibi
“Raks ortasında bir durur oynar, yürür gibi
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi.”

Bir bakış böyle anlatır herhalde,
Ne güzellikler görürüz
Daha Yahya Kemal’de...

Ve lise biter
Bir ideal sevgiliye
Gönül bağlayarak;

“Ağır ağır çıkarız bu merdivenlerden,
Eteklerimizde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakarız semaya ağlayarak...”

Zaman zaman bırakırım
Bütün işimi,
Alırım harf harf içerim
Şiirleriyle Haşim’i...


Ahhh o yıllar,
Düşün, başında kavak yelleri
Estiği serdesin...
Şiirler kurşun gibi işler;
“Geceleyin bir ses böler uykunu,
İçin ürpermeyle dolar: -Nerdesin?...”

Ve sevgili seni unutmadım,
Hala aklımda sınıfın,
Oturduğun sıran;
“Kimsesiz odanda kış geceleri,
İçin ürperdiği demler beni an,
De ki; Odur sarsan pencereleri,
De ki; Rüzgar değil odur haykıran.”

Ve bitsin diye beklediğimiz lise
Bitiverdi ardında hasret
Ardında hüzün;
“Alınyazısı hepsi... Kısmet
Ha yazı ha kışı geceyle gündüzün
Kimbilir kaç günü kaldı
Ömrümüzün?”

O ne tatlı günlermiş,
O anlar ne tatlıymış...
Mutluluk uçan bir peri,
Heyecan; bir beyaz kelebek gibi kanatlıymış
 
Benim bu hayatta hep küçükte olsa bir umudum vardı. Yangın tam sönmek üzereyken alevlenen küçük bir kıvılcım gibi. Tüm şehir karalara bürünmüşkün odamı aydınlatan sokak lambası gibi. Mesela düştüğümde hala kanayacak dizlerimin olması. Ya kanayacak dizlerim de olmasaydı? Umudum vardı benim hala. Umduğum umutlara karlar ...yağdı sonra...

Benim bu hayatta sensizliğim oldu. Bir oda dolusu sensizlik. Bir çerçeve de ikimizin yan yana durduğu sensizlik. Bir şarkı da seni anlatan sensizlik. Anılarımızda ki o hissizlik. Aramızda ki sinsilik. Biz ne ara eskidik? Sensizlikten miras kalan artık bir ömür sessizlik !

Benim ihanetim de oldu bu hayatta. Kalleşçe! Hiç beklemediğim bir an da birden bire. Annen seni kapının önüne koymuşçasına. Baban vurmuşçasına. Ölmüşçesine. İhanetlerim oldu benim. Yüzüme tokat vurup arkamdan gülmüşçesine. İşte öyle..

Merhamet olan yürekten ihanet çıkmazdı.
Senin merhametin nerede saklıydı?
Benim bu hayatta hiç unutmayacağım,
Hatırladıkça ne kadar çok salak yerine koyulduğumu bir kez daha hatırlayacağım bir aşkım oldu.
Ve en sonunda bittik.
Sen, ben ve O.
Biz birbirine ihanet eden çekirdek aileydik !
 


Kavga ettik biraz önce ...
Ne var ne yoksa eteklerimizde döktük ortaya !

Bütün kimsesizliğimi ,
Onu özlerken çektiğim onca acıyı ,
Eskiyen yanlarımı fırlattım üstüne bir bir ..

Darmadağın oldu her yer !
Bir iki vazo kırıldı ,
Bir cam çatladı sanırım ,
Bir de koltuğun ayağı ...

? -Kırılan hayallerimin yanında lafı olur mu - ?

Nasıl kaybettiysem kendimi ,
Tozu dumana kata kata akıttım gözyaşlarımı ..
Toz ..
Duman ..
Gözyaşı ..
Çamur oldu her yer ..
Utandım !
Hazır hissedince başlamalı temizlemeye dedim , öylece bıraktım ..

Ben düzene sokmaya çalışırken kalp atışlarımı derin nefesler ala ala ,
O konuşmaya başladı birden , bağıra bağıra !

- Hep burdaydım ben aslında , her an yanı başında - diye haykırdı ...
- Açsaydın gözlerini , gerçekten görmek isteseydin görürdün beni -
- Emrine amadeydim , avuçlarının arasındaydım , istediğin gibi her an gözlerinde kalmamı sen sağlamalıydın -
Dedi ve sustu .......

Sustum bende !
Sus pus oldu çoktan tuzla buz olan varlığım ..
Sustu !
Sustum bende !

Kavga ettik biraz önce ...
Ne var ne yoksa eteklerimizde döktük ortaya !

Ne kadar zaman geçti aradan , hatırlamıyorum ..
O zamandan bu zamana neler yaptım bilmiyorum !
Çok mı kırdım onu , kızdı mı hapsettim diye anımsayamıyorum ...

En son hatırladığım o derin sessizliğin içinde kaybolduğum ...

Şimdi susun sizde !
Hepiniz .. Herşey ..
Susun !

Barışacağız elbet , biliyorum ...

Elimde bir anahtar ,
İçerideki odaya kilitlediğim - Mutluluğun - kapısının önünde nöbet tutuyorum !

Bir daha hiç bırakıp da beni , gitmesin uzaklara diye...
 
Ben Ve O
Doğan güneşle başlardı hüzünlerimizin saatleri,
Gece olmasını beklerdik,sabrımız yetmezdi.
Kavuştuğumuzda geceye,yıldızlar kaybolurdu sessizce..
Dalardık koyu bir karanlığa,
Sürerdik ruhumuzu karanlığın ellerine..
 
Gizlice ağlardık…
Sabahımsı bir renkte idi gözyaşlarımız.
Kimse görmesin diye usulca bırakırdık kirpiklerimizden sineye..
Neye ağladığımız bilinmezdi oysa,
Belki yarım kalmış bir sevdaya,Belki kaderin müebbet esaretine..
 
Her sevdanın bitişinde bir ahımız vardı,
Hiçbir sevdadan başımız dik ayrılmadık..
Hep hüzün vardı,hep keder..
İmkansızlıktı sevdalarımızın ismi.
Şiirler yazardık Güzelliği ellerinde tutan sevgililere..
Ne saçlarına yüreğimizi bağlardık,ne ellerimizi ellerine bırakırdık,
Karanlık idi meskenimiz,
Güneşten çok uzak bir diyarda yaşardık..
 
Sonunda anladık, Yarimiz gece imiş,
Yüreğimiz onun..
Yüreğimizde acı,türkülerimizde göz yaşı beslerdik.
Çayımızda hüzün vardı,Aşımızda elem,
Dert kıyafetine bürünmüştük.
Unutmuştuk yarını,boş vermiştik yaşamayı.
 
Gecenin bilinmez saatlerinde mazimiz çalardı kapımızı
Eski hüzünleri,kederleri,imkansızlı kları bırakıp çekip giderdi
Ruhumuz acıya amade , gönlümüz sürekli kanardı,
Şiirlerin kayıp mısralarında arardık mutluluğu,
Başkasının önümüze sürdüğü bir hayatı yaşardık..
Kendi hayatımız var mı yok mu ondan da bi haberdik..
 
Bazen dolardı gözlerimiz acı bir seremoninin eşliğinde
Hep uzak kaldık,tanımadık hayatımızı
Rastlamadık kendimize,
Mutlu olsun diye yarınlar sattık yüreğimizi kahpe gülüşlere
Sırtından vurulan bir aşk gibi mahsumduk oysa
Aşinası olmadığımız hatalardan sorumlu kılındık daima.
Anlam veremezdik sevdamızda yeşeren güzel hissiyata kurşun sıkılmasına.
 
Ne bir umudumuz oldu, Ne dudaklarımızda tüttürdüğümüz şarkılar,
Acılar acılara yol gösterdi,Aşk bize bi tarafını verdi.
Acı!

Hangi sevdaya el uzatsak, acısı bizde kaldı.
Zemherinin nefesi idi yarin bakışları,
Gözyaşımız dudaklarında donardı.
 
Gayri ihtiyarız şimdi.
Yazmadan bitirdik hazin bir şiiri
Baharın cilvesine aldanıp, sonbaharın yağmurunda bulduk kendimizi.
Sevgili bizden çok uzakta,Son nefesimizde saklı.
Bir defa kavuşmak için sevgiliye.
Sayısız kere sattık kendimizi Azrail'e
Her ölüm sonrası yeniden ruhumuz dirilirdi
Her namludan çıkan kurşunun adresi yüreğimizdi,
Her kurşunun yaftasında gördük ihaneti!

Şimdi sonsuz bir esarette son nefesini bekleyen zanlıyız!
Ne Azrail uğrar bize,ne yıldız doğar gecemize.
Koyu bir karanlığın gölgesinde,
Sayılı nefesimizi sabırsızca çekiyoruz
Kavuşalım sevgiliye diye!
 
Dökülürken damla damla
ıslak kaldırımlara
yüregimin yagmurları
ben yürürüm! ..

İncinmiş yüregimin
hemen yanıbaşına düşer
sürgün vakitlerimde
sensizlige bürünmüş hasretim
hicran vakti öksüzlügünde
ben dökülürüm! ..

Zaman içinde, zindanı barındırır
tomurcuklar patlarken dallardan
huzurla uçarken ruhum, bedenimden
canım tenimden sıyrılır
ilahi bir aşkla raks eder
yüreğim
ben sökülürüm! ..

Bestelenmemiş bir şarkı olursun, dilimde
öyle içli, öyle güzel, öyle ilâhî
yırtar geceyi, perde perde
yaralı bir yürekle ızdırabım
yanarken
ben sürünürüm! ..

Vuslat yangınlarında yüregim
aşkla bezenmiş, bembeyaz kefenim
benligimde çiçek çiçek açarken
visali arzularken aşkla ruhum
ben bürünürüm! ..

Islanmış yanaklarımdan
yol bulurken gözyaşlarım
ifşa ederim secdelerde adını
ellerim semada
sevgiyle
ben bükülürüm! ..

Hüznün aleviyle, korlansada aşk
adın yazılır hicran sayfalarıma
işte o an, acılarımla
ahh acılarımla
ben ölürüm! ..
 
Sol yanına emaneten tutuşturduğun askinin
Miknatısını çekip notu silme vaktidir artik.
Son kullaniminin üzerinden kac dolunay gecti,
Kac vahsi uyanislar gerceklesti gecenin katran karasinda.
Tozunu dahi almaya tenezzül etmemissin
Silinmis askin en masum aninda yazilanlar .
Bir köseye düstügün notun izi bile kalmamis zamanla.
Simdi uyansan uykundan, feryad etsen ne fayda.
Hükmü kalmadi artik yamali askinin.
Son dikisi de sökülüp düstü yere.
Hasta bir yürek birakmistin ardinda
Lanetler yagdirmisti sessizce gidisine.
Son cirpinislarina bile yetismedin
Akbabalardan önce.
Geceyi küle cevirmis sensizligin yanginlari.
Ne izi kalmis dudaklarda mührünün
Ne de tutsagi oldugun gizemin.
Sen Günes' i balcikla sivadin sevgili.
Kararttin sana dogan aydinlik geceleri.
Ellerinle topraga verdin düslerini.
Kimbilir?
Ya da belki..
 
Yoruldum ıssızlığında… Dağıldım..!Hadi durma..

Bir demet yalnızlığı özenle dök yollarıma
Tarihsiz olsun ağrı kesici olarak sunduğun cümlelerin.
Gecelerim alışık değil pek ansızın vuran şiddetli sancılara. Hatalı birkaç matematik problemi koy önüme Senden kalan tenhalığıma çözümsüzdü ninnisini dillendireyim. Uykusuz kalınca huysuzluğu çok yormakta benliğimi…
Tutunabileceğim bir tutam bakış bırak bir de gözlerime
Yürümeyi henüz öğrenemedi yüreğim ayağına dolanan ketum kırgınlıkla.
Edebiyatı zorunlu kılma …
 
Hüzzam güfteleri söyleyip toprağımı eşelemesin sesin.
Yaşam iksiri su olmasın katilim.
Bilirsin kaktüsler fazla su verilirse ölür” yar”im..!
Hadi..!“Kal”nöbetlerine tutsak etmeyeceğim bizi… Ruhuma mülteci kramplar örmeden Git..! Zehirli doğan günler sevdamın bakiyesi ömrüme...Tek taraflı görülüp biten sevda davasının hükmünü giydim

Kendime sürgünüm…Bir cümleyim cümlenden virgülle ayrılmışSayfalarımın kimsesiz çocukları harflerle büyüyen.
Kör mayınlar döşeli ruhumun her zerresinde.“Sus”lar döküyorum nehir yataklarına.
Senli her nokta omuzlarımda uykuya dalarken
Gözlerime düştü beklenen...Yalnızlık…!Noktalanmış sevdaların uğradığı ilk istasyon
Durdursan da zamanı dönmez ki giden diyen
Artık gecenin yanağına konan hüzün
Bir damla gözyaşıyla avuçlara bırakılan hasret
Fecir vakitlerinin eteklerine dökülen sitemler var...
Firak kan kusar ehven bir gecenin kızıllığında
Kolay değil sükutun içinde feryat gizlemek
Damlaları hıç/kırık/sız/ taşıyabilmek gözlerde...
Sevda zamanında sevda diyen aklımı
Yüreğime düşürüp...
Takvim yapraklarını tarihsiz kılana kadar
Kederli leylak kokan ıslak sokaklarımda kahrolma nöbetindeyim
Susma faslındayım...
 
Düğümlendim..


Her bir düğümü tek tek çözmeye çalıştıkça ellerimle, yeni düğümler oluşuyor adeta..! hiç çözülmeyecekmişçesine..

Bu kez her şey daha zor...

Aslında zor olan ne sensin ne de hayat. Zor olan benim bana..

Artık zor geliyorum kendime.. Yoruldum...

Bir daha düşersem, kalkamayacağım ayağa, hissediyorum. Belki uzatacaksın elini ama, bu kez ben tutamayacağım, biliyorum...

Gözümün bebeğinde, yüreğimin en saklı yerindesin sen. Kimselere göstermiyorum seni..., hatta bazen kendimden bile gizliyorum.

Varsın aklım sensiz bilsin yüreğimi...

Yokluğun içimi acıtıyor. Buna rağmen kal istiyorum, içimde bir yerlerde..

Sanki seni çıkarıp atarsam tamamen kaybolacakmış gibi geliyor sana dair ne varsa..

Sana ait olan izler silinip yok olacakmış gibi, senli kelimeler yazamayacakmış gibi kalemim bir daha..

Her tutunmaya kalktığımda sana, dipsiz kuyulara çekiliyor ruhum. Çıkmaya çabalarken gücüm tükeniyor gitgide. Bir gün temelli bitecek, fark ediyorum..

Tüm şarkılarım, tutsak olup sensizliğe, çığlığa dönüşüyorlar içimde. Yüreğimle bağırıyorum, sen duymuyorsun, sen bilmiyorsun..

Bir zamanlar gecelerimi aydınlatan gözlerin, şimdi karanlığa çağırıyorlar beni. Kapatıp gözlerimi, düşlerimde buluyorum seni. Açtığımda yine gidiyorsun. Ve ben yine karanlıklara uyanıyorum. Üşüyorum...

Beni üşüten ne ayazları kışın, ne de yalnızlığım. Yokluğun üşütüyor beni, bir yandan yakarken yüreğimi..

Göremezsem gözlerini, hiç aydınlanmayacak günlerim..
Tutamazsam ellerini, hiç ısınmayacak yüreğim...

Ne Derler Bilirsin,
insan hep kendi için iyi olanı yapmaz....
 
Şeytanın bile tahayyül edemeyeceği
Ve aşkın sır gibi sakladığı o dâhiyane fikirsin
Bilmem ki neden mesken bildin benim zihnimi...

Hadi ben hafızamı tamamen yitirmeden
Hadi ben tertemiz etmeden mazimin tüm hanelerini
Kendi rızanla git!

Aklımda tutamıyorum, daha fazla seni…
 
Hadi ayrılalım!
Öyle laftan değil, gerçekten ayrılalım çünkü bu var ve yok arası duran aşkımız beni öldürüyor.




Bırak ki Gidebileyim!
Böyle yaşamak çok zor! Yüreğimle kavga etmekten yorgunum. Seni sensiz sevebilirim, bununla baş etmek mümkün. Bir kılıf uydururum içimde, seni uzaklarda sayarım. Birini yokken de sevebilirim.

Sen ve ben arasında sürüp giden tatsızlığın ise, katlanılabilir yanı yok. Seviyorsak, seviyoruzdur. Sevmiyorsak, zaten neden yan yana olalım? Bizimki ne cennet, ne cehennem, araftayız!Hiçbir yere ait değilmiş gibi hissediyorum. Sonsuz karanlıkta beklemek gibi.. Ve neyi beklediğini bilmeden durmak, nasıl bir işkencedir, anlayamazsın!

Ne sana aidim, ne sensizim; ne benimsin, ne değilsin! O zaman biz neyiz?

Hem varlığın yüzünden adım atamıyorum, hem yokluğundan boğuluyorum. Bir yabancının gülümsemesine kanmak istesem, aklımdasın. Hoyrat ve anlamsız bir sevişmede kaybedebilirim seni ama kitabıma uymuyor. Seninle nefes nefese yaşanacak bir geceye de kayıyor aklım; gel gör ki, o vakitlerde sen yoksun!

Ne zaman senden vazgeçsem, bıraksam ipin ucunu, ne olacaksa olsun desem; hissediyorsun sanki, elinde bir demet çiçekle çıkıp geliyorsun.

Benim gönlüm sana dünden teşne, her geldiğinde yine suya düşüyor yeni bir hayata başlama hayali. Ve ne acı ki, bu yıllardır böyle sürüp gidiyor.

Beni sevdiğini söylüyorsun, o zaman bırak beni! Bırak ki, gidebileyim. Artık bıçak kemiğe dayandı. Ya izin vereceksin, yüz yüze bakabilir halimiz varken bitireceğim; ya bir gün öyle gideceğim ki, kendimi senle tüketeceğim.

Senle ben, adımız her ne ise, her ne olmuşsak şunca yıl içinde, eskidik! Artık anlamamız gerekiyor, biz bir alışkanlığın devamıyız. Hani çok tuttuğu için seri halinde çekilen filmler var ya, onlar gibi, üçüncüden sonra çok sevimsiziz. Seninle bir zamanlar efsaneydik, şimdi sıradan bir hikayeyiz. Bırak ki, gidebileyim. Gideyim ki, yüreğimde sana ait o sihri yaşatmaya devam edeyim….
 
Sevmeyin bırakın beni kendi halime
Kendi omzumda ağlayacağım
Silmeyin gözyaşımı istemem
Ben silerim gözyaşlarımı, sararım yaralarımı
Kendim kucaklayacağım bundan böyle kendimi
Hiçbirinize ihtiyacım yok artık...

Önceden de yalnızdım,
Şimdide yalnız kalabilirim ben benle
Hiç değilse kendimi yaralayan ben olurum
Sırtımda olmaz yaralarım da
Sarmaya imkan bulurum.
Ne kimseyi tanımak istiyorum ne de tanınmak,
Ruhumun derinliklerinide açmayacağım kapattım herkese
Duvarlarıma yenilerini ekleyeceğim.
Kapıları yeniledim,kilitleri değiştirdim
Hiçbir anahtar açamayacak onları bundan sonra
Şifreleri yok ettim
Ne aşk ne arkadaşlık ne dostluk anahtarı
Uymayacak kilitlerime
Her anahtar hançer sapladı kendince yüreğime
Artık yaralanmayacağım kararlıyım
Vazgeçtim hoyrat sevgilerden
Sevgi adına yapılan sevgisizlikle savaşmaktan
Bunları tekrar tekrar yaşamaktan usandım artık
Bende sizler gibi sığ yaşayacağım bundan sonra
Ne sevdalar sokacağım yüreğime
Ne hasretler ne hüzünler
Bıktım sevdiği deriyi yerden yere vuran debbağdan
Ne şekillenmek istiyorum ne şekillendirilmek
Ben memnunum benden siz olmasanızda olur
Aramakta istemiyorum artık aranmakta
Yalnızlığımla da mutlu olmayı bilirim ben
Sizden önce de vardım sizden sonra da VAR OLACAĞIM...
 
Keza ne vakit aramız biraz limoni olsa seninle, vücudumda açlıktan ağzı kokan bir kemirgen peyda olur.

Hiç bıkmadan, usanmadan iç organlarımı dişlemeye başlar ki; yüreğimin kara sınırlarına yaklaştığında mecburen durur.

Bilir çünkü orada sen varsın, seni incittiğinde bu bedenden daha fazla beslenemeyeceğini fark edece...k denli usta bir avcıdır.


Ben ona isim vermemeyi tercih ettim, sen istersen ;

Aşk diyebilirsin!
 
Geri
Üst