Pir Sultan Abdal Deyişleri (Şiirleri)

BÖYLE MİDİR SİZİN İLİN TÖRESİ

Böyle midir sizin ilin töresi?
Hele bir yol safa geldin desene.
Geçer bu güzellik sana da kalmaz,
Hele bir yol safa geldin desene.

Öl dediğin yerde ölürüm derdin,
Kal dediğin yerde kalırım derdin,
Ben derdime derman olurum derdin,
Hele bir yol safa geldin desene.

Sarardı gül benzim ayvaya döndü,
Hakk'ı söyledikçe müşkülüm kandı,
Ayrılık ateşi sinemi deldi,
Hele bir yol safa geldin desene.

Yatarım Muhammed, kalkarım Ali,
Gittiğimiz on'ki İmamın yolu.
Pirimiz Hünkar Hacı Bektaş Veli,
Hele bir yol safa geldin desene.

Pir Sultan Abdal'ım gelmez mi sandın?
Tomurcuk gülleri solmaz mı sandın?
Safa geldin desen bilmez mi sandın?
Hele bir yol safa geldin desene.
 
BÜLBÜL NE YATARSIN KALK FİGAN EYLE

Bülbül ne yatarsın kalk figan eyle,
Şakıyıp ötmenin günleri geldi.
Yeşil yaprak arasında gül kaldı,
Sevip koklamanın günleri geldi.

Benim yarim gelişinden bellidir,
Ak elleri deste deste güllüdür.
Bizi ziyan eden esmer tenlidir,
Niyaza varmanın günleri geldi.

Abdal Pir Sultan'ım, bu dünya fani,
Boz bulanık akar dağların seli.
Yanına almış da nazlı dilberi,
Doldurup içmenin günleri geldi,
 
BÜLBÜL OLSAM

Bülbül olsam gül dalında şakırım,
Öz bağımda biten gül neme yetmez?
Süleyman'ım, kuş dilinden okurum,
Bana talim olan dil neme yetmez?

Aşkın kitabını aldım yazarım,
Daim Hakk'a doğru meylim, nazarım.
Neme gerek dağı, taşı gezerim,
Karşıda görünen yol neme yetmez?

Derviş oldum pir eteğin tutarım,
Hakk'a doğru çekilmiştir katarım.
Baykuş gibi garip garip öterim,
Issız viranlarda çöl neme yetmez?

Dünyanın ötesi neden malûmdur?
Bu ilmin sırrına eren âlimdir.
Az yaşa, çok yaşa sonu ölümdür,
Bana hırka ile çul neme yetmez?

Pir Sultan'ım, sırrın kimseler bilmez,
Tevekkül malını erteye koymaz.
Kişi kısmetinden ziyade yemez,
Bana kısmet olan mal neme yetmez?
 
CEM-İ ÇİÇEKLERİN HASI

Cem-i çiçeklerin hası,
Ağ gül ile kırmızı gül.
Deli gönül eğlencesi,
Ağ gül ile kırmızı gül.

Demi demi şirin demi,
Gelir geçer dünya gamı.

Talip olmak pirindendir,
İrenk almak gülündendir.
Muhammed'in terindendir,
Ağ gül ile kırmızı gül.

Demi demi şirin demi,
Gelir geçer dünya gamı.

Pir Sultan'ım ey gaziler,
Alnımızda al yazılar.
Talip de Pir'in arzular,
Ağ gül ile kırmızı gül.

Demi demi şirin demi,
Gelir geçer dünya gamı.
 
ÇEKE ÇEKE BEN BU DERTTEN ÖLÜRÜM
(SEVERSEN ALİ'Yİ)

Çeke çeke ben bu dertten ölürüm,
Seversen Ali'yi değme yarama.
Ali'nin yoluna serim veririm,
Seversen Ali'yi değme yarama.

Ali'nin yarası yar yarasıdır,
Buna merhem olmaz dil yarasıdır.
Ali'yi sevmeyen Hakk'ın nesidir?
Seversen Ali'yi değme yarama.

Bu yurt senin değil, konar göçersin,
Ali'nin dolusun bir gün içersin.
Körpe kuzulardan nasıl geçersin,
Seversen Ali'yi değme yarama.

Ilgıt ılgıt oldu akıyor kanım,
Kem geldi didara talihim benim.
Benim derdim bana yeter hey canım,
Seversen Ali'yi değme yarama.

Pir Sultan Abdal'ım deftere yazar,
Hilebaz yar ile olur mu pazar?
Pir merhem çalmazsa yaralar azar,
Seversen Ali'yi değme yarama.
 
ÇEKİLİP KIRKLAR'A VARDIK

Çekilip Kırklar'a vardık,
"Niye geldin can?" dediler.
Baş kesip niyaz eyledik,
"Geç otur meydan" dediler.

Kırklar meydanı ganînidir,
Görenin kalbin eridir.
Külllî şeklerden beridir,
"Nerelisin can?" dediler.

Kırklar ile yedik, içtik,
Kaynayıp sohbette coştuk.
Yetmiş yıl kürede piştik,
"Daha çiğsin, yan!" dediler.

Rehberine ver özünü,
Erenler göre gönlünü.
Müsahibin hak bileni,
"Edelim ihsan" dediler.

Pir Sultan'ım, kanım, katlim,
Gönlünü gönlüme kattım.
Doksan yıl da ölü yattım,
"Yine sağsın can" dediler.
 
ÇEKİLSE BAYRAKLAR DÖĞÜŞ KURULSA

Çekilse bayraklar, döğüş kurulsa,
Şahımız da kol kol olsa yürüse,
Eğer din-İslam'da kuvvet var ise,
Muhammed Mustafa Ali gel yetiş.

Lavunları bağladılar nazıra,
Sığınalım Yaradan'a hızar'a.
Gedik Paşam bel bağlamış vezire,
Cezayirli Hasan Paşam gel yetiş.

Sekiz bin Arnavut, dokuz bir Tatar,
Kimi gülbek çeker, kimi ok atar.
On iki bin serdar elinde teber,
Yüz bin urum eri cara gel yetiş.

Hani bizim ile lokma yiyenler?
Yiğin atıma binip kürküm giyenler.
Sen ölmede ben ölürüm diyenler,
Kara donlu Polat Paşam gel yetiş.

Pir sultan Abdal'ım varımız deyü,
Bu meydanda gitsün serimiz deyü,
Çağrışır beyimiz Pirimiz deyü,
Hacı Bektaş, Balım Sultan gel yetiş.
 
ÇEKTİĞİM CEVR Ü CEFAYI

Çektiğim cevr ü cefayı,
Çekerim senden ötürü.
İkrâr, iman bir olunca,
Sen de çek benden ötürü.

İkrâr imanı güderim,
Sensiz âlemi n'iderim?
İşte geldim, uş giderim,
Bir tatlı dilden ötürü.

Severim tatlı dilleri,
Koklarım gonca gülleri,
Sararım ince belleri,
Gittiğim yoldan ötürü.

Bana ne kıyak bakarsın?
Sinemi oda yakarsın.
Bana ne sitem edersin?
İkrârsız elden ötürü.

Ferhat Şirin'ine tapar,
Külüngün havaya atar,
Başını altına tutar,
Can verir candan ötürü.

Mümin olan Hakk'a tapar,
Münafıklar yoldan sapar.
Arka vermiş dağı çeker,
Ferhat Şirin'den ötürü.

Pir Sultan'ım, deme yalan,
Etme imanına talan.
Bu dünyada gerçek olan,
Ser verir sırdan ötürü.
 
ÇEVRİLİP ÇEVRİLİP ÜSTÜ YANIMDA

Çevrilip çevrilip üstü yanımda,
Ötme turnam ötme gönlüm hoş değil.
Benim derdim yeter, bir de sen katma,
Ötme turnam ötme gönlüm hoş değil.

Bir sağlık yeğ imiş dünya varından,
Nice vazgeleyim zülfün telinden.
Ayrı düştün vatanından ilinden,
Ötme turnam ötme gönlüm hoş değil.

Bakmaz mısın akan suya coşkuna?
Gökten inip otur gönlüm köşküne.
Seni beni yaradanın aşkına,
Ötme turnam ötme gönlüm hoş değil.

Pir Sultan'ım eydür: Kesmem ricamı,
Bulamazsın bencileyin tamamı.
Seversen Ali'yi on'ki imamı,
Ötme turnam ötme gönlüm hoş değil.
 
ÇIKTIM YÜCESİNE SEYRAN EYLEDİM

Çıktım yücesine seyran eyledim,
Gönül eğlencesi küstü bulunmaz.
Dostlar bizden muhabbeti kaldırmış,
Hiçbir ikrarında ahdi bulunmaz.

Zülüflerin top top olmuş cığalı,
Rakiplerin Hak' tan olsun zevali.
Bir günahkar oldum doğdum doğalı,
Günahkar kulun dostu bulunmaz.

Hani benim ile lokma yiyenler?
Başı canı dost yoluna koyanlar.
Sen ölmeden ben ölürüm diyenler,
Dostlar da geriye kaçtı bulunmaz.

Yine kırçalandı dağların başı,
Durmadan akıyor gözümün yaşı.
Vefasız münafık naşıdır naşı,
Hakikat deminde desti bulunmaz.

Bizde gezer idik irfanda, sazda,
Bizde bulunurduk cemde niyazda.
Bize de gel oldu kanlı Sivas'ta,
Hızır paşa bizi astı bulunmaz.

Pir Suttan Abdal'ım, destim damende,
İsmim Koca Haydar, neslim yemende.
Garip başa bir hal gelse zamanda,
Orda her kişinin dostu bulunmaz.
 
ÇOK KERAMET GÖRDÜM SARI KÜRKÜNDE

Çok kerâmet gördüm sarı kürkünde,
Dedelik nişanı vardır börkünde.
Altın mıdır, gümüş müdür terkinde?
Bire dede, yağmadan mı gelirsin?

Tarikatten marifete geldiniz,
Hakikat emrinde vardır yurdunuz.
Beş düğeyi kasılıp da yediniz,
Bire dede, yağmadan mı gelirsin?

Pir Sultan’ım, bu sözüne küsdünüz,
Hasım olsun hırkanızla postunuz.
Talipleri damızlıktan kesdiniz,
Bire dede, yağmadan mı gelirsin?
 
ÇOK ŞÜKÜR OLSUN HÜDA'NIN DEMİNE

Çok şükür olsun Hüda'nın demine,
Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var.
Mehdi evsafı eyledim temine,
Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var.

Hasan efendi postunda oturur,
Rum'un abdalları hizmet yetirir.
Zemheride deste gülü getirir,
Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var.

Bir güneş doğdu dünyanın yüzüne,
Âşıkların nur göründü gözüne.
Cümle canlar niyaz etti özüne,
Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var

Hoca Ahmet Yesevi onun piridir,
Velayeti dağlar taşlar yürütür.
Hazret-i Hakk'ın bu gizli sırrıdır,
Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var.

Pir Sultan’ım, biat ettik ol erden,
Muhabbet kokusu geliyor serden.
Katarından ayırma Şah-ı Merdan,
Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var.
 
ÇOKTAN BERİ YOLLARINI GÖZLERİM -1-

Çoktan beri yollarını gözlerim,
Gönlümün ziyası yâr sefa geldin.
Şu garip gönlümün bağı bostanı,
Ayva ile turunç nar sefa geldin.

Yoksa karşımızda oturan mısın?
Serimi sevdaya yetiren misin?
Ağır yüklerimi ***üren misin?
Katar maya ile dür sefa geldin.

Hindidir yarimin kaşları Hindi,
Bilmem melek miydi, arştan mı indi?
Bir su ver içeyim, yüreğim yandı,
Temmuz aylarında kar sefa geldin.

Yoksa sevdiğimin ilinden misin?
Yoksa has bahçanın gülünden misin?
Güzel Muhammed'in terinden misin?
Cenneti aladan hur sefa geldin.

Pir Sultan giyinmiş al ile yeşil,
Yarin sevdaları sere alışır.
Sevdiğim giyinmiş al ile yeşil,
Çarşılar bezenmiş al safa geldin.
 
ÇOKTAN BERİ YOLLARINI GÖZLERİM -2-

Çoktan beri yollarını gözlerim,
Hatırım sormaya yâr sen mi geldin?
Gönlümün yemişi, bağı, bostanı,
Ayva ile turunç nar sen mi geldin?

Gelip şu yanımda oturan mısın?
Serimi sevdaya yetiren misin?
Ağır yüklerimi ***üren misin?
Katar maya ile dür sen mi geldin?

Yüzünde benlerin hindidir hindi,
Bilmem melek midir arştan mı indi?
Bir su ver içeyim, yüreğim yandı,
Ağustos ayında kar sen mi geldin?

Bülbüller ötüyor hüsnün bağında,
İntizarım kaldı göğsün ağında.
Elim kelepçede, cellat önünde,
Derdimin dermanı car sen mi geldin?

Ol nesl-i Adem'in belinden misin?
Gülşen bahçesinin gülünden misin?
Firdevs-i Ala'nın ilinden misin?
Cennet-i Ala'dan hur sen mi geldin?

Pir Sultan Abdal'ım, sen seni döşür,
Yârin sevdaları sere ulaşır.
Türlü libasları giyer kuşanır,
Çarşılar bezenmiş al sen mi geldin?
 
DAĞ YÜZÜNDE ŞAH-I KERVAN DURUYOR

Dağ yüzünde şah-ı kervan duruyor,
Onun katarından ayırma bizi.
Önünce Düldül'le Kanber gidiyor,
Onun katarından ayırma bizi.

Gün müdür, ay mıdır Muhammet Ali?
Bizi irşat etti Bektaşi Veli.
Arap oğlu gelir eli develi,
Onun katarından ayırma bizi.

Gül kokusu Muhammed'in teridir,
Ah ettikçe karlı dağlar eridir.
Fatm'Ana on'ki imam katarıdır,
Onun katarından ayırma bizi.

Cebrail de kanadını açınca,
Rahmetini yeryüzüne saçınca,
Hasan Hüseyin yanından geçince,
Onun katarından ayırma bizi.

İmam Zeynel bekler zindan içini,
Bağışlarlar günahlının suçunu.
Bakır Cafer yükletince göçünü,
Onun katarından ayırma bizi.

Kazım Musa Rıza Hakk'ın yarıdır,
Taki Naki Askeri intizarıdır.
Selman'ın çiğninde bir oğlan vardır,
Onun katarından ayırma bizi.

Pir Sultan Abdal'ım, Mehdi nic'oldu?
On'ki imamların tahtı yüc'oldu.
Pirin eşiğine varan hac'oldu,
Onun katarından ayırma bizi.
 
DAĞDAN KÜTÜR KÜTÜR HEZEN İNDİRİR

Dağdan kütür kütür hezen indirir,
İndirir de ateşlerde yandırır.
Her evin devleğin öküz döndürür,
İreçberler hoşça tutun öküzü.

Öküzün d***** alçacık yapın,
Yaş koman altına, kuruluk serpin.
Koşumdan koşuma gözlerin öpün,
İreçberler hoşça tutun öküzü.

Abdal Pir Sultan'ım kaynar coşunca,
Tekne hamur kalmaz ekmek pişince.
Adem at öküzün çifte koşunca,
İreçberler hoşça tutun öküzü.
 
DELİ GÖNÜL BULANMIŞSIN NE ACEP

Deli gönül bulanmışsın ne acep?
Çek bu sefineyi bir göl üstüne.
Âlemi bürünmüş hubların aşkı,
Bülnbüllerin medhi hep gül üstüne.

Yetmiş bin deryada yetmiş bin perde,
Onun da kilidi bir gerçek erde.
Erenler oynuyor bir gizli sırda,
Onu da faş etmem şu il üstüme.

Müşkül halletmeye mürşit gerektir,
Kamil mürşit yerden göğe direktir.
Yüküm ağır, menzilimiz ıraktır,
Dökme yüklerini sen yol üstüne.

Yemen ikliminden bir yiğit geldi,
Ali'ye razını söyledi güldü.
Bir gecede yedi aylık yol aldı,
Ali bindird'onu Düldül üstüne.

Tarikat şeriat Mahammed Ali,
Gönül Kabe'sinden açtılar yolu.
Zahidin nesi var şunda hey deli?
Kamusu bizimdir bir al üstüne.

Kimi Naci okur, danışman hacı,
Kimi yolu bilmez urunur tacı.
Pir Sultan dede'm de kemter duacı,
Hızır ilmin okur bir dal üstüne.
 
DELİ GÖNÜL İNİL İNİL İNLEME

Deli gönül inil inil inleme,
Kadir Mevla'm hasretime sal beni.
Viranlıkta görsen baykuş sanırsın,
Bir hüma kuşuyum, sen de bil beni.

Ulu bezirganım, kumaş satarım,
Gökyüzünde uçan kuşu tutarım.
Yetmiş iki dilden bilir öterim,
Onun için fark edemez el beni.

Akpınar'ın boz bulanık seliyim,
O sebepten aklım yoktur, deliyim.
Naci derler dört güruhun biriyim,
Ararsan Hak divanında bul beni.

Gider idim ben de kendi işime,
Aşkın doluları yağdı başıma.
Ağu kattı benim tatlı aşıma,
Ummanlara gark eyledi sel beni.

Pir Sultan'ım, ırak yoldan gelirsin,
Gevherin kıymetin nasıl bulursun?
Eksikliğim çoktur sen de bilirsin,
Eksiklikle kabul eyle gel beni.
 
DERDİM ÇOKTUR, HANGİSİNE YANAYIM?

Derdim çoktur, hangisine yanayım?
Yine tazelendi yürek yarası.
Ben bu derde kimden derman umayım?
Meğer şah elinden ola çaresi.

Türlü libas giymiş gülden naziktir,
Bülbül çevreyleme güle yazıktır.
Çok hasretlik çektim, bağrım eziktir
Güle güle gelir canlar paresi.

Benim uzun boylu servi çınarım,
Yüreğime bir od düştü yanarım.
Kıblem sensin, yüzüm sana dönerim,
Mihrabımdır iki kaşın arası.

Güzel ile muhabbete doyulmaz,
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz.
Münkir üflemekle çırağ söyünmez,
Tutuşunca yanar aşkın çırası.

Pir Sultan'ım, katı yüksek uçarsın,
Selâmsız sabahsız gelir geçersin.
Dilber, muhabbetten niçin kaçarsın?
Böyle midir ilinizin töresi?
 
DERDİNE YANDIĞIM KINAMAYASIN

Derdine yandığım kınamayasın,
Aşık maşukunu del'eyler imiş.
Bir kömür gözlünün ateşi közü,
Yakıp bendelerin kül eyler imiş.

Gelin bakın ateşime, közüme,
Kim dayanır bunca zalim sözüne?
Gül yüzlü yâr bassa geçse yüzüme,
Basar bendelerin yol eyler imiş.

Hublar göçü uğradı da yol etti,
Kim ne bilir elif kaddim dal etti.
Aktı çeşmim yaşı çaylar sel etti,
Çevirir önünü göl eyler imiş.

Su değilim, akam akan durulam,
Nasıl binem aşk atına, yorulam?
Yusuf gibi Zelha'sına sarılan,
Satar kend'özünü kul eyler imiş.

Pir Sultan'ım, yâra kullar olurum
El katmazsan ben bu dertten ölürüm
Çektiğim çileyi senden bilirim,
Aşıka n'ederse Al'eyler imiş.
 
Geri
Üst