Sabit İnce ŞİİR

Bugün nurlar yagdi haktan,
Ne umarsan iste haktan.
Cevherler çikar kovaktan,
Çikar Allah deyi deyi.

Gökten inen beyaz tane,
Adi kar olmuş bahane.
Dertlinin yeri mey-hane,
Içer Allah deyi deyi.

Yeşil agaç beyazlanmiş,
Hava soguk ayazlanmiş.
Toprak karlara nazlanmiş,
Sarar Allah deyi deyi.

Gök de yerlere sarilmiş,
Edna kullarin yorulmuş.
Dervişler zikre kurulmuş,
Çeker Allah deyi deyi.

Gökkubbe yere aganmiş,
Beyaz nurlara boyanmiş.
INCE de Hakka dayanmiş,
Aglar Allah deyi deyi.
 
Baba "salih" demiş koymuş adını,
Nüfusa "kurtulmuş" diye yazmışlar.
Duymazsan mazlumun coş feryadını,
Deme ha onlara sakın, "azmışlar".

Yaradanım fırka fırka ayırmış,
Bakmak için yer yüzüne koyurmuş.
"Adem" diye bir de adın duyurmuş,
İrfansızlar anlamadan yazmışlar.

Habil'le Kablile kavga ettirmiş,
Kimini ham koyup kimin yetirmiş.
"Enel hak" diyeni dara getirmiş,
Fani diye bir de mezar kazmışlar.

Gururu, kibiri atıp gidersen,
Yaradan yaratmış deyip, seversen.
Putları kırarak bir de birlersen,
Bilki "kurtulmuş" dur diye yazmışlar.

Elest-ü Bezmdeki sözde durursan ,
Bir ehl-i Kamile ıkrar verirsen,
Aşkın badesine dudak değersen,
Bil, erenler seni safa almışlar.

Ben-i Adem ise üç nişanı var,
Gözündeki ışık ay gibi parlar.
Sözünde tad vardır şerbetler damlar,
Öz'ünü bilmezler hayvan olmuşlar.

Aşk yolu çileli, cefası çoktur,
Söyle söyle bitmez, hiç sonu yoktur,
Dersen, kuru lafa karnımız toktur,
İNCE sırlı sözün boşa saymışlar.
 
Nara yanmayınca yare varılmaz,
Bilir misin bunu İbrahim kardeş.
Namaz kılar hak huzurda durulmaz,
Bilir misin bunu İbrahim kardeş.

Gördüm ki sevgiye bülbül olmuşsun,
Gülü görememiş, har da kalmışsın.
Sanki bir camiye vaiz olmuşsun,
Bilir misin bunu İbrahim kardeş.

Sıkı sarılmışsın hakkın yoluna,
Nasib etsin mevlam cümle kuluna.
Meyletme dünyanın geçmez puluna,
Aldatır insanı İbrahim Kardeş.

Gece-gündüz dost dost diye ağlarız,
Coşkun sel misali durmaz çağlarız.
Dertlinin derdiyle yürek dağlarız,
En kemter kuluyuz İbrahim Kardeş.

Aşkın deryasında her dem sarhoşuz,
Elest-ü bezminde ıkrar sunmuşuz.
"Leyla Leyla" diye Mecnun olmuşuz,
İNCE bir çöldeyiz İbrahim Kardeş
 
Yürüsem aşkin bahrinde,
Bali tatsam yar zehrinde.
Bir ev alsam pir şehrinde,
Oturup kalsam mi bilmem?

Deli gönül gene coşma,
Agyarin peşinden koşma.
Çildirip da bendi aşma,
Durup, yorulsam mi bilmem?

Aşkin beni derde koydu,
Kavlimiz acep bu muydu?
INCE bulanik su muydu?
Akip, durulsam mi bilmem?
 
Burcu burcu tüttün burnumda sıla,
Ne diye özlerim seni bilmem ki?
Nere yönüm dönsem döner pusula,
Ne diye özlerim seni bilmem ki?

Her bayram dönerim yoluna doğru,
Çevirir yönümü duyduğum çağrı.
Özlemi içimde dinmeyen ağrı,
Ne diye özlerim seni bilmem ki?

Yavrular gözümün önünden gitmez,
Aşkın olmasaydı tek tohum bitmez.
Düşüncesiz, aldırmaza farketmez,
Ne diye severim seni bilmem ki?

Sevdayın çağrısın duydum erkenden,
Kokunu alırım, gülden, dikenden.
İNCE sesin duyar o esen yelden,
Ne diye isterim seni billmem ki?
 
Sevilmeye layık mısın?
Bilmem niye seviyorum
Gizlendiğim kavuk musun?
Bilmem niye seviyorum

Huri misin melek misin?
Gönüllerde dilek misin?
Sandallarda dilek misin?
Bilmem niye seviyorum

Baharım mı yazım mısın?
Çalınacak sazım mısın?
Oğlum musun kızım mısın?
Bilmem niye seviyorum

Yaprak mısın çiçek misin?
Gireceğim toprak mısın?
Yakın mısın uzak mısın?
Bilmem niye seviyorum

Türkü müsün şarkı mısın?
Gönül evim barkım mısın?
Bağımda bir salkım mısın?
Bilmem niye seviyorum

İNCE misin kısa mısın?
Kanun musun yasa mısın?
Sevinç misin tasa mısın?
 
Her şey bir de mevcut, bir de arariz,
Ikinin peşinde gördün mü bizi.
Kanayan kalpleri açar, yarariz,
O lokman hekime sordun mu bizi.

O ateş ki kurtulan yok közünden,
Için için yaniyorsan özünden,
Su içmişsin o pinarin gözünden,
Bulanik sularda gördün mü bizi,

Bilmez misin sirda sirlar gizlidir,
Aşik olan insan açik sözlüdür.
Kimi sözündedir, kimi sazlidir,
Bam teline degip, vurdun mu bizi.

Başi yar yoluna koyanlardaniz,
Sevdanin zehrinden doyanlardaniz,
Yol yordam bilerek uyanlardaniz,
Dolanan yollarda yordun mu bizi.

Vuslata erince olur mu gusül,
Aşk sarhoşlarina gerek mi usul,
Görünen her şeye gizlenmiş asil,
Yoksa yadelleri sordun mu bizi.

Ne gül oldum bülbülleri öttürdüm,
Gam yükünü çektim duman tüttürdüm,
Hiç sürüm olmadi koyun güttürdüm,
Vurup yerden yere serdin mi bizi.

Ne çileyi bölüp, ne de pay ettim,
Geldi geçti şu ömrümü zayettim.
Yar adini duyunca hep hay ettim,
Gül zannedip yoksa derdin mi bizi.

Gam yükünü taşimamak elde mi.
Aşikligin gönülde mi dilde mi?
Ince, gözün yolcuda mi yolda mi,
Üç-beş süslü sözle gerdin mi bizi..
 
Bir türkü yak...
Yanık bir türkü yak
Hüznünden kainat ağlasın
Beni anlatsın
Sen ol nağmelerde
Yankılansın dağ doruklarında
Saçlarının teli ile
Ellerimi bağlasın
Bir türkü yak
Yalnızlığıma yoldaş edeyim
Herkes ağlasın yanıklığına
Bir türkü yak
Geçmişim görüntülensin içinde
Geleceğime ayna tutayım
Sevgilileri unuttursun
Mısralarda tek seni yutayım

Bir türkü yak
Sonsuzluğa uzanan bir ses
Gönlümü serinleten nefes
Desinler ki 'harika, çok enfes'
Bir türkü yak
Dudaklarım titresin
O türkü dillerde gönüllerde
Unutulmasın söylensin
 
Bugün Kayseri'de bir güzel gördüm,
Cennetten çikmiştir huridir huri.
Hakkin cemalini yüzünde gördüm,
Şavkidi yüzüme nurudur, nuru...

Gözlerine bakamadim ar ettim,
Bu güzel de kimin yaridir, yari.
Bülbül gibi gülde figanlar ettim,
Dediler bülbülün zaridir, zari.

Inan güzelligin tarif edemem,
Sözler anlatamaz, peridir, peri.
INCE'de goncayi tasvir edemem,
Hüdanin nurundan biridir, biri...
 
Ne çöllerde mataramdaki
Son damlayı sebil ettim
Ne dertli sazımın mızrabından
Tellere eziyet ettim

Ne kırk yıllık ömrümü
Geçmişime geleceğe ve sonsuza
Emanet ettim
Bülbülün nağmesinde
Dervişin nefesinde
Zenginin şişkin kesesinde
İltifat, itibar, kifayet, hidayet
Esaret cesaret... ettim
Sadece tertemiz gönlümü kirlettim

Kapında tapunda yapında
Hatta incecik suratında
Oynadım, kıvırıp da dans ettim
Aşkınla, meşkinle
Ve sevdayın ateşinde
Piştim yanıp kül ettim
şu kocamaz gönlümü
an be an biten ömrümü
Ateşine pervane yaptım
Beni bencilliği ve ikinciliği
Bir edip birliğe gittim
 
Yeşil ördek gibi yüzemedim ben,
Dünya sonsuz imiş bitiremedim
Gönlümce alemi gezemedim ben
İstedim yanıma getiremedim

Coşkun seller gibi çağlayamadım
Gönlünü gönlüme bağlayamadım
Kılıcım paslandı yağlayamadım
Bu işe bir akıl yetiremedim

Çağır türküleri söyle hallerin
Bal şerbet akıtsın tatlı dillerin
Kahrı çekilmiyor gurbet ellerin
Bir tek şu hasreti bitiremedim

Yoruldum da bu yollarda yoruldum
Eşe, dosta, yarenime darıldım
İNCE'cik bir daldım çabuk kırıldım,
Bir işi hal yola yatıramadım
 
Şu yalan dünyada kalırım sanma,
Makama, mevkiye sakın aldanma.
Evlada, iyale, mala güvenme,
Kim varımış biz burada yoğiken?

Anandan üryanda geldin dünyaya,
Kullan aklını da bağlan hüdaya.
Gaflete düşüp de uyman modaya,
Kim varımış biz burada yoğiken?

Nic'oldu da Karacaoğlan nic'oldu,
Dünya boşalıp kaç kere doldu.
Sultan Süleyman'a acep ne oldu?
Kim varımış biz burada yoğiken?

Yedi defa devran döner durulur,
Sanki "Dünya Benim" derde kurulur.
Çok yakında sûr düdüğü vurulur,
Kim varımış biz burada yoğiken?

İNCE'yim insanım, halifeyim ben,
Ahsen'i takvimsin eğer bilirsen,
Yaradana sağlam ikrar verirsen,
Ölmez baki kalır bu can sağiken.
 
Daglari var ovasi var
Ne güzeldir bizim eller
Tertemiz bir havasi var
Ne güzeldir bizim eller

Irmaklari çaylari var
Aşireti boylari var
Ne güzelce huylari var
Ne güzeldir bizim eller

Gelin elinde kinasi
Gözü yaşli hep anasi
Anasidir kaynanasi
Ne güzeldir bizim eller

Bahar gelir çigdem çikar
Güzelleri yola bakar
cilveleri yürek yakar
Ne güzeldir bizim eller

Tarlaya gider şafakta
Azigi çoktur mutfakta
Al al kizaran yanakta
Ne güzeldir bizim eller

Sevgisi var saygisi var
Ne gelecek kaygisi var
Ciger yakan duygusu var
Ne güzeldir bizim eller

Yaylalarda koyun yayar
Dostun ugruna canin koyar
Misafiri hizir sayar
Ne güzeldir bizim eller
 
Boşa çaldım çabaladım
Şu sevdaya yenik düştüm
O kaçtıkça kovaladım
Şu sevdaya yenik düştüm

Aşk atına binem dedim
Şu dünyada gülem dedim
ben yoluna ölem dedim
şu sevdaya yenik düştüm

gecelerim gündüz ettim
tükendim eridim bittim
kahbe felek sana n'ettim
şu sevdaya yenik düştüm

sevem dedim sevdirmedi
kim olduğun bildirmedi
çok ah çektim aldırmadı
şu sevdaya yenik düştüm

kader dedi de aldattı
elim ayağım bağlattı
yaktı, kül etti dağlattı
şu sevdaya yenik düştüm

İNCE yarayı sarmadı
bir gün halimden sormadı
yeter dedim ya durmadı
şu sevdaya yenik düştüm
 
Sezişin kuvvetli iyi yazarsın,
Tevazuyu bırak gerçeği söyle,
Çok iyi deşersin, güzel kazarsın,
Ölenlere benden bir selam söyle.

Aşkla kavrulmuşsun sözünden belli,
Yaşın kırklarda mı desem mi elli.
Yakınlık durumun nazından belli,
Güzel'in aşkına düz kelam eyle.

Sevdanın gizliği açığı olmaz,
Çok yiyen doyar ya , azığı kalmaz.
bir çicek bilirim kışın da solmaz,
açar da hiç solmaz bu lâlem böyle.

Alem düşman olup peşime düşse,
Ben yandıkça onlar külümü deşse,
Bin kez yanan gönül narınan pişse,
Böyledir bu devran bu alem böyle.

Demek rastlamadın sen o güzele,
Öyleyse gusül et, abdest tazele,
Toprağa düşüp de dönen gazele,
Çürümüş toprağı nuralem eyle.

Demek sen o derde derman ararsın,
Hacı yoluna çık, ordan sorarsın.
Niyetin ne bilmem beni sınarsın,
Yak şu löküsü de meşalem eyle.

Gönüldeyse daha nerde, girsene,
Kapısı yedi mi, bir mi desene.
Vakit gitti, bitti belki bu sene,
 
Şiir diye tuttuk Maraş yolunu,
Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş?
Öğretmen evinde büktük boyunu
Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş?

Abdullah, Kamil'le Ali Rızayla
Hoşgeldin ettiler ağız ucuyla
Şiiri sevmiştik Karakoç’uyla
Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş

Öğle yemeğine harem selamlık
Söz verilmez olduk bir tek kelamlık
Arkadaşlar dedi bu iş yarımlık
Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş

Şair diye birbirini seçmişler
Üstad diye bir de sıfat katmışlar
Şeyh'e Şıh'a methiyeler etmişler
Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş

İstiklal Marşımı söylemiyorlar
İtiraz mı asla dinlemiyorlar
Misafirperverlik hiç bilmiyorlar
Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş

Methiye, yalaka ne ararsan var
Şairlikle bunun ne ilgisi var?
İçlerinde Cuma bir de İnci var
Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş

Lütfettiler bir şiirlik söz aldık
Sıramız gelince kürsüye geldik
Arapça, Farsça var Türkçesiz kaldık
Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş

Bu Cumhuriyetin şairleriyiz biz
Türklüğün uğruna can verenleriz
Arap mı fars mı siz nesiniz siz?
Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş

Kürsüde yuhlandık "********,, olduk
Dört şair maraşda yapyalnız kaldık
Can güvenliğini validen aldık(!)
Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş

Yeter İNCE Maraşlıyı incitme
Bilmediğin yere koşup da gitme
Derdimi deşip de fazla söyletme
Bu nasıl Maraşmış bu nasıl Maraş
 
On sekiz bin alemleri yaradan,
O kadar alemde yer bulamadım.
Hem gemiyle gittim, hemi karadan,
Gönül bahçesinde gül bulamadım.

Senin yarattığın yalan dünyada,
Çok dolandım amma mal bulamadım.
Mevlana yurdunda ulu Konya 'da,
Gönül pınarıma şems bulamadım.

Geldim Kayseri'ye konayım deyi,
Ademin içinde yer bulamadım.
Rum'un diyarında doyarım deyi,
Bir lokma ekmeği zor bulamadım.

İnsan suretinde kurtlar kurulmuş,
Halil sofrasında yer bulamadım.
Şu İnce'de ciğerinden vurulmuş,
Kangren yarama em bulamadım.
 
Aydınlık gerçeği bulayım dersen,
Gerçeği bilene sor da öğren gel.
Gerçek saklanamaz doğru söylersen,
Tüm giydiklerini soy da öğren gel.

Nefsin ile savaş eyleyim dersen,
Can dosta canını kurban eylersen,
Dost iline doğru uçmak dilersen,
Aşkı muhabbeti sor da öğren gel.

O aşkın sırrının sırrı cefadır,
Çekilen çileler büyük sefadır.
Sevda bahçesinde gül Mürtezadır,
Bülbülden dikeni sor da öğren gel.

Aşkın yolundaki emek zay olmaz,
Mayasız bir sütle yoğurt çalınmaz.
İNCE, her tüccarın malı alınmaz,
Her işi ehline sor da öğren gel..
 
Hacer-ül Esveddi kara gözlerin,
Bakmam gayrı bundan sonra sevdiğim.
Baldan tatlıyıdı nazlım sözlerin,
Duymam gayrı bundan sonra sevdiğim.

Sen vefasız çıktın bel'oldu gayrı,
Sen bir başkayıdın hepsinden ayrı.
Düğün edecektim çifte halaylı,
Yapmam gayrı bundan sonra sevdiğim.

Ceylan bakışlıydı sürmeli gözün,
Ay gibi parlardı, nur muydu yüzün.
Ne çabuk unuttun verdiğin sözün,
Sormam gayrı bundan sonra sevdiğim.

Ağlayı, ağlayı sel oldu yaşlar,
Başıma yağdırdın ummadık taşlar,
Seni soruyorlar yarenler, eşler,
Anmam gayrı bundan sonra sevdiğim.

Karacaoğlan gibi coşkun çağlarım,
Bu yüreğim ataşlarla dağlarım,
Veran oldu gitti gönül bağlarım,
Bakmam gayrı bundan sonra sevdiğim.

İNCE inceldi de iplere döndü,
Aşkın ataşıyla kaynayıp yandı,
Senin için her renklere boyandı,
Yunmam gayrı bundan sonra sevdiğim.
 
Gülden mi ayrildin derdin ne senin
Niye agliyorsun divane bülbül
Çilen mi dilinde virdin mi senin
Niye agliyorsun divane bülbül

Gönül bahçendeki mevsim mi geçti
Feryat figan için seni mi seçti
Bir dilber elinden bade mi içti
Niye agliyorsun divane bülbül

Eşin dostun hiç kapini açmaz mi
Kanadin mi kirik gönül uçmaz mi
Kimsen yok mu bu figanin geçmez mi
Niye agliyorsun divane bülbül

Seninde mi hiç kaderin gülmedi
Yetmedi mi çilen daha dolmadi
Kondugun gül kadrini mi bilmedi
Niye agliyorsun divane bülbül
 
Geri
Üst