Süper FıkraLar

Herif Gelsin de Dinlesin
Radyonun yeni çıktığı yıllarda Kayserili bir hanım radyo dinliyormuş. Radyoda bir türkü duymuş. Rahmetli Kavuncu’nun “Asmalar da kol uzatmış dallere” isimli türküsüymüş bu. Kadın radyoyu kapatmış hemen: -Vooo bizim herif bu türküyü çok sever, ağşam herif gelince açak da o da dinlesin
 
Kayserilinin biri Erzurum’da askermis. Atlari seven bu asker Dadasköy’de her Pazar günü oynanan ciridi izlemeye gidermis. Karinlari çekik, seke ayakli cins atlari hayranlikla izliyormus. Askerligini bitirmis ve aradan yillar geçmis. Kayserili artik ****en yasina girmis ve hastaymis. Iki oglu babalarina son isteginin ne oldugunu sormuslar. Ihtiyar baba demis ki: Ogul Erzurum’da askerken Dadasköy’de cirit oynayanlari izlerdim. O cins atlar hala gözümün tütüyor. Erzurum’a gidip o atlari görmek istiyorum. Ogullari hasta babalarini alip Dadasköy’e ***ürmüsler. Ihtiyar ciridi izler, bir de bakar ki o cins atlar yok! Cirit oyununda karinlari sismis beygir türü atlar var. Duruma üzülen ihtiyar, yani baslarindaki köy çesmesinden küzeye* su dolduran yeni bir geline yaklasir “Demek ki gelin de kocasindan memnun degil”: Evladim bundan atmis sene evvel, ben burada askerken cirit oynayanlari izlerdim, çok güzel cins atlar vardi. Simdi o atlarin yerini beygirler almis, o atlar nerede? Gelin der ki: - Amca eskiden gögüsleri killi dadaslar vardi ya, iste o atlara binip de gittiler.
 
1940’li yillar. Kayserilinin uyanikligi memleket geneline yayilmistir. Herkes bu durumu biraz kiskanarak gurur meselesi yapmaya baslamistir Herkes birbirine Kayseriliyi öyle abartarak anlatiyormus ki, karsidaki patliyor, “Yok o kadar da degil” demekten kendini alamiyormus. Anlatan israrla devam ediyormus: - Yemin ediyorum ki, ne yaparsan yap seni kandirirlar.” Böyle bir ortamda iken, hayvanlarla ilgili tez hazirlayan bir doçent: - Hem tezim için arastirma yaparim, hem de Kayseriliyi tanirim.” diyerek arabasina atlamis ve Kayseri’ye dogru gelmis. Bogazköprü (Kayseri girisi) yakinlarina geldiginde bir çoban koyunlari otlatiyormus. Hemen durmus ve çobanin yanina varmis. - Selamünaleyküm. - Aleykümselam... - Ben Istanbul’dan geliyorum. Yakinda Profesör olacagim. Hayvanlar üzerinde arastirma yapiyorum. Bu arastirmalarim bir kitap olacak ve herkes okuyup bilgi sahibi olacak. - Neyini arastiriyon hayvanlarin ki? - Ben, hangi hayvanlar yumurtlar, hangi hayvanlar yavrular, onu arastiriyorum. - Beyim sen iki senedir bunu mu arastiriyorsun? - Evet - Beyim bunu kime sorsan bilir. Kulagi içinde olanlar yumurtlar: disinda olanlar yavrularlar... Adam, çobanin bu ukalaligina biraz bozulmus ama çaktirmamis: - Söyle bakalim, siz milleti nasil kandiriyorsunuz? Çoban adama: -Sana simdi bir soru soracagim. Sordugum sorunun cevabini bilemezsen bana üç lira vereceksin. Ben bilemezsem ben sana bir lira verecegim. Sen Profesörsün, ben çobanim. Kabul mü? -Tamam, sor bakalim. - Dünyada üç gözlü bir hayvan ismi söyle. Madem hayvanlari arastiriyorsun. Adam düsünmüs, kitaplarini karistirmis, bulamamis tabii. - Bilemedim - Ver o zaman üç lirami. Adam sessizce çikarip üç lirayi vermis ama, sabirsizlikla da sorunun cevabini beklemektedir. Hayvanlar üzerinde yillardir arastirma yapan adam üç gözlü hayvanin ismini ögrenecektir. Simdi düsünme sirasi çobana gelmis. Bir süre düsündükten sonra çoban: -Ben de bilemedim, al su bir lirani. Adam bir elindeki paraya, bir çobana ve çobanin elindeki iki liraya bakmis. Hiçbir sey söylemeden arabasina atlamis ve Kayseri’ye girmeden dönmüs gitmis Istanbul’a...
 
ON BIN LIRAYI GÖRDÜ Kayserili bir hayvan tüccari inegini satmak için pazara ***ürür. Inek ahirdayken inegin gözü önünde on bin lirayi sayip cebine koyar. Pazarda inegi on iki bin liraya satmak isteyen tüccara derler ki: -Bu inek on iki bin lira etmez. Kayserili yemin eder: - Vallahi de billahi de bu inek sabahtan on bin lirayi gördü.
 
adamın biri kayseri meydanında ayakkabı boyatıyormus ayakkabısı nı boyayan cocukla dalga gecmek istemiş
-kayserililer esseği boyayıp satarlarmıs olemi ? demiş

cocukta ole demiş yarı hidetli adam daha dalgalı bi şekilde nasıl yapıyorsunuz deyince boyacı cocuk elindeki fırcayı daha hızlı ayakkabıya sürterek

-işte böyle efendim demiş (bu olay yasanmıştır)
 
Kayserili tras olacakti. Berber << buyurun >> deyip döner koltugu gösterince koltugu cevirdi, sirti aynaya gelecek sekilde oturdu. Berber sasirdi:

- Beyefendi, neden ters oturdunuz?

Kayserili, telassiz:

- Sabah sabah, dedi, Gayserili yüzü görmek istemem de...
 
Küçük Kayseriliye hocasi sormus :
- Alti kere alti?
- Otuz dokuz.
- Otur, sifir.
Arkadasi sorar :
- Bildigin halde neden otuz dokuz dedin?
- Pazarlik edecektim, anlamadi...
 
Bilindiği gibi Kayserililer ticaretci bir ruha sahip insanlardır. Mal almak için istanbula giden bir kayserili çok güzel ve geniş hemde köşe başı bir dükkanı görünce burada çok güzel ticaret yapılır düşünceleriyle dükkanın içine gayri ihtiyari uzun uzun bakar.

Bunu gören dükkan sahibi:
-Ne bakıyorsun?

-Hiç burada ne satılıyor diye baktım.

-Eşşekbaşı

-Belli oluyor hepsi satılmış, bir tane kalmış.
 
Ekmeğin Parasını Ver Yeter
Köyden Kayseri’ye gelen köylü sabah kahvaltısı için bir lokantaya girmiş. Sabahın erken saatleri olduğu için oldukça kalabalık olan lokantada yer bulamayan köylü kasiyerin yanındaki küçük masaya oturmuş. Garson gelince mercimek çorbası söylemiş, fakat bizim köylünün karnı çok acıkmıştır ve çorba gelene kadar ekmek sepetindeki bütün ekmekleri yemiş.. Çorba gelince onu da içmiş. Giderken kasada oturan Hacı Ağa’ya borcunu sorduğunda Hacı Ağa: “Ekmeğin parasını ver de çorba bizden olsun” demiş.
 
Çarşı Ağası Olsaydı
Kayserili, çocuğunu okutmuş, mühendis etmiş. Lakin o devirde zabıtalar “çarşı ağası” olarak anılıyorlar ve oldukça itibarlılar. Kayseri halkı da esnaflık yaptığı için, bütün işleri çarşı ağalarından bitiyor. Kayserili, mühendis oğluna kız istemeye gittiğinde oğlunun mühendis olduğunu söylemiş. Kız tarafı da: -Keşke mühendis olacağına biraz daha okusa da çarşı ağası (zabıta) olsaydı, diyormuş
 
Kavuncunun Alçak Gönüllülüğü
Kayseri meşhur belediye başkanlarından Osman Kavuncu, ufak tefek bir adamdır. Onun şöhretini duyan bir kadın, derdimi çözse çözse Kavuncu çözer diyerek başkanın makamına gelir ve başkanı beklemeye başlar. Kavuncu gelince kadını da içeri alırlar ama kadın bu ufak tefek adamı başkanlığa hiç yakıştıramamış olacak ki: “Ben Kavuncu’yu görmeye geldim, nerede?” diye sorar. Kavuncu da: -Sen derdini bana söyle teyze, gelince ben kendisine iletirim diyerek hem tevazu göstermiş, hem de kadının derdine deva olmuş.
 
Topum Tüfeğimi Geri Ver
Topum Tüfeğimi Geri Ver
Çanakkale Muharebesinde Kayserili bir nefer topunun başına nöbete gelmiş. Muharebenin şiddetli bir zamanı değilmiş, şurada bir abdest tazeleyim demiş. Tüfeğini de topun üzerine bırakmış. -Topum, tüfeğimin emaneti sana, diyerek ilerideki çukura gitmiş. Bu sırada komutan gelmiş, bakmış ki topun başında kimse yok, bir de nefer tüfeğini topun namlusuna asmış. Çok hiddetlenmiş, şu tüfeğini alayım da hesabını versin bakalım diye kızıp köpürmüş ama tüfeği de topun namlusundan bir türlü sökemiyormuş. Komutan: -Ulan uyanık Kayserili bu tüfeğe ne yaptı da sökülmüyor böyle diye düşünürken Kayserili de çıkagelmiş. Komutan açmış ağzını yummuş gözünü, demediğini bırakmamış. -Şu tüfeği de nasıl yapıştırdıysan sök yerinden demiş. Nefer: -Yapıştırmadım komutanım demiş. Topa yaklaşmış: -Topum tüfeğimi geri ver demiş ve komutanın şaşkın bakışları arasında tüfeği almış. Komutanın gözleri yaşarmış, askeri kucaklamış ve onunla helalleşip yanından ayrılmış.
 
Nalları Dikmiş
Nalları Dikmiş
Padişah bir gün atıyla kır gezintisi yaparken seyislerine demiş ki: -Bu atı çok sevdiğimi bilirsiniz. Bu atın ölüm haberini bana getiren seyisin kellesini vururum, atıma çok iyi bakacaksınız. Aradan birkaç yıl geçmiş, seyisler bakmışlar ki padişahın atı ahırda ölmüş. Seyislerden biri padişahın sözünü hatırlamış, telaşlanmışlar, ne yapacaklarını bilememişler. Birinin aklına İncili Çavuş gelmiş, bu işi ona danışalım demişler. İncili’ye varmışlar, durumu anlatmışlar. İncili demiş ki ben bu işi çözerim, siz işinize gücünüze bakın. İncili, padişahın huzuruna varmış. -Padişahım, senin bir küheylan vardı ya… -Evet… -Ahırda gördüm. Yanına yaklaştım. Su verdim içmedi, yem verdim yemedi, nalları da havaya dikmiş öylece duruyor. -Yahu sen şuna öldü desene! -Padişahım ben demedim, sen söyledin öldüğünü. Bir ceza vereceksen kendine ver
 
Süs Eşyası
Süs Eşyası
Bir yabancı elçiyi padişah kabul edecekti. Bu elçi, ülkesinin çok varlıklı olduğunu göstermek İçin, .ne kadar altın, inci, elmas gibi süs eşyası varsa, bunları üstüne başına takıp takıştırıp huzura çıkmak istedi. Saray görevlileri bu adamın yaptığı garipliğin önüne geçmek istiyorlardı ama ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Hemen akıllarına İncili çavuş geldi : -Aman çavuş, şu adamı sen yola getirirsin Ne yapacaksan yap şu haline engel ol . İncili, ‘’Çaresini buluruz'’ dedi. Bir süre düşündü. Sonra atın- inci karışımı sedef kakmalı bir çift takunyayı onun gireceği tuvalete koydu. Adam tuvalete girip bunları görünce şaşırdı. Çıkınca İncili Çavuş ‘a sormadan edemedi: -Altın, inci, sedef kakmalı nalın tuvalete konulur mu? Yazık değil mi?'’ İncili, taşı gediğine koyacağı zamanı bulmuştu. Hemen cevabını yapıştırdı : - Bizim padişahımız böyle süs eşyasına değer vermez.Elçi, verilen cevabı duyunca, üzerine bakındı, sonra sessizce bunları çıkarıp, huzura girdi…
 
bazıları cok qüzeL :D
 
:D €ywaLLah .
 
Erzurum'da ermenilerin olduğu dönemde
virgs.gif
kurban bayramı. Erzurumlular kurban kesiyorlar
virgs.gif
bunu gören ermeninin biri arkadaşına;

- Ben de kurban kesmek istiyorum
virgs.gif
der.

- Olur mu saçmalama. Sen müslüman değilsin
virgs.gif
kurbanı niye keseceksin ki? diye karşı çıkar arkadaşı.

Tabi ermeni kararlı
virgs.gif
gidip bir inek satın alır ve eline bıçağı alıp ineğin başına gelir. Elindeki bıçakla ineği ve kendini kan revan içinde bırakır ama bir türlü ineğin canı çıkmaz. Bunun üzerine ermeninin arkadaşı yanına gelip;

- Ya bu kadar işkence çekeceğine git şu karşıdaki müslüman kahvesine bir tanesinden rica et gelip kessin
virgs.gif
der.

Ermeni elinde bıçak üstü başı kan içinde kahveye girer.

- Bir müslüman arıyorum
virgs.gif
der.

Kahve halkından biri korkudan "Ca..ca..camiye gittiler
virgs.gif
burada müslüman yok" der.

Adam camiye gelir ve içeri girip
virgs.gif
" Müslümanlar buradaymış
virgs.gif
öyle mi?" der. Cemaatte çıt yok. Sonunda dayanamayıp arkası dönük olan hocayı gösterirler. Ermeni hocanın karşısına dikilir; "Burada tek müslüman sensin heralde". Hoca kanlı bıçağa bakar ve "Çim? Ben?... Bene müslüman diyenin celmişini ceşmişini...."
 
Temel bir gün yolda yürürken 200'e yakın bir sıra görmüş ve başında ise bir köpek duruyormuş.Neden bukadar uzun bir ssıra var diye sorunca geçenlerde bu köpek kaynanasını öldürdü 100tl karşılığında 1 günlüğüne kiralıyorlar demiş. :D
 
Modern bir hapishaneyi gezen gazeteci çığlıkların geldiği bir odanın önünde durdu: bu çığlık da ne
hapishane yetkilisi:
burası elektirikli sandalye odası.
bir zenciyi idam ediyoruz.”
peki niye çığlık atıyor
eletirikler kesildide mumla idare ediyoruz:D
 
Gazetede yayınlanan Daktilo Bilen Bayan Sekreter Aranıyor ilanı uzerine uzun boylu yakışıklı bir adam da başvurmuştu. Şirketin patronu,
İyi ama yanlışlık olacak.Biz bayan sekreter arıyorduk
deyince,adam elindeki bavulu açmış. İçinden cansız manken çıkarmış,
İste efendim
demis.
Modern tekniğin son buluşu olan sekreteriniz! Yemez içmez. Hic bir kaprisi yoktur.İzin nedir bilmez. Telofonla aynı anda sekiz kişiyle görüşür, bu arada da beş ayrı daktilo makinesinde beş ayrı yazı yazar.Bunlara kendisinin dokuz yabancı dil bildiğini ve anında çeviri yaptığını da eklemeliyim. Maaşı filan da yok.Bana hemen Beşyüz milyon lira ödeyeceksiniz. Bu kadar!.
Patronun aklı yatmamış,yüzünü buruşturmuş. Harika manken sekreteri getiren adam hemen
sekreteri oturtmuş, bes dakikada elli sayfalık bir kitabi sekiz dile cevirmiş, aynı anda telefonlara cevap verilmiş falan filan… Patronun gözleri faltaşı gibi açılmış, derhal beşyüz milyonluk çeki yazıp adama vermiş ve cansız manken sekreteri almış. Adam odadan çıkıp elinde boş bavulla asansörün gelmesini beklerken, içeriden feci bir feryat yukselmiş,
Ahhhhh
Bunu duyan adam elini alnına vurmuş Tüh be Mankenin alt tarafının kalemtraş olduğunu söylemeyi unuttum:D
 
Geri
Üst