Değerli Üyelerimiz sizler için kendimizi sürekli yeniliyoruz. Lütfen 10 saniyede üye olarak bizlere destek olunuz... 😊 Tüm sorunları bize bildirebilirsiniz
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
**Gel süs! çılgınlığımı gecele. Kendimden çıkan yılan! Sok beni büyüyle. Nerdesin süs! Nasıl bir haberim bilemem! Ters mi döndüm
doğru mu yüzüm! kime hamileyim! kim doğurur beni yeniden! Yüreğimin civarlarındaki küle gideceğim! Aşk! Seni kirime sabitleyeceğim! istiyorum! bir tutuşma biçimiyim
Kuran'ım
ateş rahlemdedir! çığırından çıkan bedenimi çağına iade ediyorum! buz tutmuş bir ruhum ben!
erirsem geri dönemem!
Önce
aldırmadım seninle güzelleşen her şeye.. Sonra, tüm parfümeri
dükkanlarını aşındırıp kokunu ararken anladım.. Seni deliler gibi
özlediğimi...
::::::::::::::::::
...Olması gerektiği kadar fedakar biriyim aslında; daha fazlasını umma açıkçası. Endişelerim, ideallerim, halletmeye çalıştığım meselelerim var.. başkalaşmaya çalışıyorum. Gözardı edilmiş tutumlar edinmek hoş. değişmek, hiç de zor değil. Yalnızca özgür olabilsem, sorun kalmayacakmış gibi sanki. Anlaşılmak istiyorum: se...vdiğim bir şarkıyı herhangi biriyle paylaşırken aynı duyguları hissetmek arzusu bu. Evet, tıpkı bu. sese, ahenge kapılırken, kendini müziğin ritmine verirken yanında bir diğerinin olabilmesi; görkemli bir anda birlikte sadeleşebilmek. birlikte dansedebilmek gibi...
::::::::::::::::::::::::: Mutsuzdu.. Çünkü ; herkes kadar tekil herkes kadar yapay herkes kadar sahte değildi !..
::::::::::::::::::::::::::
Önce
aldırmadım seninle güzelleşen her şeye.. Sonra, tüm parfümeri
dükkanlarını aşındırıp kokunu ararken anladım.. Seni deliler gibi
özlediğimi...
Sıradan bir aşktı seninkisi sevgili.. Sırada kim varsa aldın içeri...
:::::::::::::::::::::::::::::::::Yorulacaksan, zorlanacaksan, şikayetçi olacaksan,keşkelere sığınacaksan,söze "ama" diye başlayacaksan, girme aşk yoluna; aşk yolunda "u" dönüşü yoktur!
Aşk der ki sana: Yolumdaysan başım feda yoluna,ama bil ki seninde başını isterim yoluma.... Kahır, kapris gelecekse senden amenna!
Ama ayağına diken batarsa yolumda ah edip vahlanma!
Aşk ...bilek gücü değil "YÜREKTİR" yüreğn yetmıyorsa düşme yollarıma..!!
:::::::::::::::::::::::::::::::
Sevişen bir çifti izlersin gizli gizli ve o an;
anlarsın birbirlerini sevip sevmediklerini..
Çünkü hiçbir ''delikanlı'' yatağa atmaz sevdiğini..
ve kirletmez henüz onun olmayan "helal"ini ..
::::::::::::::::::::::::::::::::::
"sevgilim! sana eşim diyemem!
eşim demek, benzerim demektir.
ben, bana benzeyen birini sevemem!" ...
Evine haciz gelmiş fakirler gibi ; Çok koydu giderken ***ürdüklerin. Hiç değilse gülüşümü bıraksaydın , ana yadigarıydı...
::::::::::::::
Attığın tüm zarlar kaybettirdi bana.. hani sen benim düş-eşimdin .?
::::::::::::::
param yok, sağlığım kötü, keyifsizim
artık
'geldimgeçtim sokağı'nda dolaşıp
artık
bir 'benettimsenetme çiçeği' gibi yaşıyorum
...façam aşk
yürekleri bende define!
bir taşan bir taşa taşıyorum!
::::::::::::::::
Oysa
ben küçükken ayak parmaklarının üstünde yükselip uzanmaya çalıştığın
erik dalları kadar erişilmez de değildim ; ayak parmakların acımasın diye
hep, ben sana yüreğimi eğdim..
::::::::::::::::::
Sen benim cümlelerimin üzerinden atlayamazsın.
Ben cümlelerimi birleştirip boynuna dolarım. ...Uçlarını bileklerime bağlarım. Sen uzaklaşırsan ikimiz de ölürüz..
::::::::::::::::::::::
Canın sıkılıyorsa bana beni anlat. Ben dinliyorum. Ben sende tatildeyim. Ben sende bir şezlong problemiyim hususi vasıtayım kısa menzilli sevdayım klorofilim pikrik asidim oyum işte; ne diyorsan oyum oyuğum...
:::::::::::::::::::::
"En basit yalanları gözümün içine bakarak söyleyen aptallar tanıdım.İnandığımı sandılar; bense onların kuş kadar akılları ve cahilcesaretlerine hayrandım."
::::::::::::::::::::.
Geri gelmemelisin. Ya olduğun yerde kalmalısın ya da gittiğin yerde... Sen bu hayatta gördüğüm en hoş'çakal'sın, neticede...
:::::::::::::::::::::
Her şeye razıyım ama lütfen ''Üstüne dökmeden sev beni''..
:::::::::::::::::::
Batıl inançlara sahip olsaydım.. Elim kaşınınca para gelecek deseydim,mesela ; kalbim kaşınıyor gibi yapsaydım da sen gelseydin..
Bana Her Yalan Söyleyişinde Gözlerin Bir Başka Bakıyor Sevgilim ... Önceleri Pişmanlıktan Sanmıştım .. İlk Hecesi Doğruymuş Ama PİŞ-kinliktenmiş Meğer ... !
Secdeye gel şimdi an'ın önünde !
Hastayım de yanlışım de! Benden ne ilaç ne de mutlak bir doğru iste!
Sana karanlığımı bağışlıyorum aptal aşık!
O karanlığı artık, kendi siyahınla besle...
...Hücreme güvenemiyorsam sevdiğim halde yeriliyorsam ve üstelik tanımsız bırakılmak bir adlandırma çeşidi olarak değerlendiriliyorsa, ben kaçıp gitmek zorunda değil miyimdir artık? bu takvimlerde neden hep bir hoşçakal günü gizlidir? Kullanılma süremi bilmek arzusundayım. Küfürlerim ona göre-celi. Benim çizgim. Alınyazım zaten buğulu bir cama yazılmış, sonra kırılmış cam da. Bedenimi tavsiye ediyorum. Satıyorum haraç mezat. Ardından alıyorum onu. Kıyamıyorum. Çünkü'leren iğreniyorum. BEN SEVGİLİMİ ÖPMEK İSTİYORUM. O'na sarılmamı engelleyen anlayışları yık-yak benim bencilliğimdir. Topluma ego'mla yardımcı olacağım. Kültür sorunu yaşıyorlar, sorular yanıtlanmayacak!
El tarafından evlat edinilmiş sahipsiz bir birlikteliğin sonucuydu ihanetin...P*içliğine verdim, gidebilirsin...
Çocukluğumda Kıçımı Başımı Yere Vurup, Ağlayarak Anneme Aldırdığım, Dış Görünüşü Güzel, İçi İse Hep Çürük Çıkan Elmalı Şeker Gibisin... Aranızdaki Tek Fark ; O Elmalı, Sen El / Malısın...!!
[align=center]
Secdeye gel şimdi an'ın önünde !
Hastayım de yanlışım de! Benden ne ilaç ne de mutlak bir doğru iste!
Sana karanlığımı bağışlıyorum aptal aşık!
O karanlığı artık, kendi siyahınla besle...
[/align]
Bana Her Yalan Söyleyişinde Gözlerin Bir Başka Bakıyor Sevgilim ... Önceleri Pişmanlıktan Sanmıştım .. İlk Hecesi Doğruymuş Ama PİŞ-kinliktenmiş Meğer ... !
Bir ateistin her düşüşünde -Allah- dediği gibi sayıklıyorsun ismimi.. Biliyorum.
"ben senin gibiyim, ey Gece, karanlık ve çıplak; gündüz düşlerimin ötesinde yanan patikada yürürüm ve ne zaman ayağım toprağa dokunsa oradan dev bir meşe ağacı çıkar."
"yo, sen benim gibi değilsin, ey Deli; çünkü sen hala kumda bıraktığın ayak izlerinin ne kadar büyük olduğunu görmek için arkana bakarsın."
"ben senin gibiyim, ey Gece, sessiz ve derin; ve yalnızlığımın ortasında bir beşikte bir Tanrıça yatar ve Cennet'te doğan yalnızlığımda Cehennem'e dokunur."
"yo, sen benim gibi değilsin, ey Deli, çünkü sen hala acı karşısında ürperirsin ve uçurumun şarkısı seni korkutur."
"ben senin gibiyim, ey Gece, vahşi ve korkunç; çünkü kulaklarım mağlup ulusların çığlıkları ve yitirilmiş toprakların iç çekişleriyle dolu."
"yo, sen benim gibi değilsin, ey Deli, çünkü sen hala kendi küçük benliğini kendine yoldaş alırsın ve dev benliğine dost olamazsın."
"ben senin gibiyim ey Gece, acımasız ve korkutucu; çünkü bağrım denizlerde yanan gemilerle tutuşur ve dudaklarım ölen savaşçıların kanıyla ıslanır."
"yo, sen benim gibisin, ey Deli, çünkü senin ruhun yedi kat giysiyle kaplıdır ve sen kalbini elinde tutamazsın."
"ben senin gibiyim ey Gece, sabırlı ve tutkulu; çünkü göğsümde, solgun öpüşlerin kefenleriyle binlerce sevgili gömülü."
"öyle mi, Deli, sen benim gibi misin? sen benim gibi misin? Ve bir ata biner gibi fırtınaya binebilir ve bir kılıç olup şimşeği tutabilir misin?"
"senin gibi, ey Gece, senin gibi güçlü ve uluyum ve tahtım gözden düşmüş tanrıların yığını üstüne kuruldu; ve benim önümden de günler elbisemin eteğini öpmek için yüzüme hiç bakmadan geçerler."
"benim gibi misin, ey karanlık yüreğimin çocuğu? Ve benim yaban düşüncelerimi düşünür ve boş sözlerimi mi konuşursun?"
"evet, biz ikiz kardeşiz, ey Gece, çünkü sen evreni açığa çıkarırsın, ben ruhumu."
bir geyiktir dağlarda ince uzun
bacakları gezer bahçelerde, iz bırakır
kışın karda, kar gibi yağar...
odur kara taşa yazılı ince yazı
odur gelinlerin duvağı
odur mahzun bakan göz
odur kalbine sokulan hançer
odur kanatlarını tutuşturan ateş
üç gül köpüğüdür o
kırılgandır çıdamdır sevgisi kutludur
açılıverir dağlar sürgünden çıkagelir
eşyaya dokunsa acısı tazelenir
öfkesi kar gibi erir
yola çıkan birini andırır yalnızlığı
hiçliğe bırakılmışlığın rüzgârını estirir
odur çiçek tozu rüzgârla serpilen
gül bahçelerinden sokaklara bulvarlara
odur ipek kar beyazı gecelerde
yataklardan kayan ve yayılan dünyaya
ipeğin sesidir o, gülün köpüğü
-ya siz kimlersiniz?
Bir şey söyle
Denizler tutuşturulduğunda
Dağlar yürütüldüğünde
Bir şey söyle
Yıldızlar semadan bir bir
döküldüğünde üstümüze
Bir şey söyle
Ben seni unuturum
Söyle
Yer başka gök başka olduğunda
Sallanıp çalkalandığında uçsuz
bucaksız sema
Hani biz
ateşin etrafını sarmış
pervaneler gibi olduğumuzda
Bir şey söyle
Unuturum ben seni, söyle
Kalplerde gizlenenler ortaya döküldüğü zaman
Gök yarıldığı zaman
Ne oluyor bu yere dediği zaman insan
Ve kalakaldığında yüzkarası
şiirlerim
Ve sensiz bir zaman
ve ayaklarımızın altından toprak
kayıp
Dümdüz eğildiği zaman
Bir şey söyle
Defterler açıldığında gökyüzü
sıyrılıp
alındığında
Cehennem tutuşturulduğunda cennet
yaklaştırıldığında
Bir şey Söyle
İBRAHİM SADRİ
yüreğimi "hayra" yoruyor bir deli kadın
besmele kokuyor şiirim
duadır onlar sakalsız gençler için
-kim öpecek onları?
selâdır onlar kusurlu kızlar için
-kim sevecek onları?
arsız yalnızlıklarda çoğalır tümcelerim
yada
çoğul sevinçlerimdir bazen nedenim
evet! yazarım
hiç ummadık anda
gecenin kör vakitlerinde
yada
sabahın ayazında
bazen
güneş gibi girer şiirgözüme
kırptıkça gözlerimi damıtırım kirpiklerimde
bazen de
bir hançer
sırtımın tam ortasında
ihanet kadar soğuk nefesi
aldanılmışlıklar kadar
yapayalnız kimliği
kimi zaman
öksüz bir kız çocuğu
elinde horoz şekeri
yüzünde hüznün acımasız izleri
ne de olsa çocuk
aklında hala
atlı karıncanın melodisi
bazen
anne yüreği kadar şevkatli
yazdıkça
kanayan yanlarına tütün basan
acına üfleyip
nefesiyle derman olan
gece kadar siyah
gün kadar aydınlık
ara sıra çıkıp kınından
kendine keskin bıcak
bilirim!
kaç şiirin intihar mektubu olduğunu
ve
kaç şairin şiiri dayayıp şakağına kendini vurduğunu
yüzsüz bir fahişe bazen
bedeli ödendi mi herkese şiir
oysa
helalin kadar güzel değildir kokusu
haybeden yazılmış hiç bir harfin
kaç kitap yaktım aklımda
tutuştu
şairden bozma aklı yitikler
kaç mısraya gömdüm
şuursuz sözcüklerinizi
hatırlamıyorum!
katledilmiş binlerce harf
ve
kan kaybından ölen bir dil
ağlar şimdilerde
Ülkesinin resmi makamlarında
sesli uyumlarına inat
sessiz kalır çığlıkları
duyuyor musunuz?
faili meçhule kurban giden satırları
bir cinnet anı daha geçti içimden
şiir krizine tutulmuş parmaklarım
ve
gördüklerine inanamayan gözlerimle
bir geceyi daha
sağ salim teslim ettim sabaha
isyana kesilmiş dilimin ar damarı
rahat bırakın artık imgelerin acıyan yanlarını
daha önce söyledim mi? bilmiyorum!
şair değilim ben
bu yazdığımda şiir değil zaten!
Bir tek sana tembih
ettim saadeti... Hiç bir şey ihanet değil aslında.. Kararan havalar
gibi dokunurdun ya bana... Bozan havalar gibi şevişirdin ya...
Bütün güzel havalar ağlatıyor şimdi beni...
üzülme beni bırakıyorsun diye; biraz vakit geçirdin kısaca, oyalandın
işte; insanoğlu, oyalandıkça büyür. Geçip giden hiçbirşey gaflet
sayılmamalı, zaman dahil...
Yelkovan ve akrebin oyunuymuş bize:
Benim sana erken,Senin bana geç kaLIşlarImız...
Toprak neden kahverengidir acaba…
kına yakmış olabilir mi kendine,
bize yaptıkları yüzünden dünya….
Suskunluğundan tanırım O'nu...
Yüzünde her daim nöbete duran ve içindeki depremi maskeleyen gülücüğü bilirim.
O depremin yüreğinde açtığı derin yarıklardan en küçük bir iz yansımasa da yüzüne, aşinayım ketumiyetine...
Bilirim ki, kabil olsa da, ters çıkarılmış bir kazağı düzeltir gibi içten kavrayıp dışa çevirseniz ruhunu, sanki yıllar yılı söylenmeyip saklanmış, dilin ucuna kadar gelip tutulmuş, tam haykırılacakken içe atılmış yüzlerce sözcük, hafızaya kelepçelenmiş binlerce söz, dile getirilmemiş on binlerce itiraz, akıtılmamış onca gözyaşı ilmek ilmek çözülüp saçılıverecektir ortalığa...
Ama o konuşmaz.
Sabırla dinler, sitemsiz kabullenir ve ruhunun derinliklerine gizlediği çekmecelerde özenle saklar içine attıklarını...
Sadece kendisiyle başbaşayken açar onları...
Kimi zaman gizli bir günlüktür çıkan çekmeceden... yazar;
...kimi zaman da sırdaş bir silahtır... sıkar.
kırmızı beyaz bir tabutla dönerken‘’en büyük’’ uğurlananlar
vakitsiz ölümün cellatlarıdır hep kazananlar
bir aile
bir şehir
bir ülke ağlama duvarına yaslanır
aynı sancıya gebe kalırken tekrar edilen zamanlar
ne ölüm meleği aldığı bedenden
ne de beden girdiği kefenden mutlu
diyebileceğimiz!
‘’vatan sağ olsun’’
herkes kendi yaşadığına ‘’kader’’ diyor sadece
biliyorken kendine ateş edenin de kaderini
o halde silahları gökyüzüne çevirmeli
ya ‘’Ay ve yıldız’’ları
ya da Tanrı’yı vurmalı
kim(sesiz) lik yalnızlıkla dostluğa başlarken
bozguna hazırlanmış isyan orduları kemirecek içinizin duvarlarını
bilin ki
ecel kapınızı çaldığında ezber çığlıklar atacaksınız
gri bir suskunluğa bürünecek boşa kürek sallayan diliniz
say ki ölüm sizin en kötü komşunuz
açlığa oturmuşken yaz sıcağında soğukluğunuz
ve insan suretindeyse secdeye eğildiğiniz
kendinizi hiçbir yerde aramayın
üzerinizdeki deli gömleğini konuşturup
içinizi yansıtmayan bütün aynalara gülümseyiniz
aynı labirentin çocukluğu sizi ele veren künyeniz
sahi siz kimsiniz?