Kalbin Ağlasada Gülümse İnadına ..! Şiir Arşivi

bİr rÜzgar esse getİrse senİ bana

doyamadim bİtanem muhtacim sana

hadİ tut ellerİmden yalvariyorum

Şu canimi yakma daha fazla

yoksa dÖnÜlmez yerlerdemİsİn

bİr haber bİr ses allah aŞkina

yaktin taa cİĞerİmden

biraktin benİ bİr baŞima

senİn İÇİn canimi vermezmİydİm

sana ben canimsin dedİm

sen nasil birakip gİttİn

benİm acim nasil dİnecek

gÖzyaŞimi kİm sİlecek

bİrtek sen sen dedİm

yİnede nasil gİttİn

unutma sakin bİtanem

senİ hep seveceĞİm

ecel bİrgÜn kapimi Çalsada

ben senİnle ÖleceĞİm..
 
Ay Işığının Gamzesine Dokunabilmek...



yüreğinden dökülüyor sözcükler........

ancak bir şiir-

kaldırabilir bu yoğunluğu.......

bir şiir-

taşıyabilir duyguyu....

öylesine

ve

arkana bakmadan...

her şeyi dökebilmek...

yorgun dünleri-

özgürlüğün nafile haykırışlarını-

atlayarak dökülmek..

sessizce…..

mavi kapılar arkasında....

gülümseyerek.........

ay ışığının-

gamzesine dokunabilmek.....

yakamozları yerleştirip

çukurlarına….



hayata dair…

ne çok şey var acıtan...

sarılmak...bir dosta.....

o kadar çok oldu ki vazgeçeli-

bundan.....

iyisi mi…..

sen kasımpatlarını yolla bana....

ben onları-

kırık vazomda saklayayım.....

eskimenin yakın aralıklarındayız....

toprak kokmaya başladı-

gözyaşlarımız.....

hasret....

uzak bir umut artık.....

sessiz dingin heyecanlarda.....

savrulurken ben…
 
Akşam olmakta
uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi
gözlerimde mavi gecelerin yıldızları
yüreğimde özlemin ince sızıları
yorgun güvercinlerin kanat çırpınışlarında soluğum
bakakalırım her akşam öyle dalgın dargın ve ıraklardan ırak
yalnızlığımdır damlayan karanlığın kirpik uçlarında her gece
her sabah bir çocuktur icimde
alıp gider başını- başı dumanlı dağların doruklarına
yıllar varki tek bir çiçek açmadı gönül bahçemde
kabr-i hanemde tek bir yolcu geçmedi
çöl oldu gülüstanım
şiiristanım- düşistanım

oysa hep yolculuklardı sakladığım kendime- keşifsiz denizlerdi
yıllarca bir ayrılığı biriktirdim deltalarda- bir yalnızlığı
kendimden kaçıp kaçıp kurtulmak isteyen bir gemiydim belki
belki bir deliydim herkesin akıllı olduğu bir dünyada
oysa yıllar varki tek bir gemi gecmedi denizlerimde
göğümde tek bir martı uçmadı
yaşlı ve yalnız bir ağaç gibi- sürgün kaldım yüreğimin içinde
bilirimki- her akşam gözlerimde akıp giden o çağıltı
avuçlarımda taşıdığın ateşle sudur
o uzak dağların ardında bıraktığım menekşe gözlü kızın kokusudur
her dizede yüreğime kanayan sözcüklerle yazılan

akşam olmakta
uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi
yüzümde sınırları çizilmemiş bir hüznün camları parçalanıyor
depremler başlıyor her gece- şehirler çöküyor içimdeki çukura
ve her sabah yeniden yüreğimde sızılarla uyanır bir dağçiçeği
bakakalırım öyle uzaklara kanayan gülüşlerle- kırık düşlerle
ki- metropol duvarlara yapıştırılmış
boynu bükük bir resim karesi gibiyim sanki
hüzünlü yüzüm aykırı sakalımla

Akşam olmakta
uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi
gecede keman hıçkırıkları- başımda gam
belki analar ağlamaktadır uzak bir kentte
yittik çocuklar- yorgun babalar ve yüreklerinde ezikliği çaresizliğin
belki herkes bir yarayı sarmaktadır kendi içinde kimbilir
kimsesiz bir ölümü karanlığında

yıllar varki- ayrılıklar yaralı bir nehir gibi akmaktadır içime
rüzgarlar eserken alnımın sahillerinden- uzak denizlere savrulur düşlerim
kirlenir mavi gülüşlerim- martılar yaralanır- havada asit ve kir kalır
simsiyah bir bulut gölgeler yüzümü her gece- gecelerki- yaslandığım tek sığınak

akşam olmakta yine
ey geceden gelip geceye giden trenler
bir gün yanlış saatlerin gözlerimde buluştuğu bir noktada
bir damla su gibi düşünce hayatın uçurumundan
son isyanını çekince yüreğim- alıp beni ***ür buralardan
insanın uğramadığı uzak kıyılara
bir derviş gibi ıssızda yanmak için- kendi içimde sarmak için yaramı ...
 
yorgun gökyüzü bugün ağlıyor
bana eşlik edercesine hem de...
sen bilmiyorsun.

biz hergün ne acılar ıslatıyoruz onunla
arasıra usandığımızda oluyor
ama ben sevdikçe o ağlıyor
o ağladıkça ben yanıyorum
yandıkça eriyorum
gece olunca dertleşiyorum
arada bir penceremden görünen
dolunaya sesleniyorum
işte...
işte o beni anlıyor.
ben hergün kainata haykırıyorum
seni sevdiğimi
deniz gözlerini yıldızlara anlatıyorum
rüyamda başaklara fısıldıyorum
sarı saçlarını
şiirlere atıyorum tüm güzelliğini
ama sonra hep susuyorlar
onlar sustukça ben ölüyorum
aslında hep seni kıskanıyorlar
okyanuslar seni arıyor
içine hapsetmek istiyor
yıldızlar sana kin tutuyor
kainat seni hiç sevmiyor
anlasana işte...
anlasana!!!
hepsi seni arıyor
gelip bana soruyorlar
ben de...
gönlümün bir köşesinde diyorum
zaten öylesin biliyorum
ama şimdi sen de bil artık

deniz gözlüm...
seni seviyorum!!!
belki beni istemesen de şunu hiç unutma
gözlerinsiz yaşayamam...
 
Kimse bilmez seni sevdiğimi
Saklarım sır gibi
Börtü böcekten

Saklarım
Gökyüzünden-
Yeryüzünden
Ve senden
Bir ben bilirim seni sevdiğimi

Oysa ne çok severim seni bir bilsen
Bilmem kaç saniye varsa bir günde
Seni düşünürüm ben hepsinde
Düşünümde sen
Düşümde
Hayalimde sen
Rüyamda
Gecemde sen
Gündüzümde
Her şeyimde sen varsın
İstersen
Sen anlarsın
Oysa sadece bazı günler
Birkaç saniye görünürsün
Ve
Yalnızca bir günaydın
Yada merhaba dökülür
Dilinden
Dilimden
Bilirim
Yılın son ayının
Son günlerinden birisinde doğduğunu
Ancak iyi ki doğdun bile diyemem

Belki de anlayan dostlarım vardır
Gözlerimde hep seni gördüklerinde
Belki anlamışlardır.
Belki sende anlamışsın
Bilemem.

Hani Şair ne güzel demiş
“Gizli aşk bu
Gizli dertmiş
Veda ettim her şeye”
Diye
Çektiğim acıyı getiremem dile
Dile gelmez
Gelemez
Yıllarca dolaşsam mecnun misali
Avare şaşkın
Dile gelmez
Dilimde
Gelemez bil ki aşkın

O kadar
Çok severim ki seni
O kadar
Bir de yüreğimi severim
Senin kadar
O kadar.
Anla işte
Beni
Anla
O kadar.
 
Bir saklambaç oyunu sevda...

Ne yana baksam bulamadığım..

Belkide hiç rastlamadığım..

Her buldum değyişimde yanıldığımı anladığım...

Pes etmenin yenilmişliğini kabul edemeyişlerim..

Çekip gitmeyi bir türlü öğrenemeyişim...

Belkide saklanan benim...

Zaman geçiyor sevda...

Artık elma da desen armutta desen...

Sen gerçekten gelene kadar gizleneceğim...
masalsı
 
Bir saklambaç oyunu sevda...

Ne yana baksam bulamadığım..

Belkide hiç rastlamadığım..

Her buldum değyişimde yanıldığımı anladığım...

Pes etmenin yenilmişliğini kabul edemeyişlerim..

Çekip gitmeyi bir türlü öğrenemeyişim...

Belkide saklanan benim...

Zaman geçiyor sevda...

Artık elma da desen armutta desen...

Sen gerçekten gelene kadar gizleneceğim...
masalsı
 
Uyuyorum sonsuza karşı..
Uyuyorum aldırmadan..
Uyuyorum qözlerim kapalı- ruhum şaha kalkmış..
Uyuyorum kanmadan yalanlara!
Uyuyorum……
Uyuyorum uyanmamacasına! Sonsuzluqa ..

Hadi ver elini uyanalım beraber eskisi qibi ya da ömür boyu yan yana olalım qözler kapalı.. Uyuyalım beraber sonsuzluk kapısını açalım! Ya da uyanalım..Ne fark eder ki ? €llerim ellerindeyken- bütün bu sözlerin bi anlamı var mı ki ?

Sanma ki yarınlar benimdir!
Sanma ki buqünleri ben yarattım dünler senindir!
Sen olmayınca…Yaşadıqım şuanın bile- buqünün yarının veya ertesi..Yoksan sen- anlam da yok!Gün yok!ßenim olan hicbir ama hicbir sey yok ! Sen yoksan yâr- buqünlerin anlamı yok ..!
 
--------------------------------------------------------------------------------

boşluğunda dolaşıyorum sevgisizliklerimin
bir ölününkinden farksız yüreğim
bir yol gibi uzanıp gidiyor ömrüm
sonu biryerlere varmıyor
şehirlerden geçmiyor
yalnız ıssız soğuk neresi varsa
orada yollarım
bazen kıyısında bir nehir uzanıyor
bazen ufacık bir köy
yinede yetmiyor
yalnızlığımı almaya
 
Senin aşkında ben yoktum…

Kabuslar vardı gelip oturan kalbine
Onlardan yer kalmamıştı kimseye
Ateşler deniz her an hislerinde


Senin aşkında ben yoktum…

Bir gece akıtmadığın göz yaşı içinde
Kimsenin gücü yetmezdi sen deki sana
Korkularından arttığın kadarıyla

Senin aşkında ben yoktum…


Beklediğin korkuların gözlerini bağlayacak yalanlarsa
Doğruların sende seni olmayacaksa

Senin aşkında ben yoktum…


Doğmak ölmek gibiyse
Aşkında gelmek gitmek
Ne ben kaldım bir avuç ne de sen
Ne benden küçülen ne senden büyüyen

Senin aşkında ben yoktum…


Yalanlar bizi sarmadı daha derinlerde kemiklerimizden
Anlıyoruz sıcağında sesimizden
Doğrular böyle çabuk hissedilmedi daha
Çıkarıyoruz cebimizden

Senin aşkında ben yoktum…


Sana yazmış bir aşklık umuttum..
Ne sevdim ne unuttum
Senin aşkında ben yoktum…
 
Neredesin ey mutluluk-
Hangi kapının arkasında bekler durusun beni-
Yoksa hayallerine mi gizlenirsin-
Belli belirsiz bir aşkın.

Söyle nasıl bir aşk bu-
İçinde ben-bir tek ben varım her nedense
Bir oyuncusu hep eksik kalır-
Onunda rolü hepten kayıp.

Bakınca ne kadar yalnız-
Gökyüzünde uçan kuşlar-
Kanat çırpıyorlar yorulmadan-bir boşluğa-
Hem de durmadan hiç durmadan.

Düştü gökyüzünden bir yağmur damlası yüreğime
Çözülüverdi zaman bir an
Ve ateşin gözlerini gördüm-
Sessizce ağlıyordu o an.

Bir uçurtmaydı sanki umut
Takılıverdi peşi sıra kuşlara
Özgürdü kuşlar ama yalnız-
Tutunamadı ağlarken gökyüzüne kuşlar.

Şimdi bak ne kadar özgür aşk-
Ama bil ki bir o kadarda yalnız-
Arar durur hiç durmadan-
Buluncaya dek bir diğer oyuncusunu..
 
İşte Ben

Ben alışılmamış bir insanım biliyorum
Bir karanlıktır ben de pırıl pırıl zamanlar
Mağrur kalbim her yerde asi ve yalnız
Neyleyim umduğum gibi çıkmadı insanlar.
Herkes bir şey aldı ***ürdü benden
Dağıttım kaç yıl sevgilerimi cömertcesine
Gözlerim bir vefa arar- arar da bulamaz
Nicedir hasret kulaklarım bir dost sesine
Bilirim- çoğu gün hüzünlüdür bakışlarım
İçimde biri ağlar güldüğüm zaman bile
Gömerken kalbime bütün arzularımı
Yanarım yaşanmamış anıların özlemiyle
Sevdiğim mahzun şarkılardır- hüzünlü resimler
Garip akşamlarda yaşadığımı anlarım
Çevremde kim varsa konuşur durmadan
Ben hep bir heykel asaletiyle susarım.
Gecenin bir yerinde teselliler biter de
Dağıtır saçlarımı onun güzel elleri
Kokusu rengi kalır ellerinin gecelerde
Doğan gün uzaklardan getirir sevdiğimi
 
Sevgilim

Sevgilim yalan söylersem sana
Kopsun ve mahrum kalsın dilim
Seni seviyorum demek bahtiyarlığından

Sevgilim yalan yazarsam sana
Kurusun ve mahrum kalsın elim
Okşayabilmek saadetinden seni

Sevgilim yalan söylerse sana gözlerim
İki nadim gözyaşı gibi avuçlarıma aksınlar
Ve göremesinler seni bir daha
 
Yollarımız burada ayrılıyor-
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa- ne kadar güç olsa
Her şeyi evet- her şeyi unutmalıyız.

Her kederin tesellisi bulunur- üzülme.
İnsan ne kadar sevse unutabilir.
Mevsimler- gelir geçer- yıllar geçer
Sen de unutursun bir gün gelir.

Hiç yaşamamışçasına- hiç sevmemişçesine-
Unutursun- o günlerimizi- gecelerimizi-
O günlerce- gecelerce sevişmelerimizi...

Her şeyi evet- her şeyi unutabilirsin.
Hatta bütün yazdıklarımı satır satır-
Kalırsa- içinde bir derin sızı kalır
 
Aşk için gelmiştim. Eli Boş dönüyorum.
“Üye olmayan giremez” yazıyor kapında.
Ve / “Her yer rezerve” görüyorum.

Kar yağıyor yalnızlığıma;
Buzlanmış c*****n arkasından..... öylece bakıyorsun.
Bir eğri odun yanıyor şöminende.
Sen içerde terliyorsun. Ben dışarıda üşüyorum.

Hızla esiyor zaman-
Ayak izlerim silinirken kapından..... susuyorsun.
Öylece duruyorsun..... Hiç kımıldamadan.
Sen içerde bir mum yakıyorsun. Ben dışarıda sönüyorum.

Olsa...... Dükkan benim... Biliyorum.
Ama yok! Yok işte! ! !
Aşk için gelmiştim. Eli boş DÖNÜYORUM.
 
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken- insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh- kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para- malmı çalmaktır?
Saadet çalmak- hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah- hançer mı olmalı?
Saçlar bağ- gözler silah- gülüş- kurşun olamaz mı?
 
Kızıllaşırken soluklarımız; Utandık Biraz.
 
Uyku gözlerime ne zaman düşmeye karar verirse-
gündüz veya gece-
hep aynı uykuyu uyuyorum ben seninle.
Gidemedim daha o sadece sen dolu andan öteye.
Uyur uyanık
ve uykulu boynuna hayran-
ya üşürsen...
Sarılsam mı?
Isıtsan üşüyen ellerini de ya uyanırsan...
Uyur uyanık bir ben odada-
bir sen-
yapay bir soğuk-
bir de ikilem...
 
Saatlerine söyle- tutsunlar nefeslerini ;
Tik - tak
ve tik - tak -yeniden
Kaldıracak gücüm yok inan!

Ne bir ses duyulsun
Ne bir hareket olsun istemem senden bana.
Sessizliğe bürünsün her yanım
Ölüm sessizliğine.
Ölürsün belki- ben tahammül edemem fikrine.


Gölgelerine söyle
Rahat bıraksınlar beni.
Tın - tın
Peşimde sürekli
Görmeye mecalim yok inan
("sen'sel" bir şeyi)


Sende kalmadı hiçbir şeyim
Ama bir köşem eksik.

Benden başka her yere baktım!



Saatlerine - gölgelerine
Hepsine tek tek söyle
Geri versinler tüm parçalanmışlıklarımı.

Bağıra çağıra almaya hiç niyetim yok- inan
 
tende kekik kokusu-
düşlerde ayaz var
yatır(sın) beni dizlerine yalı çapkını
saçlarımda kısaldıkça uzayan hasretim var

deli ediyor beni şarkılar
muzır gülümseyişlerim bedenimden akıyor
bir tokat gibi yapıştı yüreğime kuzeyden esen rüzgar
bu gece dağılmam lazım unuttuğum sevişmelerde
duy(sun) sesimi dağ kaçkını- vur(sun) gözlerini bana
anlasın sevda..! Kanım kaynadı- taşıyor


“...ritimlerin gölgesinde dinleniyor sessizliğim..
oy diline yandığım ay yüzlü kavuşmam- beklemelerim yorgun
ama duyarlı..korkma!
Gözlerinle seviştiğimde- bir yürek dolusu çılgınlığımız olacak..”


sızıda suyun akışı-
mahremiyette tutkumun ayak sesi var
alıp ***ür(sün) beni düş cambazı-
ruhumda el değmemiş kıvrımlar var

es veriyor canıma aşkın –e hali
tövbelerim dualarımda af diliyor
bir mayın gibi patlıyor göğsümde dirileşen umutlarım
bu gece kaybolmam lazım unutulduğum şehirlerden
kandır(sın) beni şehvetin bozgunu- kaçır(sın) bakışlarını içime
yola gelsin sanrılarım..! Dilim açıldı- kapanmıyor


“...tamam..! Şimdi akıtacağız bütün delirmişliklerimizi...
kalbi olanlar dans etmesin bu şiirde..üstümüzde ağırlık yapan vedaları
çıkartıp öyle yüzeceğiz..çıplaklığım- nasıl da özgürsün..seni seviyorum..”


güzde baharın tadı-
dilimde yola gelmiş bir hüzün var
bağışla(sın) dudaklarıma ateşini gecelerin tangosu
dokunuşlarımda hazzın zirvesi var
 
Geri
Üst